|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
28-02-2007, 14:37 | #11 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SANA KALAN SAZ sana yaralarımdan çiçekler, ilk yardım geceler biraz da ve yangında kurtarılması imkansız acılar bırakıyorum.. seni özümün gizinde saklıyorum.. bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak ve aldatarak tüm sevdiklerimi, sana cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum... vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden (türkülerin sırtındaki muamma!) yazık bir nakarat bırakıyorum sana "ben sana gülüm demem gülün ömrü az olur" öç biter, biter şarkı, yaz olur...
__________________ Besiktas JK . | ||
|
28-02-2007, 14:38 | #12 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Sebebim Derler Ya... Ölümüm senden olur bilinsin ne uçsuz bir kan akışı ne buğusu kadehte rakının, ela ve sonsuz bir teneşir uykusu gözlerinin ağlamaklı bebeğine... acemi zamanlar silinsin ölümüm senden olur bilinsin sen istesen aslında bütün kafiyeleri eskitirsin aklında kalmayacak aklım başka kollar başka sarılmalar ve her defasında alsancak platonik rutubet kokacak aklına bir fikir gelecek bir çift iri memenin kuşkusuna fidye vereceksin bütün iklimlerin feri silinsin ölümüm senden olur bilinsin gözlerin bir içimçaydı bizansta, gözlerin, ela teneşir uykularıma kapanan kırık pencere.. Yılmaz Erdoğan
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:38 | #13 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Yalnızlık Neden gulmesin gul gibi yuzler; Nicin aglasin o guzel gozler; Niye sevgiye sevimsiz sozler, Soylenir diye sasar aglarim. Su gordugumuz reng-a-reng cicek, Sevdali bulbul, ari, kelebek, Yek digerini birakip gidecek: Vefasizliga bakar aglarim. Solmasin dersin sunbulum, gulum; Yarin elinden alacak olum; Butun dunyayi inletse unum; Caresizlikten cosar aglarim. Nes'e gizlenir, coker bir melal; Her vucud, her sey mahkum-i zeval; Son nefese kadar tukenmez cidal. Tukenmez derdim sayar aglarim. Yılmaz Erdoğan
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:38 | #14 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | YAGDIKCA Yer ile yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü Kavim göçlerinden bu yana ağlayan Ve durmadan cep kanyağı yakıcılığında Ezgiler çalan, çaldırtan, yakalatan Adı bende gizli bir kadındı İstanbul. Şehre bir yağmur yağdı ben ağladım. Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan Yalan dolan yoktu gözlerde yalnızca ses Verilmiş sözler birdi edilen yeminler sıfır Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden Bir aşkın izlerini yok edecek Başka bir aşk sipariş edildi yeniden Bir şehre yağmur yağdı ben ağladım Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında Ve buğularda yitirilen kimin adıydı Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu Soyulur muydu kabuğu hayatın Yoksa tüm vitamini kabuğunda mıydı Yağmur şehre bir yağdı ben ağladım Ben giderken en çok seni götürdüm Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcılar Yardan düşmüştüm yaralarım yârdan armağandı Kutsal kitabım da ziyan edilmiş sevgililer atlası Bense sevmeyi beceremedim Belki de sevilmeyi Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı Ben yağmur ağladım
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:39 | #15 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SON DURAK kilitlenmiş beton kanatları kuşların oksit gibi yakışkan bir mayışmayla ağarmış gün pas tutan kelimeler için bir iksir belki de ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği acıtmış ömrünü çekirgelerin medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü herkes kendi manşetinde satır arası hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu burası son durak inecekler için son fırsat bir daha ne süper ne mega kupon verilecek kalanlar şoförün evini göremeyecekler hiçbir zaman onları sonsuza götürecek, afaroz edilmiş bir merak burası son durak hafızada kalan tek numara için telefona uzanır elleri ölümüne randevulu insanların temize çekilemez not defterleri Yılmaz ERDOĞAN
