Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack (1) Seçenekler Stil
Alt 19-01-2007, 10:27   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
2. Murat

Murat Han II


Altıncı Osmanlı sultanı. Babası Çelebi Sultan Mehmed, annesi Dulkadır ailesinden Emine Hatun olup, 1404’te Amasya’da doğdu. Çocukluğu Amasya, Bursa ve Edirne’de geçti. Küçüklüğünden itibaren devrin büyük alimlerinden okuyarak yetişti. 1415’te on iki yaşındayken idari ve askeri bilgileri öğrenip, tecrübe sahibi olması için, lalası Yörgüç Paşanın yanında Amasya Valiliğine tayin edildi.
Şehzade Murad, ilk vazife yeri Amasya’dayken, 1416’da asi Börklüce Mustafa isyanını bastırdı. 1421’de Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey ile İsfendiyaroğulları'ndan Samsun’u aldı. Babasının vefatıyla 25 Haziran 1421’de Bursa’da tahta çıktı.
Sultan İkinci Murad Han, 1422’de Osmanlı Devleti için büyük tehlike arz eden Bizans’ın entrikalarına son vermek ve hazret-i Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem tarafından vaad edilen manevi müjdelere kavuşmak için İstanbul’u kuşattı. Bunun üzerine Bizans İmparatoru, Anadolu Beyliklerini, Osmanlı Devleti aleyhine kışkırttı. Sultan İkinci Murad Hanın kardeşi Küçük Mustafa, isyan ederek Karaman ve Germiyan beylik kuvvetleriyle Bursa’yı kuşatınca, İstanbul’da kafi miktarda kuvvet bırakıp, Edirne’ye gitti. Edirne’den Bursa’ya geçti. Küçük Mustafa yakalanıp, cezalandırıldı. Karaman, Eflak beyleri ve Venedikliler ile antlaşma yapıldı. Candarlı İsfendiyar Bey itaat altına alındı. İstanbul kuşatmasını hızlandıran Murad Han, İmparatorun şehri Venedik hakimiyetine teslim edebileceği ihtimaliyle 22 Şubat 1424’te Bizanslılarla antlaşma yaptı. Bu antlaşma ile, Ege ve Karadeniz kıyılarını Osmanlılara terk eden Bizanslılar, yıllık otuz bin düka altın haraç vermeyi kabul ettiler. Anadolu’da İzmir, Menteşe ve Teke beylikleri, Osmanlı hakimiyetine geçti. Germiyan Beyliği, Osmanlı Devletine katıldı. 1425’te Selanik’i ele geçiren Venedikliler, Osmanlılara karşı Macarlar ile ittifak kurdular. 1426’da Batı Anadolu’dan hareket eden Türk denizcileri, Venediklilere ait Eğriboz, Modon ve Koron’a sefer yaptılar. Osmanlı-Venedik Harbi 1425-1430 yılları arasında devam etti. Venediklilerin batı ve doğu devletleriyle ittifak kurmasına rağmen, Sultan İkinci Murad Han, Şubat 1430’da Selanik’i fethetti. Venedik donanması, Gelibolu’da Türk donanmasına taarruz ettiyse de müthiş bir bozguna uğradı. Temmuz 1430’da, Osmanlı-Venedik Harbine son veren Lapseki Antlaşması imzalandı. Selanik Osmanlılarda kaldı. Venedikliler yıllık vergiye bağlandı.
İtalyanların hakimiyetindeki Yanya’da, ahali, despot kavgalarından bıkmıştı. Yanyalılar, Selanik’te bulunan Osmanlı Sultanı İkinci Murad Hana müracaat edip, Türk adaletine sığınarak hürriyet istediler. Rumeli Beylerbeyi Sinan Paşa, ahalinin hürriyetine dair Sultan Murad Hanın fermanını getirince, şehrin anahtarı Osmanlılara teslim edildi. Böylece 1431’de Yanya ve çevresi de Osmanlı hakimiyetine girmiş oldu.
Balkanlarda ahalinin Osmanlı adaletini, kendi ırk, din, dil ve kültüründen olan idareye tercihi, başta Papalık olmak üzere Hıristiyan kral, despot ve prenslerini telaşa düşürdü. Balkan milletlerinin Osmanlı idaresini tercih etmelerinin önüne geçmek için, içeride ahaliye zulüm, dışarıda da diğer devletlerle ittifak kurdular. Türk'ü Türk'e düşürmek için, hakimiyet mücadelesindeki Anadolu beyliklerini Osmanlılar üzerine saldırtırken, Papanın da teşvikiyle büyük bir Haçlı ordusu kurmak için hazırlıklara başladılar.
1435’te Karamanoğlu İbrahim Bey yola getirildikten sonra, İkinci Murad Han, Rumeli’ye geçti. Akıncı Beyi Ali Bey’e Macaristan’ı vurma emri verildi. 1437’de Ali Bey’in kırk beş gün süren Macaristan akınında, Demirkapı geçilerek Erdel’e girildi. Akıncılar Macar şehirlerinin askeri mevkilerini tahrip edip, yetmiş bin esir alarak, pek çok ganimetle döndüler. Osmanlılara karşı düşmanca tavır alan Sırp Kralı Brankoviç’ten, 1439’da ülkesinin başşehri Semendire’nin anahtarı istendi. Brankoviç, Osmanlı teklifini kabul etmediği gibi ayrıca ordu hazırlattı. Osmanlıların taarruz harekatını haber alan Brankoviç, Semendire’nin müdafaasını oğluna bırakıp, Macar Kralına sığındı. Üç ay kuşatmadan sonra Semendire kalesi 27 Ağustos 1439’da fethedildi. Almanya İmparatoru ve Macaristan Kralı İkinci Albert, Semendire’yi kurtarmak için sefere çıktı. Macaristan Seferi kumandanlarından İshak Bey ve Osman Çelebi kumandasındaki Osmanlı ordusuyla karşılaşan İkinci Albert, muharebe başlamadan ordusuyla kaçmaya başladı. Macar ordusunun müthiş bir bozgun havasıyla kaçışı, İkinci Albert’i de korkuttu. Albert, bu telaş içinde canını zor kurtardı. Bu seferden ürken Bosna Kralı Tvartko yıllık yirmi bin duka altın vergisini, yirmi beş bin duka altına çıkardı. 1441’de Belgrad Kuşatmasının neticesiz kalışı, Avrupalıları ümitlendirip, yeni bir ittifaka heveslenmelerine sebep oldu. Macarların milli kahramanı Hunyadi Yanoş’un, Bosna’ya girişi, Balkan hükümdarlarının ve Anadolu beyliklerinin Osmanlılara karşı birleşmesine yol açtı. Bu sırada İkinci Murad Hanın, Karamanoğulları meselesiyle meşgul olmasından istifade eden Haçlı ordusu, 1443’te Tuna’yı aşarak Sofya ve Niş’i aldı. 1444’te Yalvaç Muharebesinde, iki taraf da kesin bir üstünlük kuramadı. Haçlılar, geri çekildiler. Neticede, 12 Temmuz 1444’te Macarlarla on yıl süreli Segedin Sulh Antlaşması imzalandı.
Sultan İkinci Murad Han, Segedin Antlaşmasından sonra; Hacı Bayram-ı Veli’nin İstanbul’u fethedeceğini işaret buyurduğu oğlu Mehmed (Fatih) lehine; “Sağlığımda oğlumun padişahlığını göreyim” diyerek saltanattan çekildi. Osmanlı tahtına on iki yaşındaki İkinci Mehmed Hanın geçirilmesi on yıllık Segedin Sulh Antlaşmasına rağmen, başta Papalık ve Macarlar olmak üzere Avrupa devletlerini ümitlendirdi. Osmanlılara karşı birleşerek hazırlıklarını süratle tamamladılar. Hunyadi Yanoş, Segedin Antlaşmasını bozarak, yanında Papalık kuvvetleri de olduğu halde, büyük bir Haçlı ordusuyla hareket etti. On iki yaşındaki Sultan Mehmed Han, ömrünün yirmi sekiz yılını muharebe meydanlarında geçiren babası İkinci Murad Hanı, yaşından umulmayacak ifadelerin bulunduğu tarihi davet mektubu ile, tahta geçmeye çağırdı. İkinci Murad Han, Manisa’dan Edirne’ye geldi. Murad Hanın kumandayı ele almasından sonra, tecrübe, dirayet ve askerlerin içten bağlılığının da verdiği kuvvetle, Varna’da Haçlılara karşı Türk tarihinin en muhteşem zaferlerinden biri daha kazanıldı. (Bkz. Varna Muharebesi)
Tekrar tahta çıkan Murad Han, ilk seferini Bizans İmparatorunun kardeşi, Mora despotu Konstantin’in tecavüzkarane faaliyeti üzerine yaptı. Despot Konstantin’den, Mora’da tecavüzleri durdurması ve işgal ettiği araziden çekilmesi istendiyse de reddedildi. Elde edilen bilgiler neticesinde Turahan Bey kumandasında öncü akıncı kuvvetleri gönderildi. Sultan Murad kumandasındaki asıl Osmanlı ordusu, 1446’da Korent ve Balyabadra’yı zaptetti. 1447’de Arnavutluk isyanı bastırıldı.
