Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-02-2007, 09:19   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Medeni kanunu

MEDENİ KANUNU

Türk hukuk devriminin temel taşlarının en büyüğü olarak nitelendirilebilecek olan ‘Türk Kanunu Medenisi’, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilmiş, 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve Borçlar Kanunu ile birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Türk Kanunu Meclisinin ve onun yerini alacak olan Yeni Türk Medeni Kanununun amacını ve işlevini iyice kavrayabilmek, özellikle Türk Ulusu için arz ettiği önemi belirtmek üzere, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt imzasını taşıyan ve günün diliyle ve mükemmel bir üslupla kaleme alınmış olan gerekçenin yeni kuşakların anlayabileceği şekilde sadeleştirilmiş halinden özetle aşağıya alınmıştır.

‘Günümüzde Türkiye Cumhuriyetinin tedvin edilmiş bir Medeni Kanunu yoktur. Yalnız, sözleşmelerin küçük bir kısmına değinilebilen Mecelle vardır. 1851 maddedir.20 Nisan 1869 tarihinde yazılmaya başlanmış ve 16 Ağustos 1876 tarihinde tamamlanarak yürürlüğe konulmuştur. Denilebilir ki: bu kanunun günümüz ihtiyaçlarına uyan ancak 300 maddesidir. Geriye kalanı Ülkemizin ihtiyaçlarını ifade edemeyecek kadar ilkel bir takım kurallardan oluştuğundan uygulanamamaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ulusal toplum yaşamının düzenleyicisi olan ve yalnız ondan esinlenmesi gereken tedvin edilmiş bir medeni kanundan Türkiye Cumhuriyeti’nin yoksun kalması ne yüzyılımızın uygarlığının gerekleriyle ne de Türk devriminin hedefliğini anlam ve kavramla bağdaştırabilir. Yüzyılımızın devletini ilkel siyasal kuruluşlardan ayıran niteliklerin birisi de, toplumun kaderine uygulanan kanunların akılcı bir zihniyetle hazırlanıp tedvin edilerek konulmasıdır. Göçebe dönemlerde hükümler tedvin edilmiş değildir. Hakim gelenek ve göreneklere dayanarak hüküm verir. Mecelle’nin anılan 300 maddesi bir yana bırakılmak koşulu ile Medeni Kanun içine giren sorunları çözmek için Türkiye Cumhuriyeti Hakimleri derme çatma eski hukuk kitaplarından ve din esaslarından çıkartılan bilgilerle yargı işini görmektedirler. Türk Hakimi hükümlerinde belli bir içtihat, bir söz ve bir esasla bağlı değillerdir. Bundan dolayı herhangi bir sorunu çözmek için Ülkemizin bir yerinde verilen bir hüküm ile birbirinden farklı ve çelişkili bulunmamaktadır. Sonuç olarak Türkiye halkı, adaletin yerleşmiş bir adalet esasına değil, rastlantı ve talihe bağlı, birbiriyle çelişkili ortaçağ fıkıh kurallarına bağlı bulunmamaktadır. Cumhuriyet, Türk adaletinin bu karışıklıktan, yokluktan ve pek ilkel durumdan kurtarılmasını devrimin ve yüzyılımız uygarlığının gereklerine uyan yeni bir Türk Medeni Kanununun hızla vücuda getirilmesini ve uygulamaya konulmasını zorunlu kılmıştır. Bu amaçla hazırlanan Türk Medeni Kanunu, medeni kanunlar içinde en yeni, en eksiksiz ve halkçı olan İsviçre Medeni Kanunundan alınmıştır. Bu görevi Adalet Bakanlığı tarafından verilen direktifler içinde Ülkemizin seçkin uzman hukukçularından oluşan özel bir komisyon yerine getirmiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yüzyılımızın uygarlık ailesine mensup olan ulusların ihtiyaçları arasında esaslı bir fark yoktur. Toplumsal ve ekonomik sürekli ilişkiler insanlığın büyük bir uygar bölümünü bir aile durumuna getirmiştir ve getirmektedir. İlkeleri yabancı bir ülkeden alınmış olan Türk Medeni Kanunu Tasarısının yürürlüğe konulmasından sonra yurdumuzun ihtiyaçları ile bağdaşmayacağı savı geçerli görülmemiştir. Özellikle İsviçre Devleti’nin çeşitli tarih ve geleneklere mensup Alman, Fransız ve İtalyan ırklarını içerdiği bilinmektedir. Bu kadar, hatta kültür bakımından bile birbirinden farklı bir ortamda uygulanma esnekliğini gösteren bir kanunun Türkiye Cumhuriyeti gibi yüzde doksanı bakımından ayrı ırka sahip bir devlette uygulanma yeteneğini bulabilmesi için kuşkusuz görülmüştür. Bundan başka, uygar bir ulusun gelişmiş, ileri bir kanunun Türkiye Cumhuriyetinde uygulanma ortamı bulunamayacağı düşüncesi sakat görülmüştür. Bu tez, Türk ulusunun uygarlık yeteneğine sahip bulunmadığını belirten bir mantık dizisine varılmasıyla sonuçlanabilir. Hâlbuki olayların gerçeği, durum ve tarih bu savın tamamen tersidir. Türk yenileşme tarihi tanık tutularak denilebilir ki: Türk ulusu yüzyılımızın gereklerine uygun olarak vücuda getirilen kabul edilebilir ve sağlam ve akıl ve zekâ ile yoğrulmuş yeniliklerden hiçbirine karşı çıkmamıştır. Bütün bir yenileşme tarihimiz sürecinde kamunun yararı düşüncesiyle vücuda getirilen yeniliklerle yalnız çıkarları bozulmuş olan gruplar mücadele etmek durumunda kalmışlar ve halkı din adına, yanlış ve geçersiz inançlar adına kandırıp düzensizliğe sürüklemişlerdir. Unutmamak gerekir ki Türk ulusunun kararı çağdaş uygarlığı kayıtsız ve koşulsuz bütün ilkeleri ile kabul etmektir. Bunun en açık ve canlı kanıtı devrimimizin kendisidir. Çağdaş uygarlığın Türk toplumu ile bağdaşmayan noktaları görülüyorsa bu, Türk ulusunun beceri ve yeteneğindeki eksiklikten değil, onu gereksiz bir biçimde sarıp sarmalamış ortaçağ örgütü ve dinsel bazı düzenlemeler ve kurumlarındandır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gerçekten çağdaş uygarlıkla Mecelle hükümleri kuşkusuz bağdaşamaz. Fakat Mecelle ve buna benzer diğer düzenlemeler ile Türk yaşamının uyuşmadığı da açıktır. Adalet Bakanlığı en yeni ve en gelişmiş olan İsviçre Medeni Kanununa ulusumuzun şimdiye kadar bağlı kalan geniş zekâ ve yeteneğini doyuracak ve ona gerçek bir yarış yeri olan olabilecek bir uygarlık yapıtı olarak görmektedir. Bu kanunda ulusumuzun duygularına ters düşecek hiçbir nokta düşünmemektedir.

Şu yanı da belirtmek gerekir ki: çağdaş uygarlığı anmak ve benimsemek kararıyla yürüyen Türk ulusu, çağdaş uygarlığın kendisine değil kendisi çağdaş uygarlığın gereklerine her neye mal olursa olsun ayak uydurmak zorundadır. Yaşamak kararında olan bir ulus için bu şarttır. Hazırlanan tasarı bu gereklerin önemli bölümlerini içermektedir. Gelenek ve Göreneklere kesin olarak bağlı kalması, en ilkel durumundan bir adım dahi ileri götürmeyecek kadar tehlikeli bir kuramdır. Hiçbir uygar ulus böyle bir inanç çevresinde kalmamış ve yaşamın gereklerine uygun hareketler zaman zaman kendini bağlayan Gelenek ve Görenekleri yıkmakta duraklamamıştır. (Gerçekler karşısında babalar ve atalardan gelen inançlara her ne olursa olsun bağlı kalmak akıl ve zekâ gereklerinden değildir). Aslında devrimler bu konuda en etkili bir araç olarak kullanılmamışlardır…
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yüzyılımızın uygar uluslara tanıdığı bütün hukuki uygarlık dünyasından kayıtsız koşulsuz isterken, bu Hukukun yerine getirilmesi gerek uygarlık görevlerini ve Türk ulusu kendi eliyle kendisine yüklemiş bulunuyor. Bu kanunun tasarısının anlamlarından biriside budur.

Türk ulusunun yüksek temsilcisi olan büyük meclis’in uygun bulunmasına ve onayına sunulan Türk Medeni Kanunu tasarısı yürürlüğe konulduğu gün ulusumuz on üç yüzyılın kendisini çeviren hastalıklı inançlarından ve kargaşadan kurtulmuş eski uygarlığın kapılarını kapayarak yaşam ve verimlilik getiren çağdaş uygarlığın içine girmiş bulunacaktır.

İşte bu gerekçe ile kabul edilmiş olan ve Türk hukuk hayatında fevkalade önemli yeri ve işlevi olan Türk kanunu Medenisi-kısaca Medeni Kanun-yürürlükte bulunduğu 74 yıllık uygulama sürecinde, ilki 1938 yılında olmak üzere çeşitli tarihlerde pek çok değişiklikler geçilmiştir.

Canlı varlıkların, organizmaların zamanla yaşlanması ve beklenen performansı göstermekten yavaş yavaş uzaklaşması gibi, sosyal varlıklar olan kanunlar da zamanla yaşanmakta ve günün ihtiyaçlarına gereği gibi cevap vermekte zorlanmamaktadırlar. Bu sebeptir ki kanunların, özellikle Medeni Kanun, Ceza Kanunu, Ticaret Kanunu ve Usul Kanunları gibi temel kanunların belli bir süre geçtikten sonra baştan aşağıya yeniden gözden geçirilmesi ve yaşanan çağın ve gelişen teknolojinin ihtiyaçlarına cevap verebilir hale getirilmesi kaçınılmazdır. Nitekim son yıllarda Almanya ve İsviçre’de bu yola gidilmiş, Alman Medeni Kanununda (ZGB) yapılan köklü değişikliklerle bazı kurumlar geliştirilerek yeni sosyal görüşlere ve ihtiyaçlara cevap verilebilir duruma getirilmişlerdir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türk Medeni Kanununun bu gelişmelerden uzak kalması düşünülemeyeceğinden, Adalet Bakanlığı, yürürlükteki kanunu baştan sona gözden geçirmek ve günümüzün ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir tasarı hazırlamak üzere bilim adamları ve uygulayıcılarından oluşan bir “Medeni Kanun Komisyonu’nun” kurulmasına oy birliğiyle karar vermiştir.

Oluşturulan Medeni Kanun Komisyonu, 4 yıl gibi oldukça uzun sayılabilecek bir sürede hazırladığı “Türk Medeni Kanunu Tasarısı’nda yürürlükteki Türk Kanunu Medenisinin genel yapısı sistematiğinin bozulmasına gayret göstermiş ve böylece, bazı küçük değişikler dışında mevcut yapı ve sistematik aynen korunmuştur.

Gerçekten Tasarı, aynen yürürlükteki kanunda olduğu üzere, “Başlangıç” ile “Kişiler Hukuku” başlığını taşıyan Birinci kitap, “Aile Hukuku” başlığını taşıyan İkinci kitap, “Miras hukuku” başlığını taşıyan Üçüncü kitap ve “Eşya Hukuku” başlığını taşıyan Dördüncü kitap olmak üzere dört kitaptan oluşmaktadır. Kitaplar “kısımlara”, kısımlar “bölümlere”, bölümlerde “ayırımlara” ayrılmıştır. Kitapların olduğu gibi, bölümlerin ve ayrımların da başlıkları vardır. Ancak, bölümlere numara verilirken yürürlükteki kanundan farklı bir yol izlenmiştir. Yürüklükteki kanun bölümleri numaralarını her kısım içinde ayrı ayrı vermemiş, sonuna kadar devam ettirmiş böylece de “Yirmi beş” bölümden (Bap’tan) oluşmuştur. Oysa tasarıda her kısma ait bölümlere yeni baştan numara verilmiş, Böylece o kısmın kaç bölümden oluştuğu belirtmek istenmiştir. Örneğin; Aile Hukuku Kitabının birinci kısmı olan “Evlilik Hukuku” Dört bölümden oluşmuş, onu izleyen ve “Hısımlık” başlığını taşıyan İkinci Kısmın ilk bölümü “Beşinci bölüm” şeklinde değil fakat “Birinci bölüm” olarak isimlendirilmiştir. Oysa aynı bölüm yürürlükteki kanunda “Yedinci Bab (Bölüm) olarak numaralandırılmıştır. Her kısmın ilk bölümünün baştan beri gelen numarayı izleyeceği yerde, tekrar birden başlayarak numaralandırılması sistematiğe daha uygun görülmüştür. Böylece her kısma ait bölümler bir bütün olarak ele alınmış olmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:20   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Alışılmış olması bakımından yürürlükteki kanunun madde numaralarının aynen korunması yeni maddelere a,b,c gibi harfler verilmesi düşünülmüş ise de, zorunlu karşısında bu düşüncenin gerçekleştirilmesi maalesef mümkün olmamıştır. Böylece madde numaralarında da yürürlükteki kanundan ayrılmak zorunda kalınmıştır. Çünkü yürürlükteki kanun 937 maddeden oluştuğu halde, tasarı 1027 esas maddeyle yürürlüğe ait 3 maddeden oluşmaktadır. Tasarıya eklenen yeni maddeler o kadar çoktur ki, neredeyse alfabenin harfleri bunları belirtmeye yetmeyecektir. Kaldı ki yürürlükteki kanunun pek çok maddesi tasarıya alınmayarak yürürlükten kaldırıldığı için, metinde bir hayli boş madde kalmaktadır. Bu sakıncalar dikkate alınarak madde numaralarının yeni baştan birbirini izler biçimde düzenlenmesi yoluna gitmek zorunlu olmuştur.

Komisyonu bu yolu seçmeye yönelten bir diğer sebepte de, tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesindeki yöntemle ilgilidir. Tasarı yürürlükteki kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi, kanuna bazı yeni maddeler eklenmesi şeklinde düzenlenecek olursa, tasarının tamamının görüşülerek oylanması mümkün olmayacak, her madde tek tek görüşülerek oya sunulacaktır. Bu ise yapılacak çeşitli değişiklik önerileriyle tasarının bütünlüğünü ve sistematiğini bozabilecektir.

Maddelerin konu ve kenar başlıkları yürürlükteki kanunda olduğu gibi aynen korunmuştur. Ancak madde metinleri kaynak İsviçre Medeni Kanununa uydurulmak ve ifadeler günümüzde geçerli Türkçeye uygun şekilde araştırılmak suretiyle maddelerin daha kolay anlaşılır hale gelmesi sağlanmıştır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 16-02-2007, 09:21   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Tasarı hazırlanırken Adalet Bakanlığının daha önce oluşturduğu komisyonlar tarafından hazırlanarak Bakanlıkça 1971 ve 1984 tarihlerinde yayımlanmış bulunan iki ön tasarı ile kaynak İsviçre Medeni Kanunu, Alman Medeni Kanunu, Fransız Medeni Kanunu ve kısmen de İtalyan Medeni Kanunundan yararlanılmıştır. Ayrıca gerek İsviçre gerek Türk doktrin ve yargı içtihatlarında ileri sürülen görüşler ile sayılan ülkelerdeki gelişmeler de gözden geçirilmiş ve bunlar olanak bulunduğu ölçüde maddelere yansıtılmıştır. Böylece yürürlükteki kanundan farklı pek çok yeni hükümleri içeren, özellikle kadın-erkek eşitliğine her oranda yer veren çağdaş bir tasarım ortaya çıkarılmıştır.






  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 05:18 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580