|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
13-02-2007, 09:02 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
HAMAS'A BAKMAK; FİLİSTİN'İ ANLAMAK... Bunun başlıca nedeni, Hamas'ın İsrail'in "varlığını reddetmesi" ve "silahlarını terk edeceği"ni ilan etmemesi. Türkiye'de de aynı sorular, yani "bundan sonra ne olacak?", "Hamas İsrail'i tanıyacak mı?", "Hamas'ın daha 'ılımlı' bir çizgiye kayması, dönüşmesi mümkün mü?" soruları soruluyor. Bunlar yanlış sorular. "Filistin sorunu" nun yapısal özelliklerinden, "tarihsel arka planı"nından "bihaber" sorular. Filistin seçim kampanyası, bu konuyu iyi bilen gözlemcilerin belirttiği gibi "İsrail ile savaş ya da barış" konulu bir "referandum" değildi. Hamas, İsrail'i haritadan sileceğine söz vermiş falan olduğu için seçim kazanmadı. Hamas'ın böylesine ezici bir seçim zaferi kazanmış olması, Filistin toplumunun son yıllarda içine düştüğü büyük sıkıntıların başlıca kaynağı olarak, İsrail işgalinin yanı sıra kendi yönetiminin beceriksizliği ve dahası yöneticilerinin yolsuzluklarını görmesinde yatıyor. Filistin Yönetimi'nden sorumlu olanlar, bir yandan İsrail'in işgalci politikalarının her türlü olumsuz sonucuna karşı toplumlarını koruyamazken, bir yandan da "küplerini doldurmuş" görüntüdeydiler. Yani, adeta "işgalcinin işbirlikçisi" görüntüsü veriyorlardı. Filistin halkı, Fetih'in "eski kuşak" yöneticilerini bu berbat durumun sorumlusu olarak görüyordu. Daha yıllar öncesinden, "Oslo kliği" yakıştırması, Fetih'in -dolayısıyla Filistin Yönetimi'nin- yönetici kadroları için "yolsuzluk" ile eş anlamlı kullanılır hale gelmişti. Bütün bu nedenlerle, Fetih'i Yasir Arafat'ın ölümünden sonra bir "otorite" altında tutmak imkânsızlaşmış, Fetih, "eski kuşak" ve "yeni kuşak" olarak ikiye çatlamış bir şekilde bu seçimlere gitmişti. ("Yeni kuşak"ın lider figürü, müebbet hapse mahkûm olarak İsrail hapishanelerinde yatan Mervan Barghuti seçildi; popülaritesini koruyor.) | ||
|
13-02-2007, 09:02 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kim ne derse desin, dönüm noktası Yasir Arafat'ın ölümüdür. Yasir Arafat, bir "ölümsüz ulusal simge", bir deyimle insanlık ailesine dahil "Filistin aşiretinin reisi" olduğu için, tartışılmaz bir otoriteyi ifade ediyordu. Onun sahneden çekilmesinden sonra, Fetih'in liderliğinin "tartışmasız" devamı mümkün değildi. Ya genç kuşak Fetih liderleri -yani. El Aksa Şehitleri Tugayları'nı temsil edenler- ya da Hamas'ın Filistin sahnesinin önüne geçmesi kaçınılmazdı. Bu seçim sonuçları, söz konusu durumu belgeledi. Filistin seçmeni, Hamas'ın, mevcut Fetih'e oranla günlük hayatlarına daha olumlu katkı yapacağını düşünüyor. Haksız da değiller. Fetih'in elindeki Filistin Yönetimi, bütçesinin yüzde 70'ini bir "güvenlik devleti" kurmaya, çeşitli istihbarat kuruluşlarına harcadı. Filistin Yönetimi, en ziyadesiyle Mısır, Suriye, S.Arabistan, (eski Irak) vs. gibi değişik ölçülerdeki "polis rejimleri"ne benziyordu. Filistin Yönetimi'nin boşalttığı toplumsal alanı, okullar, yuvalar, kreşler, klinikler, gençlik ve kadına yönelik programlarla Hamas çoktandır dolduruyordu. Toplum, önüne çıkan "ilk demokratik fırsat"ta, yani "sandık başında" Hamas'ı yüzde 77 katılım sonucu, 132 sandalyenin 74'ünü alacak şekilde ödüllendirdi. Olan bu. Elbette ki, Hamas'ın seçim başarısının sebepleriyle bunun yol açacağı sonuçlar, "Filistin sorunu"nun "özgün niteliği"nde ötürü birebir örtüşmeyecek. Hamas'ın İsrail'e karşı katı pozisyonu nedeniyle, Amerika ve İsrail'in Hamas'la görüşülmesine karşı bulunmaları nedeniyle "barış süreci"nin durabileceği, ortadan kalkacağı tahminleri yapılıyor. Peki, gerçekten işleyen bir "barış süreci" var mı ki ? Olsaydı, İsrail, kimisine göre bir "utanç duvarı" olan o "güvenlik duvarı"nı inşa etme işine girişir miydi? "Barış süreci" gerçekten işliyor ve ilerliyor olsa idi, Oslo nedeniyle "Nobel Barış Ödülü" kazanmış ve Filistin halkının "ulusal simgesi" Yasir Arafat'ın Ramallah'ta kuşatma altında ölüme sürüklenmesini neyle izah edeceğiz. İsrail, rüzgar ekti, fırtına biçti. Yani; "İsrail, Fetih'in burnunu sürtmeye kalktı, karşılığında Hamas'la eşleşti." | ||
13-02-2007, 09:02 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Şimdi bu "eşleşme"ye itiraz yerine, yeni olgulara göre "yeni sayfa" açmak gerekecek. Bu kolay olmayacak, zaman alacak ve belki de başarılamayacak. Ama sorun sadece Hamas'ta değil, tersine, Hamas'ı var eden ve ona seçim kazandıran koşulları oluşturan İsrail politikalarında. İsrail, 28 Mart'ta seçime gidiyor. İsrail'in son yıllarına ve hatta yakın geleceğine büyük bir damga vurmuş olan Ariel Sharon, kendi ilan ettiği seçimlere katılmayacak. Post-Sharon bir İsrail ile ve şimdide Filistin tarafından Hamas'lı bir "hasım ya da partner" e sahip bir İsrail ile karşı karşıyayız. Siz, Hamas olsanız, İsrail seçim sonuçlarını görmeden silah bırakır mısınız? İsrail işgalinin nasıl ortadan kalkacağına dair ipuçlarına sahip olmadan elinizdeki "kartları" terk eder misiniz? Hayal kurmamalı. Gerçekçi olmalı. Hamas, yakın gelecekte tepeden tırnağa dönüşüm yaşamaz. Zaman içinde? Mümkündür. Karşılıklı olması kaydıyla. Bu vesileyle şu satırları izleyiniz: "Taraftar ya da üye mi olduğu yani tam statüsünün ne olduğu bilinmese de, 1948'de Müslüman Kardeşler'e sürüklenen Filistinli eylemcilerden biri, 20 yaşındaki bir Kahire Üniversitesi öğrencisi idi... Yasir Arafat..." (Armed Struggle and the Search for State- "Silahlı Mücadele ve Devlet Arayışı, Yezid Sayigh, Oxford, 1997") Evet, Fetih'in başta Yasir Arafat, aşağı yukarı tüm yönetici kadroları Müslüman Kardeşler kökenli ve Gazze'den yola çıkmış olanlardır.Tıpkı, Hamas'ın şu anki liderleri gibi. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |