|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
25-01-2007, 14:58 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
Atatürk ve Menemen Olayı Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır. Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya mesleği öğretmen olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada Hasan adlı fedakar bir mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir. Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır. Olaydan hemen sonra Atatürk, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'ya 28 Aralık 1930 günü bir taziye telgrafı göndererek, Cumhuriyet'e karşı suikast tertipleyen mütecavizleri lanetlemiş ve Kubilay Bey'i görevini yapan şehit olarak takdirle anmıştır. Atatürk; "Hepimizin, dikkatimiz, bu meseledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkıyla yerine getirmeye matuftur. Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkureci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır." Demiştir. Atatürk'e Suikast Girişimi 16 Haziran 1926 Çarşamba günü İzmir'e gitmek üzere seyahatte bulunan Gazi Mustafa Kemal Paşaya suikast yapacakları ihbarı üzerine, suikastı fiilen yapmakla görevli olanlar, suç vasıtaları olan bomba ve silahlarıyla birlikte yakalanmışlardır. Suikast şebekesi, aylardan beri birtakım özel tertibat ile her ne olursa olsun Gazi'ye karşı suikast yapmayı ve bu suretle de hükümeti devirmeyi kararlaştırmıştı. Suikastı hazırlayanlar, Terakkiperver Cumhuriyet fırkasına mensup bazı kimselerdi. En önemli rolü oynayanlar Terakkiperver Fırkadan İzmit Milletvekili Şükrü Bey ile eski İttihat ve Terakkici Kara Kemal'di. Suikast önce Ankara'da tasarlanmış, Erzincan Milletvekili Sabit Bey'le Faik Bey'in müdahaleleri ile önlenmiş, daha sonra Bursa'da düşünülmüş, bu da uygun görülmeyerek İzmir'de gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. <16 Haziran 1926'da İzmir'e gelmesi beklenen trenin gelmemesi sonucu Giritli Şevki durumu İzmir Valisine ihbar etmiş ve suikastçılar silahları ile birlikte yakalanmışlardır. Suikast olayının Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bir kısım mensupları ile ilgili bulunduğu ortaya çıkmış ve eski İttihat ve Terakkicilerin de bu olayın tahrik ve düzenleyicileri oldukları anlaşılmıştır. Amaçları, önce irticayı tahrik ve dini siyasete alet ederek Mustafa Kemal Paşa'yı iktidardan düşürmekti. Buna muvaffak olamayınca, İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri, Terakkiperver Fırkanın içindeki adamlarıyla suikast teşebbüsü hazırlıklarına girişmişlerdir. Kurulan İstiklal Mahkemesi, suçları sabit olanları idama mahkum etmiştir. 14 Temmuz 1926'da başta Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Şükrü Bey, Ayıcı Arif, İsmail Canpolat olmak üzere 13 kişi idam edilmiştir | ||
|
25-01-2007, 14:58 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Serbest Cumhuriyet Fırkası Atatürk, halkın genel eğilimlerini yakından izlemek ve milletin her an nabzını yoklamak istiyordu. Bu amaçla çok partili rejimin yerleşmesini istemişti. Eski ve kendisine pek bağlı arkadaşı, o sıra da Paris Büyükelçisi olarak hizmet gören Ali Fethi (Okyar) Beyi yeni bir parti kurmakla görevlendirmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Ali Fethi Bey'e, "Bir parti kur, başına geç ve düşüncelerini Mecliste müdafaa et. Bu suretle particilikten beklenen faydayı da temin etmiş olursun" dedi. Böylece Serbest Cumhuriyet Fırkası Atatürk'ün arzusu ile çok partili hayata kavuşmak için 12 Ağustos 1930'da kuruldu. Atatürk, Fırka Başkanı Ali Fethi Bey'e yazdığı 11 Ağustos 1930 tarihli mektupta, "Reisicumhurluğun uhdeme teslim eylediği yüksek ve kanuni vazifeleri Hükümette olan ve olmayan fırkalara karşı adilane ve bitarafane ifa edeceğime ve laik Cumhuriyet asası dahilinde fırkanızın her türlü faamileü cedelarmadırır sid ergele guramayacağını emniyet edebilirsiniz" diyerek talimat vermiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkası liberazmi savunan bir muhafelet partisi olarak siyasi mücadeleye girdi. Programına göre parti, Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laiklik esaslarına bağlı kalacaktı. Parti ayrıca seçimlerin tek dereceli olmasını ve kadınların siyasi haklara sahip olmasını da savunmuştur. Parti genellikle Cumhuriyet Halk Fırkası'nın devletçi görüşüne karşı liberalizmi savunuyordu. Serbest Cumhuriyet Fırkası süratle gelişti. Fethi Bey'in Ege gezisi, halkın hükümet, devrimler ve laiklik aleyhine gösteri yapmalarına vesile oldu. Bütün tedbirlere rağmen gericilik yeniden tehlikeli hüviyeti ile ortaya çıktı. Partiye girenleri kontrol mümkün olamıyordu. Partiye girenler gerici ve tutucu koyu bir propagandaya giriştiler. Fesin tekrar giyileceğini, tekkelerin açılacağını, Arap harflerinin kullanılacağını söylemekten ve hatta Mustafa Kemal Paşa aleyhine konuşmaktan çekinmediler. Fethi Bey'in de kontrolünden çıkan olaylar, onu Mustafa Kemal Paşa ile karşı karşıya getirmiştir. Pek kısa bir zaman yaşayabilmiş olan Serbest Cumhuriyet Fırkası zamanında genel ve ara seçimler yapılmamış belediye seçimleri yapılmışsa da bu seçimler büyük çoğunlukla Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından kazanılmıştır. Mecliste belediye seçimlerinde baskı yapıldığı iddia edilerek hükümet eleştirilmiştir. Bu münakaşalar, çok sert bir mücadele halini almıştır. Nihayet Serbest Cumhuriyet Fırkası, 18 Aralık 1930 tarihinde kendi kendini kapatmıştır. Fırkanın kendi kendini feshettiğini bildiren belgede, Partinin Gazi Hazretleriyle (Atatürk) siyasi yönden karşı karşıya gelmek durumunda kalabileceği endişesi, feshin önemli sebebi olarak belirtilmiştir | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/19764-ataturke-suikast-ve-menemen-olayi/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 21-05-2007 22:57 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |