Diyeceksiniz ki 'Niye canın sıkıldı. Kazandık ya'! Kazanalım kardeşim. 3-2, 5-2, 6-2 de kazansak aynı başlığı atardım. Nedenini hemen söyleyeyim. Dünya sıralamasında bilmem kaçıncı olan takımdan iki tane gol yemek benim canımı sıktı. Erken gol atmayı beklerken tam tersi oldu. Ama ben ve benim gibi herkes milli takımımızın kazanacağından emindik. Nitekim de öyle oldu. Başkalarını bilmiyorum ama galibiyet de olsa benim için can sıkıcı bir galibiyet.
Kanatlardan oynayacaktık Terim'in planı böyleydi. Nitekim 90 dakika boyunca futbolcular Fatih Terim'in dediğini yapmaya çalıştı. Ben maç başlarken Gökhan Gönül ve Kazım Kazım'dan oluşan sağ kanadımızla Estonya'yı perişan ederiz diyordum. Ama hem Gökhan, hem de Kazım öylesine performansların altında bir futbol oynadılar ki gözlerimle görmesem inanmazdım. Tuncay'la Sercan'ın görevi gol atmaktı. Bu görevlerini layıkıyla yerine getirdiler.
Ben dün milli takımımızın iki bücürüne hayran oldum. Bir tanesi Emre Belözoğlu, bir tanesi de Arda. Emre milli takımımızı, kazandığı ve kullandığı toplarla bir orkestra şefi gibi idare etti. Nerdeyse sahanın her yerindeydi. Sanki birkaç tane dublörü vardı.
Şimdi size Arda'yı anlatacağım. Anlat, anlat bitiremem. Eğer seyretmediyseniz sayfalar dolusu Arda yazsam ne ben anlatabilirim, ne de siz anlayabilirsiniz. İzlemek lazımdı Arda'yı. Futbol adına ne yapılması gerekiyorsa hepsini yaptı.
Milli takımımızı kazandığı için alkışlıyorum. Bu iki bücüre futboldan keyif almamızı sağladıkları için ayrıca teşekkür ediyorum ve kutluyorum. Şimdi Bosna'ya gidiyoruz. Estonya'nın forvetlerinden çok daha iyi forvetlerle karşı karşıya kalacağız. Ne demek istediğimi bilmem anlatabildim mi!
Önemli not: Bu güzel ve modern stada, böylesine kötü bir zemin hiç yakışmıyor. Kayseri Belediye Başkanı ve aynı zamanda Kayserispor onursal başkanı olan sayın Mehmet Özhaseki'ye duyurulur.
__________________ |