|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
22-08-2008, 11:36 | #1 | ||
hüngürella Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 23 |
ARDAHAN DA GEZİLECEK YERLER: KALECİK KALESİ: Göle ilçesine bağlı Kalecik köyünün yaklaşık 450-500m. güneyinde, köyden gelen derenin oluşturduğu vadi eli Kura Vadisi'nin kesiştiği noktada sarp bir alana kurulmuştur. ŞEYTAN KALESİ: Çıldır ilçesinin Yıldırımtepe köyü civarında olan bu kalenin, Ortaçağ’da yapıldığı tahmin edilmektedir. Çıldır’a 1 km. uzaklıktaki Yıldırımtepe köyünün yaklaşık 1,5 km. kuzeydoğusunda bulunan Karaçay Vadisi’nde oldukça sarp bir alana inşa edilmiştir. MEVLİT MERKEZ EFENDİ CAMİİ: Ardahan şehir merkezinde Halil Efendi Mahallesinde, kalenin yaklaşık 150-200 m. doğusunda yer almaktadır. Giriş kapısında bulunan kitabeye göre, yapımı 1701 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu caminin yakın tarihlerde beden duvarlarının yarıdan yukarısı ve üst örtüsü yenilenmiştir. POSOF MERKEZ CAMİİ: Posof merkez camisinin minberinde kitabeye göre 1868 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Cami, boyuna dikdörtgen planlı olup, kesme taşlardan yapılmıştır. İç yapısı Osmanlı mimarisini yansıtmaktadır. Ayrıca caminin doğusunda yer alan dikdörtgen hazire alanında bulunan bir lahitte yazan 1771 tarihi caminin tarihinin minberindeki tarihinden daha eskiye dayandığını düşündürmektedir DERVİŞBEY CAMİİ: Ardahan da Tugay Komutanlığının yanında ki parselde inşaa edilmiş bulunmaktadır. Cümle kapısı üzerinde,iki tarafta yatay dikdörtgen panolar halinde yer alan yazılarda h.1285/m.1869 tarihi okunur.Yapıya adını vermiş olan Derviş Bey’in kimliği hakkında biyografik bilgi mevcut değildir.Caminin sağ ve sol tarafındaki panolarda “İslamdan daha yüksek bir şeref yoktur”ibaresi ve altında 1285 tarihi verilmiştir. Camii esas plan itibariyle dikdörtgen konumlu plan şemasına sahiptir.Girişin önünde yer alan mahfel,taşıyıcı ve kirişleme sistemiyle,ana hacmi iki bölüm halinde ifadelendirmiş, böylece içten ahşap kubbe dıştan,dıştan oturtma çatı ile örtülmüştür.Duvar kalınlığı 0.80m.olan yapının Minareside camii gibi muntazaman kesme taştan imal edilmiştir. ARDAHAN KALESİ: Ardahan Kalesi çevresinde yapılan Prehistorik araştırmalar, (M.Ö. 3500-2000) Eski Tunç Çağı’na ait yarlaşmanın varlığını ortaya koymuştur. Ardahan Kalesi, Osmanlı döneminde 16. yüzyıl ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle inşa edilmiş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Tarihi oldukça eskilere dayanan Ardahan Kalesi’nde yapılan kazılar bölgenin çeşitli krallıkların hakimiyetine girdiğine göstermektedir. Şehir merkezinin kuzeyindeki Halil Efendi Mahallesi ile şehir merkezini birbirinden ayıran Kura Nehri’nin hemen sol kıyısında bulunmaktadır. Kale mimari açıdan dikdörtgen planlıdır. Giriş kemerinin hemen üzerinde, yapıldığı tarih 1544 olarak yazılmaktadır. Dikdörtgen plan oluşturan sur duvarları, 745 m. uzunluğundadır. Baştan başa kare tabanlı ve çokgen planlı çok sayıda kule ile desteklenmiştir. SAVAŞI (CANCAK) KALESİ: Posof ilçesine bağlı Savaşır (Cancak) köyünün güneydoğusunda, üç yanı vadi ile çevrili sivri bir tepe üzerinde konumlandırılmıştır. KİNZİ KALESİ: Ardahan’ın yaklaşık 30 km. batısında Bağdeşe (Kinzodamal) köyünün kuzeyinde, Bülbülan Yaylası’nın güneydoğusunda yer alan bir kaledir SEVİMLİ KALESİ: Hanak ilçe merkezinin yaklaşık 18–20 km. güneydoğusundaki Sevimli (Vel) köyünün takriben 500 m. güneyinde, Kura Nehri vadisinde, yarımada biçimli sarp bir tepe üzerinde yer almaktadır. KURT KALESİ: Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 36 km. kuzeydoğusundaki Kurtkale nahiyesinin 1 km. güneyinde ve Gürcistan sınırında bulunmaktadır. Yakınındaki nahiyeye de adını veren Kurtkale’nin tarihi ve adını nereden aldığı konusunda kesin bilgi yoktur. KAZAN KALESİ: Ardahan’ın yaklaşık 12-13 km. kuzeydoğusunda, Kura Vadisi’nin nehrin akış yönüne göre sağında, vadinin sınırlandığı dil biçimindeki yükselti üzerinde yer almaktadır. Kesin tarihi bilinmeyen kale çevresinde, eski yerleşim izleri mevcuttur. ALTAS (UR) KALESİ: Ardahan- Hanak karayolunun 18. km’sindeki Altaş (Ur) köyünün doğusunda yer alan sivri bir tepe üzerine kurulmuştur. Tarihi kaynaklarda sadece adı ve yeri belirtilen kalenin, ilk yapım tarihi kesin değildir. Ancak 7.- 8. yüzyıldan beri bu kalenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. KIRNAV KALESİ: Hanak ilçesinin 5 km. güneyindeki Çayağzı köyünün yaklaşık 400 m. batısında Ardahan– Hanak karayolu üzerinde Hanak Çayı kenarında yer alır. Bu kalenin de kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak bugünkü kalıntıların, Ardahan Kalesi’ne ait kalıntılarla aynı duvar tekniğine sahip olması dikkat çekicidir. AKÇAKALE ADA ŞEHRİ KALINTILARI :Çıldır Gölü’nün içerisinde yer alan Akçakale Adası, doğal güzelliklerinin yanı sıra, birinci derecede arkeolojik sit alanıdır. Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 27 km. güneydoğusunda yer alan Akçakale köyünün hemen batısında bulunan bir ada şehrine ait kalıntılardır. ÇILDR / TAŞKÖPRÜ KİTABELERİ : Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 30 km. güneyindeki Taşköprü köyünde köyün kuzeyini sınırlayan kayalıkta, büyük bir kaya üzerinde yer alan bir kitabedir. Bölgedeki en eski kitabe olduğunu sanılan bu kalıntının Urartu Krallarından II. Sarduri’ye ait olduğu ifade edilmektedir HAŞİMOĞLU RASİM BEY KONAĞI Bakanlığımız Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 11.09.2000 gün ve 10089 sayılı yazıları ile Ardahan İlinde Bulunan Hamşioğullarına ait tarihi konağın incelenerek tescil ve mülkiyet durumu hakkındaki bilgilerin gönderilmesi istenilmiş olup, konuya ilişkin olarak yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilgi ve belgeler aşağıya çıkarılmıştır. Ardahan İli Karagöl Mahallesi, pafta 4, ada, parsel 29’ da yer alan tek katlı bina Ardahan –Göle asfaltı üzerinde batlık mimari tarzında yapılmış olup, bina Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 04.11.1994 gün ve 651 sayılı Kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Bakanlığımıza bir Dilekçe ile başvuruda bulunarak Konağın Hamşi oğulları adına yaptırıldığını belirten Ahmet ACAR isimli şahsın dilekçesinde belirttiği hususlardan dikkate alınarak Konağın bugünkü durumu inceleme sonucu aşağıdaki özellikleri belirterek rapor edilmiştir. Ardahan İl Merkezinde yer alan tek katlı ve dikdörtgen planlı bina bölgemizde yoğun olarak yapılan batlık mimarisi olarak tabir ettiğimiz bir tarzda yapılan Konak Kuzey- Güney istikametinde dış cephesi düzgün kesme bazalt taşından yalancı sütunlarla süslemeli olarak yapılmış, diğer cepheler yığna olarak inşa edilmiştir. Bina batlık mimari tarzının tipik örneklerinde olduğu gibi iç mekanında iç içe açılan odalar ve salonlardan oluşmaktadır. Bu tip binaların ısıtma sistemi peç olarak tabir edilen sistemdir. Binanın giriş cephesinde bulunan kapı üzerine sonradan eklenen bir Osmanlıca Kitabe bulunmaktadır. Bu Kitabe 1911 tarihlidir. Sonradan konulan bu kitabe Ardahan’da 3-5 7-9 Ocak 1919 tarihinde Ardahan Milli Şurasının 1.ve 2. Kongrelerinin burada yapılaması sebebiyle binanın bu tarihten önce Resmi karargah binası olarak kullanıldığını göstermektedir. Bina Ardahan İlinde yapılanı Milli Şuralarda Kongre binası olarak kullanıldığından ayrıca Milli Tarihimizde Önemli bir yere sahiptir.Konak, Cumhuriyetin ilk yıllarında da Resmi Hükümet Binası olarak bir süre kullanılmıştır. Ardahan İl Merkezinde Karagöl Mahallesinde yer alan tek katlı konak günümüzde Maliye Hazinesi adına tapuda kayıtlı olup, bina uzun süre Ardahan Devlet Hastanesi olarak kullanılmıştır. Hastane binası olarak kullanıldığı yıllarda Konağın kuzey cephesine iki katlı ek bir beton arma Hastane binası eklenmiştir.1994 yılından sonra bu bina ile birlikte tarihi konak Ardahan İl Sağlık Müdürlüğüne devredilmiş olup, bu tarihten sonra Sağlık Müdürlüğü Binası olarak hizmete sokulmuştur. DURSUN SOYLU KONAĞI Ardahan İl merkezinde, Halil Efendi Mahallesi’nde bulunmaktadır bu yapı XlX . Yüzyılın sonunda inşa edilmiş sivil mimari örneklerinden biridir. İki katlı olarak inşa edilen evin üzeri, eğimli piramidal bir çatıyla örtülüdür. Alt kat kapalı olup, bu kısımdakiler WC bölümleri bulunmaktadır. Yapının ana girişi kuzeydendir. Ayrıca üst kata dıştan ahşap bir merdivenle ulaşabilmekte mümkündür. Bu yapıda da duvarlar, bölgedeki diğer sivil mimari örnekleri gibi kalın tutulmuş olup, az sayıda pencereyle dışa açılmaktadır. Üst katta altı pencere, alt katta ise güneyde üç küçük mazgal pencereye yer verilmiştir. Evin batı cephesi ahşap destekler üzerine oturan bir küçük balkon olarak değerlendirilmiştir. Evin doğuda yer alan kapısı ile alt kata girilmektedir. Bu binanın yapısında tamamen düzgün blok taşlar kullanılmıştır. Kapı, pencere ve duvar özellikleri yörede bulunan Sarıkamış, Kars, Gümrü, Kafkas ve Gürcü bölgelerindeki sivil mimarlık örnekleriyle paralellik göstermektedir. Bu sivil mimarlık örneğinde duvarlar oldukça kalın tutulmuş olup, sağır denecek biçimde az sayıda pencereyle dışa açılmaktadır. Kapı ve pencereler dar ve yüksektir. Pencere ve kapı söveleri düzgün blokların dışa taşkın ve bir içe bir dışa ritmik bir biçimde kaydırmalı düzende yerleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Yapmadan Dönme İlimizi ziyaret eden turistlerin mutlaka gezmesi gereken çıldır gölü, aktaş gölünü gezmeden sazan balığı yemeden dönme, şeytan kalesi, Ardahan kalesi diğer kalelerimiz kulelerimiz gezmeden. Atatürk siluetini izlemeden festivallerimizi izlemeden Ardahan da canlı alabalık yemeden dönme. ARDAHAN DOĞUMLU ŞAİRLERİMİZ Halk Ozanları ve Şiirleri Ülkemizde halk şairleri ve halk hikâyecilerinin en çok yetiştiği yöre Ardahan’dır bunun bir çok sebebi vardır. Başta 93 harbi olmak üzere 1877–78 Osmanlı –Rus savaşı ve bunun sonucunda 40 yıl anavatandan ayrı kalması gelmektedir. Düğün ve derneklerde saz şairleri ile halk hikayecilerimiz can kulağı ile dinlenen insanlardır. Milli acıları ebedi ve milli duyguları besleme ve doyurma isteği başta gelir. İster saz vurmayan veya Ehl-i Dil, ister saz çalan deyişler söyleyen aşık , isterse yalnız halk deyişleri ve manzume yazanlar olsun, Ardahan ili en zengin halk şairleri ve hikayecilerinin ocağıdır denebilir yüzlerce halk şairi ve hikayecisi ile Ardahan’ın ne denli büyük bir mirasın sahibi olduğu artık bütün yöreleri biliniyor ve taktir ediliyor. Bunlardan bazıları. 1-Aşık Şenlik – 1850 yılında Çıldır’ın suhara ( yakın su) köyünde dünyaya gelmiştir. Hiçbir eğitim almadan üstün zekası nedeniyle halk meclislerine katılarak kendisini yetiştirmiştir. Şiirlerinden bazıları, Osmanlı Rus savaşında söylediği kahramanlık türküsü. Ehli İslam olan işitsin bilsin Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana İstese uruset neki var gelsin Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana Asker olan bölüh bölüh bölünür Sandınızmı Kars Kalesi alınır Boz atlar üstünde kılıç çalınır Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana 2-Aşık Zülali – 1873 yılında Posof’un Suskap ( Aşık Zülali) köyünde doğmuştur aşıklığının yanında İstanbul da ağabeyinin yanında eğitim görmüş Arapça ve Farsça öğrenmiş. 1904 yıllarında Türkçe ve din dersi öğretmenliği yapmış. Devrin en önemli aşıklarından Çıldırlı Aşık Şenlik, Narmanlı Aşık Sümmani savaşların ve felaketlerin olduğu dönemin çocuğu olarak yetişti. Yaşamı boyunca çok yer değiştirmek zorunda kalması nedeniyle aşk, tabiat, gurbet,ayrılık, memleket sevgisi, yoksulluk, nasihat ,tasavvuf ve sosyal hadiseler onların şiirlerinin başlıca temasını oluşturur. Üstadından öğüt istersen gönül Var otur yanında kal ağır ağır Herkesin ağzından akmaz şeker bal Düşünde edebin al ağır ağır Bakarsın yok iken var olduk neden Vücut yavaş yavaş tam olur beden Çekirdek topraktan biter bir fidan Büyüdükçe açar dal ağır ağır Yöremizin ünlü iki aşığı 1890 yılında Çıldırın Suhara köyünde bir araya gelerek bir atışma yaparlar. Bu atışmanın bazı bölümleri şöyledir. Şenlik Yine fikrim hayallandı uğraşır nara ile Tabipsiz derdi çekerim melhemsiz yara ile Arz ediben gitsem eğer pirin öz diyarına Menzilim bin yıllık yoldur tükenmez bir ay ile Zülali Yaman baktım çekti leşker bir ulu duğra ile Fethetti burcu semayı döğüşür sahra ile Sağolmaz yara çekeriz nah-nuyi kısmette biz Eğerki eflatun gelse tabib-i kübra ile Şenlik Serçe şahan ile eylermi savaş Sana kim dediki fil ile uğraş Yüzünden kar yağar gözünden ateş Şenlik gibi kahramanı gördün mü Zülali Der Zülali dön bak önünde ne var Kaçılmaz dört yanın çevrili duvar İster olsun ağzı kanlı canavar Ben yırtıcı çok aslanı görmüşüm. GÖLE İLÇEMİZ Göle ilçesi Yiğitkonağı (Türkeşen) boğazından geçmeden birleşen Kür ırmağının beş kolundan dört kolunun yayıldığı geniş bir düzlükte yer alır. Bugünkü ilçenin kuzey tarafında bulunan düzlük alanlar göl halinde idi. Suların çekilmesiyle yerini düzlük ve çayırlıklar almıştır. Bundan dolayı adına GÖLE denmiştir, (isim konusunda bir başka kaynak da şöyle der: Oğuzca da birikme anlamına gelen "KOL-KOLA KÖLE" adını vermişlerdir. 16. yüzyılda Osmanlılar bu ismi. GÖLE olarak değiştirmişlerdir. Göle, Ardahan sancağının güney tarafında bulunup adına bir zamanlar küçük Ardahan da denilmiştir. 646. fethinde Cizye'ye bağlanmıştır. 1939 yılında Cengizlilere geçmiş daha sonraları 1414 yıllarında Kars Akkoyunluların işgalinde kalmış 1414 yıllarında Akkoyunlular Göle'yi de işgal edip Atabekleri kendilerine tabi kılmışlardır. 1457'de Uzun Hasan Oltu, Göle, Ardahan üzerinden Tiflis'e akın ederken tabi kıldığı Atabekleri Gürcistan kralına karşı koruyup Gürcistan'a bağlanmaktan kurtarmıştır. Atabek Mirza Çabuk 1514'de Tebriz'den Osmanlı ordusuna azık vererek Kars'tan Göle'ye yönelmiş olan Yavuz'un baskısından korumuştur. Çabuk'un halefleri Safavilere tabi olduğundan Osmanlılar Ardanuç ile birlikte Göle ve Ardahan bölgesini alarak küçük Ardahan Sancağı adı ile Göleyi Erzurum'a bağlamışlardır. Bu sırada Küçük Ardahan güney kuzey Hoçuvan Germücük adlı dört nahiyeye ayrılıyordu. Bu yüzden bugün bile Hoçuvan Bucağına Küçük Göle denilmektedir. 1579'da yeniden Kars eyaletine bağlanan burada Han, Hamam, Cami varken çarşısı bulunmadığını yazar. 1828 tarihinden sonra Rus işgaline uğramış bu işgalden mal-can bulunmadığını yazar. 1828 tarihinden sonra Rus işgaline uğramış bu işgalden mal-can bakımından ağır kayıplar vermiştir. Ardahan, Çıldır Sancakları ile irtibatı kesilmiş bu kezde Oltu eyaletine bağlanmıştır, bu sırada Gümüşparmak 5 Dedeşen87 köyü merkez olarak seçilmiş idari işler buradan yürütülmüştür, adı geçen bu köyümüzde devre ait tarihi kümbet ve külliyat harabeleri mevcuttur. Bu tarihi bina halen cami olarak kullanılmaktadır. Daha sonra Otlu eyaletinden alınıp Ardahan'a nahiye olarak devredilmiştir, merdinik köyü ve nahiyesi adıyla bilinen Göle onuncu ordu gelinceye kadar Rus işgalinde kalmıştır. Onuncu ordu kısa bir zaman süre birliklerini geri çekince bu boşluktan yararlanan Rus birlikleri özellikle Ermeniler 