Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Gündem Dışı > Sağlık

Sağlık Bu Bölümde Sağlık Hakkında Bilgiler bulunur.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11-04-2008, 17:20   #1
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Obsesif - Kompulsif Bozukluğu

Obsesif - Kompulsif Bozukluğu

SAPLANTI HASTALIĞI



A-Panik Bozukluk

B-Sosyal Fobi

C-Özgül Fobi

D-Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk)

E-Travma Sonrası stres Bozukluğu

F-Akut Stres Bozukluğu

G-Yaygın Bunaltı Bozukluğu

H-Somatoform Bozukluklar

I-Yapay Bozukluk

J- Disosiyatif Bozukluklar



A. Panik Bozukluk :



Panik Atağı (Panik Atak): Kendi başına bir hastalık değildir. Panik atağı değişik hastalıklarda ortaya çıkabilir (Panik bozukluğu, sosyal fobi, hipertiroidi, özgül fobi, saplantı-zorlantı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, madde kötüye kullanımı gibi). Panik atağı bir grup belirtinin dördü veya fazlasının birden başlayıp 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı yoğun bir korku ve rahatsızlık dönemidir:

• Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama veya kalp hızında artış, terleme, titreme veya sarsılma, nefes darlığı veya boğuluyor gibi olma, soluk kesilmesi, göğüs ağrısı veya göğüste sıkıntı, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, düşüp bayılacakmış gibi olma, gerçek dışılık duyguları veya benliğinden sıyrılma (depersonalizasyon), ölüm korkusu, uyuşma-karıncalanma duyguları, üşüme-ürperme-ateş basmaları.

Panik bozukluğu kendiliğinden panik ataklarıyla ortaya çıkar; bazen tabloya agorafobi eşlik eder. Yani açık alanlarda bulunmaktan, ev dışında tek başına kalmaktan, kalabalıkta bulunmaktan korku olabilir. Yeniden panik atağı bekleme, denetimini kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma korkusu olabilir. Ataklar haftada 2-3 kez yineleme eğilimindedir. Tedaviye verdiği yanıt iyidir.

Tedavisinde öncelikle antidepresanlar, bunaltı giderici ilaçlar, kendini tanımaya yönelik psikoterapi, özellikle kaçınma davranışlarını denetlemeye yönelik davranışçı psikoterapi, bilişsel psikoterapi gibi seçenekler vardır.



B. Sosyal Fobi

Kişinin tanımadık insanlarla karşılaştığı veya başkalarının gözünün üzerinde olabileceği bir veya birden fazla toplumsal durumdan belirgin ve sürekli bir korku duyması halidir. Komik duruma düşeceği veya utanç duyacağı biçimde davranacağından korkar. Korkusunu aşırı veya anlamsız olduğunun farkındadır. Korkular çoğu sosyal durumu kapsıyorsa Çekingen Kişilik Bozukluğu anlamına gelir ve ek tanı konabilir. (Söyleşileri başlatma ve sürdürme, küçük topluluklara katılma, karşı cinsle çıkma, üstleriyle konuşma, toplantılara gitme gibi konularda). Eleştirilmeye, olumsuz değerlendirilmeye, reddedilmeye aşırı duyarlılık, hakkını savunmada güçlük çekme, aşağılık duygusu veya özgüven düşüklüğü vardır.

Sağaltımda antidepresanlar, duyarsızlaştırma, seans sırasında deneme, ev ödevleri, yüzleştirme gibi davranışçı psikoterapi yararlı olabilir.



C. Özgül Fobi :



kadınlar arasında en yaygın ruhsal bozukluktur. Korkulan nesneler ve durumlar hayvanlar, fırtınalar, yükseklik, hastalık, yaralanma ve ölüm olabilir. Alt tipler bunların baskın alanına göre; hayvan tipi, doğal çevre tipi, kan-enjeksiyon-yara tipi, durumsal tip ve diğer tiptir.

Fobik uyaranlarla karşılaşma veya karşılaşma beklentisi ile aşırı veya anlamsız, belirgin ve sürekli korku başlar, hatta panik atağı biçimini alabilir. Kişi korkusunun aşırı veya anlamsız olduğunu bilir. Fobik durumdan kaçınılır veya yoğun sıkıntıyla buna katlanılır.

