Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 10:11   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çok Partili Dönem

ÇOK PARTİLİ REJİM DENEMELERİ


19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla başlayıp, kongreler dönemini geçirdikten sonra Ankara’yı yönetim yeri seçen ve orada ulusal istenci yansıtacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kuran Anadolu ulusal eylemi ve bu eylemin önderi seçkin, tutarlı, uyumlu bir “kadro” ile yola çıkmamıştır. Böyle bir kadroyu bulmak, seçmek hem olanak dışıydı, hem de gereksizdi. Her konunun, her sorunun başında gerçekleştirilmesi gereken bir amaç vardı: Anayurdu düşmandan kurtarmak, ulusu bağımsızlığa kavuşturmak. Onun için de herkesin, her düşüncenin, her kesimin, her grubun bu ulusal savaşımda yer alması, bir araya gelmesi, birbirine destek ve yardımcı olması ön koşuldu. Eylem böyle başlamış, böyle sürdürülerek sonuca gidilmek istenmiştir. Fakat daha sonuca ulaşılmadan ayrılık belirtileri başlamış, siyasi kümelenmeler kendini göstermiştir.İşte bu kümelenmeler sonucunda kurulacak partiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin çok partili rejime geçişini sağlayacaktır.

A. Kurulan Partiler

· Cumhuriyet Halk Fırkası
Mustafa Kemal devriminin atılımlarını gerçekleştirmek, toplumda, devlet yaşamında köklü değişiklikler yapmak, bunları yaparken de uygulaması yıllarca sürecek bir izlence hazırlamak, bu izlencenin gerçekleştirilmesini amaç edinecek bir siyasal partiye gereksinim duyduğunu, bunların doğal sonucu olarak bir siyasal parti kurmak kararında olduğunu 6 Aralık 1922’de gazetelere verdiği bir demeçle açıklamıştır. Kurulacak partinin adı “Halk Fırkası” olacak, partinin izlencesi “halkçılık” ilkesine dayanacaktır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:11   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gazi, bu kararını açıkladıktan sonra tüm aydınları, bilim adamlarını göreve çağırmış, ülkenin, ulusun her yönden tam bağımsız hale getirilmesi için nelerin yapılması, parti izlencesinde nelerin yer alması gerektiğini ayrıntılarıyla düşünmelerini, kendisine göndermelerini istemiştir.
Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanıdır. Meclis, 1 Nisan 1923’te seçimlerin yenilenmesini kararlaştırmıştır. Seçimlere giderkenDokuz Umde”[1] adlı bildirgeyi yayınlanmış, derneğin milletvekili adaylarının adları açıklanmıştır. Seçmenler sandık başında milletvekillerini seçerken açıklanan dernek adaylarına oy vermeleri halinde bu bildirgeyi ayrıca Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Halk Fırkası’na dönüştürülmesini kabul etmiş olacaklardı. Seçimler yapılmış, seçimi dernek adayları kazanmış, yayınlanan Dokuz umde, yeni siyasal partinin ilk seçim bildirgesi ulusça benimsenmiştir.
Yeni milletvekilleri ilk toplantılarını 8 Ağustos 1923’te grup olarak yapmış, burada yeni partinin tüzüğü okunup milletvekillerine dağıtılmış, 9 Eylül 1923 tarihli grup toplantısında da tüzük kabul edilmiş ve böylece Halk Fırkası kurulmuştur. Fırkanın Genel Başkanı Gazi Mustafa Kemal’dir. Bundan sonraki atılımlar bu partinin meclisteki çokluğu, izlencesi ve önderinin uyarılarıyla gerçekleştirilecektir. Halk Fırkası adı, 1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası’na, 1935’te de Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüştürülmüştür.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:12   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

· Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Cumhuriyetin başlangıç döneminde, ulusal kurtuluş savaşı boyunca yurdu, ulusu işgalden, tutsaklıktan kurtarmak, bağımsızlığa kavuşturmak için birlikte çalışan komutanlar, ulus temsilcisi milletvekilleri arasında saltanatın, hilafetin kaldırılması, cumhuriyetin ilanı ve ulusal eylem sadece yurdu düşmandan temizlemek için girişilmiş bir savaş olmadığından ilk devrimci atılımların uygulamaya konmasından sonra düşünce ayrılıkları baş göstermiş, yollar, yöntemler ayrılmıştır. Ayrılıkların gerçek nedeni ulusal eylemin bir devrimci eyleme dönüşmesi, Mustafa Kemal ve onunla birlikte olanların ulusu, Türk toplumunu çağdaşlaştırma yönünde değiştirmek istemeleri, sürekli bir devrim başlatmalarıdır. Bu gerçek nedenin yanında kişisel çekemezlikler, İttihatçılıktan[1] gelen eski birikimler, başa geçme tutku ve özlemi de kuşkusuz bazı kişilerin davranışlarında, karşı devrim eylemlerinde yer alışlarında etkili olmuştur; fakat asıl neden inanç ayrılıklarıdır. Bunun en içten, en gerçekçi yorumunu başından beri Mustafa Kemal’le birlikte çalışan Rauf (Orbay) Bey yapmıştır Rauf Bey bu içten itirafını padişahlığın kaldırılmasının hazırlıklarının yapıldığı günlerde Ankara’da Keçiören’deki Refet (Bele) Paşa’nın evinde Mustafa Kemal, Refet ve Fuat (Cebesoy) Paşaların bulunduğu bir gece görüşmesinde yapmıştır. Rauf Bey, Mustafa Kemal’in padişahlık ve hilafet konusundaki görüşlerinin ne olduğunu sorması ile şunları söylemiştir: “Ben, padişahlık ve halifelik katına gönül ve duygu bakımından bağlıyım. Çünkü benim babam padişahın ekmeğiyle yetişmiş, Osmanlı Devletinin ileri gelen adamları arasına geçmiştir.Benim de kanımda o ekmekten vardır. Ben iyilik bilmez değilim ve olamam. Padişaha bağlı kalmam borcumdur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:12   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Halifeye bağlılığım ise görgümün gereğidir. Bunlardan başka, genel görüşlerim vardır. Bizde kamunun birliğini korumak güçtür. Bunu ancak, herkesin erişemeyeceği ölçüde yüksek görülmeye alışılmış bir kat sağlayabilir. O da padişahlık ve halifelik katıdır. Bu katı kaldırmak, onun yerine başka nitelikte bir kat koymaya çalışmak, yıkıma yol açar ve büyük acı doğurur; bu hiç uygun bir iş olmaz.” Mustafa Kemal bu sözler üzerine Refet Paşa’nın düşüncesini sormuş, “Rauf beyin bütün düşünce ve görüşlerine katılırım. Gerçekte bizde padişahlıktan, halifelikten, başka bir yönetim biçimi söz konusu olamaz.” Yanıtını almıştır. Fuat Paşa ise, Moskova’dan henüz döndüğünü, durumu gereğince inceleme zamanı bulamadığını, bu yönden de bu konuda bir düşünce ve görüş bildiremeyeceğini belirtmiş ve Atatürk’e göre bunu yaparak gerçek düşüncesini söylemekten kaçınmıştır.
Bu gerçek neden ve onu besleyen ikinci nedenler Halk Fırkası kurulduktan sonra parti içinde ve dışında yeni bir karşı akımın gerçekleşmesine yol açmış, sonunda partiden ayrılan milletvekilleriyle ordudaki komutanlıklarını bırakan milletvekilleri birlikte yeni bir partide bir araya gelmişlerdir.Yeni partinin adı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası dır. Parti 17 Kasım 1924’te kurulmuştur. Partinin başkanı Kazım Karabekir Paşa dır. Parti genelde Cumhuriyet ilkesini, liberalizmi[1] ve demokrasiyi benimsediği izlencesinde belirtmekte. Aynı izlencede düşünce ve dinsel inançlara olduğunu açıklamaktadır. Parti örgütünde o dönemin devrimci atılımlarına karşı çıkanlar, eski ittihatçıların çoğu, aşırı tutucular bir araya gelmiş, İstanbul’un Vatan, Son Telgraf, Tevhidi Efkâr, İstiklâl gazeteleri partinin yeni destekçisi olmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:12   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gerçi partinin meclisteki üyeleri otuz kişi kadardır, bunların oylamalarda etkili olmaları olanak dışıdır. Yalnız meclisteki çıkışları , yoğun çabaları, ülkede yeni umutların doğmasına, karışıklıkların çımasına neden olmuştur.11 Şubat 1925’te Doğuda patlak veren Şeyh Sait Ayaklanmasına yardım ve yataklık ettiği görülen parti, Bakanlar Kurulu kararıyla 5 Haziran 1925’te kapatılmıştır.

