Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Dünyadan Spor Gelişmeleri > Türkiye Ligleri > Milli Takım

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25-03-2009, 09:52   #1
 
вєšιктαš - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
'Yenersek dünyayı sarsarız !'

Fatih Terim, zorlu İspanya maçı öncesi A'dan Z'ye çok özel açıklamalar yaptı.

Click the image to open in full size.

Daha önceki röportajlardan değişikti. Önce ‘Fatih’i konuştuk... Özel hayatını, sevdiği şeyleri, yani çoğumuzun bilmediklerini. Ancak konu futbola gelince, iş ciddiye bindi. Artık karşımızda ‘Terim’ vardı...

Şoförüm Umut, Müfit hocanın hanımı Nur ve kızım Buse... Üçü bir araya gelirler, bana müzik CD’si yaparlar. ‘Benzemez kimse sana’ favori şarkım, hele bir de Müzeyyen Senar söylüyorsa...

Türkiye’de futbol kamuoyunun gündeminde artık tek bir madde var: İspanya... Hâl böyle olunca, adresiniz de elbette Beylerbeyi oluyor! Çünkü Fatih Terim’in bürosu orada. Biraz yılgın, biraz ürkek ve hatta biraz çekingen bir teknik adam bekliyorduk. Öyle ya, rakibimiz son Avrupa Şampiyonu... Ama o kadar rahat, o kadar cesur bir teknik adam bulduk ki karşımızda; o odadan çıkarken birbirimizle fısıldaştık: “Hoca çözmüş olayı, bu iş tamam!” Bu röportajda sadece futbolu bulmayacaksınız ve iddia ediyoruz, Fatih Terim’in iç dünyasını gördüğünüzde, okuduklarınıza inanamayacaksınız. İşte Türk Futbolu’nun İmparatoru Fatih Terim...

* Stresli bir meslek sahibisiniz. Tütünle, alkolle aranız nasıl?
- Sigarayı bıraktım, tam 5 ay oldu. Hiç yardım almadan bıraktım. Ancak sonra bir de baktım, kendimi durduramıyorum. Sürekli yemeye başladım. Sonra çözümü buldum; dedim ki, ‘Fulya yetiş...’ Adanalı bir biraderimiz var, diyetisyen. 15-20 gündür onun verdiği programı uyguluyorum, diyet değil ama bu. Ben zaten hayatım boyunca diyet yapmadım. Formülüm şu: Az, az, az... Bir de şey; şimdi ‘spora başladım’ desem ayıp olacak! (Kahkahalar patlıyor bu esnada odada) Zaten her gün sporun içindeyiz...

* ‘Fatih Terim sürekli makarna yer’ diyorlar.
- Makarnayı sevdiğim doğru, ama her gün de yemiyorum tabii... Geçenlerde Adana’ya gittim, annem bir sarmış ki böyle ufak ufak. Kaç tane dolma yedim, vallahi bilmiyorum. Bizim çocuklar da kasap köftesi falan getiriyorlar. Her şeyi yerim ben yani.

* Kulüpte çalışırken daha mı zordu aile hayatınız. Eşinize, çocuklarınıza şimdi daha fazla vakit ayırabiliyor musunuz?
- Aslına bakılırsa ben işimden arta kalan zamanları, artık kaç saat ya da kaç zamansa, hep ailemle birlikte geçirdim zaten. Böyle bir konuda ailemle aramda hiç bir sıkıntı yaşamadım ben. Ancak, bizim çalışma şeklimizin de dünyada başka hiçbir federasyonda olduğunu düşünmüyorum. Normalde bir Avrupa ülkesinin teknik direktörü kamptan birkaç gün önce kadrosunu açıklar, başlangıçta ve sonra birer basın toplantısı yapar, maç bitince de bir sonraki karşılaşmaya kadar işine bakar. Bizde böyle değil. U15’ten başlayın, Bayan Milli Takımı’nın hocaları da dahil olmak üzere bütün kategoriler bana bağlı. Her gün sabahtan akşama kadar buradayız. Ben burada olduğum için, doğal olarak bütün hocalar da burada. Her gün yeni şeyler üretmeye çalışıyoruz. Aslında böyle bir birimimiz de var zaten. Ben her gün idmana çıkmıyorum, bu doğru; ancak her gün çalışıyorum. Yeni oyuncular, seyahatler, organizasyonlar, şampiyonalar, turnuvalar, seminerler vesaire vesaire... Buradan bir ücret alıyoruz ve bu ücretin karşılığını vermek için elimizden geleni yapıyoruz.