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:39 | #16 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Kızım Berfin`e... Berfinim, içimin güler yüzü, yaşanılası iklimim hoşgeldin. (adımın çapraz yazılması kimin umrunda... denize düşen yılana öykünür biraz da...) bir aralık sızıverdin işte ömrümüzün en gevrek zamanı... çıt diyor kırılıyoruz, öfke kadar saydamız o zamanlar ve kırılgan bıçak kadar! kızım demeyi öğrettiğin için o tanrısal kokun ve gülüşündeki baban için ki hala zilleri çalıp kaçmak istiyorduk yarım yamalak aşk kırıntıları tabakta bırakılmış, yazık atılacak bir sevda haritası, hatta el değmemiş delilikler istiyorduk... çocuktuk daha büyümeye direniyorduk, iş toplantılarında lolipop zamanlar düşlüyorduk ama sızıverdin işte... bir avuç yeşil gevrek rokaydık, mayışmamıza bir limon yetecekti... biz garsonu bekliyorduk, sen çıkageldin... hoşgeldin berfinim... kızım kızgınlığım... bilmiyorduk daha, objektiflerin objektif olmadığını, ikimize yeter sanıyorduk ikimizin toplamı, meğer doyurmak çok zormuş içimizdeki hayvanı... habersiz geldin, kusura bakma ortalık biraz dağınıktı... şimdi hemen toparlarız sanıyorduk, olmamıştık daha... işin zor kızım, hem büyüyecek hem bizi büyüteceksin... baban mı var, derdin var kızım... hoşgeldin kızım, içimin gülen yüzü, hoşgeldin... Yılmaz Erdoğan
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:39 | #17 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne Dolmabahçe da çay tadında.... Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında... Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum... Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük... Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti... ... Soğuğun ve karanlığın vehameti! Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş, daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler, yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat! Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadı... YILMAZ ERDOĞAN
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:39 | #18 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | YEDİ UYUYANLAR MASALI biraz kekredir derler buranın suyu beşe beş dayanakları vardır duvarlarının çünkü toprak kayar uyku zamanı taş yerinde değil düşerken ağırdır asıl ki ağrı' da dipsiz kuyular yedi uyuyanlar mağarada telefon sesini duyarlar da üşenirken açmaya yedi uyuyormuş gibi yapanlar mağarada pamuk prenses çözmüş sorununu üvey annesiyle ayna fişeklemiyor artık güzellik meselesini -ayna ayna söyle bana, benden güzel var mı dünyada? -vallahi pamuk prenses var ama onunda yatağı kötü diyorlar kendini cüce zannedemiyor uyuyor çünkü yedi andavallılar biraz kekredir derler buranın masalları prens geliyor gerçi öpemiyor fakat uyku kokan ağızları ve aradan yıllaaaar yıllaaaaarrr geçiyor derken uyanıyor yedi den biri has****** diyor amma uyumuşum be çıkıyor kahvaltılık bir şeyler almaya dönmüyor fakat... ve derler ki altı keriz uyumaktadır hâlâ ege' de turistik bir mağarada...
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 14:39 | #19 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Ötesi saçakların buz kırgını soğuk fırtınalar boranlar yara doğru sanrılar durulur duyulmaz vakitlerden kehribar şehr-i sefahatti kol kanat gerilmiş kuşaklar tetikte babil'in asma bahçelerinde infazlar dünyanın yedinci cücesiydi sekiz harika insandan biri mavi bir yuvarlaktı hepsi kainat kadar büyük ve küçücük bir damla hayat kadar bu işten en çok sıkılanlardır peygamberler nefsi terbiye zemininde uhrevi bir ıslıktı en kabadayı mucizesi kolaydı çünkü bir olmazı anlatmak inanmak isteyene denizler yarıldı yarıdan sönük bir akşam yemeğinin ortasında bir düzine uhrevana kaldı kabarık hesap ve sonuncunun mucizesi mucizesizliği oldu kardeşlerim! kardeşlerim acele etmeyiniz hele bir ölelim de gerisi kolay! Yılmaz Erdoğan
__________________ Besiktas JK . | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |