Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Medya

Medya Bu Bölümde Televizyon Radio vb. Beşiktaş Hakkındakı Yayınlar Tartışılır.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19-12-2006, 10:23   #1
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kalleşlik de... Güzellik de... Futbolda!

Ercan Taner dendiğinde akla ilk gelen maç spikerliği oluyor ama gerçekten öyle mi?
Ercan Taner sadece spiker mi? Nereden geldi nereye gidiyor? Mesleki hedefleri ne?
Ercan Taner kendini anlatsa nasıl anlatır?
Unutamadığı futbolcular, maçlar...
Aslında futbolcu olmak istiyordu ama olamadı! Neden?
“Bir gün ben de Ercan Taner gibi olmak istiyorum” diyenlere neler tavsiye ediyor?
Futbol Ercan Taner için ne ifade ediyor?
Mesleki kariyeri sadece futbol üzerine mi kurulu?
Peki basketbol, voleybol, hentbol, güreş, artistik patinaj gibi sporun diğer branşları onun için ne ifade ediyor?
Fenerbahçe başarılı mı? Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor hakkında yorumları neler?
Teknik adamlar hakkındaki düşünceleri?
Bu soruları uzatmak mümkün tabi... Biz de uzattık! Her hafta 90 dakika boyunca anlatımlarıyla futbol severlere maç keyfi yaşatan Ercan Taner ile tam 90 dakika süren bir sohbet sonrası bakın ortaya nasıl bir röportaj çıktı.
Uzunca bir röportaj oldu ancak ilgiyle ve dikkatle, sıkılmadan okuyacağınıza inandığımız, Ercan Taner'i örnek alanlara, gazeteci-televizyoncu olmak istiyorum diyenlere ders niteliğinde bir sohbet...

Click the image to open in full size.
-"FUTBOLCU OLAMADIM”
-Herkesin kafasında bir Ercan Taner var ama aslında Ercan Taner kimdir? Bir televizyoncunun ötesinde kimdir?
“Çok zor soruyla başladık. Ercan Taner işini profesyonelce yapan bir kişidir bence. Profesyoneldir yani.
-Kaç yıldır?
“1983’ten bugune 23 yıl olmuş.”
-Bu aşk nereden geliyor? 23 yıl öncesine dayanıyor değil mi?
“Televizyonculuğu, gazeteciliği seviyorum. Rahmetli babam İstanbulspor’un teknik direktörüydü. Ben o zaman 7 yaşındaydım. İstanbulspor’un şimdi insanların pek hatırlamadığı müthiş bir kadrosu vardı. Cemil Turan, Alpaslan Eratlı İstannbulspor’da forma giyiyordu. İlk futbol aşkı orada başladı. Sonra 1973 senesinde Ankaragücü’ndeydi babam. Ankaragücü’nün yıldız takımı oluşturuldu. Ben orada başladım ama bana söyLediği bir laf vardır. (Çok rahat olanlar, mali sıkıntı çekmeyenler zor futbolcu olur) diye. Ben futbolu çok sevmeme rağmen fazla antrenmana katılamadım. Neden, çünkü zor geliyordu. Futbolcu ailelerinin durumları genelde ortadadır, gelir düzeyleri fazla yüksek olmamaktadır ve bu yüzden de müthiş futbolcu olamadım.”
“BİZ SPOR KÜLTÜRÜYLE BÜYÜDÜK”
-Mesleğe de futboldan kaynaklanan bir aşkla mı başladın?
“Futboldan kaynaklanır derken şöyle bir olay var bizim büyüdüğümüz 1970’li yılarda bir spor kültürü vardı. Bu spor kültüründe de kim ne derse desin TRT’nin büyük payı vardır. Atletizm, basketbol, güreş, hentbol olsun şimdi sadece bir satır görüyorum gazetelerde ve televizyonlarda. Bunlara bayağı önem verilirdi ve naklen yayınlandı. O zaman biz sporu sevmeye başladık. Tabii ki futbol bunların arasında en ön sırada alıyor ama sporu, spor yayıncılığını sevmeye başladık. 1983’de TRT kurumuna girdiğimizde spor yayıncılığı konusunda eğitildik sadece futbol yayıncılığı değil. Spor yayıncılığı nedir, Olimpiyatlar, Akdeniz Oyunları. Spor yayıncılığı ile dolu bir zamanı geçirmeyi seviyorum. Bu yüzden de profesyonelce başarılı olduğumu zannediyorum.”
“SADECE MAÇ ÜZERİNE KANALİZE EDİLMİŞ DEĞİLİM”Click the image to open in full size.
-Ercan Taner dediğimizde maç spikeri olarak akıllara geliyor. Ercan Taner futbolun dışında ne yapıyor?
“Ercan Taner spor spikeri, maç spikeri değil. Program sunuyor, program yapımcılığında bulunuyor. Şimdi değil, Lig TV'de başlamadı. TRT’de başladı Show TV'de devam etti. Ercan Taner voleybol, basketbol anlattı, uzun yıllar boks anlattı. Sadece tek kanal vardı, medya bu kadar gelişmemiş ve o yıllar bizi ve benim gibi insanları takip edenler çok iyi biliyorlar zaten. Sadece maç üzerine kanalize edilmiş bir insan değil Ercan Taner. Basketbol ve tekvando dahildir buna. Voleybol çok büyük bir atılım yapmıştı 80'li yılların sonlarına doğru. Bütün spor dallarında hem eğitimimiz, bilgimiz var. O çok önemli sevgili Erdem.”
“BASKETBOLDAN KEYİF ALIRIM”
-Mesela basketbol anlattınız.
“Basketbolda herkese nasip olmayacak bir takımı anlattım ben. Dreamteam vardı Barcelona Olimpiyatları’nda. Murat Didin yorumcuydu, maçı beraber sunduk. Gayet iyidir, keyif alırım ben basketboldan.”
-Basketbol mu, futbol mu, voleybol mu dediğim zaman, en keyif aldığın, heyecan duyduğun spor dalı hangisi?
“Birinci futbol, ikinci basketbol, üçüncü profesyonel ve amatör boks, dördüncü voleybol.”
“YORUM YAPMAM YADIRGANMAMALI”
- Lig TV'de de Dobra Dobra, Pazar'ın Ertesi programlarını yapıyorsunuz. Ercan Taner soruyor ama sorarken hem yönlendirme yapıyor, değinilmemiş bir konuyu gündeme getiriyor ve yorumunda da bulunuyor. Aslında kendi yorumunu da yapmış oluyor. Ben o yorumları açmak istiyorum. Şu anda ülkenin spor gündemine gelmek istiyorum.
“Güzel bir soru. 23 sene bu işe emek veren bir insanın yorum yapması bence yadırganmamalı, öyle değil mi Erdem?"
“70’Lİ YILLARDA OLİMPİZM RUHU VARDI”
-Tabii ki. Dolayısıyla ben de Ercan Taner ile Türk sporunda yaşanan sorunları dile getirmek getirmek istiyorum. Ercan Taner'e göre 23 sene önce mesleğe başladığı zaman Türk sporu neredeydi? 2006 sonuna geldiğimizde Ercan Taner'in hayalindekilerle örtüştü mü? Yoksa hep sorunlarla, sıkıntılarla, darbelerle mi geçti?
Click the image to open in full size.“12 Eylül darbesi oldu, o zaman öğrenciydim ama o farklı bir olaydı. Sporda darbelere baktığımızda, Türkiye'de 70'li yıllarda tesis yoktu ama olimpizm ruhu vardı. Buna rağmen gelen başarılar oluyordu. O yıllarda tesis yok, tesisleşme yok, antrenör eğtimi yoktu ama bir ruh vardı ve o ruhun adı olimpizm ruhuydu. Endüstri bu kadar gelişmemişti. Özellikle futbol endüstrileşti. Basketbolda da hamle var, voleybolda da görüyorum. Ama diğer amatör branşlara baktığımızda birinci sayfalardan manşet giren halter ve güreş kayboldu. "Millet ilgilenmiyor" deniyor, yayınlamazsan tabii ki ilgilenmez.”
-Ama birinci sayafalarda futbolun manşetlerini görüyoruz.
“Birinci sayfada futbolun manşetlerini şöyle görsek daha iyi olur bence: (Takımımız Barcelona'yı yenerek finale yükseldi) ya da (Milli takımımız grubunda 32 gol attı, iki gol yedi. İşte Türkiye) çok daha iyi olur bence."
-Ama bunu göremiyoruz. Bunun nedenleri bizler miyiz yani medya mı, yoksa toplum yapımız mı?
“Bence bunların nedenlerini arayacağımıza Erdem, bunlardan nasıl kurtulacağımızı düşünmemiz lazım.”
- Nedenini bilmeden sorunu çözümleyebilir miyiz?
“Sorunun nedenini herkes biliyor. Ama dile getiremiyor.”
-Dile getirmek sakıncalı mı?
“Cesur bir cevap vereceğim, zaten korkak bir insan değilimdir.”
-Hep bir yerleri rahatsız mı ediyoruz bir şeyleri gündeme getirdiğimizde?
“Medya elinden geleni yapıyor esasında.”
“SPOR POLİTİKASINA İHTİYACIMIZ VAR”
-Olumlu mu, olumsuz mu?
“Olumlu da yapıyor, bazen de olumsuz da yapıyor. Medya elinden gelen her şeyi yapıyor. Elinden gelen her şeyi yapması için Türkiye'nin bir spor politikasına ihtiyacı var. Bu benim şahsi görüşümdür. Bu futbol politikası değildir, yanlış anlaşılmasın. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir spor politikasına ihtiyacı var. Bunun için de birinci faktörün olimpizm olması lazım. Türkiye'de ilköğretimden başlayarak üniversitelere kadar bir spor kültürü, spor bilgisi, spor sevgisi insanlara verilmemeye başlanmıştır. Türk eğtim sisteminde de büyük hatalar vardır bu yüzden. Hala dikkat ediyorum liselerde beden eğtimine çok az zaman ayırılıyor, spor kültürü verilmiyor, beden eğtimi derslerinde başka dersler veriliyor. Ama alttan inerek bu sorunu çözmemiz gerekiyor. O yüzden de senin o bahsettiğin manşetlerde (Federasyon seçimi mi olacak? UEFA bize karışacak mı? Cezalar çifte standartlı mı? PDFK layıkıyla görevini yerine getiriyor mu?) sorular, sorular..."