* Avrupa’nın ‘en çok maç izleyen teknik direktörü’ olabilir misiniz?
- Sabah 09.00-10.00 gibi başlar bizim maraton. Sadece Süper Lig aklınıza gelmesin, 2. 3. lig de var. İstanbul’daysam bakarım programa; 13.00’te Kasımpaşa, 16.00’da İstanbul Belediye, 19.00’da Fenerbahçe, Galatasaray ya da Beşiktaş maçlarını izlediğim bile olur. Nerede maç varsa oraya giderim yani. Bir sistem kurduk kendimize; aynı takımı birkaç kez seyrediyoruz. Yardımcılarımı gönderiyorum mesela, ellerinde çeşitli bilgilerin yer aldığı şu matbu kağıtları var. Bu kağıtlarda neler mi yazılı? Yardımcım önce maçı anons eder, arkasından milli oyuncularımızla ilgili bilgi verir. Puan cetveli, milli sayısı, maçın tekniği-taktiği, futbolcuların fiziki güçleri ve hakem diyalogları bile not edilir bu kağıtlara. Hafta başı hep birlikte toplanır ve bir değerlendirme yaparız bütün hocalarımızla beraber.

* ‘Fatih Terim şu oyuncuyu neden izlemiyor’ deniyor ama hâlâ...
- Bu aslında benim için yapılacak en tuhaf yorum! Aslında bunu söyleyenler, ‘Hocam, bunu da Milli Takım’a alsanız iyi olur’ demek istiyorlar! Normal, çünkü her futbolcu bu formayı giymek ister.

* 14.00’te randevulaştık, 13.30’da geldiniz. Hep böyle dakik misiniz?
- Genelde böyleyim. Basın toplantım vardır 12.00’de, o an orada olurum, 1 dakika geçirmem.

* Tiyatroyla aranız nasıl?
- Severim ve giderim. BKM’den Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ’la falan ailece de görüşürüz zaten. Geçtiğimiz günlerde Sümer ağabey (Tilmaç) aradı, onu izlemek üzere Mecidiyeköy’e gittik. Müfit hocayla oturduk en arka sıraya, rahat rahat izledik!

* Böyle yerlerde görüntü vermemeye özen mi gösteriyorsunuz hocam?
- Öyle bir çabam yok. Mesela o gün girerken de çıkarken de görüntü aldılar. Sinema konusunda ise evde DVD izlemeyi tercih ediyorum. Film tercihlerime gelince... Evinizde belli yaşa gelmiş 2 tane kızınız olunca çok da türüne bakamıyorsunuz! Her türden film izliyoruz anlayacağınız. En son sinemaya ne zaman gittim!
2-3 sene önce, Münih’te, MAXİ’ye gitmiştim.

* Tiyatroya en son ne zaman gittiniz?
- Vallahi şimdi biz bir araya gelince ‘tiyatro gibi bir ortam’ yarattığımız için karıştırıyor olabilirim! Galiba Sümer ağabeyin davetiydi.

* Müzikle aranız nasıl?
- Şoförüm Umut, Müfit hocanın hanımı Nur ve kızım Buse... Üçü bir araya gelir ve bana müzik CD’si yaparlar. Her sanatçının CD’sinde bir favori parçam vardır mesela, onlar, işte bu şarkıları bir araya getirirler benim için. Müziği çok severim, arabamda asla müziksiz yolculuk yapmam. ‘Benzemez kimse sana’ benim favori şarkımdır, çok severim. Bir de Müzeyyen Senar söylüyorsa... Bir de ENBE Orkestrası var, şarkıları unutamam... TRT’de her hafta bir program yayınlanıyor, birçok sanatçı tek tek şarkılar söylüyorlar. Bayılıyorum o programa da...

* Unutamadığınız bir tatiliniz var mı?
- Meksika’dan çok etkilenmiştim. O zaman teknik direktör değildim, gazeteciydim! Coşkun ağabey (Özarı), Metin Türel ve ben... Meksika’nın iki tarafı var ya; Karayipler tarafı Cancun, okyanus tarafı ise meşhur Acapulco. O dönemde Cancun çoğu kişinin ismini dahi bilmediği ama muhteşem denizi olan bir yerdi. Fakat Türkiye’de de o dönemler ‘Aşk Gemisi’ çok moda! O gemi de Acapulco’ya yanaşıyor, 15 dakika kalıyor ve gidiyor. Acapulco ile Meksiko City arası, İstanbul-Bursa gibi... Şu Acapulco’yu görelim dedik ve gittik. Harikaydı. Ben oradan çok etkilendim, ama bakarsanız Türkiye’ye, Bodrum’u, Alanya’yı, Antalya’sı ve daha birçok turizm bölgesiyle muhteşem bir memleket. Ben İtalyanlar’ı getirdim Bodrum’a... Yardımcılarımı, eşlerini ve tanıdıklarını, 15-20 kişilik bir gruptu. Buradan giderken ‘cennet’ diyerek ayrıldılar. Marmaris var, Fethiye var, adaları saymıyorum bile. Başka ülkelere gitmek çekici olabilir, ama bizim ülkemizde o kadar çok tatil beldesi var ki. Bu nedenle ben ülkemi tercih ediyorum. Şunu da itiraf etmeliyim elbette; Benim öyle bir tatile gitmişliğim de yok. Sizinle berabersek biliyorsunuz işte, giyiyoruz şortu, atlıyoruz denize... Ama bir daha gitmek istediğim tek bir yer var: Meksika...

* Dünya çapında dostluklarınız var. Hepsiyle görüşüyor musunuz?
- Onlara göre Christmas, bize göre yılbaşı. Hepsi ararlar. Doğum günlerimizi bile unutmamış İtalyan dostlarım var. Telefon açarlar, tebrik ederler. Öyle bir meslek yapıyoruz ki; Antartika’dan Japonya’ya kadar birçok insanla tanışma fırsatınız doğuyor. Bu insanların bazılarıyla da hayat içinde ilişkileriniz sürüyor. Bazen öyle biri arıyor ki... Çok eski bir futbolcum arıyor, hayret ediyor insan. Çünkü profesyonel bir iş yapıyorsun ve yıllar geçmiş aradan. Aramasa hatırlamazsın bile, ama arıyorlar.

* Belki de sizden kaynaklanıyor bu hocam...
- Birtakım dostluklarımız var elbette. Bence bu çok önemli. Çünkü kesinlikle bir gün bir yerlerde lazım oluyor bu dostluklar.

* Futbol dışında en samimi arkadaşınız kimdir?
- Öncelikle şunu söylemeliyim, çok dostum var. Birini söylesem, diğerine haksızlık olacak.. Ve ben haksızlık yapmayı istemem.

* Uykuyla aranız nasıl?
- Az uyurum.

* Televizyonla aranız...
- Televizyonda bir kanalda açık oturumu takip ederken, diğer taraftan da diziyi izlerim. Reklam arasında başka bir kanala geçerim. Maç varsa, maçta takılıp kalırım.

* Futbol hayatınız bittiğinde ne yapacaksınız?
- Acaba bitecek mi? Bir de o soru var! Bu tabii global bir bakış. (Gülümsüyor ve anında konu değişiyor:
Bu arada bir dakika arkadaşlar... Size çikolata ikram edelim. Buraya kadar geldiniz. Mehmet, sen biraz uzak kal! Bu sözlerin ardından kaldığı yerden devam ediyor Fatih hoca...) Futbolu bırakmak, buna karar vermek.... Değişik bir şey. Futbolun birçok yönünü yapmaya müsait bir insan olarak, başka bir yöne mi gideriz. Yazı mı yazarız, TV programı mı yaparız, atıyorum, bakarız!

İŞTE DÜNYAYI SARSACAK FIRSAT
“İspanya çok takdir ettiğim, saygı duyduğum bir ekip. Fakat önümüzdeki fırsat büyük: İspanya’yı yenerek dünyayı sarsabiliriz. 0 puan da alabiliriz, 6 puan da... Hatta 1, 2, 3, 4 puan olur... Olamayacak tek bir şey var; İki maçta 5 puan kazanmak!

* Türkiye artık İspanya maçına kilitlendi. Ne olacak hocam?
- Öncelikle şunu söylemeliyim; Bizim milli takımımızı son saniyeye kadar takip etmek lazım. Bu sözü, 2008 Avrupa Şampiyonası’na gitmeden önce söylemiştim ve o şampiyonada oynadığımız maçları gözönüne getirirseniz sonuç ortada. En büyük sıkıntımız; istikrarsızlığımız. Aslında bu sadece milli takımın değil, hepimizin ortak sıkıntısı. Diğer milli takımlara bakarsanız, bizden daha az değişkenlik gösterdiğini göreceksiniz. Bizde maalesef sakatlıklar bazen 8-10 kişiye kadar varabiliyor. Bazıları için ‘hafif sakatlık’ deniyor, ama bakın bize; çoğu ameliyatlı... Yani yetişme imkânları bile yok. Her arkadaşımız bizim için çok önemli. Sakatların yokluğu önemli, ama onların yerine kadroya girecek, mücadele edecek oyuncularımız için de bu bir şans. Onlar için de çok önemli bir fırsat olacak bu. Eksikleri aratmayacak şekilde, hatta onlardan daha iyi oynamalılar. Şartlar ne olursa olsun ‘güzel bir maça’ gidiyoruz. Şartlar ne olursa olsun, Türkiye Milli Takımı tüm bunları aşacak güçtedir.

* İspanya hakkında ne düşünüyorsunuz?
- İspanya şu an dünya sıralamasında 1 numara... En son Avrupa Şampiyonu... Uzun süredir yenilmediklerini de biliyoruz. Yani birçok unvan verebileceğimiz, saygı duyabileceğimiz ve takdirle karşılayabileceğimiz bir rakip... Herhalde kimse buna itiraz edemez. Bizim maça verdikleri önem de ortada. Bakın; bizimle oynayacakları maçı, çok uzun süredir uğramadıkları Madrid’e aldılar. Tam 4 yıl sonra ve 90 bin kişinin önünde... Ortamın ne kadar hoş olacağı aşikar. Böyle bir ortamda oynamak güzel olacak. Kiminle, nerede ve hangi şartlarda olursa olsun; artık Türkiye Milli Takımı’nın hiç kimseden çekinecek, korkacak hali yok. Dünyanın her yerinde her takımla karşı karşıya geliyoruz. Yeniyoruz, yeniliyoruz ama mutlaka oynuyoruz. O duruma geldik biz. Asıl mesele de buydu zaten. Düşünün; Almanya’ya kaybetmesek, Avrupa Şampiyonası Finali’nde İspanya’nın karşısında biz olacaktık. Şimdi son Avrupa Şampiyonu ile son Avrupa Üçüncüsü karşılaşacak. Şampiyonada karşı karşıya gelememiştik, ama şimdi 2 kez karşılaşacağız işte.

* Eksikler çok, takımın son durumu nedir?
- Ben böyle maçları oynamayı çok seviyorum. Benim gibi oyuncularım da seviyor. Sakatlar kimseyi düşündürmesin. Elbette üzülüyoruz. Servet bizim devamlı oyuncularımızdan birisi. Topal, yarı final maçında önde değil, arkada oynatabildiğim bir isimdi. Servet Çetin-Gökhan Zan ikilisi, bizim takımın çatısında daha çok yer aldı ve şimdi ikisi de yok. Fakat alıştık artık! Hatırlayın; Yunanistan maçı öncesi sakat sayımız 11’e çıkmıştı. Hem de antrenman bile yapamadan. En son Almanya maçı öncesine bakın, yine benzer durumdaydık. Kısmet, nasip, yapacak bir şey yok.

* Bir oyuncunun sakat sakat oynamasına fedakârlık deniyor. Doğru mu sizce?
- Ben, hiçbir oyuncunun sakatlığı iyileşmeden oynamasına razı gelmem. Çünkü her şeyden önce onların sağlığı önemli. Ancak tolore edilebilecek sakatlıklar vardır. Yani maçta oynatmanıza engel bir durumları yoktur, doktorlar bu kararı verir ve oyuncular görev alır. Oyuncu 90 dakika oynar, 2 ya da 3 gün dinlendirilir ve geçer. Futbolcu yürürken bile sakatlanabilir, çünkü yaptıkları ağır bir iş...

