03-05-2007, 14:29
|
#1 |
Guest | Güney Afrika'daki resifler üzerinde adeta doğaüstü, mucizevi bir yaşam ortamı yükselir: Üç katlı ev boyunda esmer alglerden oluşan bir orman. Soğuk ve puslu bir sualtı dünyasıdır burası, aynı zamanda binlerce bitki ve hayvan türünün yuvası: Dikenli zırhlı yengeçlerin, eflatun vatozların, greyfurt büyüklüğünde salyangozların...
Sümüksü bİr maddeyle kaplı yüzlerce kol üzerimize atılıyor. Sanki metrelerce çaput elimize yüzümüze sıvaşıyor, her yanımızı sarıp sarmalıyor. Aralarına girmek isteyen yabancıları korkutup kaçırmak ya da hâki renkli fırçalara benzeyen yapraklarının arasında ezmek istercesine savuruyor. Ama ansızın dokunaçlar gevşiyor ve akıntı bizi Cape Town'ın güneyindeki False Koyuna, Rocklands Point ormanlarının kuytularına doğru çekiveriyor. Denizin dibinde bir orman bu; okyanus yüzeyinden 12 metre aşağıda.
Ormanın derinliklerine soğuk ve alacakaranlık hâkim. Kayalık zeminin çatlaklarından çıkan incecik gövdeler, dalgaların salınımında yükseliyor; dallarının sıkı örgüsünde yapraklar suyun içinde titreşip duran yeşil renkli bir dam meydana getiriyor. Ara sıra bir güneş huzmesi bu damdan süzülüyor ve dibe doğru inerken turkuaz renkli bir sis bulutunun içinde çözülüyor. Gümüş renkli balık sürüleri geçiyor önümüzden, kırçıllı ahtapotlar, köpüklü dalgaların fırtına rüzgârları gibi esip geçtiği "çalılıklarda" sığınacak bir yer arıyorlar. Her üç saniyede bir dalga. Çalkantısı hiç bitmeyen bir âlemin ritmi bu. Biz de bu ritimle, her dalgayla bir gövdeden diğerine uzanıyoruz.
Sualtı ormanındaki bu ağaçlara esmer alg adı verilir. Yapı planları itibariyle botanikteki en basit formlardan birine sahiptir: Laminariales takımında yer alan kahverengi alglerdendir; uzun yaprakları da bu yüzden gerçek birer "yaprak" değil, fotosentez yapmalarını sağlayan, çok daha basit yapıda bir organdır. Dev gövdelerini kayalara bağlayan ince damar dokusu da botanikçilerin kökçük (rizoit) olarak adlandırdığı "sahte kök" ya da "kök benzeri" yapılardır. Bütün algler gibi sudaki besinleri kökleriyle değil tüm gövdesiyle alır.
Yapıları ne kadar basit olursa olsun boyutlarıyla hiçbir deniz bitkisi baş edemez. Topraklarına girdiğimiz Ecklonia maxima'nın gövdesi 12 metreye kadar ulaşabilir örneğin. Bütün dünyadaki 100 esmer alg türünden en gösterişlisi olan dev Macrocystis pyrifera'nın boyu ise 60 metreyi bile geçebilir.
Balta girmemiş sualtı ormanlarında yaşayan bu devler, California ve Şili'nin kayalık sahilleri boyunca bir çit gibi uzanır; Tasmanya, Güney Avustralya, Japonya, Kore açıklarına ve Kuzey Atlantik'e yayılırlar. Ama başka hiçbir yerde, kendilerine Güney Afrika'nın batı kıyılarındaki kadar uygun yaşam koşulları bulamazlar.
(Alıntı) |
| |