|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
10-05-2008, 10:44 | #1 | ||
hüngürella Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 23 |
İnsan üstüne sinen yalnızlığa kolay alışırmış. Geceleri dertleriyle yüzleşmeye, kimsesizliğine sarılıp uyumaya... Kâbus dediklerinin esasında başka bir şey olduğunu bilip yine kendine yalan söylermiş bazıları. İnanmazmış gördüklerine. "Olamaz" demek "olabilir" demekten daha olağanmış bazılarınca. Aniden bastıran kışların kurak geçmesi normal, baharların soğuk sarılmaları olağanmış. Gülmek yalanmış bazen. Arkasını dönüp gidenler samimiymiş! Aslında masalmış hayat. Kim hangi masalda yaşayacağını seçebilirmiş. Masal bu ya; bizimkini kimse seçmemiş! İşte bu seçilmemiş masalın köşelerinde ıssızları varmış bu nedenle. Sırtlarını verirlermiş birbirlerine. Kimse kimseyi görmezmiş. Sadece bilirmiş ki diğer yalnız hala yaşamaktadır. Uzak solukları duymak yetermiş bilmek için. Kolaymış bu masalda bilmek. Bilmezmiş gibi yapmak daha da kolaymış aslında. Yalnızlar yalnız olmadıklarını bilirlermiş. Korkakmış insanoğlu yalnızken. Bu masaldakiler de birbirlerinden korkacak kadar yalnızmış. Bir o kadar da insan... Bir gün içlerinden biri büyüyü bozmuş. İçinde nefis denen şeytanın varlığı belirmiş belkide. Birinci yalnız etrafına bakınırken, soluğunu duyup yüzünü hiç görmediği diğer yalnıza rastlamış. O olduğunu hayat akışından biliyormuş. İkinciside onu tanımış aslında; ama bilmezmiş gibi yapmış masalın sayılmış soluklarının kalanında. Seçilmemiş masala nefesi başka yerde sayılanlar uğrarmış bazen. Yokmuş gibi yaparlarmış. Ne masal varmış ne de onlar o masaldaymış. Kimilerinin seçmeye cesareti yokmuş, kimileri de bir türlü yakışmamış boşluklara. Yalnızlar bir oyun oynarmış sezdirmeden. Herkesçe yalnızken birbirlerince dostmuş bu masalın sessizleri. Sorsak yine de yalnızmış insanlar! Masal bu ya; dostlar yalnız olmayı bilirmiş birlikteyken! Bir gün birinci yalnız diğerine doğru gidiyormuş. Arkasındaymış güneş, batıyormuş yavaşça. İkinci yalnız onu olduğundan büyük görür olmuş. Korkutmuş onu bu büyük yalnız. İkinci yalnız bu korkuyla özüne dönmüş! Artık gerçekten yalnızmış ve korkakmış. Mış gibi değilmiş bu defa. Başladığı yere geri dönmüş. Gözü görmeye, kulağı seslere, dili kelimelere küsmüş. Birinci yalnız önce onun etrafında pervane olmuş. Sesini duyurmak, kendini göstermek, onu konuşturmak istemiş. Oysa O o kadar yalnızmış ki... Masalı terketmiş ruhu! Oyunları bitirmiş. Seçmeye korktuğunu bilmemezlikten gelmiş. Ağlamak gülmek kadar yalanmış meğer. Hiç gereği yokmuş hissetmenin. Hem yalnızlar nasıl hissetsinmiş?! Onlar olsa ne değişirmiş, olmasa ne değişirmiş? Herkes başladığı yere dönmüş. Masal kalmış aslında hiç başlamadığı yerde. Seçilmemiş, öylece... Masal bu ya, seçilmemiş işte! O da oyun oynamış seçmeyen herkese. Seçilmemişliğini sezdirmeden dönmüş kendini bildiği yere. Bildi bileli başı beladan hiç kurtulmamış aslında. Masal bilmemezlikten gelirmiş belaları. İçindekileri etrafına sindirmiş başladığı yerde beklerken. Buradan geçip yola çıkan her masalda bir yalnızlık kokusu ve korkusu gezer olmuş. Kimileri güzel, kimileri hüzünlüymüş. Hepsi masalmış işte Değişmeyen bir şey varmış; bütün masallar bitermiş. Hüzünlülere güzel değil demek bize düşmezmiş! Bu ıssızların seçilmemiş masalı da tüm seçilmeyen dertlerine, terkedilişlerine ve (bazen ) gülüşlerine rağmen bitmiş! | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |