Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 09:05   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı

1921 Yılı Başındaki Sıkıntılı Durum: Çerkes Ethem olayı ve Birinci İnönü Savaşı

1921 yılı başlarında Ankara Hükümeti, bir yandan Çerkes Ethem’in ihâneti, bir yandan da Yunanlıların taarruzları ile karşılaştı. Bu olayları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
A- Kuvâ-yi Milliyye’nin, düzenli bir orduya çevrilmesi işi ele alındığı sıralarda, Türk İstiklâl Savaşı’nın ünlü kişilerinden Çerkes Ethem Bey’in davranışları, çok düşündürücü bir hal almış bulunuyordu. Çünkü, Anadolu’da çıkan ayaklanmalardan bir ikisinde ve Aznavur harekâtında gösterdiği başarılar Ethem’in, her yanda değerini yükseltirken, gururunu da artırmış, hatta bir defasında Mustafa Kemal Paşa dahil, Fevzi (Çakmak) Paşayı ve İsmet (İnönü) Beyi tembellikle itham edecek kadar küstahlaşmasına sebep olmuştu. Ankara Valisi Yahya Galip Bey’e karşı takındığı tavır ise bu küstahlığın en tipik örneklerinden biri idi. Gerçekten Yozgat Ayaklanmasını bastırdıktan sonra Ethem Bey, orada kardeşi Tevfik Bey’in başkanlığında bir Harb Divânı kurmuş ve ayaklanma ile ilgili gördüğü kişileri burada yargılamağa başlamıştı. Suçlu görülenler hakkında çok şiddetli hareket eden bu mahkeme, Ankara Valisi Yahya Galip Beyi de ayaklanma ile ilgili görmüş ve durum Çerkes Ethem Bey tarafından Ankara’ya bildirilmişti. Bu yüzdendir ki Yahya Galip Beyin üzerinden valilik görevi alındı. Fakat Çerkes Ethem Bey, bu kadarını yeter saymadığı için, İçişleri Bakanlığına bir yazı yollayarak, muhakeme edilmek üzere, Yahya Galip Bey’in Yozgat’a gönderilmesini istemiş, ayrıca Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği bir telgrafla da bu isteği tekrarlamıştı. Çerkes Ethem Bey’in dediğine göre Mustafa Kemal Paşa buna olumlu cevap vermişti. Fakat “Teşebbüsât-ı milliyede fevkalâde hizmet ve fedakârlık göstermiş ve göstermekte olan” bu vali, sıhhî durumu ileri sürülerek Yozgat’a gönderilmedi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:05   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Esasen Ethem ve kardeşleri de mesele üzerinde fazla durmamışlardı. Bununla beraber Ethem, gün geçtikçe daha atılgan bir hal aldı, kendinden üstün rütbede bulunanlara saygı göstermemeğe, valilere emir vermeğe, kendi emrini yerine getirmeyenleri de ölümle cezalandıracağını söylemeye başladı. Ayrıca “B. M. Meclisi Reisini Meclis önünde asacağım” diyecek kadar ileri giden Çerkes Ethem’in ve kardeşlerinin, solcu bir kuruluş olan ve Yeşilordu denen bir cemiyetle de ilişki kurdukları görüldü. Gerçekten, Yozgat ayaklanması sırasında bu cemiyete girmiş olan Çerkes Ethem’le kardeşlerinin ve öteki üyelerin herkese telkin etmek istedikleri ön fikir, düzenli bir ordu ile iş görülemeyeceği, bunun yerine “Rusya’da olduğu gibi millî” birlikler meydana getirilmesi fikri idi. Bu surette “Millî hareket, sosyal ihtilâl hareketine dönecek ve idare edenlerin düşündükleri” gerçekleşecekti. Öte yandan, Yeşilordu Cemiyeti de, Ethem ve kardeşlerini kendisine bağlamakla büyük bir güç kazanmıştı. Çünkü siyasi tarihimizde önemli bir yeri olan bu kuruluşun silahlı kuvvetlerinin çekirdeği bu suretle meydana gelmiş oluyordu. Bundan başka Yeşilordu’nun, Eskişehir’de