Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Serbest Kürsü

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30-07-2007, 00:00   #1
Banned
 
RoMeO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
En Güzel Hediye

Yalnızdı, hem de çok yalnızdı…
Sanki sadece çevresindeki insanlar değil, ruhun da terk etmişti kendisini..
Bir yerlerde, bir şeyleri yanlış mı yapmıştı, farkında olmadan?
Kimse görmesin diye gözünden süzülen yaşları, koşarak banyoya attı kendisini. klozetin kapağını kapattı ve üstüne oturdu. Başını öne eğdi ve bir yandan ağlarken diğer yandan gözyaşlarının sanki birbirleriyle
yarışırcasına hızlı bir şekilde yere inişlerini seyretti. Yere düşen gözyaşları kristal gibi parçalara ayrılıyor gibiydi. Parça parça oluyorlardı.
Bu hali tanıdık geliyordu kendine, başka nasıl olabilirdi ki zaten…
Kendisi bile küsmüştü, kendisi bile umudunu kesmişti kendisinden…
Her zaman bir şeyler ters gitme zorunda mıydı?
Onun hayatıysa söz konusu olan, EVET!
Mermeri delmek istercesine hızlı bir şekilde yere düşen gözyaşlarının parçalara ayrılması gibi kalbi de parçalara ayrılmıştı. Her damlar sanki kendi kalbine çarpıyormuş gibiydi…
Kim bilir kaç kişinin kalbi de böyle parçalanmıştı böyle, onun yüzünden.
“Artık” dedi “Hiçbir anlamı yok ki yaşamın”
Ölüme en layık olandı o, kendisine göre…
Gülümsedi. Cüzdanından iki resim çıkardı. Bunlar annesi ve kız kardeşiydi. Altı yaşında, altın sarısı saçları, ışıl ışıl parlayan maviş gözleriyle kardeşinin resmine baktı. Onu kelebeğim diye severdi. Onu –tıpkı diğer insanlara yaptığı gibi- en son ne zaman üzdüğünü düşündü.
Hatırlaması çok zor olmadı. Ne de olsa bir önceki günün akşamına aitti bu anı…
Masum bakışlarıyla kapıyı çaldı ve sonra aralayarak başını içeri uzatmıştı ve, içeri girebilir miyim, demişti. O ise “Hayır!” diyerek odaya girmesine izin vermemişti. O masmavi gözlerine sanki bulutlar yerleşmişti o an. ‘Peki’ anlamında başını sallamıştı ve sessizce dışarı çıkmıştı hiçbir şey söylemeden…
Peki ya annesi…
O da kötü diye nitelendirdiği ama engelleyemediği davranışlarından ve kırıcı sözlerinden payına düşeni almıştı.
Dört gün önce güneşli bir pazarda annesi şarkı söyleyerek odasına girmişti ve perdeleri açarken “Günaydın, bebeğim” demişti. Bunun karşılığındaysa, kapat şu lanet olası perdeyi anne, ayrıca ben artık bebek değilim, demişti ve odasından çıkmasını istemişti.
“Çık odamdan, ne istiyorsunuz benden?”
Annesi sanki bu soruyu sormasını beklermiş gibi:
“Sadece sevgi istiyoruz ve senin için çok endişelendiğimizi bilmeni istiyoruz” demişti. O, hışımla kalkıp perdeleri kapatmıştı tekrar ve uyumak istiyorum diyerek annesin odasından kovmuştu.
Sadece bir kere o da annesinin isteğiyle bir psikologla görüşmeyi kabul etmişti. Cevap ise kısa ve netti: Ergenlik… o ise bunun arkasına sığınmıştı. Sevdikleri üsteledikçe o geri çekiliyor, çekilirken de bazı kalpleri kırıyordu.
Bu düşünceler arasında kaybolup gitti bir süre.
17 yaşındaydı. Düşünecek, sevecek, nefret edecek, tartışacak hatta insanları üzecek kadar büyüktü. Hayat onun için bitmeliydi.

Sonra da babasının resmini çıkarttı cüzdandan. Tebessümle, senin yerinde olup sorunlu bir çocuk büyütmek zorunda kalmak istemezdim babacığım, dedi.
Çünkü babası, onun bütün davranışlarına rağmen onu hep koruyup onunla arkadaş olmak için çaba harcamıştı.
Karnesinde 5 zayıfla geldiğinde, arabayı kaçırdığında, kavga edip okuldan telefonla aradıklarında hep aynı tepkiyi vermişti. O, bu kadar iyi bir baba olamazdı… Sadece geçen hafta babasının bütün sınırlarını zorladığını düşünmüştü çünkü onlara yalan söylemişti ve ailesi bu konuda çok hassastı. Babası ise sinirlendiğinde ona vurmamak için avucunu sıkmıştı, elindeki çay bardağı kırılıp elini kanatmıştı. Bunun üzerine oğlunun yanına kadar gelip, gözlerinin içine bakıp şöyle demişti:
“Evladım, senin kılına dokunmaktansa, kendimi incitirim…”
İşte bu kadar harika bir babaydı. Tıpkı bütün diğer babalar gibi… Bugünse onun doğum günüydü. Senin için sorunsuz bir yaş olacak babacığım dedi yere bakarak. Çünkü kendisi yok olacaktı.
Aynada son kez gözlerinin içine baktı ve zamanı geldi dercesine başını salladı. Babasına geçen yıl bugün aldığı doğum günü hediyesi olan jileti eline aldı. Ama bir şeyi unutmuştu. Kendisini yaratan, bu dünyaya gelmesine izin vere, böyle vefalı, şefkatli bir aileye gelmesini sağlayan yaratıcısına…
“Bana ne kadar ömür biçtin bilmiyorum ama ben, bu kadarını yaşayabildim” dedi özür dileyen ses tonuyla başını öne eğerek… “Şükretmek için biraz geç kaldım sanırım”
“Anlayışlı bir anne ve babam olduğu için, dünyanın en güzel kelebeğine sahip olduğum için…Ben.. Şükrediyorum Allah’ım” Sesi titriyordu.
“Sana inanıyorum ve yaşamak istemeyişimin seninle ilgisi yok. Sadece ben hayırlı bir insan olamadım Allah’ım. Beni kimse anlamadı, kimseye anlatamadım hissettiklerimi, düşündüklerimi, kendimi ifade edemedi. Yalnızım!”
“Hepsini gördüğünü biliyorum. İnsanlara acı çektirmek istemiyorum artık. Benim yüzümden üzülmesinler. Onlar da çabuk alışırlar zaten. Bensiz bir hayat daha kolay olacaktır onlar için umarım…”
Sonra yaptığını haklı çıkarmak istercesine:
“Ben de haklıyım ama…” diye başladı kendisini savunmaya “İnsanlar beni anlamaya çalıştılar ama beni hiç rahat bırakmadılar. Dört bir taraftan kısılmış gibiydim. Hep daha iyi, daha güzel istediler ama yok! Ben buyum!
Daha fazlası değil!!!”
“Şimdi Allah’ım. Bana bir işaret gösterebilir misin? Yaptığım şeyden vazgeçmek için…
İnsanların benim yanımdayken mutlu olduklarını görmem için,
Sevgime ihtiyaçları olduklarını anlamam için,
Özel ve değerli olduğumu hissetmem için,
…..
Hiç sanmıyorum…”
Sinirle gözlerine baktı. Kıpkırmızı ve soluktu… Hırsla üzüntü arasında kaybolan duygularının etkisiyle son hamlesini yapmak için jileti sıkıca kavradı ve….
Tak tak tak…
Kimdi bu zamansız kapıyı çalan. “Ne var” diyerek bağırdı. Ses gelmeyince bir daha ve daha güçlü bir şekilde “Kimsen defol git, işim var şimdi” dedi.
“Abi” dedi, titrek bir ses.
Kardeşiydi ve onun bağırmasından oldukça korkmuştu anlaşılan.
“Abi…. Sadece bir şey vereceğim” dedi ama arkası gelmedi.
“Ne istiyorsun” dedi tekrardan sert bir ses tonuyla.

“Abi, kızma ne olur, bir dakika açar mısın sadece?” dedi ama bu sefer aradığı belliydi.
Kapıyı açtı. Kardeşinin elinde küçük kırmızı bir kutu vardı. Üzerinde abisinin en çok sevdiği renk olan sarı bir kurdele ve bir kart da eklenmişti.
Ağlamasını bir yandan durdurmaya çalışan küçük kardeşi bir cümlede her şey anlatabilmek istercesine derin bir nefes aldı ve:
“Kreşte, patates baskısı yaptık, abi” dedi.
“Öğretmen, herkes şekil verdiği patatesi tanıdığı ve kendisi için en özel olan kişiye versin, dedi”
Abisinin başında şimşekler çaktı o an. En özel? Abisi mi?
Elinin birini jileti saklamak için arkasına götürdü. Diğeriyle şaşkın bir şekilde kardeşinin elinden kırmızı hediye paketini aldı.
“Yani…” dedi ama gerisi çıkmıyordu. Kelimeler boğazında düğümlenmişti. Zorladı kendini:
“Yani, ben mi, ben özel miyim?” diye sordu.
“Sınıfta abisi olan tek kişi benim.”
Abisinin sesinin yumuşaması rahatlatmıştı onu ve devam etti:
“24 kişilik sınıfta tek abisi olan benim. Herkesin anne babası var ama abisi yok” dedi.
Bu cümle bıçak gibi saplandı göğsüne…
“Eğer herkesin abisi yoksa, abiler özeldir” dedi.
Ağabeyler özeldir! Bunu ilk defa duymuştu.
Hediye paketini açtı ve içinde önceki günden kaldığı belli olan biraz kararmış patatesi gördü. Dün kızdığım için sabaha bıraktı sanırım, diye geçirdi içinden.
Şaşkınlığını ve üzüntüsünü bastırmak için “Dün kızdığım için mi bugün veriyorsun?” diye sordu.
“Hayır” dedi küçük kardeş “Sarı kurdele bulamadım”
Abisi ağlamaya başladı. Kim dayanabilirdi ki artık!...
patatesin üzerine biraz dikkatli bakınca kalbe benzeyen bir şekil olduğunu gördü. Ama kırmızıya boyanmamıştı.”
“Sarı kalp olmaz ki kelebeğim” dedi bir yandan gözlerindeki yaşı silerek tebessümle…
“Öğretmenim de öyle söyledi, abi. Kalp kırmızı olurmuş. Ama sen sarı istersin diye düşündüm ve sarıya boyadım.”
Abisi küçük kelebeğine sarılarak ağlamaya başladı. Kardeşi bu kadar yoğun bir tepki beklemediği için, sanırım abimi üzdüm diye düşündü.
“Seni üzdüm mü?” diye sordu masum bir şekilde.
“Hayır, kelebeğim, çok mutlu ettin” diyerek sıkıca sarıldı.
“Kartı okumayacak mısın, anneme yazdırdım ama ben söyledim, o yazdı” diyerek güldü.
Abisi kartı okuduktan sonra tebessümle fısıldadı “Teşekkür ederim, Allah’ım. Beni izlediğini ve cevap vereceğini biliyordum…”
Kardeşini kucakladı ve birlikte oturma odasına geçtiler.
Minik kelebeği ona sadece sıradan bir hediye vermemişti. Hayata yeniden farklı gözlerle bakmasını sağlayan, sevildiğini ve özel olduğunu hissettiren, yani onun düşüncelerini yeniden gözden geçirmesine olanak sağlayan kısacası yaşama tekrar dönüşünü sağlayan muhteşem bir hediyeydi.
Ve bunu sadece kendisi biliyordu…
Kartta ise şunlar yazılıydı:
“Sevgili ağabeycim,
Babam, ağabey olmanın zor olduğunu ve benim şanslı olduğumu söyledi. Ben de bu yüzden sana hediye vermek istedim. Abim olduğun için ve beni tıpkı ağabey gibi sevdiğin için çok mutluyum. Seni seviyorum.
Kelebeğin…
Not: Hediyemi sakın kızartıp yeme!
__________________
..Not Found..
RoMeO Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-07-2007, 00:00   #2
Banned
 
RoMeO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Biraz Uzun Ama Okumanızı Tavsiye Ederim..
__________________
..Not Found..
RoMeO Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-07-2007, 00:01   #3
ρєѕιмιѕтѕтуℓє
 
PeSiMisT_1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

saol abi ..
__________________
Beden Yoksa Ne Çare
Ruhumu Gömdüm MABEDE..!
PeSiMisT_1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-07-2007, 00:26   #4
 
Çarsi_ulan! - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

yarin okurumm simdi gidiyorum saol abii..!!
Çarsi_ulan! Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 07:13 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580