“KIBRIS RUM KESİMİ'NİN BİLE SPOR POLİTİKASI VAR”
“Ama bu işin temeli ne? Bunu herkes hallediyor. Kıbrıs Rum Kesimi'nin bile bir spor politikası var. Bu işlerle ilgilenenler açsınlar baksınlar. Eski Sovyetler Birliği'nin, Demokratik Almanya'nın, Amerika'nın, Avrupa'nın spor politikalarına bir baksınlar. Ama Türkiye'de kanunlar var, kanunların dışında maddeler var. Bunların hepsi kağıtta kalıyor. Türkiye'de sporla ilgili bir ceza yasası var, (Türkiye'de dopingle ilgili mücadele nasıl yapılıyor?) diye sorular soruluyor. Türkiye'de (şike var mı yok mu?) konuşuluyor. Dünyanın her yerinde şike yapılabileceği görüldü. Juventus ligden düşürüldü. Daha önce Paolo Rossi... Demokratik Almanya'nın yüzücülerinin doping kullandığı bilinmiyor mu?. Çek atlet Krakochvila mesela. Ama bunları ne yaptılar? Dibine inerek halletmeye çalıştılar. Anti doping labrotuvarları kuruldu. Şikeye karşı ne yaptılar? Kanaat yeterli dediler. Türk halkına sorun şike var mı diye? Ben daha bir şey söylemiyorum.”
“L’EQUIPE DİYE BİR GAZETE VAR”
-Kime sorularsa sorulsun "Türkiye'de şike var" diyor. Türkiye'deki futbol yöneticilerine soruyorsun "Var" diyor. İspata delile geldiği zaman iş kapanıyor. Kanaat uluslararası platformda geçerli ama Türkiye'de kanaat ile iş yürümüyor.
“L'equipe diye bir gazete var. Ben sporsever olarak elime aldığımda gazeteyi; futbol var, tenis var, hentbol var, basketbol var, artistik patinaj var. Belki 26 kişi hentbolu seviyordur, tenisi 200 kişi seviyordur, futbolu 10.000 kişi seviyordur ama hepsi var. Türkiye'de de ‘Spor Stüdyosu’ yayınlandığında tabi ki programın ilk 2 saati futboldu ama ondan sonra basketbol geliyordu, artistik patinaj izleyebiliyorduk.”
“İNSANLARA SEÇİCİ OLMA HAKKI VERECEKSİN”Click the image to open in full size.
-Spor Stüdyosu dışında da artistik patinaj canlı yayınlanıyordu TRT'de.
“Neden? Hanımlar, kızlar, çocuklar, herkes Wimbledon Tenis Turnuvası’nı nasıl zevkle seyrediyordu? (Şimdi seyredilmez) deniliyor. İnsanlara ne verirsen onu seyrederler ve zevk alırlar. İnsanlara seçici olma imkanını vereceksin. Seyreden ve zevk alan mutlaka vardır.”
“FUTBOL HAYATTIR. GÜZELLİĞİ, KALLEŞLİĞİ, DEDİKODUYU YAŞARSINIZ”
-Estetiğe meraklı insanlarız aslında. Futbolun dışında artistik patinaj, tenis ve voleybolda estetik daha fazla.
“Futbol, milyonların ilgisi. Sebebi; futbol hayattır. Böyle bir slogan vardır. 90 dakika içerisinde her türlü olayı yaşarsınız. Güzelliği, kalleşliği, dedikoduyu, kavgayı, kulisi, siyaseti... Çünkü bunların hepsini yaşarsınız. Belki arkadaşınız sizi satar, bunu saha içinde yaşarsınız. En güvendiğiniz kişi sizi arkanızdan vurabilir. Futbol onun için seviliyor. Mümtaz Soysal'ın yıllar önce yazdığı bir yazıdan esinlenerek söylüyorum.”
“SPORUN ANAYASASI ÇIKARILACAKTI, NE OLDU?”
-Sorunları değil, bundan sonra ne yapacağımızı konuşursak; spora bakışı, sporun anayasası olması için, masaya net bir şekilde yatırabilmek için ne yapacağız?
“Bundan altı-yedi ay önce ne deniliyordu? (Spor mahkemeleri kurulucak, sporda uzman kişilerin görev yaptığı, kimsenin bir üst mahkemeye itiraz edemeyeceği) diye. Yani (Sporun anayasası çıkarılacak) şeklinde açıklamalar yapılıyordu. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı.”
“TÜRKİYE’DE LAF ÇOK, İCRAAT YOK”
-Bir anda konu gündeme geliyor, birinci sıraya yerleşiyor, sıcaklığını kaybedince rafta kalıyor.
“Bence rafta bile kalmıyor, sadece konuşuluyor. Biz konuşmayı çok seviyoruz. İngilizler Türkiye'de araştırma yapmışlar (Türkler nelerden hoşlanıyor, ne yapmak istiyor, ufku nedir?) şeklinde araştırma yapmışlar. Sonuç: (Türkiye'de laf çok, icraat yok) bunu yazdılar. Bu çok önemli. Konuşma iş yap. O kadar çok seviyoruz ki konuşmayı.”
-Türk medyası sadece konuşuyor mu? İcraat yapmıyor mu?
“Türk medyası bunların arasında icraatını yapan bir numaralı olay, merci. Türk medyası da bir yere kadar yapabiliyor. Türk medyasının kanun çıkarmaya, kanun onaylamaya, kişilere ceza vermeye yetkisi var mı?”
“EN RAHAT YERLER KİTAPÇILAR”
-Bizim için 4. kuvvet deniliyor.
“Tamam 4. kuvvet. Türkiye'nin nüfusu 70 milyon ama toplasan 1.5 milyon gazete satılıyor. Türkiye'de insanlar okumayı sevmiyor ki. Medya daha ne yapacak. Neden Türkiye'de kitapçılar tıklım tıklım değil? En rahat yerler kitapçılar. Dedikodu yok, kulis yok!”
-Kitapçılarda süpermarketlerdeki gibi raftan bir şey almak için sıraya da girmiyorsun.
“Türkiye'de acayip kitaplar çıkıyor, lütfen insanlar bir baksınlar, okusunlar. Günün bir saatini kitap okumaya, gazeteye ayırsınlar. Medya biliçlendirmek için elinden geleni yapıyor. Medya hata yapabilir ama biz kitap okumuyoruz. ABD'de Başkan Nixon medya tarafından gönderildi, Watergate skandalıyla. Bunu basın ortaya çıkardı. Amerika'da Times var ve orada çıkan bir makale ile bir bürokrat istifa eder. Neden? Çünkü Amerika'da, Fransa'da, İngiltere'de insanlar okuyorlar. Lütfen İngiltere'ye gittiğinizde bakın metroda okumayan insan var mı? Okumayana da kötü gözle bakıyorlar, şüphe ile bakıyorlar. Eleştiriden hem korkuyoruz, hem de eleştiriyi kabul etmeyen bir yapımız var, çabuk sinirleniyoruz. Beni sen eleştirebilirsin, ilkokula giden bir talebe de eleştirebilir. (Sen ne diyorsun, ufacık aklınla bana mı öğretiyorsun) demem. Ama eleştiri hakaret sınırlarını aşmamalı. Ben eleştiri görüyorum; bir anasına küfür etmediği kalıyor bazı arkadaşların bazı arkadaşlara. Burada sadece sporu kastetmiyorum, genel anlamda söylüyorum bunu.”
“SİYASETİ ÇOK SEVİYORUM”
-Biz de sadece spor konuşuyoruz diye bir şey yok. Eğer futbol hayatsa, hayatın içinde her şey var. Çizgisi, hayata bakışı, değerlendirmeleri ve tespitleri olan, çözüm yollarını üreten bir Ercan Taner siyaset düşünüyor mu?
“Ben siyaseti çok seviyourum, politikayı çok seviyorum, hukuk seviyorum. Ama milletvekili olup, parlementonun içinde yer alıp şu andaki Türkiye'de bir şeyi değiştirebileceğime ben şahsen inanmıyorum.”
“SİVİL ÖRGÜTLENME YOK”
-Bunun kuralı milletvekili olup illa parlementoya girmek midir? Yoksa dışarıdan da yapılamaz mı?
“Türkiye o konuda eksik bence. Sivil örgütlenme yok. Sivil örgütlenme demek direk halkın olaya katılıp faydalı olması demek. Mesela 1999 yılında deprem oldu ve biz hala faydan korkuyoruz. (Fay adalara yakın... Ambarlı'da fay bulundu) şeklinde konuşuyoruz. Herkes (İstanbul yıkılır mı?) diye konuşuyor şu an. Japonya'da Kobe yıkıldı, doğal gaz patladı insanlar yanarak öldüler, insanlar bunu unutmasınlar. Bazı tedbirler alınması gerekiyor, 7 sene geçti depremin üzerinden ve kaç tane bina yıkılıp yeniden yapıldı? Ben fayın yerini biliyorum, fayı durdurabilecek miyim?”
-Durduramayacaksın. Fayın üzerine bina yapıyor muyuz hala?
“Yapıyoruz. Bunun sonucunda, göçtüğü zaman da (hatayı nerede yaptık) diyeceğiz. 7 sene yeniden yapılanma için mükemmeldir. Ama çok konuştuk icraat yapmadık.”
“MARSLILAR DEĞİŞTİRMEYECEK”
-Futbolda da bir fay var, fayı biliyoruz tetikleyen etkileri biliyoruz. Ama göre göre üzerine gidiyoruz hala.
“O zaman Japonlara danışalım, fay olaylarını nasıl hallediyorlar. Ne dersin var mı Japon gazeteci tanıdığın?”
-Benim tanıdığım yok.
“Benim de yok. Soruya espiri ile cevap verdim ama sistemi, kanunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir anayasası var. Eğer spor kanunu yeterli değilse bunu değiştirecek olan Marslılar değil. Yani Mars’da yaşayan bizim bilmediğimiz yaratıklar değil, insanlar. Bu yeterli değildir, düzgün değildir, doğru değildir, bu değiştirilmelidir. Konuşarak değil, icraat yaparak.”
-Popülizm yapmak istemiyorum ama biraz popülist yaklaşmış olacağım. Biraz önce (kime sorarsan sor şike vardır) dedik. Ercan Taner'e sormak istiyorum bu soruyu.
“Çok zor bir soru.”
-Rahat bir şekilde var diyebilir misin?
“Biz yıllar önce Erman Toroğlu ile bir program yaptık, şimdi o günleri tekrar kamuoyu önüne getirmek istemiyorum. İnsanlar tarafından tepki çektiler. FBI ne yapıyor Amerika'da? Filme alıyor sizi. Diyelim ki silah kaçakçılığı yapıyorsunuz, delil yok. Bu delilin ortaya çıkarılabilmesi için ABD'de çeşitli kurumlar var. Filme alıyorlar, sizi net olarak çekiyorlar, montaj yok. Sonra (Siz yasa dışı silah kaçakçılığı yapıyorsunuz) diyorlar. (Delil yok) diyorsunuz. (İşte delil burada) deyip filmi veriyorlar ve yapacak hiç bir şeyiniz kalmıyor. (Rüşvetin delili mi olur?) deniliyor. Ama Amerika'da buluyorlar delili. Amerika'da tanık koruma programları var. İngiltere'de de var. Türkiye'de de var tanık koruma programları.”
-Kimse ortaya çıkmıyor ama?
“Çıkmıyor.”
“KONUŞMADILAR İCRAAT YAPTILAR”
- Koruyacağımızı da sanmıyorum.
Click the image to open in full size.“İtalya'da adam çıkıp (Ben şu takımları ayarladım, şike yaptım) demedi. Orada bir kanaat vardı ve savcılar devreye girdi. Temiz elleri hatırlıyor musun? Şu an İtalya temizlendi mi? Di Pietro unutuldu her şey devam ediyor İtalya'da. En son Juventus, Milan... Ama en azından icraat oldu. Konuşmadılar, icraat yaptılar. Şu an araştırma komisyonunda Yılmaz Tokatlı Paşa var, çok saygı duyduğum bir insandır. Yılmaz Paşa ekibi ile bu konu üzerinde çalışıyor. Bekleyelim, sonucunu görelim.”
“FENERBAHÇE EN GÜZEL OPERASYONU YAPTI”
-Türkiye'de birisi şunlar, şunlar yapıldı dedi. Toplum olarak (Bu adam sahtekar mıdır, dolandırıcımıdır?) diye konuştuk. Kalkıp (gerçekten bu iş olmuş mudur?) diye üzerine gitmedik.
“Bence gidiliyor şuanda, her halde. Burada Fenerbahçe en güzel operasyonu yaptı. Sayın başkan ısrarla (Bu konunun üzerine gidildin, her türlü soruşturma ve araştırma yapılsın, ortaya ne çıkacaksa çıksın) dedi."
-Ama zaman aşımına uğradığı için kişi veya kulüplere ceza uygulaması yapılamıyor.
“Onu bilemeyiz. Türkiye'de kanunlar yasalar değiştirilebilir. Burada en önemli operasyonu Fenerbahçe yapmıştır. Çünkü yapılan suçlama vardır, bu suçlamanın karşısında Fenerbahçe basın toplantısı yapmıştır, (Lütfen bu konun üzerine gidilsin. Kim muhatap oldu, bunlar bulunsun istiyorum) demişti sayın başkan. Daha ne yapacak? Biz de bekliyoruz. Dava olacak bir konu konusunda da biliyorsun fazla yorum yapılmaz.”
“ZİCO’YA BAŞARISIZ DİYORLAR”
-Biz de insanların aklını fazla karıştırmayalım. Farklı konulara da geçelim o zaman. İlk devre bitti ve 17 maçlık periy**** sonunda ligi nasıl değerlendiriyorsun?
“Türk futbolundaki güzellikleri çok konuşmak istiyoruz. Ligin son haftasında çok güzel goller atıldı. Zico'ya (Başarısız) diyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum. (Fenerbahçe iyi oyun oynamıyor, Zico bu işi bilmiyor) deniliyor. Ne yapsın Zico? Fenerbahçe çıkıp her maçı 14-0 mı kazansın? Lider Fenerbahçe en yakın takipçileri Galatasaray, Beşiktaş, Manisaspor'a yirmişer puan fark mı atsın? O zaman bu işin heycanı olur mu? Bence olmaz. Fenerbahçe'nin kadrosu mükemmel, geniş bir kadro. Ama insanlar şunu dile getirmiyorlar. Newcastle'ın 50 milyon sterlin bütçesi var. Newcastle ancak UEFA Kupası’nda mücadele edebiliyor. Lütfen biraz aynaya bakın. Bütün yorumcular, eleştirmenler... Galatasaray'ın başarısından her sene Şampiyonlar Ligi'nde final, her sene UEFA Kupası'nda final hedefi ile yola çıkıyoruz. Ama bütçelerimiz büyüyemiyor.”
“TÜRK FUTBOLUNU TEHLİKE BEKLİYOR”
-Biraz at gözlükleri ile mi bakıyoruz?
“Biraz daha geniş bakmamız lazım. Türk takımlarını Real Madrid, Barcelona, Manchester United ile eşit görmek güzel, futbolda sahaya çıktığın zaman tabii ki eşitsin. Ama bütçe olarak bu takımlar Türk takımlarından çok çok üstünler. Bizim o takımlara ulaşmak için önce orta seviyeyi aşmamız gerekiyor. Bir tane UEFA Kupası aldık. UEFA Kupası'nı alan bir sürü ülke var. Macar futbolu nerede, Polonya futboluna ne oldu? Bence Türkiye'yi bekleyen bir tehlike var. Brezilya takımı gibi oynayan takımdı Macaristan. Alman futbolu çöküşte denildi mesela.”
“BÜYÜK TÜRK FUTBOLU NEREDE?”
-Denildiği sene aslında çıkışta olduğu çıktı ortaya.
“Bunu söyleyen bir sürü yorumcu var ama son Dünya Kupası'nda 3. oldu, ondan önce de final oynadı. Bu nasıl düşüş? Ben böyle düşüş görmedim, çok iyi düşmüş Alman futbolu. Ben İngiliz gibi düşünürüm futbolda. İngilizler futbolda sadece sonuca bakar. Maç biter ve sadece skora bakarlar. Ben de futbolda sonuca bakılması gerektiğine inanlardanım. Biz sonuç olarak ne yapıyoruz? Final oynayamıyoruz, yarı final oynayamıyoruz, gruptan çıkamıyoruz. Hani büyük Türk futbolu nerde? Önce kendi futbolumuzu kötülemeyeceğiz. Bir kere buradan ekmek kazanıyoruz. Herkesi kastediyorum. Sen futbolu yorumlayarak, eleştirerek bunun üzerinden rant kazanıyorsun.”
-Hepimiz. Bunun taraftar boyutu var vs.
“Önce biz futbolumuzu övmeliyiz.”
“GALATASARAY SÜPER TRANSFERLER YAPAMAZ”
-Galatasaray geçen sene şampiyon olmuş bir takım. Bügün yine üzerinde çok konuşulan bir takım. Galatasaray’ı nasıl değerlendiriyorsun?
“Galatasaray süper transferler yapamaz ama iyi oyuncular var. Bence şampiyonluk mücadelesini ligin ikinci yarısında sürdürecek. Beşiktaş transfer yaparsa şampiyonluğa oynar.”
“BEŞİKTAŞ HEP SİL BAŞTAN YAPTI”