En yaygın denenen tedavi yüzleştirmeye dayanan davranışçı psikoterapidir. Kademeli uygulanır. Duyarsızlaştırma amaçlanır. Gevşeme teknikleri de öğretilir.



D. Saplantı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk):

Halk arasında "temizlik hastalığı" olarak tanınır. Saplantı (obsesyon) yineleyici ve zorlayıcı düşünce, duygu, dürtü veya hayallerdir. Zorlantı ise (kompulsiyon) sayma, kontrol etme, kaçınma gibi bilinçli, standardize, yineleyici düşünce veya davranıştır. Tipik olarak saplantılar kişinin bunaltısını arttırır, zorlantılar ise azaltır. Zorlantıya direnmeyle (yapmamayla) da sıkıntı artar. Rahatsızlık verici dürtü veya düşünce sadece gerçek yaşam sorunları hakkındaki aşırı üzüntüler değildir. Kişi ya bunlara önem vermemeye, baskılamaya veya başka bir düşünce veya eylemle etkisizleştirmeye çalışır.

Yineleyici davranışlar el yıkama, düzene koyma, kontrol etme, dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessizce söyleme olabilir. Sıkıntı yanı sıra zamanın boşa harcanması da söz konusudur. Takıntı örneğin günde 1 saatten daha uzun zaman alır. Olağan gündelik ve mesleki yaşam bozulur veya etkilenir.

Belirtiler çoğunlukla aniden ve stresli bir olay sonrasında başlar. Tanı ve tedavi utançtan, saklamaktan dolayı 5-10 yıl gecikebilir. Üçte biri önemli ölçüde, yarısı kısmen düzelir, geri kalan ya hasta olarak kalır ya da kötüleşir.

Tedavisinde antidepresanlar, davranış psikoterapisi (karşı karşıya bırakma, zorlantı yanıtını önleme) sayılabilir.



E. Travma Sonrası Stres Bozukluğu :



Herkes için travmatik olacak büyük bir duygusal stresten sonra başlayan bir ruhsal bozukluktur. Kişi gerçek bir ölüm, ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma, kendi veya başkalarının fiziki bütünlüğüne tehdit olayını ya yaşamış, ya karşılaşmış ya da tanık olmuştur.

Bunlara aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşmeyle tepki vermiştir. Tekrar tekrar sıkıntı verici tarzda anımsayabilir; sık sık olayın sıkıntılı düşlerini görebilir; sanki yeniden oluyormuş gibi davranır ya da hisseder, travmatik olayı çağrıştıran iç ya da dış olaylarla karşılaşmaktan yoğun sıkıntı duyar. Travmayla ilgili duygu ve konuşmalardan kaçmaya, ilintili kişiler, etkinlik ve yerlerden uzak durmaya çabalar; travmanın önemli bir yönünü anımsayamaz, eskiden önemsediği etkinliklere karşı ilgi ve katılımı azalır; insanlardan uzaklaşma, yabancılaşma olur, sevememe, bir geleceği kalmadığı duygusuna kapılabilir. Bunlardan başka uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlük, öfke patlamaları, yoğunlaşmada zorluk, huzursuzluk ve aşırı irkilme tepkileri olabilir. Bu belirtilerin 1 aydan uzun sürmesiyle tanı konur.

Hastalık belirtileri travmatik olaydan sonra bir hafta gibi kısa bir sürede de başlayabilir, 30 yıl gibi uzun sürede de başlayabilir. Hastaların %30"u tam düzelir, %40"ı hafif belirtilerle sürer, %10"u değişmez veya kötüleşir.

Tedavide ana yaklaşım destekleme, konuşmaya cesaretlendirme, baş etme yolları için eğitme, hasta ve ailesi için grup terapileridir. İlaç sağaltımı yararlı olabilir.



F. akut Stres Bozukluğu :



Travma yaratıcı olaydan sonra 4 hafta içinde başlayıp 2 gün - 4 hafta devam eden stres bozukluğu sınıfıdır. Akut stres bozukluğunda sıkıntı verici olayı yaşarken veya sonrasında disosiyatif (çözülme) belirtiler olur. Bunlar:

• Uyuşukluk, dalgınlık, tepkisizlik, afallama, yabancılaşma, benliğinin dışına çıkma (depersonalizasyon), travmanın önemli bir yanını anımsayamama gibidir.

