Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 09:47   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Hz. Ali Dönemi

HZ. ALİ DÖNEMİ (656-661)

Hz. Ali, Peygamberimiz(sav)'in amcası Ebu Talib'in oğludur. Tarihi kaynaklarda belirtildiği üzere, Hz. Muhammed (sav)'in yanında büyümüş, onun eğitiminden geçerek yetişmiştir.
Hz. Ali'nin öne çıkan üç önemli özelliği cesaret, ilim ve güzel konuşmadır. Onun, İslâm toplumunun en âlim kişilerinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Sevgili Peygamber Efendimiz (sav)'in ifadesiyle Hz. Ali "İlim beldesinin kapısı"dır. Daha çocukluğundan itibaren Resulullah (sav)'in yanında bulunmuş, Kuran'ı ondan öğrenmiş, onun kâtipliğini yapmıştır. Peygamberimiz(sav)'in vefatına kadar onun yanından ayrılmamıştır. Böylelikle dini konular üzerinde yüksek bir ilim düzeyine erişmiştir. Bunun için, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın ilk danıştığı kimseler arasındadır.
Halife olmasının ardından Müslümanların bilgi ve ilim sahibi olmaları için okul kurmuştur. Eğitime büyük önem vermiştir. Hz. Ali'nin şehit edilmesiyle birlikte İslâm’ın en parlak dönemlerinden biri olan Dört Halife Dönemi sona ermiştir.


DÖNEMİN ÖNEMLİ OLAYLARI
CEMEL VAKASI

656 tarihinde dördüncü halife emirü'l-Müminin Hz. Ali ile Hz. Ayşe taraftarları arasında Basra dolaylarında meydana gelen çatışma.
Üçüncü Raşid halife Hz. Osman (r.a.)'ın şehit edilmesinden sonra üç-beş gün anarşi hüküm sürdü. Hz. Osman'ı şehit eden asiler ortama hâkimdiler. Bunlar bir an önce, Hz. Osman'ın yerine birini hilâfete getirmek istiyorlardı. Fakat kime müracaat ettilerse hep red cevabı aldılar. Hz. Ali de, kendisine geldikleri zaman onları huzurundan uzaklaştırmıştı: Asiler hayrete düşmüşler, ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Devlet başkanı tayin olunmadan dönecek olurlarsa ihtilâfın çok daha fazla alevleneceğini biliyorlardı. Bunun üzerine Medine ahalisini toplayarak, onlara bir halife seçmelerini, aksi takdirde Hz. Ali, Talha, Zübeyr ve daha başka kimseleri de öldüreceklerini söyleyerek, onlara bir gün mühlet verdiler. Bunun üzerine Medine halkı Hz. Ali'ye müracaat edip, ona bey'at etmek istediklerini bildirdiler. Hz. Ali, Muhâcirler'le Ensâr'ın bu teklifini reddetmek istediyse de devamlı ısrarlar karşısında bunu kabul etmek zorunda kaldı. Neticede Hz. Ali'ye bey'at edildi ve asiler Hz. Talha ile Hz. Zübeyr'i de getirterek onların da Hz. Ali'ye bey'at etmelerini sağladılar. Bu suretle, hicretin otuz beşinci yılı yirmi bir Zilhicce Pazartesi günü Hz. Ali'ye bey'at edildi.


  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:47   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hz. Ali'ye bey'at edildikten sonra yapılacak ilk iş; Hz. Osman'ın katillerini bulmak ve bunların cezalarını vermekti. Bu hususta tahkikata başlanmıştı. Fakat katiller kesin olarak belirlenemediği için, Şer'an cürüm sabit olamamıştı. Bu durum karşısında bir şey yapılamazdı. Hz. Talha ile Hz. Zübeyr, Hz. Ali'yi ziyaret ederek ondan katillerin yakalanmasını istemişlerdi. Hz. Ali, onlara durumu izah etmiş, fakat ikisi de ikna olmamışlardı. Ortam son derece karışıktı. Bu arada Numan b. Beşir, Hz. Osman'ın şahadeti esnasında giydiği gömlek ile o sırada zevcesi Naile’nin doğranan parmaklarını alıp Şam'a götürdü. Muaviye, bu kanlı gömleği ve kesik parmakları teşhir ederek, herkesin galeyanını kat kat artırmak maksadıyla mescide astı. Diğer taraftan Hz. Osman'ın katline sebep olanlar hâlâ Medine'de bulunuyorlardı. Bunların bir an evvel oradan uzaklaştırılması gerekiyordu.

