Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13-02-2007, 12:40   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
4. Murat

IV. MURAD’IN HAYATI VE KARAKTERİ

IV. MURAD’IN TAHTA GEÇMESİ

Göstermiş olduğu yiğitlik yeteneklerinden dolayı Gazi lakabını elde etmiş olan Murad, H. 1018 yılında dünyaya gelir ve Mustafa’nın tahttan indirilişinden sonra H. 1032 yılının Zilka’de ayının dördünde Osmanlı İmparatorluğu’nun tahtına oturur (H. 1032 / M. 1622).[1]
1634 yılından sonra devlet işlerine bizzat el koyan IV. Murad, Sinan Paşa köşkünde ayak divanı topladı. Yeniçeri ve Bölük Ağaları’nın kendisine itaat edeceklerine dair onlara yemin ettirdi. Genç Padişahların ilk yıllarında büyük karışıklıklar ve isyanlar çıkmıştı. Veziriazamı Hafız Ahmet Paşa böyle bir isyanda öldürülmüştü. Kışkırtıcı olarak bildiği Sadrazam Topal Recep Paşa’yı idam ettirdi. Bu arada bir çok kışkırtıcıyı ortadan kaldırdı. 1635’de büyük bir ordu ile Revan seferine çıktı. Ardından Tebriz’i yakıp yıkan ordu geri dönünce İranlılar Revan’ı geri aldılar. IV. Murad 1638’de Bağdat seferine çıktı. Ele geçirilen Bağdat’a yeniçeri Ağası Hüseyin Ağa vali olarak tayin edilerek; IV. Murad İstanbul’a döndü. Böylece 17 yıldır devam eden Osmanlı-İran Savaşı sona erdi. 1639’da Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Bağdat ve çevresi Osmanlı ülkesine kalırken, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakıldı.
IV. Murad’ın babası I. Ahmed, annesi Kösem Sultan’dır. Amcası I. Mustafa’nın yerine padişah olarak tahta çıktığında on dört yaşındaydı. Devlet işlerini yirmi üç yaşında ele almıştır. Şair padişah içkiyi yasaklamıştır. Her alanda ıslahat yaparak devleti güçlendirmeye çalıştı. Bu konuda devletin ileri gelenlerinden raporlar istedi. Bu arada yapılan raporların en meşhuru Koçi Beğ’in raporudur. (Koçi Beğ Risâlesi). Revan ve Bağdat seferlerinden sonra Topkapı sarayında bu isimlerle birer köşk yaptırdı. Türbesi I. Ahmet’in türbesinin yanındadır.[2]
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:40   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Henüz on iki yaşında bulunan genç Sultan Murad, yaşına göre uzunca boylu idi (15 Zilkade 1032/10 Eylül 1623). Beyzi çehreli, kara saçlı, soluk renkli, büyük ve tehdit edici gözlü bir çocuktu. Çok genç padişah –halk arasında “Kösem” adı verilen- annesi Mahpeyker sultanın vasiliği altında taht’a çıkmıştı. Mahpeyker henüz genç sayılabilirdi. Kuvvetli ve enerjik bir karaktere sahipti.
Sultan Murad, gelenek üzere, taht’ta çıkışının ertesi günü kılıç kuşanmak üzere Hz. Peygamber’in mihmandarı Eyüp Sultan Türbesi’ne gitti. Yeniçeri ve sipahiler önce, culûs bahşişinden vazgeçmişlerdi. Fakat, çok kısa bir süre sonra bunun verilmesini gürüldü ile istemeğe başladılar. Nihayet, iç hazine açılarak bu para dağıtıldı.[1]
SULTAN MURAD'IN KARAKTERİ HAKKINDA AÇIKLAMALAR
Sultan Murad'ın bu birinci sultanlık devresinde -ki Abaza'­nın itaati ve Zitvatorok antlaşmasının yenilenmesi belli başlı olay­larındandır- şimdi onyedi yaşma basmış olan genç hükümdara bir göz atmak faydasız olmayacaktır. Sultan Murad uzun boylu idi. Çehresi esmerleşmişti. Gözleri kara, görünüşü sertti. Kabul zamanlan düzenliydi. Her şeyi öğrenmeğe merakı vardı. Kendisi için yeni olan her şeye önem verirdi. Etrafında olup biten her türlü durumu kavramak isterdi. Kardeşi Osman gibi, kıyafet değiş­tirerek başkent sokaklarını dolanmayı severdi. O zamana kadar en çok uğraştığı şeylerin başında gelen timar ve zeamet dağıtı­mında yaptığı İslahattır ki: bu konuda ilân olunan emirler, Sad­razam Husrev Paşa'nın yahut Defterdar'ın himmet eserleri olmakla beraber, Sultan Dördüncü Murad kanunu unvanım taşır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:41   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Artık genç hükümdar, o zamana kadar -mahmisi olan Kız­lar Ağanı Mustafa ile birlikte- kendi adına sultanlık eden anne­sinin vasiliğinden bıkmağa başlamıştı. Bunların iltifatlarına kavuşmuş olup Sultan Murad'ın hemşireleri den biriyle evlendirilmiş bulunan Kaplan Hasan Pasa'yı dedikodulara yol açacak kadar fazla korumaları, Padişah'ı kızdırıyordu. Memnuniyetsizliğini açığa vurmak ve onun taraftarlarını korkutmak için Sulfan Murad, Kaptan Hasan Pasa'nm elinden genç karısını aldı. Bu olayı Padişah'ın -Anadolu'da haksızlıklarından dolayı idam olunan- ikinci eniştesi Kara Mustafa'nın yok edilişinden az önce vukua gelmiştir.
Padişah'ın kızgınlığını yatıştırmak için Valide Sultan oğluna, harcamaları on bin altın tutan, bir şenlik yaptı. Valide, mükel­lef şekilde donatılmış atlar da hediye eyledi. Yine bu sıralarda genç Padişah'ın hayatını tehlikeli bir hastalık tehdit eyledi.
Sul­tan Murad düzensiz yaşamak ve kendi hevesine göre ömür sür­mek yüzünden hastalanmış olduğu halde doktorların tavsiye ettiği ilâçları kullanmayı da istemiyordu. Gençliği sayesinde hastalığı at­latmış ve iyileşmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:41   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İSTANBUL'DA YANGIN
1633 Eylülünün başlarında İstanbul'u tahrip eden yangınların en korkunçlarında biri, Cibali Kapısı dışında teçhiz edilmekte olan bir gemi kalafatçısının dikkatsizliği yüzünden etrafı sardı (27 Safer 1043/2 Eylül 1633). Yangın oradaki gemilere süratle yayılmış ve Aya Kapısına kadar sahili izleyerek Mustafapaşa çarşısını, Hamza Paşa sarayını, ona bitişik Yahya Paşa sarayını, Çeşmi Efendinin muhteşem sarayım yaktı. Oradan üç dehşetli kola bölündü. Biri Sultan Selim camiine doğru gitti, öteki sahil boyunca genişleyerek Fatih yakınındaki Haydar Paşa sarayına, Üsküplü camiine, Unkapanı’na, Zeyrek camiine yöneldi. Üçüncü kol da Sultan Fatih Mehmed Camii’nin yolunu tutarak caminin sağında ve solundaki caddeyi, sarayları, Büyük ve Küçük Karaman’ı, Saraçhane’yi yaktı ve Sarıgüzel’i yürüdü.
Padişah, bostancılar ve vezirler maiyetinde oldukları halde, Sultan Selim Camii çevresinden yangını söndürmeğe çalışırken, ateş onların arkasındaki yeniçerilerin eski ve yeni kışlalarını (odalarını) ve ihtilâl askerinin sürekli merkezi olan orta camii kaplıyordu. Ateş hattı oradan da uzunluğuna limandan Molla Gürani’ye –ki hemen hemen tüm İstanbul’un genişliği demektir- ve yaygınlığına da Fener kapısından Bali paşa ve Lütfi paşa camilerine, Unkapanı yakınlarından At Pazarı’na kadar uzandı. Bu geniş ve tehlikeli yangında iki mahallede sadeci iki ev kurtuldu. Yanan ev sayısının yirmi bin kadar olduğu tahmin olunmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:41   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

KAHVEHANELERİN KAPATILMASI
Bu büyük felâket halk arasında memnuniyetsizlikleri arttırdı. Kahvehanelerde açıkça duygular belirtilmeğe başlandı. Bu görüş ve eğilimlerin yeni bir fesada bahane olabilmesi endişesi üzerine hükümet bütün kahvehanelerin derhal kapatılması hakkında bir emir yayınladı (Rebiü'l-evvel 1043/Eylül 1633). Alınan karar hemen ve hızla uygulandı. Daha önceleri Sultan üçüncü Murad ve Sultan Birinci Ahmed samanlarında da bu türlü buyruklar yayınlanmış, ancak bunlar kısa bir süre için uygulanmış idi. Bu defa ise, aksine başkent ve imparatorluğun diğer şehirlerinde kahvehaneler; Sul­tan Murad'ın ve halefi Sultan İbrahim'in sultanlıkları süresince kapalı kalmışlardır. Ancak Sultan Dördüncü Mehmed çağında açıl­malarına izin verilmiştir.
TÜTÜN KULLANMANIN YASAKLANMASI

Kahvehanelerin kapatılmasından sonra tütünün kullanılması­nı yasaklayan bir emir de yayınlandı ki, aksine hareket edenler idam cezasına uğrayacaklardı. Bunun görünüş sebeplerinden biri bu yüzden yeni bir yangının çıkabilmesi ihtimali olmuştur.
Fakat gerçekte işsizlerin toplanmalarına engel olmak, genel memleket iş­lerinden bîr arada konuşabilecek toplantı yerlerini kapatmak üze­re bu, yüksek zabıtaya ait, bir tedbirden ibaret idi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:41   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kesinlikle konulan bu inzibatî tedbir, bunu alanlar ve uygulayanlar hakkında kötü sözlere, hicviyelere sebep olmuştur. Halk; «zararsız bir duman hakkında bunca tedbire ne lüzum vardır; hü­ner: mazlumların ahının dumanım ortadan kaldırabilmektir.» di­yordu. Bu yasaklamalara uymayanlar hakkında hayatlarına mâl ola­cak cezalar uygulanıyordu. Bizzat Padişah kola çıkıyordu. Sokak­ta fenersiz tutulan bir çubuk, yahut bir fincan kahve ile ele geçiri­len kimse cellâda teslim ediliyordu. Her sabah sokak ortasında bı­rakılan zavallıların cesetleri, gecenin merhametsiz siyasetine ta­nıklık ediyorlardı. Edirne'de hâlâ kahvehane bulunduğuna dair alınan bir haber üzerine, bunları kapatmak ve sahiplerini astırmak için Bostancıbaşı acele ile Edirne'ye gitti. Her gün bu yasak ve ke­yif verici maddecikleri kullananlardan bir kaçı sadece bu eğilim­leri dolayısıyla başlarını veriyorlardı. Sultan Murad gece gündüz kıyafet değiştirip şehri ve yakın köyleri dolaşırdı. Bir yerde toplan­mış kimseler bulunsalar, Padişahı görür görmez dağılırlardı. Sa­dece Padişah, kitaplarıyla gezintiye çıkan ulema, yahut teşbih ve seccadesiyle bir yerde toplanan dervişler, ya da divitleri, kalemle­ri ve yazı yazmak için gerekli eşyalarıyla bir araya gelmiş olan ka­tiplere sözü olmadığını -Kâğıthane'de bir köşkte bir araya gel­miş olan ve meşhur mutasavvıf Sivasîzâde ile sohbette bulunan topluluk dolayısıyla- ifâde etmiştir.[1]

[1] Joseph von HAMMER, a.g.e.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:41   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ABAZA PAŞA’NIN AYAKLANMASI

Bu padişahın hükümdarlığının başlamasıyla birlikte Osmanlıla­rın, tembel ve uyuduk birisinden çok, genç ve faal bir hükümdara bo­yun eğmeyi yeğledikleri anlaşılır. Erzurum'daki Abaza Paşa, ta Mus­tafa zamanında Anadolu eyaletlerini vurmaya ve açıkça hükümdarına karşı gelmeye başlar. Fakat şimdi yine devlet yönetiminin genç Sultan Murad'ın elinde kaldığı sürece, yağmalan ve yakıp yıkmayı cezalan­madan sürdürebileceğini sanıyordu. Ama padişah bu adamın küstah­lığını frenlemek ve ortaya koyduğu kayıpları engellemek amacıyla taht'a geçişinin ikinci yılında (H.1033-M.1G23) Sadrazam Çerkez Mehmet Paşa'yı büyük bir orduyla Anadolu'daki ayaklanmalara karşı gönderir. Sadrazam, Abaza Paşa'ya (2) Kayseri yakınlarında şid­detli bir saldırıda bulunur ve kanlı ve inatçı bir savaştan sonra yenilgi­ye uğratır ve Erzurum'a kaçmaya zorlar. Buna karşın Çerkez Paşa, bu zaferden hemen sonra, Tokat'ta ölmemiş olsaydı, bu ay aklanmalara bir son verdirebilirdi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:42   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ALİ PAŞA'NIN BAĞDAT'A SALDIRMASI

Sultan Murad, Abaza'nın kuvvetlerinin tamamen yok edildiğini sanarak, kendisini küçümser ve daha büyük işlere girişir. Bu amaçla Anadolu kuvvetleriyle birleşmesi ve gecikmeden Bağdat üzerine sal­dırması için Diyarbakır Valisi Hafız Ali Paşa komutasında büyük bir orduyu Anadolu'ya gönderir. Ali Paşa hiç oyalanmadan derhal pa­dişahın buyruğunu yerine getirir. Ve beş ay süreli bir kuşatmadan son­ra kahraman garnizon tarafından büyük kayıplara uğratılarak püskür­tülür ve yaklaşmakta olan şiddetli kışa yakalanmadan geri çekilmek zorunda kalır.
HALİL PAŞA'NIN ERZURUM'U KUŞATMASI

Bu sebepten dolayı Hafız Ali Paşa mevkiinden alınır ve yerine Sadrazam Halil Paşa getirilir. Fakat bu da, padişahın beklediklerine ya­nıt veremez. Zira İranlılara karşı gitmesi için emir aldığı halde, Abaza Paşa'yı ele geçirmek ümidiyle Erzurum doğrultusunu tutar. Asi Paşa, sadrazamın kente yaklaştığını görünce, İran'a gidiyor gibi yaparak, kendisini gafil avlamak emri aldığını sanır. Bu nedenle bir zamandan beri askeri birliklerinin saklanmasına yarayan Erzurum'a çekilir ve gerekli erzak ve savaş gereçleriyle doldurduktan sonra kente kapanır. Halil Paşa, Abaza'nın bu çekilme olayını, korkup kaçtığına yorar ve yılmak bilmeyen düşmanı tümüyle yok edebileceğine inanarak, İran seferinden vazgeçer ve Erzurum üzerine yürüyerek kuşatır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:42   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

TÜRKLERİN YENİLGİSİ

Halil Paşa, fazla yorulmadan üne erişeceğini umarken, son derece gözden düşer ve ayıplanır. Zira Abaza, kenti u kadar yiğitçe savunur ki, herkes tarafından dünyanın en iyi ve akıllı paşası olarak kabul edilir. Bu, düşmanını püskürtmekle kalmaz, fakat küçük ve seçkin kuvvetlerle Osmanlı karargâhına ansızın girer ve hiçbir direnmeyle karşılaşmadan muhafızları kılıçtan geçirterek, tüm orduya Öyle hır dehşet salar ki, bunun arkasından hemen imha edilmesi gelir. Bu suretle bir avuç insan, çok kalabalık bir ordunun bir kısmını öldürerek, daha büyük bir kısmını ise tutsak ederek yenmeyi başarır. Halta sad­razam bile silahını bırakarak, birkaç adamıyla birlikte güçlükle kurtulur.
BAĞDAT'IN İŞGALİ

Bu kentin önlerine geldiğimle Murad, yiğitlik duygusundan çok öç alma duygusuna kapılarak, oluz gün içinde kente öylesine bir hiddet ve şiddetle saldırır ki, bu bir savaştan çok bir katliamı andırıyordu. Bu süre içinde her iki tarafın askerlerini imha etmek için her çareye başvurulur. Ateş kılıç ve topa ara verilmez.
Her gün saldırılar yenile­niyor ve padişah kılıç elinde olduğu halde, dövüşten çekilmeye giri­şenleri zorla savaşa sokuyordu. Bunun da ötesinde çok gevşek hareket ettiğini sandığı sadrazamını bile kendi eliyle öldürmesi şaşılacak şey­dir. Sonunda Osmanlı kuvvetlerinin yiğitliği ve padişahın sebatı saye­sinde Bağdat kenti işgal edilir. Bunun üzerine sultan kendiliğinden (es­lim olan otuz binden çok İranlının kendi gözleri önünde basını vurdurur. Iran şahının, savunması uğruna tüm ordusunun kremasını ve aşağı yukarı en seçkin soylularını kullandığı ve ele geçirilmesi için de Sultan Murad'ın tüm Osmanlı kuvvetlerini kullandığı bu pek tanınmış kent, sonunda bu biçimde ele geçirilir. Bu son yenilgiden sonra İran­lılar, Osmanlı kuvvetlerine karşı kafa tutmaya bir daha cüret edemez­ler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 13-02-2007, 12:42   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SULTAN MURAD'IN ÖLÜMÜ

Bağdat'ın fethinden sonra Sultan Murad, yıkılmış olan surların onarılması ve Irak eyaletinin işlerini yoluna koymak için bir süre da­la kalır burda. Fakat başlattığı yeni işlerin tamamlanması için yeni vezir Mustafa Paşa'yı bırakarak, kendisi kışı geçirmek üzere Diyarba­kır'daki karargahına gider ve ilkbaharda da maiyetinin eşliğinde İstan­bul'a döner (H. 1048-M. 1638). Ve burada Hıristiyanlara karşı yeni se­fere girişmeyi tasarladığı bir sırada, on beş. gün gibi çok kısa bir sürede öldüren bir hastalığa tutulur ve otuz bir yıl yaşadıktan ve on yedi yıl hükümdarlık ettikten sonra H.1049 yılının şevval ayının on beşin-de öbür dünyaya göçer (M. 1639).
SULTAN MURAD'IN ÖZELLİKLERİ

Bu padişahın ahlakı ve Özel yaşamı hakkında Türkler ciltler dolusu kitap yazmışlardır, takat bazılarının kuşku uyandıran öyküler ol­dukları sanılmaktadır. Bu itibarla, ben size ancak en güvenilir vakanüvislerin teyid ettikleri baz) şeyleri aktaracağım. Bunların gözlemleri-ne göre en önemli şey budur: Murad'ın imparatorluğun şerefine ya­kışmayan ve doğa yasalarına uymayan söyler yaptığı, yani kendisinin bazı dostlarıyla başkentin dışındaki bahçe ve eğlence yerlerine gitmek alışkanlığında olduğunu ve buralarda bir padişaha yakışmayacak bir biçimde eğlendiğini. Yani ateş yaktığını, yemek pişirdiğini, masaya şa­rap getirdiğini ve arkadaşlarıyla çok samimi bir şekilde içtiğini ve bun­dan başka seksenlik kadınları, henüz on beşinde olan gençlerle ve yi­ne genç kızları da çok ihtiyar adamlarla evlendirmekten hoşlandığını ve bunlara benzer sayısız acayip şeyler yaptığını aktarırlar.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:29 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580