Bir yandan da sanki travma yineleyerek yaşanır: Gözüne tekrar tekrar gelen görüntüler, düşünceler, düşler, yanılsamalar, anımsatıcı şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma. Ayrıca travma anılarını uyandırabilecek düşünce, duygu, konuşma, etkinlik, yer ve insanlardan kaçınma çabası olur. Uyuma zorluğu, huzursuzluk, yoğunlaşma güçlüğü, aşırı irkilme gibi bunaltı ve uyarılma belirtileri vardır.

Tedavisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu"nda olduğu gibidir.





G. Yaygın Bunaltı Bozukluğu :

Bireyin sosyal/mesleki yaşamını önemli ölçüde bozan veya aşırı sıkıntıya neden olan, çeşitli bedensel belirtilerin eşlik ettiği en az 6 ay süren bir yaygın endişe halidir. Kişi üzüntüsünü denetlemekte zorlanır. Aşağıdaki belirtilerin 3"ü veya fazlası bulunur:

• Huzursuzluk, aşırı heyecan veya endişe, kolay yorulma, düşünceleri yoğunlaştıramama, boş zihin duygusu, kas gerginliği, uyku bozukluğu.

Bunlardan başka titreme, huzursuzluk, baş ağrıları, soluk daralması, aşırı terleme, çarpıntı, sindirim sistemi belirtileri olabilir.

Bu hastalar çoğunlukla pratisyen veya Dahiliye uzmanlarına başvurur. Ellerinde uzun bir tahlil listesi olabilir.

Tedavi için en etkili yaklaşım psikoterapi, ilaç ve destekleyici yöntemlerin bir arada kullanılmasıdır. İlaç tedavisi 6-12 ayda tamamlanabileceği gibi yaşam boyu sürdürmek de gerekebilir.





H. Somatoform Bozukluklar:



a. Bedenselleştirme (Somatizasyon) Bozukluğu :

Birkaç yıllık bir dönem içinde ortaya çıkan, tedavi arayışlarıyla sosyal/mesleki veya önemli diğer işlev alanlarında bozulma ile sonuçlanan, 30 yaşından önce başlamış çok sayıda bedensel yakınma öyküsü ile belirli bir bozukluktur.

En az 4 ağrı belirtisi, 2 sindirim sistemi belirtisi, 1 cinsel belirti, 1 yalancı nörolojik belirti bu bozukluğun tanısı için zorunludur. Ağrı belirtileri; baş, karın, sırt, eklemler, kol-bacaklar, göğüste, dışkılamada, adette, cinsel ilişki sırasında veya idrar yapma sırasında. Sindirim belirtileri; bulantı, şişkinlik, kusma, ishal, birçok yiyeceğin dokunması. Cinsel belirtiler; cinsel ilgisizlik, sertleşme veya boşalma bozukluğu, düzensiz adet, aşırı kanamalı adet, gebelikteki aşırı kusma. Yalancı nörolojik belirtiler; koordinasyon veya denge bozukluğu, güç kaybı veya felç görünümü, yutma güçlüğü, boğazda düğümlenme, ses kısılması, idrar çıkaramama, varsanılar(olmayan sesleri işitme, görüntüleri görme gibi), dokunma veya ağrı duyusu kaybı, çift görme, körlük, sağırlık, katılıp kalmalar, anımsayamama halleri, bayılma olmadan bilinç sislenmesi.

Bir tıbbi durum/hastalık olsa bile ortaya çıkan toplumsal/mesleki bozulma beklenenden çok daha fazladır. Tam düzelmenin az olduğu kronik gidiş gösterir. Çökkünlük (Depresyon) eklenebilir.

Tedavisinde olanak dahilinde ilaçlardan kaçınmalı, doktor doktor gezme önlenmeli, destekleyici veya kendini tanımaya yönelik psikoterapi denenmelidir.



b. Sinirsel Bayılma (Konversiyon Bozukluğu) :



Bilinen bir nörolojik veya tıbbi hastalıkla açıklanamayan bir veya daha fazla nörolojik belirtinin bir arada olmasıyla belirli bir bozukluktur. Felç, körlük ve konuşamama en sık görülen belirtileridir. Belirtiler duyusal, motor ve nöbet belirtileri olarak 3 kümede yer alır. Duyusal olanlar; kol-bacaklarda duyu kaybı, uyuşma-karıncalanmalar, vücudun sağ ya da sol tarafını tutan duyu kayıpları, sağırlık, körlük şeklindedir. Motor belirtiler yürüyüş bozukluğu, kas zayıflığı ve felci içerir. Bir, iki veya bütün kol-bacaklar tutulabilir. Sara hastalığını andıran nöbetler olduğu gibi hastaların üçte birinde saranın bir türü aynı zamanda bulunabilir. Hastalık sonucu görev ve zorunlulukların gevşetilmesi, destek alma, hastalık yoluyla denetleme gücü kazanma olabilir.

Tedavide kendini tanımaya dönük veya destekleyici psikoterapi önceliklidir. Terapide hem ilgi hem de otorite sağlanmalıdır.





c. Somatoform Ağrı Bozukluğu :



Vücutta bir veya daha çok yerde tıbbi ve nörolojik nedenlerle açıklanamayan ağrı vardır. Sonunda ağrının başlangıcı, şiddeti, alevlenmesi, veya sürmesinde ruhsal nedenlerin rolü olduğu yargısına varılır. Bilinçli bir amaca yönelik veya yalandan yapılmış değildir. 40-50"li yaşlarda zirve yapar. Kol gücüyle çalışılan mesleklerde daha çoktur.

Bilinçdışında ağrıyı hak ettiği duygusuyla ilaçlara yanıt vermeyebilir. Ameliyat isteğinde ısrar edebilirler. Tedavisinde sakinleştiriciler genellikle yararsızdır. Antidepresanlar, davranışçı ve kendini tanımaya yönelik psikoterapi yararlı olabilir.





d. Hastalık Hastalığı ( Hipokondriyazis ) :



Bu hastalıkla kişi vücut belirtilerini yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalığı bulunduğu veya oluşacağı korkusuyla uğraşır. Yeterli tıbbi inceleme ve beden sağlığı güvencesine karşın düzelme-rahatlama olmaz. En az 6 ay süren bu hastalık kişi için belirgin sıkıntı kaynağı, mesleki, toplumsal işlevsellikte bozulmaya yol açmaktadır. Bazı hastalar duydukları kaygının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul edemezler.

En sık 20-30"lu yaşlarda başlar. Fiziksel hastalık eşikleri ve katlanma güçleri düşüktür. Hasta rolünün kabulü de önemli bir beklentidir. Bu bir kaçış yolu sunar. Hastaların %80"inde ek olarak depresif hastalıklar, bunaltı bozuklukları olur. Hastalık hastalığının uzun sessiz dönemleri olabilir.

Ruhsal tedaviye genellikle dirençlidir. Kendini tanımaya yönelik psikoterapiye fazla yanıt yoktur. Grup psikoterapisi, düzenli ve sık görüşmeler, kanlı tanı ve tedavi yollarından kaçınma, hastalık rolünü pekiştirmeden destekleme tedavi ilkeleridir.



e. Vücut Dismorfik Bozukluğu :



Hayali bedensel bir kusur ile uğraşma veya çok ufak kusurların çarpıtılıp abartılmasıdır. Psikiyatristten çok dermatolog, dahiliye veya plastik (estetik) cerrahlara başvururlar. 15-20 yaşlarda başlar, %90"ı en az bir depresyon dönemi geçirmiştir.

En sık endişe kaynağı olan beden bölümü burundur. Endişe kaynağı zamanla değişebilir. Aynaya aşırı bakma, yansıtıcı yüzeylerden kaçınma, giyim ve makyajla gizleme çabası, sosyal ve mesleki geri çekilme olabilir.

Tedavide antidepresanlar ve psikoterapi düşünülmelidir.





I. Yapay Bozukluk :



Yapay bozukluğu olan hastalar istemli olarak tıbbi veya ruhsal bozukluk belirtileri gösterir, öykü ve belirtilerini yanlış tanıtırlar. Tek görünür amaç hasta rolü takınmaktır. Hastaneye yatış temel amaç veya yaşam biçimi olabilir. Tanı için hastayı tanıyan birinden ek bilgi almak önemlidir.

Ruhsal belirtilerle giden yapay bozuklukta sınır (borderline) kişilik bozukluğu olabilir. Dinleyenin ilgi göstermesi hastayı hoşnut eder, belirtiyi pekiştirir. Çelişkili ve yanlış bilgi verirler. Çoğu hasta saygın birinin kimliğini takınır.

Fiziksel belirtilerle gidiş ön plandaysa hastane bağımlılığı, cerrahi girişim bağımlılığı, profesyonel hasta sendromu gibi adlarla anılırlar. İlaç veya madde alarak fiziksel belirti oluşturabilirler. İsteyici ve zor hastalardır; hekimi suçlama, dava tehdidi olabilir.

Tedavisi zordur; özgül etkili tedavisi yoktur. Hekim ve tedavi ekibinde güçlü olumsuz duygulara yol açar. Maske düşürücü tavırdan kaçınmalıdır. Birinci basamak (sağlık ocağı) hekimiyle işbirliği yararlı olabilir.



J. Disosiyatif Bozukluklar :



a. Disosiyatif Amnezi (D.Unutma) :



Disosiyatif bozuklukların temel sorunu bilincin "bölünmez" durumunun kaybıdır; bu bir karmaşaya yol açar. Disosiyatif amnezideki anahtar belirti hastanın belleğindeki depolanmış bilginin anımsanamamasıdır. Bu unutkanlıkla açıklanamaz, altta bir beyin bozukluğu yoktur, stresli ve acı veren olaylarla ilgilidir.

En sık görüleni sınırlı bellek kaybı olup birkaç saat-birkaç günlük bellek kaybıyla sonuçlanır. Genellikle birden bire sonlanır, az sayıda yineleme ile tam iyileşir.

Tedavide hastaya unuttuklarını anımsayacak kadar gevşeme sağlayan, damardan gevşetici ilaçlar yararlı olabilir.



b. Disosiyatif Füg (D. Kaçım):



Disosiyatif fügü olan hastalar, geçmişini unutup birden evlerinden veya bildik iş ortamlarından uzaklaşır ve önceki isim, aile, iş gibi önemli kimlik özelliklerini anımsayamazlar. Tamamen yeni bir kimlik ve iş edinirler. Her şeyi unuttuğunun farkında değildir; sessiz, sade, el-etek çekmiş gibidirler.

Nadir görülür. En sık savaş sırasında, doğal afet sonrasında, evlilik dışı ilişki gibi kişisel krizler sonucunda ortaya çıkar. Bazı kişilik bozuklukları füge yatkınlık sağlar: borderline, şizoid, histrionik. Genellikle saatler veya günler sürer, seyrek olarak yılları bulur.

Kendiliğinden ve hızlı iyileşir; tedavide psikoterapi yararlı olabilir.



c. Yabancılaşma (Depersonalizasyon Bozukluğu) :



Kişinin kendi zihinsel süreçlerinden veya bedeninden ayrıldığı duygusunun olduğu veya bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi bakıyor olduğu sürekli veya yineleyen yaşantılar biçimindedir. Bu sırada kendilerini mekanik, Rüyada veya bedenlerinden ayrı olarak hissedebilirler.

Bu bozuklukta derealizasyon (yabancılaşma) belirtisi de olabilir: dış dünyadaki nesneleri yabancı veya gerçek dışı olarak algılama. Geçici yabancılaşma herkeste olabilir. Çoğu hasta gerçeklik hislerindeki bozulmanın farkındadır.

Tedavide nörotik belirtiler ön plandaysa kendini tanımaya yönelik psikoterapi hastanın kişiliği, insan ilişkileri, yaşam durumunun değerlendirilmesine odaklanabilir.



d. Çoğul Kişilik (D. Kimlik Bozukluğu) :



Süregiden (kronik) bir disosiyatif bozukluktur. Kişide iki veya fazla kimlik ya da kişilik durumu vardır. Her kişilik kendi içinde oldukça süreklilik gösteren bir çevre ve benlik algısı, ilişki kurma ve düşünce biçimine sahiptir. En az ikisi kişinin davranışlarını zaman zaman denetimi altında tutar. Önemli kişisel bilgileri unutma, sıradan unutkanlıkla açıklanamayacak ölçüdedir. Hemen %100’ü çocuklukta travmatik olay yaşamıştır (en sık fiziksel ve cinsel kötüye kullanım, özellikle de ensest). Ayrıca bu bozukluğa eğilim, çevre etkenleri ve destek yokluğu da hesaba katılmalıdır.

Sıklıkla yanlış tanılarla izlenirler. Bir kişilikten diğerine geçiş ani ve dramatiktir. Kişilikler birbirinden haberli olmayabilirler (amnezi), haberdar kişilikler birbirini arkadaş, eş veya rakip/düşman olarak görebilir.

Tedavide en etkili yaklaşımlar hipnoz veya ilaç destekli görüşmelerle kendini tanımaya yönelik psikoterapidir. Antipsikotik ilaçlar kullanılmaz. Düzelme aşamasında çoğunlukla travma sonrası stres bozukluğu belirtileri çıkar ve antidepresan veya sakinleştiriciler gerekebilir </SPAN>
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 15-10-2008, 16:15   #2
Banned
 
ikibirabirçerez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Obsesif-Kompulsif Bozukluk Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Kontrol edilemeyen ama sürekli tekrar edilen mantıksız alışkanlıklar ve huylar

Click the image to open in full size.Nedir?

Bu psikolojik hastalığa sahip kişiler kontrol edemedikleri ama sürekli tekrar ettikleri alışkanlıklar ve huylar geliştirirler. Çoğu kez bu zararsız ama garip huylar kişinin kafasındaki yoğun karışık duygularını kontrol edebilme ve düzenleme amacı ile başlar. Tekrar eden davranışlar ve düşünceler kişi için büyük bir endişe ve mutsuzluk kaynağı olmaya başladığı zaman ve kişinin normal yaşamını belirgin bir şekilde aksatmaya başladığında hastalık ortaya çıkar. Her ne kadar Obsesif-Kompulsif kişiliğe sahip hastalar sahip oldukları bu düşüncelerin, dürtülerin ve ihtiyaçların hiç bir mantıklı sebebi olmadığını bilseler ve durdurmaya çalışsalar bile kontrolleri olmadığını hissederler

Yaygın saplantılar aşağıda verilmiştir
  1. Bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır, kişi tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar.
  2. Sürekli endişe etmektir, örneğin ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı kitlemeyi unutmak gibi.
  3. Aşırı düzen ve temizlik, örneğin kişi her gün evin her tarafının tozlarını alır ve eğer bir yer eksik kalırsa büyük bir sıkıntı ve rahatsızlık yaşar
  4. Zarar verilmesi, örneğin sürekli olarak birisinin çocuğuna zarar vereceğinden korkmak
  5. Seks. Sürekli zihinde belli seks görüntülerinin yer alması sonucu kişinin bu düşüncelerin dışarı yansımasından korkması.
Sürekli olarak bu tür endişe ve korkuları kafasından uzaklaştırmaya, umursamamaya yada bastırmaya çalışırken kişi zorunlu olarak yaptığı alışkanlıklar geliştirir. Hastalık kapmaktan korkan bir kadın ellerini günde yüzlerce defa yıkamaya başlar. İş yerinde seks ile ilgili bir lafın ağzından kaçmasından korkan bir adam sayısız defa 100’den geriye saymaya başlayabilir. Belirtiler stresli zamanlarda daha da kötüleşir.

Belirtiler
  1. Sürekli istenmeyen düşüncelerin, görüntülerin, dürtülerin, kuşkuların ve fikirlerin kişinin zihnini meşgul etmesi. Çoğunlukla bu düşüncelerin temizlik, hastalıklar ve mikroplar, güvenlik ve seks ile ilgili olması.
  2. Karşı konulmaz bir şekilde sürekli el yıkamak, saç çekmek, temizlik yapmak, ortalık düzenlemek, kontrol etmek gibi mantığı olmayan davranışları tekrarlamak yada saymak, dua etmek, kelimeleri sessizce tekrar etmek, hesap yapmak gibi zihinsel aktiviteler yapmak
Tedavisi

Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda kişinin kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte kişi karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.
ikibirabirçerez Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:03 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580