Hz. Ali'nin karşı karşıya kaldığı zorluklar gerçekten çok büyüktü. Diğer taraftan Medine'de toplanan asilerin mühim bir kısmı "Sebeiyye" fırkasına mensuptu. Bu İslâm düşmanı grubun reisi olan Abdullah b. Sebe, İslâm'ı içinden yıkmayı hedef alan bir Yahudi dönmesi idi. Bunun maksadı; İslâmiyet'in saf, berrak, akıl ve kalbi tatmin eden akidelerini ifsat edip Müslümanlığı çığırından çıkarmak Müslümanları türlü türlü gruplara ayırarak birbirleriyle didişmeye ve boğuşmaya sevk etmekti. Hz. Osman (r.a.) devrindeki karışıklık, bu müfsidin ifsatları için uygun bir zemin teşkil etmişti. Hz. Ali'nin asileri dağıtmak istemesi İbn Sebe taraftarlarının hoşuna gitmediği için bunlar Hz. Ali'nin emrine muhalefet etmişler; diğer Araplar da onlara uymuşlardı.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:48   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu karışık durum karşısında problemleri artıran ve buhranın vahametini doruğuna vardıran bir hareket daha başladı. Hz. Ayşe, hac farizasını ifa etmek üzere Medine'den Mekke'ye gitmiş, hac ibadetini ifa ederek Medine'ye dönerken, Hz. Osman'ın şehit edildiği haberini almıştı. Bunun üzerine Medine'ye gideceği yerde Mekke'ye geri döndü. Çünkü Medine'de facianın doğurduğu karışıklıklar, bocalamalar devam ediyordu. Mekkeliler, Hz. Ayşe’ye durumu sordukları zaman, Hz. Ayşe, Hz. Osman'ın mazlum olarak öldürüldüğünü, Medine'de fesat ocağının bütün ufku karartacak şekilde tüttüğünü, mazlum ve şehit Osman'ın kanının heder olmaması gerektiğini, katillerin mutlaka cezaya çarptırılmaları ve şer'i hüküm ve kısas emirlerinin uygulanmasının icap ettiğini söylemişti.

Hz. Talha ile Hz. Zübeyr de Mekke'ye gelmişler, Medine'deki durumu Hz. Ayşe’ye anlatmışlardı. Bu olaylar Hz. Ayşe’nin fikir ve kanaatini kuvvetlendirmiş, o da mazlum ve şehit Hz. Osman'ın intikamını almak için herkesi toplanmaya ve bir araya gelmeye çağırmıştı.
Hz. Ali, muhaliflerinin Mekke'deki hazırlıklarından haberdar olunca, onlardan evvel Irak'a varmak, Irak'a hâkim olmak, Beytû'l-Mal'in muhalifler eline düşmesini engellemek istedi. Ensâr, Hz. Ali'nin Medine'den ayrılmasını uygun görmüyordu. Hz. Ali, muhalifler kendisinden önce Irak'a girecek olurlarsa yeni yeni problemlerin ortaya çıkmasından endişe ettiğini, Irak'ın nüfuzca kesif ve beytü'l-mâl'inin zengin olmasından ötürü bir müddet orada bulunmanın daha iyi olacağını söylemişti.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:48   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bundan sonra Hz. Ali yola çıkmış, Zukar mevkiine geldiği zaman, Hz. Talha ile Hz. Zübeyr'in Basra'ya yaklaştıklarını, Benu Saad kabilesi ile hemen hemen bütün Basra'nın onlara iltihak ettiğini haber almıştı. Hz. Ali, Zukar'da kalarak oğlu Hasan'ı Ammâr b. Yâsir ile birlikte Kûfe'ye gönderdi. Hz. Hasan, Kûfe'ye varınca, vali Ebû Musa el-Eş'arî onu iyi karşıladı. Hz. Hasan, mescidde minbere çıkarak Hz. Ali'nin davasını müdafaa etti ve Talha ile Zübeyr'in ona bey'at ettiklerini söyledi. Bu konuşmasının sonunda kendisinin Basra'dan gideceğini, katılmak isteyenlerin onunla birlikte gelebileceğini ilân etti. Hz. Hasan, kendisine iltihak eden dokuz bin kişilik bir kuvvetle geri döndü. Bu dönüş ve hareket esnasında karşılıklı mücadeleler, şiddetli tartışmalar meydana gelmişti.

Hz. Ali, ordusunu bu şekilde takviye ettikten sonra Zukar mevkiinden Basra'ya doğru hareket etti. Hz. Ali, maiyetinde olan el-Ka'ka' b. Amr'ı çağırarak Basra'ya gönderdi. Ona iki taraf arasında mücadele ve çatışmanın meydana gelmesine engel olacak çareyi bulmasını tavsiye etti. el-Ka'ka' b. Amr, Hz. Ayşe, Talha ve Zübeyr ile görüşmüş, onları ümmetin birliğini bozmama konusunda ikna etmişti. Hz. Ayşe ile Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, el-Ka'ka'ın önerilerini kabul ettiler. Hz. Ali de bu fikirdeyse, bu işin barış ile neticeleneceğini söylediler. Hz. Ali, el-Ka'ka'ın bu başarılarından son derece memnun oldu. Diğer taraftan bu sırada Basralılar Kûfelilerle temas etmiş, iki tarafta da barış ve fitneyi yok etme düşüncesi hâkim olmuştu.

Ertesi gün, Hz. Ali hareket ederek Abdülkaysoğulları kabilesine uğradı. Bu kabile de ona itti hak etti. Oradan Zaviye'ye vardı. Zaviye'den de Basra'ya hareket etti. Esasen herkes barışı gayet tabiî bir durum olarak görüyordu. Onun için Hz. Ali'nin Basra'ya gelişi, barışın tahakkukuna yönelik bir hareket olarak telâkki olunmuş, herkes son derece huzurlu bir şekilde uyumuştu. İbn Sebe ile yandaşları, herkes uyuduktan sonra Hz. Ayşe’nin tarafına hücum etti. İki taraf ta kendilerini karşı hücumuna uğramış gibi görmüşlerdi. Hz. Ali, her tarafa
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:48   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

memurlar gönderdi. Ne olduğunu anlamak istiyordu. Diğer taraftan Kâab b. Sur Hz. Ayşe’yi uyandırmış, Hz. Ayşe, devesine binerek çarpışmaların başladığı yere gelmişti. Hz. Ali kendi tarafını savaşmaktan alıkoyuyor, Hz. Ayşe kendi tarafını teskin etmeye çalışıyordu. Fakat bir kere ok yaydan fırlamış bulunuyordu. Vuruşmanın en hararetli anında Hz. Ali atını sürerek savaş meydanının ortasına geldi. Hz. Zübeyr'i çağırıp, ona Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in: Bir gün Ali ile Zübeyr arasında bir ihtilâfın meydana geleceğini ve bu ihtilâfta Zübeyr'in haksız olacağını" söylediğini hatırlatmıştı. Bunun üzerine Hz. Zübeyr geri çekildi. Hz. Talha da Zübeyr'in bu davranışı üzerine çatışma meydanından çekilmek istemişti. Onun savaş alanından uzaklaşması üzerine kendisine zehirli bir ok atılmış ve bu ok Hz. Talha'nın ölümüne neden olmuştu.
Nihayet ortalıkta yalnız Hz. Ayşe ile etrafında bulunan bir grup kimse kalmıştı. Çatışmalar şiddetle devam ediyordu. Bütün bu kanların dökülmesine neden olan münafıkların hedefi; bizzat Hz. Ayşe idi. Bunlar Hz. Ayşe' ye kadar ilerleyerek onu tevkif etmek, ona hakarette bulunmak istiyorlardı. Sebeîlerin bu maksadını anlayan Dâbbeoğulları Hz. Ayşe’yi son derece büyük fedakârlıklarla korumuşlardı. Bekr b. Vâil, Ezd ve Dâbbeoğulları kabileleri Hz. Ayşe ile beraberdiler. Bunların onu korumada gösterdikleri cesaret herkesi hayrete düşürmüştü. Hz. Ayşe’nin devesini koruyanlardan biri yere düştükçe bir başkası onun yerini alıyor, o da aynı fedakârlık ve aynı kahramanlık ile dövüşüyordu. Hz. Ayşe’nin önünde şehit düşenlerin sayısı yetmişe varmıştı.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:49   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu çatışmalara bir son vermek için birisi deveye arkasından saldırarak onu yere yıkmış, bu arada da, Hz. Ebu Bekir'in oğlu Muhammed, Hz. Ali tarafından koşarak Hz. Ayşe’nin korunmasına hizmet etmişti. Hz. Ali de Hz. Ayşe’nin yanına gelerek hatırını sormuş, birkaç günlük istirahatten sonra onu, kardeşi Muhammed b. Ebu Bekir ile birlikte Medine'ye göndermişti. Hz. Ayşe ile beraber Basra'nın ileri gelen ailelerine mensup kırk kadar kadın refakat etmişti. Hz. Ayşe Basra'dan ayrılırken, kendisi ile Hz. Ali arasındaki mücadelenin yanlış anlaşılmadan ileri geldiğini söyledi. Hz. Ali de Rasûl-i Ekrem'in muhterem haremine her türlü tazim ve hürmeti göstermenin bir görev olduğunu belirtti. Hz. Ayşe, hicretin otuz altıncı yılı Recep ayında Medine'ye doğru hareket etti.
Nihayet Hz. Ali 4 Aralık 656 tarihinde bu problemi de atlattı. Bu olaydan sonra hilâfet merkezini Küfe’ye taşıyarak, şahadetine kadar orada kaldı.
SIFFİN SAVAŞI



Dördüncü Rasid Halife Hz. Ali (r.a) ile ona isyan eden Suriye valisi Muaviye b. Ebu Süfyan arasında M. 657 yılında, Fırat’ın sağ kıyısına yakın Rakka'nın doğusunda bulunan Sıffin'de yapılan savaş.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:50   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hz. Ali'nin Cemel vak'asında karşı grubu yenmesinden sonra onun hilâfetine muhalif olarak, Suriye bölgesini idare etmekte olan Muaviye ve taraftarları kalmıştı. Hz. Ali'ye isyan edenler, davalarının, Hz. Osman (r.a)'ın intikamını almak olduğunu iddia ediyorlardı. Öte taraftan Hz. Ali'yi, Osman (r.a)'ı şehit edenleri korumak ve onları cezalandırmamakla suçluyorlardı. Hâlbuki Hz. Ali (r.a), fitne ve kaynaşmanın yatıştırılmasından sonra suçluları cezalandıracağını vaat etmekteydi. Cemel vak'asından sonra Küfe’ye yönelen Hz. Ali (r.a), Cerir b. Abdullah el-Bâcelî'yi Muaviye'ye göndererek, muhacirlerin ve ensârin kendisine bey'at ettiklerini; onun da muhacirler ve ensâr gibi bey'at edip itaatini bildirmesini istedi. Muaviye, kendisine elçi olarak gelen Cerir b. Abdullah’ı oyalayarak Amr b. el-As ile istIsarede bulundu. Amr ona, Ali (r.a)'den, Osman (r.a)'ın kanını istemede ısrar etmesini, katilleri derhal cezalandırmayı reddettiği takdirde, Suriye ordusuyla onun üzerine yürümesini söyledi. Cerir b. Abdullah, Hz. Ali'nin yanına dönerek durumu ona bildirdi.

Öte taraftan, Medine'den Şam'a götürülen Hz. Osman’ın kanlı gömleği ve hanımı Naile’nin kesik parmakları Muaviye tarafından caminin minberine asıldı. Askerler onun önünde toplaşarak ağlıyorlardı. Orada toplananlar Hz. Osman’ın intikamını alıncaya kadar yataklarında uyumayacaklarına ve yıkanmayacaklarına dair yemin ettiler. Suriye ordusu Muaviye'den bol maaş ve bahşişler almaktaydı. Muaviye bu şekilde orduyu teşvik ve tahrik ettikten sonra, seksen beş bin kişilik bir orduyla Şam'dan yola çıktı. Hz. Ali (r.a) ise doksan bin kişiden oluşan ordusuyla Küfe'den Sıffin'e doğru harekete geçti. Muaviye, Fırat kıyısındaki düzlükte karargâh kurmuştu. Hz. Ali'nin ordusunun karargâh kurduğu yer ile nehir arasında Muaviye'nin askerleri olduğu için ilk geceyi susuz geçirdiler. Ancak, yapılan bir saldırı ile Şam ordusuna bağlı birlikler nehirden uzaklaştırıldı. Ordusu susuz kalan Muaviye, Ali (r.a)'a adam göndererek nehirden su almalarına izin vermesini istedi. Hz. Ali (r.a) bunun üzerine onların su almalarına engel olmadı. Hz. Ali, Muaviye'ye elçiler göndererek, onu birliğe ve Müslümanların topluluğuna girmeye davet ederek isyandan vazgeçirmeye çalıştı. Ancak olumlu bir cevap alamadı. İki ordu birlikleri arasında bazı ufak çarpışmalardan sonra, H. 37 senesi Muharrem ayinin sonuna kadar mütareke yapıldı ve elçiler gidip gelmeye başladı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:50   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ancak bu elçilerin karşılıklı gidip gelmeleri iki grup arasında barış yapılması yolunda bir gelişme sağlamamıştı. Safer ayinin ilk günü savaş tekrar başladı. İlk yedi gün iki taraftan birer komutanın mübarezeleri ile geçti. Peşinden Hz. Ali (r.a), orduya toplu saldırı emrini verdi. Savaş bir kaç gün olanca şiddetiyle devam etti. Ammâr b. Yasir'in şehit edilmesine çok üzülen Hz. Ali'nin şiddetli bir taarruzu ile Sam ordusu dağılma noktasına geldi. Savaş kazanılmak üzereydi ki, Amr b. el-Âs, Suriyeli askerlere "Her kimin yanında Mushaf varsa onu mızrağının ucuna takarak yukarı kaldırsın" dedi. Bu emri yerine getiren askerler karşı tarafa, "Aramızda Allah’ın kitabı hakem olsun" diye seslendiler. Amr b. el-As'ın hilesi tutmuş, Iraklı askerler: "Allah’ın kitabına yapılan çağrıya icabet edelim" demeye başlamışlardı. Amr. b. el-Âs, bu hile ile, Sam ordusunu kesin bir mağlubiyetten kurtardığı gibi, karşı tarafın gücünü de kırmıştı. Hz. Ali (r.a) bir Halife ve bir ordu komutanı olarak bunun bir savaş hilesi olduğunu askerlerine anlatmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Ali (r.a), onlara söyle diyordu: "Bu bir hiledir. Bununla sizin aranıza ayrılık düşürmek ve birliğinizi bozmak istiyorlar". Ancak, Iraklılar, isteklerinde direttiler ve savaşa devam etmekte olan komutan Ester'e adam gönderip savaşmayı bıraktırmasını istediler. Hz. Ali Ester'e savası bırakması için adam göndermek zorunda kaldı. Ester, gelen adama: "Simdi mevziden ayrılacak an değildir. Ben şimdi kesin zafere ulaşacağımı umuyorum, acele etme" diyerek karşılık verdi. Gönderilen adam Hz. Ali'nin yanına gelmeden, Ester'in savaşan askerleri arasında çalkalanma oldu ve sesler yükseldi. Onlar daha bir sevkle savaşı sürdürüyorlardı. Bunun üzerine Iraklılar, Ali (r.a)'a: "Vallahi biz, senin Ester'e bırakması için değil, savaşa devam etmesi için adam gönderdiğini sanıyoruz" dediler. Hz. Ali'nin gönderdiği ikinci kesin emirle Ester, savaşı bırakmak zorunda kaldı. Hz. Ali (r.a), Es'as b. Kays'i Muaviye'ye göndererek onun ne düşündüğünü anlamak istedi. Muaviye ona, "istediğimiz, aramızda Allah’ın kitabını hakem kılmaktır. Her iki taraftan birer hakem seçilmesini ve onlardan Allah’ın kitabına uygun bir karar vereceklerine dair ahd alıp tarafların onların vereceği karara uymalarıdır" dedi. Hz. Ali (r.a)'in taraftarları bunu memnuniyetle karşıladılar. Şamlılar hakem olarak zeki ve kurnaz bir kimse olan Amr b. el-Âs'i seçtiler. Iraklılar ise Ebu Musa el-Esari'yi hakem tayin etmek istediler. Hz. Ali (r.a), Ebu Musa’nın daha önce kendisine muhalefet ettiğini ve halkı kendisinden ayırmaya çalıştığını, dolayısıyla onun hakemliğine itimat edilemeyeceğini söylediyse de Iraklılar onun hakem olması konusunda direttiler.

Amr b. el-Âs' ile Ebu Musa el-Es'ari, 37. yılın Safer ayında Dumetul-Cendel'de bir araya gelerek, karar verirken esas alınacak prensipleri içeren "tahkim name”yi kaleme aldılar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:50   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