yayımlanan ve sol fikirler yayan Yenidünya adlı bir de gazetesi vardı. Çerkes Ethem Bey, “Moskova yoldaşları, Türk ihtilali ileri gelenleri arasında daha ziyade beni emin buluyorlardı ve bu kanatlarını açıkça ortaya koymuşlar” demekte idi. Bununla beraber Çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve Bolşeviklerin de tam olarak güvenini sağlayamamış bulunan Ç. Ethem ve kardeşlerinin aşırı hareketlerine, o tarihlerde kendilerinden sağlanabileceği düşünülen faydalar göz önünde tutulduğu için, Ankara’ca ses çıkarılmıyordu. Onlara bu kadar tolerans gösterilmesi sebeplerinden birisi de her halde kendilerinden çekinilmesi idi. Çünkü, Çerkes Ethem’in idaresindeki adamların sayısı üç bin kişiyi geçiyordu,
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:06   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

, bunların dört top’u ve 12 makineli tüfeği vardı. halbuki Ankara, 1920 yılı ortalarına kadar onların karşısında çok zayıf durumda bulunuyordu. Fakat bu tarihten sonra durum değişmeye ve Ankara ağır basmaya başlamıştı. Şimdi Çerkes Ethem ve kardeşleri, kanun dışı hareketlerle elde ettikleri üstün otoriteyi kaybetmek üzere olduklarını görüyor ve bağımlı duruma düşeceklerini anlıyorlardı. Nitekim Ankara, 8 Kasım 1920’de, “Gayr-i muntazam teşkilat fikrini ve siyasetini yıkmak” kararını uygulamak için, Batı Cephesi’ni, Güney ve Batı olarak ikiye bölmüş, Güney Cephesi Komutanlığına Re’fet (Bele) Beyi, Batı Cephesi komutanlığına da İsmet (İnönü) Beyi getirmişti. Onun için, 10 Kasım 1920’de görevine başlayan İsmet Beyle Çerkes Ethem’in ağabeyisi Tevfik bey arasında hemen anlaşmazlıklar baş gösterdi. Çünkü İsmet Bey, “Diğer Seyyârelerden” ayırmış olmak için, Çerkes Ethem emrindeki kuvvetlerin “Birinci Kuvve-i Seyyâre” adı ile anılmasını istemişti. Ethem Bey ve kardeşi, bu emri dinlemedikten başka “Umum Kuvâ-yi Seyyâre ve Kütahya Havalisi Kumandanı suretinde bir kumanda vaziyeti ihdas eyledi”. Çünkü, “Kuvâ-yi Milliye halinde bir mıntaka ve bir cepheye malik bulunan Ethem Bey”, kendisini Batı Cephesi Komutanından aşağı yetki ve derecede kabul etmiyor, idaresindeki kuvvetlerin de “Efrâd-ı askeriyye’ye müreccah imtiyazlı” kalmasını istiyordu. Bu sebeple Batı Cephesi Komutanlığının, ordusunun bütçesini düzenlemek için, 22/23 Kasım 1920 de bütün birliklerden istediği bilgiye Tevfik Bey olumsuz bir cevap vermişti. Halbuki Batı Cephesi Komutanının, Ç. Ethem ve kardeşlerinin sahip oldukları otoriteyi bir an önce yıkmak istediği, verdiği emirlerden ve yayımladığı bildirilerden anlaşılmakta idi, yeni bir icraat ise bunu büsbütün ortaya koymuştu. Nitekim “Düşman, kuvvetlerini toplu bulundurmak maksadıyla aldığı tertibat yüzünden, Kuvve-i Seyyâre kumandanlığı, mıntakasında bazı yerleri tahliye” ettiği vakit Batı Cephesi komutanlığı, bu bölgeyi, “Hükümet-i mülkiye teessüs edinceye kadar”, idare etmek ve halkın güvenini sağlamak üzere 150 kişilik bir “Sahra jandarma bölüğü teşkil ve Simav ve havali Kumandanlığı” adı altında bir komutanlık kurmuş, komutan olarak da İbrahim Bey adında birisini tayin etmişti.