Macarların milli kahramanı Hunyadi Yanoş, Varna Muharebesi mağlubiyetinin lekesini silmek için Macarlardan başka Eflak, Bohemya ve Almanya’dan kuvvet toplamıştı. Asi Arnavutluk Beyi dönme İskender ile de ittifak kuran Hunyadi Yanoş, kendisiyle beraber olmayan Sırbistan’ı işgal edip, Tuna’yı geçti. Osmanlı Sultanı Murad Han, Haçlı ittifakına karşı lüzumlu hazırlıkları tamamlayıp, Anadolu Beyliklerinden de yardımcı kuvvetler aldı. Kosova’da düşmana karşı cephe alan Murad Han, Türk-İslam an'anesince, Muharebeden önce antlaşma teklif ettiyse de Haçlılar kabul etmedi. 17 Ekim 1448’de başlayan ve üç gün devam eden meydan muharebesi, Haçlıların bozgunu ile neticelendi (Bkz. Kosova Meydan Muharebesi). Hunyadi Yanoş, canını güçlükle kurtarabildi. Murad Han, 1450’de Arnavutluk Seferine çıktıysa da tamamlayamadı. 3 Şubat 1451 tarihinde vefat etti. Vasiyetnamesini tanzim edip vezirlere şahitlik ettirdi. Bursa’ya defnedildi. Türbesi, Bursa’da Muradiye mahallesinde yaptırmış olduğu cami yanındadır.
Sultan Murad, büyük bir sarsıntıdan yeni çıkmış olan devletin hükümdarı olduğu zaman, çok gençti. Anadolu’da Timur Han'la yeniden ortaya çıkan Türk Beyliklerinin; Rumeli’de ise devletin zaafından istifade etmek için fırsat gözleyen Balkan ve Avrupa devletlerinin korkunç ihtiraslarıyla karşı karşıya idi. Bizans, devletin başına her gün yeni bir gaile, bir iç buhran açmak için sinsi sinsi çalışıyordu. Böyle buhranlı bir devirde devlet idaresini eline alan Sultan Murad Han, hayatı boyunca, Anadolu’da Türk birliğinin kökleşmesi için çalıştı. Rumeli’de tabii hudutlar içinde yaşamayı tercih etmesine rağmen, memleket menfaati icab ettirdiği vakit asla vazifeden kaçmayacak ve hayatını bu uğurda fedadan çekinmeyecek kadar cesur, metin, iradeli, azimkar idi. İç ve dış gailelerle geçen hükümdarlık hayatı sonunda, sadece siyasi ve askeri bakımdan değil, medeniyet bakımından da yeni çağı açacak olan oğlu Sultan Mehmed’e, mamur ve her türlü ilmi gelişmeye hazır bir ülke bıraktı.
Murad Han, ince ruhlu, hassas, lütufkar, adil, merhametli olup sözüne sadık, cesur ve tedbir sahibi, kumanda kabiliyeti yüksek bir devlet adamıydı. On iki yaşında şehzade iken başlayan muharebe hayatı, vefatına kadar devam etti.
İlmi sohbetleri sever, alimleri himaye eder ve onların ihtiyaçlarını karşılardı. Haftanın iki gününü ilim meclisinde sohbetle geçirirdi. Kendisinin de ilmi ve ibadeti çok; zühd, vera ve takvası pek fazlaydı. Oğlunu ve kızlarını evlendirdikten sonra, bir gün veziri Çandarlı İbrahim Paşaya dönmüş; “Koca Çandarlı! Bu dünyada arzulanan nedir ki? Oğul evermek, kız çıkarmak... Bunları Allahü tealanın izniyle yerine getirdik. Geriye iman ile gitmek kaldı” demişti.
Hemen bütün ömrünü gaza meydanlarında geçirdiği halde, imar işlerine ehemmiyet verip çok eser bıraktığı için Ebü’l-Hayrat diye anıldı. Bursa, Edirne ve başka şehirlerde, yoksullar için imaret ve ulema için medrese yaptırdı. Edirne’de darülhadis ve buna gelir olarak Tahtakale Hamamı, Alacahamam ve Üç Şerefli Camiini yaptırıp, bunları bir çok vakıflarla destekledi. Bursa’da Muradiye semtinde cami, medrese ve imaret yaptırdı. Edirne’de Ergene civarında bir köprü yaptırıp, Uzunköprü kasabasını kurdu. Selanik ve İpsala’da da camiler inşa ettirdi. Her yıl Kudüs, Halil-ür-Rahman, Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere yoksulları için otuz beş bin altın gönderirdi. Ankara bölgesinde Balıkhisarı adlı büyük bir subaşılığın köylerini Mekke yoksullarına vakfetmişti. Bulunduğu şehirde, her yıl on bin altını kendi eliyle seyyidlere paylaştırırdı. Tebaasının hakkına ziyadesiyle riayet eder, kul hakkından pek sakınırdı. Babası Çelebi Sultan Mehmed Handan kalma, Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere fakirlerine, Resul-i ekrem efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) komşularına hediye gönderme adetini devam ettirdi.
Tezkirelerin, şiir söyleyen ilk Osmanlı sultanı olarak zikrettikleri İkinci Murad Han;
Gerçi-kim haddim değüldür buseni kılmak dilek,
Arif olan çün bilür anı ne lazım söylemek.

gibi ustaca şiirler yazabilecek kadar kuvvetli bir şairdi. İlme ve alimlere çok hürmet edip evliyaya izzet ve ikramda kusur etmediği için, memleketi alim ve evliya yurdu oldu. Herkesin duasını aldı, pek kıymetli eserlerin yazılmasına, tercüme edilip Türkçe'ye kazandırılmasına ve kıymetli ilim müesseselerinin inşasına vesile oldu.
Yazılan eserlerde açık bir dil kullanılmasını emrederek, Türkçe yazmak hususunda titizlik gösterdi. Devrinde Osmanlı sarayı, alim ve şairlerin buluştuğu bir yer oldu. Büyük alim Molla Yegan bile ona hac dönüşünde hediye olarak, Fatih’in hocası alim Molla Gürani’yi getirmişti. Bu husus hiç bir milletin kültür tarihinde rastlanılmayan eşsiz bir hadise olup, İkinci Murad Hanın ilme verdiği değeri de gösterir. Osmanlı Devletinde, devrinde en çok eser yazılan padişah olması bakımından dikkat çeker. Gerçekten onun devrinde manzum, mensur pek çok eser yazılmış ve Osmanlı sarayı, eserler hazinesi durumuna gelmiştir.
Yine tezkirelerin kaydettiğine göre, Osmanlı padişahları içinde, şiirleri ilk defa kaydedilen padişahtır. Devrinde şuara (şairler) tezkirelerinde temel teşkil eden bazı nazire mecmuaları da onun adına ithaf edilmiştir. Ayrıca adına ithaf edilen pek çok eser vardır ve hemen hepsinde İrşadü’l-Murad ile’l-Murad, Mesnevi-i Muradiyye ve Muradname gibi bu padişahın ismi geçer.
Devrinde görülen geniş tabanlı bu kültür faaliyeti, sonraki asırlara da temel teşkil etmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/18393-2-murat/
Mesaj Yazan For Type Tarih
Untitled document This thread Refback 26-02-2008 16:53

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:45 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580