-Beşiktaş’ta 100. yılda yaşanan şampiyonluk ve bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsun? Beşiktaş belki de son sezonlarda en fazla transfer yapan takım.
“Beşiktaş çok iyi bir takım kurmuştu. Ronaldo, Zago, Giunti, Cordoba... Beşiktaş'ın mükemmel bir omurgası vardı.”
-O da eleştiriliyordu.
“Almanlar bir takım kurarlar ve o takıma her sene bir iki oyuncu koyarlar. O takım tamamıyla oturur ve hep yukarıda yer alır. Ama Beşiktaş 35 tane oyuncu transfer etti ondan sonra. Oturttuğu omurgayı bitirdi. Hep sil baştan yaptı. Bence bunun sıkıntılarını yaşıyor Beşiktaş”
-Bu sıkıntıları nasıl aşabilir?
“Sabrederek.”
-Aşacağına inanıyor musun?
“Ben inanıyorum. Sabrederek ve dediğimiz tarzda düşünürlürlerse. Akıl vermek gibi olmasın ama bu dünyada böyle yapılıyor.”
“TRABZONSPOR FORMÜLÜ BULMUŞTU”Click the image to open in full size.
-Yıllardır şampiyon olamayan bir Trabzonspor var. Ben mesela Trabzonspor'un sezon başında lig panoramasında bu durumda olacağını hiç tahmin etmezdim.
“Trabzonspor formülü bulmuştu bence ama kaybetti. Arçil ve Şota, yani nereden ve nasıl transfer yapılacağını bulmuştu. Şimdi çok iyi oyuncular transfer ediyor. O oyuncuların uyum süresi derken bir sezonu kaybediyor. Marcelinho'yu aldılar, Berlin'den gelen bir Brezilyalı. Trabzonspor'a uyum sağlayana kadar 18 hafta geçer. Ama Gürcistan'dan, Moskova'dan, Ukrayna'dan gelen oyuncu 3 hafta sonra hazır. Trabzonspor bu transfer politikası ile formülü bulmuştu.”
-Şu an kaçırdı mı treni?
“Şampiyonluk yolunda bence kaçırdı.”
“DANIŞIN, KAYBETMEZSİNİZ”
-Trabzonspor en kötü sezonunu yaşıyor diyebiliriz. Basın sözcüsü Zeyyat Kafkas ile konuştum bir kaç gün önce "Ben bu kadar kötü bir Trabzonspor hatırlamıyorum" dedi. Bu seneden sonra bir çıkış trendi yakalayabilir mi?
“Yakalayabilir. Trabzon'da futbolu çok iyi bilen insanlar var. Bunlardan bir tanesi Özkan Sümer, bir tanesi Ahmet Suat Özyazıcı. Trabzon halkı futbolu çok iyi biliyor ve seviyor. Burada sedece futbolu kastetmiyorum, Türkiye'yi de kastediyorum. Danışmanlık müesesesinin oturmamış olmasından bahsediyorum. Danışın, hiç bir şey kaybetmezsiniz. Kabul de etmeyin, belki kabul edersiniz, sonra teşekkür edersiniz. Yönlendirici olabilir ve sizin aklınıza gelmeyen müthiş bir çıkış sunabilir.”
“VESTEL MANİSASPOR DÜNYAYA AÇILIR”
- Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe'yi değerlendirdik. Diğer takımları nasıl değerlendiriyorsun?
“Vestel Manisaspor çok sistemli gidiyor, zaten bir müesese. Bu müeseseyi futbol takımına da yansıtıyor. Seneye çok daha iyi olabilir.”
-Dünyaya açılmış bir müesese...
“Bu inatla devam ederlerse takım olarak da açılacak.”
-Alınan bazı sonuçlara rağmen Ersun Yanal'ı göndermediler.
“Göndermediler, göndermemeleri lazımdı zaten.”
-Alınan bazı başarısız sonuçlardan sonra bir çok kulüp gönderiyor, hangisi doğru yapıyor?
“Vestel doğru yapıyor.”
-Diğerleri neden örnek almıyor?
“Bilmiyorum. İnan bilmiyorum.”
“EKMEK KAVGASI”
-Bir teknik adam gitsin de göreve ben geleyim diye bekleyenler bile var. Bunun kulisi bile yapılır. Bu da ekmek kavgası mı?
“Doğru, ekmek kavgası.”
-Ama etik mi?
“Onun için de (Bir takım bir sezonda en fazla iki teknik direktör değiştirir) veya (Bir hoca en fazla iki takım çalıştırır) diye zorunluluk getirirsin bu konuların hiç biri yaşanmaz.”
“TEKNİK DİREKTÖRLER AÇIKLASINLAR”
- Sokaktaki çocuklar dedik. Sokaktaki çocuklar bile takımların teknik, taktik anlayışlarını biliyorlar, kurgularını biliyorlar. 7, 8 yaşındaki çocuk tuttuğu takımın, rakiplerinin hatta Avrupa'daki futbolcuların mevkilerini bile biliyor. Bu çocuklar biliyor da biz hala niye bilemiyoruz?
“Neyi bilemiyoruz mesela?”
- Kurguları eleştiriyoruz hep. Herkes ayrı bir görüşte, futbol otoritelerinin ayrı ayrı görüşleri var.
“Türkiye'de teknik direktörler şunu açıklamıyorlar; (Perşembe veya Çarşamba yapılan antrenmanlarda oyuncu ile aramda bir problem geçti) diye. Bazı oyuncular vardır kendine iyi bakmaz ve o hafta kadroda yer almaz, yedek kulübesinde oturur. Hocanın kafasında vardır oynatmamak. Bu Avrupa'da konuşuluyor, açıklanıyor (Bu hafta oynatmayacağım) deniliyor. (Kendine iyi bakmadı, bu yüzden kadroda yer almıyor) diyebiliyor. Türkiye'de teknik direktörler bunu söyleyebilse insanlar (Mustafa neden yedek oturuyor. Ali, İhsan neden yedek oturuyor) diye sormazlar. Teknik direktör bu tür sorunları açıklasın, ne kaybeder ki?”
“ELEŞTİRİLERİ DİNLESELER 9-0 YENİLİRLER”
-Basının önüne, ateşe atıyor futbolcusunu denilmez mi?
"(Bu hafta iyi bulmadım, formsuz buldum) diyebilir. 1992 yılında Avrupa Futbol Şampiyonasında Hollanda teknik direktörüne bir soru sordular "Siz bana böyle bir soru soramazsınız" diye cevap verdi. O zaman teknik direktör böyle bir cevap versin. Açık konuşsun herkes. Türkiye'de teknik direktör yapılan eleştirileri dinlese tahmin ediyorum o hafta takım 9-0 yenilebilir. Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Hepsini ayrı ayrı sahaya koyup uygulasa 9-0 aleyhine bitebilir maç.”
“FUTBOL BASİT OYUNDUR”
-Ercan Taner ile Türkiye'de maç spikerliğinde bir devrim başladı. Yani Ercan Taner'in vurgulamaları, maçı hissetmesi, yaşattırması ve Ercan Taner gibi maç anlatmaya başlayanlar var.
- (Futbol basit bir oyundur, önemli olan basit oynamaktır) Johann Cruyff'un unutulmaz sözüdür. Hayatta işinizi çok önemseyeceksiniz. Hedefiniz kendinizi aşmak olmalı, prensibiniz bu olmalı.”
“HAYAL GÜCÜYLE DÜNYAYI FETHEDERSİNİZ”
-Ercan Taner ne kadar aştı kendini?
“Bence daha aşmadı kendini, daha aşmaya devam ediyor ve hep devam edecek. Hayat bir maraton. Biraz enteresan oldu ama Einstein, (Bilgi ile bir çok şey öğrenebilirsiniz ama hayal gücü ile dünyayı fethedersiniz. Hayal gücü hep ilk olmalıdır) diyor."
- Ercan Taner hayal gücüyle nereleri fethetti şu ana kadar?
“Hiç bilmiyorum.”
-Gönüllüri fethetti.
“Gönülleri fethettiyse çok iyi. Viyana'yı fethedemedim mesela.” (Gülüyoruz)
“HAYALLERİN GERÇEKLEŞTİĞİNİ DÜŞÜNÜN”
-Hedeflerinizin ne kadarına ulaştınız?
“Bir Dünya Kupası’nda maç anlatmak istiyordum, onu anlattım. Türkiye-Brezilya maçı anlatmak istiyordum onu da Allah'a şükür anlattım, kaybetmedik maçı da. Unutulmaz maçlar vardı Leeds-Galatasaray maçı, öyle bir şey hayal etmiyordum ama kader bizi o unutulmaz maçlara getirdi. Benim hedeflerim bitmez, daha başka hedeflerim de var. İnşallah gerçekleşir. Bir Türk takımının Şampiyonlar Ligi'nde yarı final veya final maçını anlatmak istiyorum. Hangi takım olursa olsun. İyi bir hedef. Takımlara da bağlı. Hayal ile dünyayı fethedersiniz. Bir de gerçekleştiğini düşünün.”
“TEK KELİME OLAY HALİNE GELEBİLİRDİ”
-Bir Fenerbahçe-Galatasaray'ın maçı var 4-3 biten. Şimdiki anlatımınızla arasında inanılmaz bir fark var. Dönemin tarzı mı oydu?
“Dönemin tarzıydı, mesleğe yeni başlamıştım. Bir de Galatasaray-Fenerbahçe maçı ve o yıllarda tek kanal var. Ağzınızdan çıkacak her kelime olay haline gelebilir. Hürriyet Gazetesi birinci sayfada bir arkadaşımızla diğer bir özel kanalda maç anlatan arkadaşımızın performansına yıldız vermişti. Hatırlıyor musun bunu?”
“ŞİMDİ HERKES MAÇ ANLATIYOR”
-Hayır.
“Yeni açılmış olan özel televizyonun spikeri arakadaş ile TRT'de maçı anlatan arkadaşımıza birinci sayfada manşetten yıldız vermişti. Anlatım 3 yıldız, Türkçeyi kullanabilme 2 yıldız, Maça heyecan verme 3 yıldız diye. Türkiye oradan buraya geldi. Şimdi herkes maç anlatıyor.”
Click the image to open in full size.“SEYİRCİYİ SIKMA HAKKIN YOK”
-(Fazla mütevazi olma gerçek zannederler) deriz. Ercan Taner bu konuda kendisine kaç yıldız veriyor.
“Bazı eksiklerim var benim. Eksiklerim olduğunu kabul ediyorum. Ama ilk 1'in içerisinde olduğumu söyleyebilirim. Bazı eksiklerim var onu kabul ediyorum. Ama Cruyff'un sözlerini unutmayın: (Futbol bir oyundur, önemli olan basit oynamaktır) Çok bilgili arkadaşlarımız var, çok iyi meslektaşlarım var. Ama o bilgileri 90 dakika içinde 560 kere verip seyirciyi sıkma hakkın yok. Televizyon anlatımını kast ediyorum burada. Maçı yaşamak, yaşatılmak istiyorum bir televizyon izleyicisi olarak. Anlatan spikerin de bunu yaşatmasını istiyorum. Mesela ben maç yorumcusunun maç sırasında 4 dakika konuşmasını doğru bulmuyorum, bana sıkıcı geliyor. Ben maçı yaşarım hangi maç olursa olsun. Ben televizyonda maçı izleyen milyonlarca insanın maçı yaşamak istediğini, statta olmak istediğini biliyorum. Çünkü o anda ben sahada oluyorum, o takımların içindeyim.”
-Kendini ekran başındaki insanların da yerine koyuyor musun?
“Tabi ki koyuyorum. Onların ne istediğini bilmek önemli. İnsanlar size (Ne kadar bilgili adam, şu adamın anneannesinin baldızının filanca oğlunun Holywood'da film çektiğini biliyor) demiyorlar. İnsanlar o an gol yediyse üzüntüyü yaşıyor, gol attıysa o an sevinci yaşamak istiyor. İnsanlar (Bana bunu ver) diyorlar."
-Çok gol sevinçleri yaşattın insanlara, en çok sevinci yaşattığın hangi goldü?
“Bir sürü var. Gol olduğu an sevineceksin öbür türlü sahte oluyor. Sahte okey olursun.”
“FUTBOLUN EN BÜYÜK ÖDÜLÜ”
-O zaman golden zevk alacaksın.
“Gol futbolun en büyük ödülü. Maç başladığında iki takım gol atmak istiyor, sende gol istiyorsun. En büyük ödülü alıyorsun. O an büyük ödülü de sen seyirciye sunacaksın. Sunamayacaksan da bu işi yapmayacaksın. Bu konuda çok acımasızımdır.”
-Ne kadar güzel olursa ambalaj herşeyi değiştirir.
“Hayatta böyledir. İnsanlar yaşadıklarına tepki vermezlerse robot olurlar. Robot olmayacaksınız.”
-Hakan Şükür'ün Leeds'e attığı gol, Alex'in Samsun'a attığı gol...
“O an gelişiyor işte. Alex'in golü enteresan bir gol. Hagi'nin golleri...”
“HAGİ, HAGİ, HAGİ...”
- Hagi'nin golünü hatırlasak... Anlatımda nasıl olmuştu?
“Hagi, Hagi, Hagi diye gitmişti o. Çünkü o an Hagi'nin yanında sanki sen de oynuyorsun, beraber gidiyorsun. Çünkü gole gidiyor.”
“HAGİ’NİN GOLÜNE MAKAL YAZILIR”
-Kaç tane Hagi çıktı ağzından o anda?
“Aklımdan bir sürü şey geçiyor benim ve ağzımdan sürekli Hagi çıkıyor. (Bu adam ne yapıyor?) diyorum. Ama sadece ağzımdan sadece Hagi çıkıyor. O golle ilgili inanın 50 sayfalık bir makale yazılabilir. Mesela Mondragon'un Bursaspor maçında yaptığı bir kurtarış var. Bu kurtarış ile ilgili bir sayfa yazılabilir. Richardinho'nun Burak'a verdiği nefis topuk pası var ve Burak'ın attığı güzel gol güme gitti. Ben bunların yazılmasını isterim.”
-Ricardinho’nun verdiği pasın süresi sadece bir saniye ama anlatmaya kalkınca...
“Söz gidicidir, yazılar kalıcıdır. Bunları okumak istiyorum futbol sever olarak.”
-Okuyabiliyor musunuz?
“Bu hafta özellikle Ricardinho'nun pası yazılmış mı, romanlaştırılmış mı diye baktım. Siz gördünüz mü? Mondragonun kurtarışı, maçın en kritik anıydı. Ayağa kalkışı, kurtarışı. (Acaba insanların geniş hayal dünyasında nasıl yer aldı) diye baktım ve yoktu. (Mondragon tapu çıkardı) diye yazıyordu."
'VİÇ'Lİ YILLAR
-Türkiye'ye gelmiş geçmiş en iyi yabancıları sorsam kimleri sayarsın?
“Hagi birinci sırada bence. Fenerbahçe'ye Antiç geldi ve sonra İspanya'ya gitti. Bir ara İvançeviç geldi iyiydi. Benim seyrettiklerim. O zamanlar viç yılları. Beşiktaş'da Şekerbegoviç vardı fazla kalamadı. Vefa'da Montamerelli mesela Arjantinli oyuncu. O zamanlar Ömer Güvenç futbol oynuyordu. Ben 11 yaşındaydım o zamanlar.”
- Nasıl bir topçuydu?
“Düşünün bir Arjantinli 70'li yıllarda Türkiye'ye gelmiş. Sonra Rahmetli babam anlatıyordu bir Rumen oyuncu varmış ve çok iyi olduğunu söylüyorlardı. Popescu çok iyiydi. Bir İtalyan geldi Türkiye'ye malesef tutamadık onu, Guinti. Gittikten sonra nasıl iyi oyuncu olduğu ortaya çıktı.”
“PASCAL FENOMENDİR”
-Pascal Nouma peki?
“Pascal Nouma bir fenomendir, onun yeri ayrıdır. Türkiye'de bir taraftar bir oyuncuyu bu kadar sevemez. Ben Pascal'ı sevdim, hırslı oyuncuları severim.”
“PASCAL’IN RUHU”
-En çok Pascal'ı neyini anlatmayı sevdin?
“Pascal'ın ruhunu sevdim.”
-Yazık mı ettik Pascal'a?
“Bence kendi kendine yazık etti. İnsanlar ne yaparlarsa kendilerine yaparlar.”
-Kendi de kabul ediyor (Futbolcu olmasaydım hapishanede olurdum) diyen bir oyuncu.
“Mesela Ferdinand. Herkes diyor ki (Beşiktaş neden bıraktı). kiralık gelmişti. Q.P.R. takımından gelen milli takımının santraforunu alamazsın zaten. Lig tecrübesi kazanması için Türkiye'ye gönderildi.”
-İyi tecrübe kazanmış demek ki Tüekiye’de.
“İnanılmaz, çok iyi bir oyuncuydu Ferdinand.”
-Tecrübe kazanması için bir Türk takımına gönderilmesi de güzel.
“Ama orada Gordon Milne faktörü var. Gordon Milne'nin orada bir adı var. Ben Liverpool Kulübü'ne gittim. Bir maçı anlatmaya gitmiştim. Orada Gordon Milne’e ayrılmış fotoğraflar var. Bir ağırlığı var İngiltere'de. İngilizler bizim futbolu ne kadar sevdiğimizi biliyorlar. İngilizler de sever futbolu ve bize yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar futbol konusunda. Gordon Milne'i yanılmıyorsam Türkiye'ye Robson önerdi. Türkiye’ye bir İngiliz geldiği zaman başarısız oluyor dikkat edin buna. Teknik adamlar anlamında söylüyorum. Galatasaray'da Birche dönemi vardır. Galatasaray'ı üç sene üst üste şampiyon yaptı. Beşikaş Gordon Milne ile neler yaptı.”
“HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM”
-İzleyemeye doyamadığın isimler var mı?

“Cemil Turan'ı anlatmak isterdim. Alparslan Eratlı, rahmetli Yusuf Tunaoğlu. O zaman medya yoktu. Bunlar çok önemli isimler. Daha bir sürü oyuncular var. Lefter, ordinaryus... Rahmetli Metin Oktay'ı tanıdım. İnanılmaz bir insandı. Bir Galatasaray-Gençlerbirliği maçı anlatacağım, bir gece önce kazada vefat etti haberi geldi hüngür, hüngür ağladım. Ama Metin Abi ile TRT’de Spor Stüdyosu'nda çok program yaptık. Tanju Çolak Metin Oktay'ın gol rekorunu kırdı, Spor Stüdyosu'nda Metin Oktay tacını kendi verdi. (Artık kral sensin) dedi. Metin Oktay’ın dudakları... Metin Oktay sanki bir devri kapatıyordu, inanılmaz bir insandı.”
“ŞİMDİKİ FUTBOLCULAR AKILLI”
-İnsani açıdan o dönemki futbolcular ile şimdiki futbolcular arasında fark görüyor musun?
“Futbolcular insanlara çok yakındır. Uzak gibi dururlar ama çok yakındırlar. Önemli olan futbolcunun size güvenmesidir. Gazeteci-futbolcu ilişkisinden bahsediyorum. O yıllarda onlar bizim abilerimizdi. Çok mesafeli, saygılı, kibar insanlardı. Ama o yıllarda futbolda yatırım yoktu. Bazı abilerimiz iyi yatırımlar yapamadılar, futbol hayatları bitti. Şimdi ki futbolcular daha akıllı. Yatırım yapıyorlar. O yıllarda da fena kazanmıyorlardı ama renkli dünyayı daha çok seviyorlardı.”
“DERWAL-PİONTEK İKİLİSİ TÜRK FUTBOLUNUN UFKUNU AÇTI”
-1989-1990 sezonunda Türk Milli takımına Pionrtek geldi. Piontek bir devrin başlangıcıdır diyebilir miyiz?
“Derwal ve Piontek Türk futbolunun temeline büyük harçlar koymuştur. Dünyaya 3-5-2 diye bir sistem buldu. Bu sistem hala iyi sistemdir, eğer kanatların iyiyse. Biz bu adamı beğenmedik. Mesela Galatasaray şampiyon olamasaydı Derval Türkiye'den gidebilirdi. Beşiktaş son haftalarda puan kaybetti ve Galatasaray Şampiyon oldu. Bu iki isim Türk futbolunun ufkunu açtı.”
-Sokakta Ercan Taner?
“Burada nasıl oturuyorsak ben sokakta da aynıyım. Migros'a, Gima'ya, bakkala giderim. Bankaya gittiğim zaman sıraya girerim. Ben hep aynıyım, değişmem.”
-İnsanlar gördüğü zaman en çok ne sorarlar?
“(Bu hafta maçlar ne olacak) diye sorarlar. (Avrupa'da son dönemlerde niye başarılı olamıyoruz, ne oluyor Türk futboluna) diyesoruyorlar."
- Ercan Taner'in korkuları var mı?
“Ne gibi korkular?”
“ALLAH KORKAKLARI SEVMEZ”
-Futbol hayattır, hayatın içinde herşey vardır.
“Tek bir cevap vereceğim. Allah korkakları sevmez. Böyle bir laf vardır biliyorsunuz. Ben o lafa katılırım. Çünkü korkaklar her gün ölür, cesurlar bir kere ölür. Bir de mezarlıklar kendini vazgeçilmez zannedenlerle doludur. Böyle felsefelerim vardır.”
-Başka felsefeleri var mıdır Ercan Taner'in?
“Dürüstlüğü severim. )Beyaz yalan söyledim, zararsız yalan söyledim) derler. Öyle bir şey hissetiğim an buz gibi soğurum.”
-Peki Ercan Taner'in kapısını çalıp "Ercan ağabey ben futbolu çok severim, sen benim idolümsün, maç spikeri olmak istiyorum, bana bu işi öğret" diyenler oldu mu?
“Oldu, elimden geleni yapmaya çalıştım.”
-Ercan Taner’in ardından gelecek isim var mı?
“Var.”
-Çok emek verdiğiniz bir isim var mı?
“İsim değil isimler var. Emeğimin karşılığını alıyorum.”
-Ercan Taner marka halinden okul haline geldi.
“Okul olursa ne güzel olur. Ama şunu benimsemeleri lazım: (futbol basit bir oyundur, önemli olan basit oynamaktır) meslekte de öyledir."
- En çok neye üzülür Ercan Taner?
“Arkadan hançerlenmeye.”
“HANÇERLENDİM”
-Hançerlendi mi çok?
“Her insan gibi hançerlendi tabi. Mahallede, okulda... meslektekini saymıyorum bile. Köşeyi döndüğünüz anda arkanızdan sallarlar, bunu sen de biliyorsun. Dünyanın her yerinde böyle. Amerika'da da, İngiltere'de de böyle arkanı döndüğün an sallarlar."
-Zirvedeyken aranır sorulur. Değilsen aranılmaz, sorulmaz mı insan?
“Aynen öyle. İnsanın yapısında bu var. Bundan sonra da böyle olacaktır. Dünyanın kuralı böyledir. Üç-dört gün çalar telefonlar. Bir kere kendini vazgeçilmez görmeyeceksin. Aynaya bakacaksın, öz eleştirini yapacaksın.”
-İnsan psikolojisi çok önemli. Oturduğun yerden maç anlatırken 30-40-50 bin kişi görüyorsun. Bu insanların tepkileri, küfürleri var, sevinçleri var. 1983 yılından beri 23 yılı devirmiş Ercan Taner bu süreci değerlendirdiğinde ne çıkıyor ortaya?
“Türk insanın futbolu çok sevdiğini, her zaman başarı beklediğini, her zaman kendi takımının kazanmasını istediğini. Bence de gayet normal.”
-Maçı anlatırken küfürleri de duyuyorsun, ne hissediyorsun?
“Sahadaki futbolcuya ediyorlar, hakeme ediyorlar, kaleciye, yardımcı hakeme, teknik direktörlere, başkanlara ve yöneticilere koro halinde küfür ediliyor ve malesef bütün stadlarımızda görüyoruz bunu. Bununla ilgili kanun da çıktı... Oradaki futbolcular ve gazeteciler ne hissediyorsa bende onu hissediyorum.”
-Yıllar önce spiker maç anlatırdı ama tribündeki insanlar da radyodan anlatımı dinlerlerdi.
“Radyo bir ekoldü. Maç anlattığımda bakardım etrafımda ki inzanlarda radyodan maç dinliyorlar. O anda gerçekleri anlatacaksın. Zaten radyo anlatımında gerçekleri anlatmazsan hemen tepki koyuyorlardı. Allaha şükür bana olmadı. Çünkü ben sahadaki gerçekleri yansıttığıma inanıyorum. Ne görüyorsam onu anlatıyorum.”
-Halkın olumlu tepkisini alıyorsunuz. Olumsuz tepkisini alıyor musunuz?
“Alıyorum tabi.”
“ÇOK KONUŞMA TARAFTARI DEĞİLİM”
-En çok hangi eleştiriyi alıyorsunuz?
“Ben televizyon anlatımında çok konuşma taraftarı değilim. Seyirciyi olaydan koparıyorsun. Bilgi maç durduğunda verilmelidir. Aksiyon varken bilgi verildiği zaman insanlar küfür ediyorlar ben bunu biliyorum.”
“MAÇ SEYRETMEK İSTİYORUM”
- Sen olsan ne yaparsın?
“Ben böyle anlatımlarda açıkçası sesi kısarım. Maç seyretmek istiyorum.”
“ANLATTIĞINIZ MAÇI KÖTÜLEMEYİN”
- Televizyonda maç anlatımı ile radyoda maç anlatımı çok farklı.
“Radyoda sabaha kadar konuşabilirsin. O zaman da zengin Türkçeni kullanacaksın yeteneğin varsa. Mesela Halit Kıvanç gibi Türkçe konuşabiliyor musun? Türkçeyi kullanma konusunda Halit Kıvanç en büyük ustamızdır. Bana o zenginliği verebiliyor musun? Verebiliyorsan ben seni sabaha kadar dinleyebilirim. Halit ağabey benim hocamdır. Bize söylediği en önemli sözlerden biri (anlattığınız maçı kötülemeyin) derdi. (Bu maçta hiç bir şey yok, az kaldı maçın bitmesine) gibi cümleler kullanılmayacağı Halit ağabeyin bize öğrettiği en önemli derslerdir. Seyirci anlar senin maçı beğenmediğini o zaman da ya radyoyu yada kanalı kapatır.”
“TELEVİZYONDAN İZLEYEREK MAÇ ANLATIYORLAR”
-Günümüzün Radyo maç anlatımlarını beğeniyor musun?
“Şu anda beğenmiyorum. Statdan değil, televizyondan izlenerek, bir boşluğa bakılarak anlatılıyor. O heycan ve atmasfer yansıtılamıyor. İstediğin kadar iyi spiker ol bence boş bir anlatım oluyor.”
-Televizyondan izleyerek anlatmak zorunda kaldın mı?
“Oldu. Ama (Seyirci beğeniyor mu acaba?) diye hep kendime sordum. Önemli olan benim için izleyiciydi.”
-İsim vermeyeceğim ama gereksiz bilgi veren spikerlerin hepsini tanıyorsunuz, hepsi size (Ağabey) diyor. Bu konuyu onlara ilettiniz mi?
“Bazılarına ilettim.”
-Onların tepkisi ne oldu?
“Mesela bir arkadaşıma (Çok konuşuyorsun, böyle devam edersen olayı kopartırsın, seyirci senden soğur) dedim. Böyle istenildiğini söylediler. İngiltere'de Sky Football'u seyretsinler nasıl maç anlatılıyor. Yada bir Liverpool maçını seyretsinler bir İngiliz spiker nasıl maç anlatıyor. Almanları da seyretsinler 90 dakika konuşuyorlar mı?”
“BİLGİ MAÇ DURDUĞUNDA VERİLİR”
-Eskiden iki tane takım ismi bilen halk kitleleri şimdi Norveç 3. Ligi'nde en çok berabere kalan takımı biliyorlar. Bilgi vererek izleyici toplama mantığıyla yaklaşılıyor, bu benim gözlemim.
“Yanlış bir mantık. Bu bilgiyi maç öncesi, maç durduğunda, maç sonrası verebilirsin. Hatta program yap. Maç öncesi, sonrası program yap. Nasıl NTV'de NBA ile ilgili mükkemmel bir program var, Avrupa'dan futbolu veriyorsan öyle bir program yap. Benim derdim 90 dakika. İnsanların sinir sistemini bozmaya kimsenin hakkı yok. Adam trafikte mahvolmuş, o sırada Norveç'in Rosenborg takımında oynayan Andersson'un amcaoğlunun radyocu olması ve onun aynı zamanda dişçi olması beni ilgilendirmiyor. Andersson o sırada topa bir vurmuş üst direkten dönmüş ve savunma topu uzaklaştırıyor ve sen bana amcaoğlundan bahsediyorsun.”
“DÜNYA NE YAPIYORSA ONU YAPACAKSIN”
- Trafikte radyo dinliyorum 8 dakika geçiyor maçın skorunu bir türlü söylemiyor.
“Yanlış. Radyo anlatımında üç dakikada bir skor söyleyeceksin. Dünya ne yapıyorsa biz de bunu yapmak zorundayız.”
-Ercan Taner bir okul açmayı planlıyor mu?
“Böyle bir imkan olsa düşünürüz. Düşünüyorum.”
-Kitap yazacak mı?
“Çalışmalarım var, holiganizm üzerine araştırmalarım var. Düşünüyorum.”
“HABERCİLİĞİ HERAN YAŞARIM”
-İnsanların pek bilmediği bir şey var, spikerliğin dışında çok fazla habercilik ateşiniz var.
“TRT haber merkezinde 6 yıl habercilik eğtimi aldık biz. Şuanda maç spikerliği ve program yapıyoruz ama ben haberciliği her an yaşarım. Mesela Erdem beni 02:30'da aradı çok önemli bir röportaj yapmıştı ve ilk defa benimle başlaştı ve inanılmaz mutlu oldum. Flash bir röportajdı. Eşim çok iyi habercidir, TRT'de çalışmaktadır. Ben haberi çok severim, haber her an olabilir.”
“MESLEĞE PARAŞÜTLE İNMEDİM”
-Hayatı konuştuk, siyaseti konuştuk, insanları konuştuk, herşeyi konuştuk. Yanlış hatırlamıyorsam 1983 yılının Mart ayında Milliyet Gazetesinde ki yazısında Halit Çapın üstad şöyle yazıitı: (Bana gelip gazeteci olmak isiyoruz, ne yapmamız gerekiyor diyorlar. Yol yakınken dönün kaçın diyorum) Ercan Taner de bir marka. Bir dönem ülkede radyocu olacağım, televizyoncu olacağım furyası vardı. Siz televizyoncu-radyocu olmak isteyenlere Halit Çapın gibi "Kaçın!" diyor musunuz?
“Hayır, ben üstüne gidin diyorum. Belki onun kendine ait nedenleri olabilir yazarken rahmetlinin. Nereye kaçıyorsun? Bu meslek zordur. Ben paraşütle bu mesleğe inmedim. Ben bunun eğtimini aldım, Türkiye'de çok önemli habercilerle çalıştım. Sürgün yedim TRT'de çalışırken. TRT 2 açıldı ve oraya gönderildim bir süre. Görüşlerini paylaşmadığım insanlar oldu ve o görüşleri paylaşmadığım için TRT 2'de çalışmaya devam ettim.”
-Mesleki mi, siyasi mi? Yanlış anlaşılma olmasın.
“Mesleki. Zaten TRT'de siyaset ile ilgilenmeniz normal karşılanmaz. Özerk bir kurum olarak gözüküyor.”
“HİÇBİR ZAMAN DAYIM OLMADI”Click the image to open in full size.
-Ercan Taner gökten inmedi. Bir çok insanın yaşadığı sıkıntıyı Ercan Taner de yaşadı belki daha da fazlasını yaşadı.
“Benim armada arkamda hiç bir zaman dayım, amcam, kuzenim, babaannem hiç biri olmadı. Sadece ailem annem, babam, hayattayken destek verdi, ablam, eşim ve çocuklarım. (x ağabey zorlanıyorum yardım eder misin?) diye hiç kimseye telefon açmadım. Ya da (bana torpil yaparamsınız) diye hayatımda kimseye söylemedim. (Yaptın) diyen varsa gelsin karşıma. Hiç kimse arkamda olmadı. (Beni destekleyin, genel müdür yapın) hiç kimseden böyle bir isteğim olmadı.”
-Ercan Taner'den gelip istemesinler mi?
“İstesinler. Ama birinin ayağını kaydırıp çok sevdiğim bir arkadaşımı getirmeye çalışmam. O insan oraya bileğinin hakkıyla gelmiştir. Fikir, lojistik destek yaparım. Ama Türkiye'de, (Onun arkasında o var, bunun sayesinde böyle oldu) derler. Ben bunu hiç yaşamadım. Bir de birinin desteğini alıp bir yere gelmek nasıl oluyor çok merak ediyorum. (Bir adam, grup beni destekliyor ve ben bir yere geldim) demenin nasıl bir duygu olduğunu çok merak ediyorum. Sen merak etmiyor musun?”
-Bir grup beni desteklemesinde, köstekde olmasın bana yeter.
“Gölge etmesinler, başka ihsan istemem. Ben bu felsefeyi severim.”
-Ben güneşi seviyorum, yakacaksa o güneş yaksın.
“Fazla güneşde zarar veriyor biliyorsun. Güneş de yakmasın orta halde gitsin.”
“İNSANIN ÇAILŞMASI LAZIM”
-Güneş deyince aklıma geldi, tatil yapabiliyor musun?
“Ben tatil yapmayı pek sevmiyorum. 20 günlük tatillere çıkılıyor ama nedense sevmiyorum. Belirli bir şeyden sonra, 65 yaşında emekli olunuyor ve ben o zaman bile çalışmak istiyorum. İnsanın çalışması lazım.”
-Mesai nasıl geçer iş yerinde?
“Buraya geliyoruz program yapıyoruz. İyi geçiyor mesaim. Ben maçlara iki gün önceden teknik direktör gibi hazırlanıyorum. Ailemden yardım rica ederim. Eşime (Şunu keser misin, yapıştırır mısın) diye rica edirim.”
“MAÇI KAFAMDA OYNARIM”
-Teknik direktörler maçtan önce maçı kafalarında oynarlar.
“Bende oynarım, kesin oynarım. Bu futbolcu bugün gol atabilir diye düşünürüm.Savunmadan bir oyuncu olabilir. O hissler var bende.”
-Her zaman oluyor mu?
“Bazen oluyor, bazen olmuyor.”
-Son olarak 90 dakika maç anlatıyorsunuz peki 90 dakika süren bu röportajı değerlendirir misiniz?
“Tempolu oldu, zemin iyiydi. Temiz bir röportajı oldu, ben teşekkür ediyorum. Benim hayatımda futbol önemli, futbol hayattır, spor hayattır.”
-Sohbetimizin tam 90. dakikasındayız. Tam bir futbol maçı süresi kadar. Şimdi duraklama anları diyelim ve son 2 dakika. (Gülüyoruz) Basit oynadık ama bu röportajda.
“Basit oynadık. Biz halk adamıyız, halk gibi düşünmemiz lazım. Türkiye'de bir çok insanın bu düşüncelere saplanması gerekiyor. Halk ne düşünüyorsa bizim de onu düşünmemiz gerekiyor. Ama bu malesef teyibin arasında, satırların arasında kalacak. Yine herkes bildiğini okumaya devam edecek. Ne yapalım, hayat bu.”
-Yaptığımız röportajların sonunda hiç teşekkür ederim diye yazmam bana basit gelir. Teşekkür ediyorum ve bu sefer bunu yazacağım.
“Ben teşekkür ediyorum. Bunu yap o zaman.”