HAKEM OLAYI

Hz. Ali ve Hz. Muaviye taraftarları arasında meydana gelen Sıffin savaşında daha fazla Müslüman kanının akıtılmaması amacıyla düşünülen, Hz. Ali'nin Ebû Musa el-Es'âriyi Hz. Muaviye'nin ise Amr b. el-Âs hakem olarak tayin ettikleri ve adı geçenlerin H. Ramazan 37/M. Şubat 657 tarihinde ortak bir karara varmak amacıyla bir araya gelip bu konuda hüküm vermek üzere anlaştıkları olayın adı.
Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle ortaya çıkan karışıklığın, Hz. Ali'nin halife tayin edilmesiyle nispeten hafiflediği görülmüş ve Müslümanlar çoğunlukla Hz. Ali'ye bey'at etmişlerdi. Hz. Aise, Zübeyr, Talha ve Sam valisi Muaviye, Hz. Ali'ye bey'at etmeyenlerin başında geliyorlardı. Bunların Hz. Ali'ye bey'at etmemelerinde Osman'ın öldürülmesi olayının Hz. Ali taraftarlarınca gerçekleştirildiği görüsü rol oynuyordu. Ancak Hz. Ali bu olaylarla uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığını, hatta zorla, istemediği halde tahdit sonucu halife seçilmiş olduğunu ileri sürülerek kendisine bey'at etmeyenlerin Müslümanlar arasına nifak soktuklarını ifade etti. Hatta daha sonra meydana gelecek olan Cemel vak'asında dahi savaştan eser yokken, gece vakti nifakçıların Hz. Ayşe tarafına saldırmaları neticesi savaş çıkmış, Hz. Ali bu savaşta şehit olan Hz. Zübeyr'e; "Ey Zübeyr, hatırlamıyor musun bir gün Ganemoğulları mahallesinde beraberken Hz. Peygamber (s.a.s)'le karşılaşmıştık. Bize söyle demişti; "Ey Zübeyr bir gün Ali b. Ebî Talib'le savaşacaksın ve o savaşta sen ona karşı haksiz durumda bulunacaksın". Bunun üzerine Hz. Zübeyr, 'Vallahi hatırladım, seninle savaşmayacağım' diyerek savaştan vaz geçmeyi düşünmüş, ancak oğlu Abdullah onu zorlamıştı. Bundan da Hz. Ali'nin bu olayda haklı olduğu ve kendisine beyat edilmesinin gerektiği sonucu çıkmaktadır. Nitekim Hz. Ayşe de bu savaştan sonra gerçeği anlayarak Medine'ye evine dönmüştür.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 09:50   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Cemel Vak'asından sonra Hz. Ali, Cerir b. Abdullah el-Becili'yi, kendisine beyat etmeyen Muaviye'ye beyat almak amacıyla göndermiş ve Müslümanların Cemel vak'asındakı durumundan örnekler vererek kan dökülmemesini istemiştir. Muaviye, Cerir'i bir süre oyalayarak Sam halkının görüşlerine başvurdu. Şamlılar Hz. Osman'ın kanını dökenlerle savaşıncaya kadar uyumayacaklarına ve intikam almaya dair yemin etmiş olduklarını söylediler. Diğer taraftan Muaviye Hz. Osman’ın kanlı gömleğini Dimask'ta mescide asarak halka teshir etti. Muâviye, danışmanı Amr b. el-Ass ve Sam ileri gelenleriyle görüşerek Hz. Ali'ye beyat etmeyeceğini söylemiş ve Cerir b. Abdullah’ı geri göndermişti.
Cerir, Hz. Ali'ye gelerek olanları anlattı. Muaviye'nin kendisi aleyhine hazırlık yaptığını hatırlatarak Hz. Ali'yi bu konuda uyardı. Bunun üzerine Hz. Ali Medine'deki Müslümanları ve onlara tabi olanları toplayarak Muaviye üzerine hareket etti. İki ordu Sıffin ovasında karsılaştılar. Hz. Ali, Besir b. Amr el-Ensârî, Saîd b. Kâys el-Hemdâni ve Sebes b. Rabî' et-Temimi'yi göndererek itaat etmesini bildirmelerini söyledi. Ancak Muaviye, itaate yanaşmayarak diretti. Hicrî 36 yılı zilhicce ayına kadar savaş öncü birlikler ve mübarezeler seklinde devam etti. Haftalarca karşılıklı elçi gönderme seklinde geçen olaylar Hz. Ali'nin Muaviye'nin beyat etmeyeceğine kanaat getirerek muharrem ayından sonra hakka su ilânı yaptırmasıyla son buldu: "Müminlerin emiri der ki: Hakk'a dönmeniz ve ona yönelmeniz için sizi teşvik etmek istedim. Size, Allah’ın kitabıyla delil getirdim ve ona davet ettim. Siz ise taşkınlıktan, azgınlıktan vazgeçmediniz. Hakk'a icabet etmediniz. Ben de size aynı şekilde ahdimi bozdum. Zira Allah hainleri sevmez".Bu ilân sonunda Şam halkı emir ve reislerine sığındılar.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 08:34 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580