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:06   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu münasebetle o bölge halkına gönderdiği bir bildiride Batı Cephesi Komutanlığı “Sizin her türlü dertlerinizi dinlemek, adilane bir idare tesis etmek” için Simav’da bir “Havâlî Kumandanlığı” kuruyorum, diyordu. Bu hal, Ethem Bey’e vekalet etmekte olan Tevfik Bey’i çok sinirlendirmiş olmalıdır ki, o, İsmet Bey’e bir telgraf çekerek, İbrahim Bey’i geri çevirdiğini, bildiriyi de kendilerinin bu bölgeyi adaletsizce, idare ettiklerini ifade eder bir bildiri olarak telakki ettiğini bildirmiş ve bu sebeple de artık Batı Cephesi komutanını “Merci” olarak tanımayacağını açıklamıştı. Tevfik Bey, Ankara’da bulunan kardeşi Çerkes Ethem’e yolladığı bir telgrafla da, “Gittikçe müzminleşen münasebetsiz hale bir nihayet vermek için Ankara’da ciddi ve resmi teşebbüslerde” bulunmasını ve Güney Cephesi Komutanlığı tarafından, kendi birlikleri arasına gönderilmekte olan fesatçıların, yakalandıkları takdirde, yargılanmadan idam edileceğini bildirdi. Sözün kısası, Tevfik bey, 29 Kasımdan itibaren raporlarını doğrudan doğruya M. Kemal Paşa’ya göndermeye başlamıştı. Bu sıralarda idi ki, Güney Cephesi Komutanı Re’fet (Bele) Bey de, Demirci Mehmet Efe’ye askeri bir birliğin başına geçmesini teklif etmiş, fakat Demirci Mehmet Efe, bu tekliften şüphelendiği için, samimi bir hava esmediğini Çerkes Ethem’e bildirmişti. Çerkes Ethem verdiği cevapta, aynı samimiyetsizliği kendisinin de hissettiğini ve bunu halletmek üzere Ankara’ya gelmiş olduğunu, fakat anlaşmazlıkları gideremeden Ankara’dan ayrılmak zorunda bulunduğunu, çünkü kardeşi Tevfik ile Batı Cephesi komutanının aralarının pek açıldığını söylüyor ve Demirci Mehmet Efe’ye, “İhtiyatlı bulunmak lüzumunu ihtar” ediyordu.
Bütün bunlardan, Çerkes Ethem ve kardeşlerinin bir ayaklanma hareketine hazırlandıkları anlaşılıyor, planlarını uygulayabilmek için de, önce Batı Cephesi Komutanını itibardan düşürerek, makamından uzaklaştırmak ve orduya hakim olmak istedikleri seziliyordu. Onun için tepelenmeleri düşünüldü, fakat bu yola gidilmeden önce uyarılmalarının ve “Nasihatle daire-i edeb ve itaate” getirilmelerinin faydalı olacağı mütalaa olundu. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa, “Ankara’da bulunan Ethem ve Reşit Beyleri ve bazı kişileri beraber alarak bizzat Eskişehir’e gitmeğe ve orada İsmet Paşa ile de birleşerek vicâhen konuşmaya” karar verdi ve bu kararını uygulamak üzere 3 Aralık 1920’de özel bir trenle Eskişehir’e hareket etti.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:06   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

. Fakat, durumun kendi aleyhinde geliştiğini kabul eden Ethem Bey, Eskişehir’e gelir gelmez ortadan kaybolmuştu. Buna rağmen Eskişehir’de bir toplantı yapılmış, bu toplantıda, Ethem Bey’in kardeşi Reşit Bey, kimsenin emrine giremeyeceklerini çok sert bir dille ifade etmişti. Bunun üzerine M. Kemal Paşa, “Bu dakikaya kadar sizinle eski bir arkadaşınız sıfatı ile ve sizin lehinizde” bir sonuca varmış olmak için konuşuyordum. Bundan sonra “Arkadaşlık ve hususiyete ait vaziyetim hitam bulmuştur. Şimdi karşınızda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Hükümetinin Reisi bulunmaktadır. Reis-i Devlet sıfatı ile Batı Cephesi Komutanına halin icabını tatbikte” yetkisini kullanmasını emrediyorum dedi, İsmet Bey de “Maiyetimde bulunan kumandanlardan