· Serbest Cumhuriyet Fırkası
Cumhuriyet döneminin, Atatürk zamanında iki çok partili siyasi yaşama geçiş denmesi olmuştur. Bunlardan biri Şeyh Sait ayaklanması ve partinin kapatılmasıyla sonuçlanan 1924’lerin Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, öbürü 12 Ağustos 1930’da kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’dır.Birincisi Mustafa Kemal ve yakın arkadaşlarına karşın, gerçekten karşıt düşünceleri uygulamak, Mustafa Kemal ve yakın arkadaşlarını eleştirmek, onların yönetimini değiştirmek, yönetimi ele geçirmek amacıyla kurulmuş; ikincisi ise Mustafa Kemal’in isteği, bu partinin de birinci karşıt parti gibi kapatılmayacağı güvencesini vermesi ve ilk yöneticilerinin kimler olacağını söylemesi üzerine ortaya çıkmıştır. Bu haliyle bir ölçüde kurulduğu gün Mustafa Kemal’in dolayısıyla Cumhuriyet Halk Fırkası’nın gündeminde bir parti olarak görülmüştür. Mustafa Kemal, bu partiyi o günlerde Paris’te büyük elçi olarak bulunan eski başbakanlardan Ali Fethi (Okyar) Bey’i yurda çağırarak Ona kurdurtmuş; yanına da o güne kadar C.H.F.’li olan bazı milletvekillerini yönetici olarak vermiştir. Partiye 13 milletvekili katılmıştır. Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule Atadan da bu partide görev alanlar arasındadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:12   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Mustafa Kemal, Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşuna her türlü kolaylığı göstereceğini söylemiş, fakat devrim uygulamalarından kesin olarak ödün verilmemesini de ön koşul olarak istemiştir. Bu dönemde dünya ekonomik bunalımı, aslında savaştan yoksul ve yıkıntı içine çıkan, bu yoksullukları, yıkıntıları gidermeye, onarmaya çalışan Türk ekonomisini de etkisi altına almış, halkın sıkıntılarının çoğalmasına, yakınmalarına yol açmıştır. Yeni partinin genel başkanı Ali Fethi (Okyar) Bey, ekonomide özel girişimci görüşlere sahiptir; ticaretin, sanayinin, ekonominin devlet yönetiminden uzak tutulması istemekte, böylece gelişmenin özlenen düzeye ulaşacağına inanmaktadır. Yeni partinin kurulduğu günlerde bir engeli vardır: Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra C.H.F.’nin başkanlığını bırakmış, partinin yönetimini genel başkan vekili İsmet (İnönü) Paşa’ya vermişse de, partinin gerçek önderi, asıl sorumlu ve yetkilisi yine kendisidir; bunu herkes bilmektedir. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın engeli, güçlüğü bundan kaynaklanmaktadır, partinin genel başkanını ve yöneticilerini bu durum kuşkulandırmaktadır. Ancak Mustafa Kemal, bunun bir sakınca yaratmayacağını, kendisinin Cumhurbaşkanı olarak, devrimlerde verilebilecek ödünler dışında, tarafsız kalacağını söylemiş, bu yönden güvence içinde olmaları gerektirdiğini bildirmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:12   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yeni parti, izlencesinde laik düşünceye yandaş olduğunu, cumhuriyete bağlılığını kesinlikle belirtmiş, bu doğrultuda çalışacağını açıklamıştır. Fakat parti kurulduktan sonra Cumhuriyet önemin her çok partili yaşama geçiş aşamasında görüldüğü gibi girilen özgür ortamı fırsat bilen tutusu, cumhuriyet ve laik düşünce karşıtı kişiler, eski kırgınlar, imparatorluk artıkları, mezhepçi, tarikatçı çevreler Serbest Cumhuriyet Fırkası’yla ortaya çıkmışlar, partinin yerel örgütünde görev almaya başlamışlardır. Partinin genel başkanının ve yöneticilerinin çabalarına karşın, tutucuların girişimlerini önlemek olanaksız hale gelmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkası ile Cumhuriyet Halk Fırkası arasında en büyük çatışma mecliste 1930’da yapılan belediye seçimleri nedeniyle bu partinin açtığı gensoru önergesi üzerinde çıkmıştır. Tartışmalarda her iki partinin sözcüleri çok sert biçimde birbirini eleştirmiş, karşılıklı ithamlar birbirini izlemiştir. Bu tartışmalar ve bunların tutucuları yüreklendirmesi sonucu bazı yerlerde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in fotoğrafları yırtılmış, karşı devrime yönelik davranışlara baş vurulmuştur. Bazı yerlerde özellikle İzmir’de C.H.F. il merkezine ve bu partiyi destekleyen gazeteye karşı girişilen saldırılar Mustafa Kemal’in uyarıda bulunmasına neden olmuş, Cumhurbaşkanı kendi durumunu ve davranışını Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği bir demeçle açıklığa kavuşturmuş, böylesine saldırılara girişenlerin yasal kovuşturulmadan kurtulamayacaklarını söylemiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:13   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu olaylar ve demeçten sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal bir yurt gezisine çıkmış, durumu bir kez de kendisi incelemiştir. Bu olaylar Gazi’ nin özellikle devrim ve devrim uygulamaları konusunda takındığı kesin tavır üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası 17 Kasım 1930’da kendisini kapatma kararı almış ve böylece bu ikinci deneme de sonuçsuz kalmıştır.

A. Doğu İsyanı


Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasıyla oluşan, yoğun, mecliste var oluş çabaları ülkede karışıklıkların , devrime ve ülke bütünlüğüne karşı yeni ayaklanmaların çıkmasına neden olmuştur. Bu yoğun ve aşırı davranışların sonucu dış etkilerin de yardımıyla 11 Şubat 1925’te doğuda Şeyh Sait Ayaklanması patlak vermiş, ayaklanma kısa sürede Elazığ ve Diyarbakır yörelerine yayılmıştır.
Şeyh Said. Doğuda halkı ayaklanmaya iter ve etrafında toplarken dinin elden gittiğini yaymış, halkın dinsel, mezhepsel inançlarına karşı devrimin amaçları doğrultusunda kullanmıştır. Kendisi Nakşibendi tarikatının şeyhlerindendir. İngilizlerle ilişki kurduğu, destek gördüğü saptamıştır. İngilizlerin amacının ne olduğu baştan beri bilinmektedir. Doğu da budunsal ayrılıkları körüklemek, yeni Türk devletinin başına bir sorun yaratmaktır. Ayaklanmanın ilk başındaki yayılma ve gelişme içte ve dıştaki devrim düşmanlarını umutlandırmıştır. İngilizler bölgede bir Kürt devletinin kurulacağı umuduna kapılmıştır. İngilizlerle iş birliği içinde olan ve ayaklanmanın perde arkasındaki önderliğini yapan İstanbul’da oturan Şeyh Abdülkadir’dir. Bu ayaklanma yurt dışında sürgünde bulunan son padişah Vahdettin’i de umutlandırmış, yabancı gazetelere demeç vererek, Türkiye’ye dönüp tahta geçeceğini söyleyecek kadar yüreklendirmiştir. Doğuda bölgesel seferberlik kararı alınmış, ayaklanmanın bastırılması görevi orduya verilmiş, vatana hainlikle ilgili yasaya yeni ekler getirilmiş, Takrir-i Sükun[1] yasası çıkarılmış, istiklal mahkemeleri kurulmuştur. Ayaklanma hükümetin ve ordunun kesin kararı ve uygulaması sonucu 15 Nisan 1925’te tamamen bastırılmış ve Haziran başında ayaklanma bölgesindeki devlet gücü bütün ağırlığıyla yönetimi eline almıştır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:13   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1925’lerin Şeyh Sait ayaklanması bir gerçeği tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Türkiye’de her karşı devrimci eylem siyasal ödünlerin sonucu halkın dinsel inançlarına el atılarak başlatılacak; mezhep ayrılıkları budunsal ayrılıklar, toplumsal, ekonomik, ekinsel geri kalmışlıklar öne sürülerek konunun içyüzünü bilmeyen halk karşı devrim eyleminin destekçisi durumuna düşürülecektir.

A. Mustafa Kemal’e Suikast


Doğudaki ayaklanmanın bastırılması, karşı devrimci eylemin tüm destekçilerinin yasalarla susturulması Atatürk devrimine bir dizi yeni devrimci atılımı artarda gerçekleştirme olanağı sağlamıştır. Fakat tüm umutlarını yitiren karşı devrimciler bu sefer de Mustafa Kemal’ in fiziksel varlığını ortadan kaldırmak, böylece devrimi sona erdirmek umuduna kapılmışlardır. Mustafa Kemal’i İzmir’de öldürmek amacıyla yapılan suikast girişimi, cinayet örgütüne alınmak istenen bir yurttaşın zamanında kendilerini ele vermeleri üzerine önlenmiş ve elebaşılarının hepsi İstiklâl Mahkemeleri’nde yargılanarak asılmışlar, ağır cezalara çarptırılmışlardır. Bu olaylardan sonraki yıllar tutucuların sustuğu, yani bir ortamın bekleyişi içine girdiği dönemlerdir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:13   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu ortama girişte, Mustafa Kemal’in orduyu siyaset dışında tutmak, kendi görevi içine çekmek karar ve uygulaması, ordu yönetimini kendisine ve devrime inanan komutanlara vermesi, böylece orduyu devrimin en büyük destekçisi durumuna getirmesi kuşkusuz en tutarlı, en akıllıca davranışlarından biridir. İttihat ve Terakki dönemini, o dönemin tümüyle siyasete bulaşmış ordusunu ülkeyi hangi sorunlarla karşı karşıya getirdiğini, devleti ve ulusu ne sorunlarla karşı karşıya bıraktığını gören, bilen ve yıllar boyu bunun acısını çeken komutan Mustafa Kemal için en geçekçi karar ve uygulama orduyu kuruluş amacı ve görevi içinde tutmak, siyasete karıştırmamaktı. Mustafa Kemal bunu gerçekleştirmiş, tüm yaşamında buna özen göstermiştir.

A. Menemen Olayı

Cumhuriyetin ilk yıllarında, çok partili yaşama geçişi sağlamak için girişilen iki denemenin de sonunda tutucu, bağnaz, cumhuriyet ve devrim düşmanı kişiler ile çevreler büyük bir olaya, bir başkaldırıya, ayaklanmaya girişmişlerdir. 1924’lerin Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının yarattığı ortam içinde doğuda Şeyh Sait silahlı ayaklanması çıkmış, ayaklanma ordu gücü ile bastırılabilmiş, bunun sonucu hem bu parti kapatılmış, hem de ülkede birkaç yıl sürecek yasal bir suskunluk dönemine girilmiş, sıkı önlemler alınmıştır. İkinci deneme olan Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşu ve bu partinin çatısı altında tutucu, bağnaz devrim karşıtı kişilerin, parti yöneticilerine karşı yer almaları ve bunların yarattığı ortam da İzmir’de, Menemen’de bir başka kanlı olayın çıkmasına neden olmuştur. Bu partinin genel başkanı tarafından kapatılmasını izleyen günlerde, 23 Aralık 1930’da Nakşibendi tarikatına bağlı Derviş Mehmet çevresine topladığı yandaşlarıyla birlikte “şeriat isteriz” bağırtılarıyla olay çıkartmış, halktan bazı kimseler de kendilerine katılmış, önlerine çıkan ve küçük bir birliğe komuta eden asteğmen Kubilay vurulmuş, bu yetmiyormuş gibi başı bıçakla kesilmiştir. Şeriatçı baş kaldırıcılar Kubilay’ın kesik başını yeşil bayrak asılı sopanın ucuna geçirmiş, Menemen sokaklarında tüm halkı ayaklanması için kışkırtmaya başlamıştır. Bu kanlı devrim düşmanı devrim düşmanı eyleme karşı Mustafa Kemal’in davranışı çok sert ve kesin olmuş, kışkırtıcı caniler yakalanarak toptan yok edilmişlerdir. Bu kesin davranış, bu ivedi cezalandırma, tutucuları, devrim düşmanlarını uzun süre susturmuş Mustafa Kemal döneminde 1933’te Bursa’da bazı kişilerin Arapça Ezan okumaya kalkışması dışında bir başka gerici olay görülmemiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 03:30 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580