* ‘Sakatım, ama mutlaka oynamak istiyorum’ derse bir oyuncunuz?
- Futbolcunun oynama isteği her zaman had safhadadır. Hele hele biraz da uzak kalmışsa sahalardan... Ancak teknik direktörler, ameliyat sonrası çalışmalarının tamamen bitirilmesini ister. İşte sorun da burada başlar. Hayatım boyunca doktordan ‘oynar’ raporu almadan, bir futbolcuya görev vermeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü oyuncularımın sağlığı her şeyden önde gelir. Aslolan insandır, futbolcudur, futbolcu sağlığıdır. Birçok arkadaşımız var; biraz üstelesek, istesek sahaya çıkacak. Ama asla... Ben yüzde 100 verim alamayacacaksam; oyuncunun da aklında sakatlığı olacağına göre... Israr gereksiz.
* İspanya maçları sonrası gruptaki dengeler değişecektir. Sizin planlamanız ne yönde?
- Önce Madrid’de sonra İstanbul’da karşılaşacağız. Bu iki maçın ardından grupta toplam 4 karşılaşmamız kalacak. Ancak iki İspanya maçı sonrasında grubun durumu çok net bir şekil alabilir. Gruplar çekildiğinde herkes ne demişti? 1- İspanya, 2- Türkiye, 3- Belçika ya da Bosna Hersek... Şu anda da bu ortak görüş olarak devam ediyor. İki İspanya maçının ardından bizim takınacağımız tavır kesinlikle netlik kazanacak. Ben her zaman aynı şeyi söylüyorum; Yeter ki ümidimiz olsun... 3 puan bir ümit, gideriz alırız. Fakat Türkiye Milli Takımı bu iki maçlık periyottan 0 puanla da çıkabilir, 6 puanla da... Hatta 2 olur, 3 olur, 4 olur... Olamayacak tek bir şey var; İki maçtan 5 puan kazanmak!

* Hesap kitap yaptınız o halde!
- Her şey değişebilir. Sonuçta sadece bir tane 2., başka bir deyişle en kötü ikincinin Play-Off oynayamayacağı bir ortamda, bu iş en son maça kadar gider. İnşallah bu hesaplara ihtiyacımız kalmadan işi bitiririz. Daha önce de söylediğim gibi, İspanya çok takdir ettiğim, saygı duyduğum bir ekip, fakat önümüzdeki fırsat da büyük: İspanya’yı yenerek dünyayı sarsacak bir sonuca imza atabiliriz.

* Del Bosque ile hiç görüştünüz mü!
- Del Bosque ile en son toplantıda beraberdik. Oğuz (Çetin) ile beraber gittiğimiz UEFA’nın Teknik Adamlar Toplantısı’na konuşmacı olarak katılmıştık. Hatta Luis Aragones de oradaydı. Bir yerde daha beraber olduk, ama...

* Son sözleriniz...
- Daha dün ‘bir maçtan diğerine bu kadar uzun ara olur mu’ diyorduk. Daha dün gibi hatırlıyorum Bosna maçlarını... Hayat ne kadar hızlı akıp gidiyor. Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Bakın, İspanya maçları geldi işte.

* Başarılar hocam, 2’de 2 bekliyoruz...
- Bir saniye... Bakın şu da ilginç! İlk İspanya maçına Massimo Busacca verildi. İsviçreli... Onunla, Euro 2008’deki Almanya maçını kaybetmiştik. İspanya rövanşına ise Herbert Fandel atandı. Alman... Onunla da Portekiz maçımızı kaybetmiştik!
(NOT: Bu röportaj yapıldıktan birkaç gün sonra Herbert Fandel sakatlık geçirdiği için geri çekildi. Bu nedenle İspanya rövanşına İngiliz hakem Michael Riley atandı. İlahi adalet mi bu!)

GELİŞEBİLİRİM AMA DEĞİŞMEM

* Herkes sizi ‘çok sinirli’ biliyor. Gazeteyi açıp okuduğunuzda hangi haberler sizi çok sinirlendiriyor?
- Sinirlendiğim oluyor elbette; sonuçta ben de bir insanım ve benim de duygularım var. Ancak şimdilerde daha bir içimden sayıyorum! Ne yapmam gerektiğini düşünüyorum. Asabi olmamaya çalışıyorum. Verilen ilk tepkiler, zaman zaman çok doğru olmayabiliyor. Hep söylüyorum; Gelişebilirim ama değişmem... Özümün değişmesi mümkün değil, fakat hatalarımdan ders çıkarabilirim. Şunu da söyleyeyim: Düşünmekten utanmadığım her şeyi söylemekten de utanmam. Sinirlenmezseniz insan değilsinizdir. Çünkü her gün hakkında bir şeyler yazılan bir insansınız.

BU İŞTE EN BÜYÜK BAŞARILAR BİLE SADECE 24 SAAT SÜRER

* Zirvedesiniz. Ancak ‘zirve’ göreceli bir kavram. Fatih Terim için ‘zirve’ nedir?
- Öyle bir iş ki bu; Bugün Dünya Şampiyonu olsanız bile, yarın başka bir hedef belirliyorsunuz. Hatıramız çok, yazılan tarih zaten unutulmuyor. Ancak bizim için en büyük başarılar bile 24 saat sürüyor. Yapmadığın şeyleri yapmak, ulaşmadığın yerlere ulaşmak her zaman önündeki bir başka hedef. Benim Türk Futbolu’nda değiştirmek zorunda olduğumu düşündüğüm bazı şeyler var. Kupa alırsınız, fotoğraflarınız çekilir. Ancak bu, sadece görsel açıdan bir başarı. İşte bu nedenle başka işlere de soyunabilirim. Fakat şu an bu konuda bir şey düşündünüz mü derseniz, yanıtım hayır... Ne Müfit hocayla bir araya gelip konuştum, ne de ailemle... Çünkü bilgilerime, birikimlerime ve tecrübelerime göre daha zamanımın dolmadığını düşünüyorum.
Fakat hep dediğim gibi; yarın ne getirir, ne olur, onu da bilmiyorum. Bir işte çalıştığınızda, emekli olacağınız döneme ait planlar kurabiliyorsunuz. Fakat bizim yaptığımız işte, hayatımızı programlama şansımız yok. Bizim hayatımızda futbol biter mi? Biteceğini zannetmiyorum.

Mutfağa girsem olanı bozarım!
* Mutfakla aranız nasıl?
- Yemek konusunda iyi bir tüketiciyim. Gerçi son dönemde ‘orta sınıf bir tüketici’ oldum ya. Fakat yemeği yerim, yapamam; alışverişi bilmem karıştırırım. Zaten Fulya da bana bir şeye dokundurtmaz. Çünkü olan bir şeyi bozarım ben!

Güneşte tavla, masada kanasta!
* Hayatınız futbol mu? Başka bir şey yok mu?
- Güzel tavla oynarım. Zaman zaman şöyle güneşin altında bacanağım ile oynarız tavla. Ama itiraf etmeliyim ki; kaybetmeyi hiç sevmem. Tavlayı attığım çok olmuştur! Bir de iyi kağıt oynarım. Kanasta... 11 kağıtla oynarız biz. Parasına değil tabii ki! (Yine kahkahalar)

* Kamplarda da var mı tavla partileri?
- Asla... Kamplarda ben oynamam, ama bizim çocuklar oynayabilirler, onlara serbest.

Müfit’le dizi çevireceğiz!
* Hocam imaj yapmışsınız, sakal bırakmışsınız!
- Müfit hoca posbıyık bıraktı, ben de sakal. Adanalı gibi bir dizi çevireceğiz! Şaka bir tarafa, kirli sakal da fena durmuyor bende! Kızlarım öyle söylüyor...
Pes etme, iste ve kazan...
* Birkaç kelimeyle hayat felsefenizi anlatabilir misiniz?
- Pes etmemek, amansız bir şekilde kazanmayı istemek, başarmak, sonuna kadar dayanmak ve mücadele etmek.

ÖN SAYFA İLE ARKA SAYFA BİRLEŞSİN, YETER!

* Gazeteyi okumaya nereden başlarsınız?
- Televizyonda nasıl fiks bir kanala ya da programa odaklanmıyorsam; gazete okurken de sadece spor sayfalarına bakmam. Köşe yazarlarını okumayı severim. Gazeteyi en önünden en arkasına kadar okurum. Bazen arkadan öne, bazen önden arkaya... Mühim olan zaten önle arkanın birbirine kavuşması değil midir!
__________________
Click the image to open in full size.
вєšιктαš Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 25-03-2009, 13:16   #2
 
kartalim_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Terim'in oyuncu tercihlerini, sahaya sürdüğü 11'i falan hiç beğenmiyorum, ama konuşmaları hoşuma gidiyor...Denizli gibi aynen, o da böyle konuşuyor, oldukça iddialılar, ne olursa olsun hem de, ister 5 sakat olsun ister 10...Terim yine inanıyor bu maç öncesi, oyuncular da öyle, çok zor ama bir şeyler bekliyorum Milli Takımdan yine, İspanya'daki sakatların da bunda etkisi var tabii...Alnımızın akıylan çıkacağız inş. bu 2 maçtan...Önceden 2 maçtanda çıkamayız diyordum ama bu Milli Takım, ne yapacağımız belli olmuyor, İman Gücü falan olur koparırız yine maçları, hadi bakalım...
__________________
Click the image to open in full size.
kartalim_ Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 25-03-2009, 13:36   #3
1903-1984-2008
 
Efsane48 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Fark yemeyelim de yenmeyi şöyle bi kenara koyun..!
__________________
Click the image to open in full size.
Efsane48 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 03:03 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580