herhangi biri bana itaatsizlik etmiş olabilir. Ben, onu terbiye ve te’dibe muktedirim. Bu hususta henüz kimseye karşı aczimi itiraf etmiş” ve hiçbir kimseden de yardım istemiş değilim. “Ben, vaziyetin icabını yaparım” deyince, Reşid Bey daha yumuşak bir tonla konuşmaya başlamış ve kardeşlerin yanına gönderildiği takdirde anlaşmazlığın giderilebileceğini söylemişti. Bundan sonradır ki, Kâzım (Özalp) Paşa ile Reşit Bey, Kütahya’ya giderek 5 Aralık 1920’de Ethem Bey’le görüştüler, meseleleri tartıştılar. Gerçi, bu konuşmadan sonra, Çerkes Ethem ve kardeşleri, Cephe Komutanının emirlerine uyacaklarını va’dettiler ise de, hükümeti küçük gören ve komutanları beğenmeyen bu kişilerin, gerçek maksatlarının, zaman kazanmak ve bu zaman içinde “Mümkün olabildiği kadar” kuvvet toplamak, “Düzce’de bulunan Sarı Efe kuvvetleri ile Lefke’de bulunan Gökbayrak taburunu” kendilerine katmak ve Demirci Mehmet Efe’nin de ayaklanmasını sağlamak olduğu anlaşılıyordu. Gerçekten, Kütahya görüşmelerinden sonra onların davranışlarında herhangi bir değişiklik meydana gelmemiş, tersine olarak Kütahya vali vekili Kadı Ahmet Asım Efendi’yi ağır surette cezalandırmışlardı. Fakat onların bu hareketini, Büyük Millet Meclisi hoş karşılamadı, meseleyi tartıştı, hükümeti sıkıştırdı ve ilgililer hakkında soruşturma yapılmasını istedi. Bunun üzerine Batı Cephesi Komutanlığı, gerekli soruşturmanın yapılarak bildirilmesini, Kuvâ-yi Seyyâre Komutanlığına yazdı. Alınan cevap, çok saygısızca idi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:06   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu durum ve öteki olaylar karşısında Ankara’ca bir yandan tepeleme için gerekli tedbirler alınırken, bir yandan da 23 aralık 1920’de Ethem Bey’e yeni bir heyet gönderilerek bazı şartlarla uzlaşılmak istendiği bildirildi. Şartlar kabul edildiği takdirde Kuvâ-yi Seyyâre belli bir kadro ile devam edecekti. Fakat, 24 Aralık 1920’de Kütahya’ya varan hey’et’in orada serbest bir surette görev yapamadığı ve bir başarı sağlayamadığı anlaşılınca Mustafa Kemal Paşa, 27 Aralık 1920’de bu hey’et’e, görevlerinin son bulduğunu bildirdi, geri dönmelerini istedi ve cephe komutanlarına da, “Âsi Ethem ve kardeşleri aleyhine” harekete geçmelerini emretti. Onun için, zaten hazır olan kuvvetler, 29 Aralık 1920’de Kütahya’yı işgal ettiler. Bu sıralarda idi ki, Ethem’in İstanbul hükümetine bağlılığını bildiren bir telgrafı ele geçti. O, bu telgrafında, Ahmet izzet Paşa hey’eti’nin serbest bırakılması için, Türkiye Büyük Millet meclisi’ne bir telgraf çektiğini de söylüyordu. Gerçekten, Büyük Millet Meclisi’ne onun, 29 Aralık 1920 tarihli bir telgrafı geldi. Ethem Bey bu telgrafında, Büyük Millet Meclisini ve onun hükümetini tenkid ediyor; bir yıldan beri toplanmakta olan Meclis üyelerinin, kendi maaşlarını artırmaktan başka bir iş yapmadıklarını söylüyor; Milletvekillerini tahkir ediyor; “Bu israfat içinde milletin harbe devama imkanı” kalmadığını hatırlatıyor ve “Devletin selâmetini müzakere için Ankara’ya kadar gelen İstanbul hey’etinin” tutuklanmasını, “Tarihte görülmemiş bir hadise” olarak niteledikten sonra bu heyet üyelerinin serbest bırakılmasını rica ediyordu. Çerkes Ethem, bundan başka Yunan uçakları ile arttırdığı bildirilerle Kütahya ve çevresi halkını ve subaylarla askerleri isyana kışkırtmakta idi. Buna rağmen, asi Ethem’e karşı girişilmiş olan harekatı uygun görmeyenler oldu, 29 ve 30 Aralık 1920’de bu yüzden, Büyük Millet Meclisinde sert tartışmalar yapıldı, “Her halde Ethem Bey ve kardeşleri, vurulmamalıdır” şeklinde istekler ileri sürüldü. Ancak Kütahya’dan dönen hey’et dinlendikten sonra, “Ethem ve kardeşlerinin Kuvâ-yi Seyyâre’nin başından çekilerek bir kenarda oturmalarının kendilerine teklif edilmesine, aksi takdirde memleket ve ordunun selameti namına gereken tedbirlerin alınmasına karar” verilmişti. Bu sebeple B. Cephesi Komutanı İsmet Bey (Paşa), yanlış yolda olduklarını anlatmak üzere Ethem Bey’e, Kütahya’dan bir mektup gönderdi
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:06   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

. 31 aralık 1336 (1920) tarihini taşıyan bu mektupta ismet Bey, o andaki Kuvve-i Seyyâre’nin, çok daha fazla kudretli olduğunu farzettiğini ve kendisinin buna göre mücadeleye hazırlanmış olduğunu söyledikten sonra “Büyük mücadelelere girişmiş olan kişilerde hayat korkusu olmaz, fakat her halde bir vuruşmanın, başarı sebeplerini, vukuundan önce muvazene etmek gerekir” diyor ve “Büyük Millet Meclisi’nin kararı veçhile”, münasip görülecek şekil ve tertipte “Kuvve-i Seyyare başından” çekilmelerini hem şerefleri hem de “Kuvây-i Milliye mensupları için faydalı” sayıldığını açıklıyordu. Fakat Ethem, bu defaki uyarmalara da değer vermedi, hatta “Büyük zevatta hayat korkusu yoksa Uşak Cephesine buyurunuz, böyle olduğunuzu, bu liyakatta olduğunuzu ispat ediniz, taarruzunuzu bekliyorum” diye meydan okuyan bir cevap verdi. Bu durum karşısında İsmet Bey, idaresindeki kuvvetleri Gediz’e doğru harekete geçirmiş, bu hareketi, düşmanla çarpışmakta olan bir kuvveti arkadan vurma diye niteliyen ve her yana bu şekilde duyuran Ethem Bey ise hiçbir direnme göstermeden geriye doğru çekilmişti. Onun için Gediz, 5 Ocak 1921’de kolayca işgal edildi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:07   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ancak 6 Ocak 1921’de, Yunan kuvvetleri Bursa cephesinde harekete geçtikleri vakit, Çerkes Ethem kuvvetlerinin de saldırıya geçtikleri görüldü. Şimdi Çerkes Ethem ve kardeşleri gerçek yüzleriyle ortaya çıkmış bulunuyorlardı. Bundan dolayı, 8 Ocak’ta Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisinde savaş durumunu açıklarken, “Ethem Tevfik ve Reşit Beyler” diye kendilerinden bahsedince bir Milletvekili, “Paşa Hazretleri, artık bey demeyiniz, “Hain deyiniz” ihtarında bulunmuştu. Ethem kuvvetlerine gelince onlar, Birinci İnönü Savaşı süresince, hatta 11 Ocak’tan 13 Ocak 1921 gece yarısına kadar geçen zaman içinde, şiddetli saldırılarda bulundular ve çok tehlikeli hallerin meydana gelmesine sebep oldular. Fakat sonunda yenilen bu kuvvetlerin bir kısmı Türk ordusuna teslim oldu, bir kısmı da Yunan kuvvetlerine katıldı. Yunanlılara sığınanların sayısı 25 subay ile 700 erden ibaretti, sığınanlar arasında Çerkes Ethem’in kardeşleri Tevfik ve Reşit de vardı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:07   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çerkes Ethem olayı bu suretle sona ererken, olayla ilgilenenler, onun