[email protected]
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 19-12-2006, 10:26   #2
Kıdemli Kartal
 
özgür_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Futbol anlatımı denince ilk akla gelen ERCAN TANER tabiiki.

“PASCAL’IN RUHU”
-En çok Pascal'ı neyini anlatmayı sevdin?
“Pascal'ın ruhunu sevdim.”

Biz taptık onun ruhuna....
__________________
iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım....
HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...!
özgür_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-12-2006, 04:43   #3
Banned
 
Norton - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ercan Taner 1 NUMARA
__________________
ADALET OLMADIKCA ISYAN BITMEZZZ
Norton Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 28-12-2006, 23:39   #4
 
KEREM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

bi yer yanlış yazılmış sanırım
ingiliz TD ler turkiyede başarılı oluyor yazacagına başarısız oluyor yazılmış.tamamını okudum paylaşım için saol kardeşim
__________________
Dipsiz gözyaşLarında ara sen beni
mutLuLuk oLan yere bakma biLe
Aşkın olduğu yerdeyim
siyah beyaza donatmışım ömrümü
uykularımda ismini sayıklarken ağlıyorum ben
özleminden..
hasretinden..
sensizlikten..
KEREM Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 28-12-2006, 23:46   #5
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

şu an türkiyenin en iyi maç spikeri
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 29-12-2006, 00:30   #6
iLHAN-MANSiZ
Guest
 
iLHAN-MANSiZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Alıntı:
özgür_1903´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Futbol anlatımı denince ilk akla gelen ERCAN TANER tabiiki.

“PASCAL’IN RUHU”
-En çok Pascal'ı neyini anlatmayı sevdin?
“Pascal'ın ruhunu sevdim.”

Biz taptık onun ruhuna....
aynennnnnnnnnnnnnnnn
  Alıntı ile Cevapla
Alt 29-12-2006, 03:19   #7
 
eagles_03_bjk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

gerçekten çok iyi bir maç anlatımı var. maçta hiç bişey olmasa bile anlatımıyla maçı heyecanlı hale çevirebiliyor. umarım daha da iyi olur.
eagles_03_bjk Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 29-12-2006, 03:23   #8
 
GoD of WaR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

''sergeeeeen attııııı şampiyonluuukkkkkkkk geldiiiiiiiii ''
__________________
fb öfkemsin gs nefretimsin !




GoD of WaR Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-01-2007, 09:38   #9
 
les_ferdinand - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

koray yerden gooollllll goollllllll kadıköyde tarihi bir maç beşiktaş 4-3 önde
les_ferdinand Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-01-2007, 09:41   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

cidden anlattığı maçları izlemesi büyük zevk
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 11:20 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580