lehinde veya aleyhinde hükümlere varmak istemişlerdir. Biz bu hükümleri bir tarafa bırakarak, önceleri vatan için başarılı hizmetlerde bulunmuş olan Çerkes Ethem ve kardeşlerinin, Yunanlılarla iş birliği yaptıkları tarihe kadar, ne Büyük Millet Meclisi kuvvetlerine karşı harekete geçmiş olan Çerkeslerle, ne de Yunan hükümetinin onayı ile “Şark-ı Karib Çerkesleri Te’mîn-i Hukuk Cemiyeti”ni kuran ve İzmir’de bir kongre toplayarak, 11 Ekim 1921’de bir bildiri yayımlayan Çerkeslerle bir ilişkileri tespit olunmadığını söyleyeceğiz. Bununla beraber adı geçen cemiyete girmemiş görünmeleri veya Milli Mücadelenin ilk yıllarında büyük hizmetlerde bulunmuş olmaları, kendilerinin vatan haini sayılmalarını önleyemedi. Çünkü onlar sonunda Yunanlılara sığınmış ve Türkler aleyhine harekete geçmişlerdi. Bu itibarla vatanını seven her Türk, İstiklâl Mahkemesi tarafından onların, ölüm cezası ile cezalandırılmış olmalarını elbette çok isabetli bir hareket sayacaktır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:07   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

B- 1920 yılının son ayları Yunanistan için çok sürprizli geçti. Çünkü, 2 Ekim 1920’de bir maymun tarafından ısırılan Yunan Kralı Aleksander, olaydan üç hafta sonra ölmüş, Başbakan Venizelos da, 14 Kasım 1920’de yapılan seçimleri kaybettiği için, hem başbakanlıktan, hem de parti liderliğinden ayrılarak Yunanistan’ı terk etmişti. Bundan sonradır ki, “Resmen tahtından feragat etmemiş” olarak sürgünde bulunan ve İngiliz ileri gelenlerinden bazılarının, Türk-Yunan savaşını devam ettirdiği takdirde, “İngiliz nüfuz ve vesaitinin” kendisini yeniden tahta çıkaracağ45ını söyledikleri eski Kral Constantine, 19 Aralık 1920’de, Atina’ya gelmiş ve halk tarafından büyük gösterilerle karşılanmıştı. Onun yeniden Kral olması sebepleri arasında Venizelos’un, Yunan kanını bolca döktürmesi de vardı. şu halde yeni Kralın, bunu dikkate alması ve buna göre bir politika gütmesi gerekirdi. Halbuki iş, umulanın tamamiyle tersine oldu: Çünkü Yunanistan’da “Savaş, ya da toprak kazancı fikri” halâ en çok benimsenen şeylerdendi ve Kral Constantine de Megalo İdea’cılardan biri idi. “Yunan İlâhları, mahvetmek istedikleri insanı evvela deli ederler” şeklindeki Yunan atasözü, sanki bu kral için söylenmişti. ancak Yunanistan’da İlâhların deliye çevirdiği sadece Kral değildi, bu yolda yürümek isteyen bir çok kişi vardı ve Yunan Başkomutanı da galiba bunlardan biri idi. Öte taraftan Yunanlılar, İngilizlere çok güvenmekte idiler. Halbuki 1920 yılı sonlarında, İngiliz muhafazakarlarının tutumlarında belirli bir değişiklik göze çarpıyordu. Şimdi, “Türkiye hakkındaki o eski ağır sözler unutulmuş” ve daha “Gerçekçi” bir görüş ortaya çıkmıştı. Nitekim Bury St. Edmunds Temsilcisi Yarbay Guinnes, 16 Aralık 1920’de Avam kamarasında yaptığı konuşmada “Müttefikler için Ankara ile, ya İstanbul aracılığı ile, ya da doğrudan doğruya ilişik kurmanın” lüzumundan bahsetmiş, General Townshend de, “Ben sadece Mustafa Kemal’e yaklaşmamızı istediğimi söylemek istiyorum”, diyerek Türklere karşı güdülmekte olan İngiliz politikasının değişmesini ileri sürmüştü
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 01:36 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580