1915 yılının Ocak ayında Göle'yi köyleriyle birlikte işgal etmişler. Ermeniler bugünkü adı Sürügüden (Hive) köyünü kılıçtan geçirmişler. Esengoğaz (kelpikör Köyünün tüm halkını samanlığa doldurarak yakmışlardır. Abdullah bey komutasındaki bir grup askerle Ermenilerin Göle'ye gelinceye kadar Dölekçayırlı Bedirhan bey, Arpaşenli Dursunoğlu, Şükrü bey, Gülizaroğlu Abdurrahman bey ve diğerleri ile birlikte Göle'yi savunmuştur. Ordumuza teslim edilmiştir. 1918 yılında kısa bir süre için ilçe elimize geçtiysede 30 ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondoros antlaşmasıyla kendi kaderine terkedildi. Bu tarihten kurtuluşa kadar sürekli Gürellerin saldırılarına uğrayan ilçe 30 Eylül 1920'de Oltu üzerinden gelen ordularımızın tarafından mahalli kuvvetlerinde desteği ile kesin olarak kurtarıldı. 30 Eylül tarihi her yıl Göle'de kurtuluş bayramı olarak çeşitli etkinliklerle kutlanır. Göle'nin kurtuluşunda emeği geçen büyük simalardan 8. alayın komutanı Servet bey, Haşimoğlu Aslan Bey, Haşimoğullarından Celal bey, Hoçuvan'ın Tikoş köyünden Gülizaroğlu Abdullah Bey, Dölekçayır köyünden ilçemizini tarihi şahsiyetleri Arif bey Bedirhanbey, Ağılyalo köyünden Dursun oğlu Şükrü bey yanatlı köyünden Şakirağa, da isimlerini sayamadığımız bir çok kahramana şükranlar. Göle'de Doğal Durum: Göle Kars'ın 72 km kuzey kesiminde 245.000 m'lik bir alana kapsamıştır. Güneyinde Kars veSarıkamış batısında Svsat ve Ardunuç ilçeleri kuzeyinde yeni ilimiz Ardahan doğusunda Susuz ilçesi bulunmaktadır. İlçe Merdinik tepesi adıyla anılan küçük bir tepenin eteğinde kurulmuştur. Buradan kuzeye doğru uzanan düzlüğe de Göle ovası denmektedir. ilçenin deniz seviyesine olan yüksekliği 2050 m'dir. Yüz ölçümü 1420 km2 dir. 1900 nüfus sayımına göre şehir merkezde 7518 köylerde 37.191 olmak üzere toplam köy ve ilçe nüfusu 44.703'dür. Türkiye'nin en yüksek yaylalarından biri olan Göle'nin güney kesiminde yüksek dağlar vardır. Kabaktepe 3050 m. Kars hudutundaki Samayat 3047 m. Bağtepe 2728 m. yükseklikte olan önemli dağlardır. Köylerin çoğu genellikle dağlarla ovanın birleştiği kesimle dizilmiş adeta bir çember gibi ovanın etrafını sarmıştır. İklim : ilçenin yüksekliği nedeniyle iklimi oldukça serttir. Kış aylarında termometre eksi 30'da kalır. Eylül ayında başlayan soğuklar, Mayıs ayına kadar devam eder. Kar, kalınlığı ortalama 1 m. geçer. Kışın hemen her gün sis ovaya fner, ancak öğle saatlerinde çekilir. Yaz aylarında sıcaklık ortalama 17 ile 30 derece arasında kalır, 30 dereceyi aşmaz. Yaz aylarının sıcaklığı yüzünden, iklimde sürekli değişiklik görülür. Özellikle kuraklık oldukça yoğun olur. ilçenin, bitki örtüsü, iklim koşullarıyla uyum içerisindedir, dağlık bölgeler ormanlarla kaplıdır. Düzlüklerde arpa, buğday, çavdar ve yulaf gibi kısa süreli bitkiler, yetişir, son yıllarda korunga, fiğ gibi bitkilerin ekimide yapıl maktadır. Küçük çapla sebzede yetiştirilir. ilçe yüzölçümünün %10 luk bir bölümü ormanlarla kaplıdır. Buradan yakacak odun ve kereste üretimi yapılır. 1946 da kurulan Göle orman işletmesinde köylüler, kesim teraslama ve taşıma işleminde çalışılır ve hemen ülkenin bir çok bölgesine kerestelik odun sevkiyatı yapılır. Hayvancılık Hayvancılık ilce halkının önde gelen geçim kaynağıdır Doğa ve iklim koşullarının elverişli" olmasından hayvancılık diğer geçim kaynaklarının önüne geçmiştir. Burada 93.000 koyun ve 70.000 civarında da büyük. Aynca, kırmızı, yerli ırkın verimi daha verimli olan ve ya diğer ırk hayvan yetiştirmek için kurulan devlet üretme çiftliğin (inekhanej de 700 koyun ve 600 de büyük hayvan beslenmektedir. Bu müessesenin kapladığı alan 29.000 dönüm yayla, mera ve çayırlık büyük bir arazidir. Arıcılık Arıcılık uzun yıllardır hobi olarak yapılırken çevre illerden gelen arıcıların özendirici davranışları ve bölge gelişmeler göstermektedir. Ticaret İlçede genellikle ticari hayvan ve hayvansal ürünlerin hayvan pazarı, yerli alıcılarla birlikte ilçe dışından gelen yabancı tüccarlarında katıldığı canlı bir merkezdir. Ancak seksenli yi Harda başlayan göç ticaret hayatını olumsuz etkilemiştir. Eğitim Hemen her köyünde ilk okul bulunmakla birlikte Çayırbaşı bucağında bir temel okul, merkezinde 3 ilk okul, bir orta okul, bir lise, birde kız sanat okulu bulunan ilçede eğitim düzeyi ülke ortalamasının üzerindedir. İLÇEMİZİN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ Bilinen tarihi M.Ö.680 yıllarına kadar uzanan ilçemiz sırasıyla Urartu Krallığı, Kafkasya'dan gelen Saka Türkleri, İran'dan gelen Arsaklılar tarafından işgal edilmiş daha sonra Bizanslıların hakimiyetine girmıştir.1 068 yılında Selçuklu hükümdarı Alparslan tarafından alınmış, 1768 yılında Osmanlılara bağlanmıştır. 1878de Kars'la birlikte Rusya'ya savaş tazminatı olarak verilmiş, 30 Eylül 1920'ye kadar Ruslarla Türkler arasında el değiştirmiştir. Bu tarihten sonra kesin olarak Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde yer almış, Ardahan iline bağlı şirin bir ilçedir. Çeşitli medeniyetlerin gelip geçtiği ilçemiz köklü bir kültür yapısına sahiptir, ilçe mum kendine has folkloru, örf, adet ve gelenekleri vardır. Kültürel varlığın bir bölümünü oluşturan tarihi eserler çeşitli uygarlıkların egemenlikleri ve el değiştirmeleri sürdürememiştir.Bülün bu zorluklara karşı yaşanan Bunlardan Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma hamam, cami, türbeler vardır. Özellikle Gümüşparmak (Dedeşen) köyündeki iki türbe Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleridir. Bundan başka kale kalınlılan.Uğuıtası. Yavuzlar. Gü notta köylerindeki Dört kilise, Uçkılise ve Kızı ikil ise Bizans döneminden kalma Önemli tarihi eserlerdir. (Yakı n zamana kadar bu tarihi eserlerin bulunduğu köyler bu isimlerle anılırdı.) Kalecik köyündeki Gazanfer Kalesi kalıntıları Çakırüzüm köyü yakınlarındaki maden suyu (Acısu|ormanlarımız ve buralardaki soğuk sular halkımızın ve ilçemize dışardan gelenlerin gezip gördükleri önemli yerlerdir. Yine Köprülü ve Sürügüden köyü yakınlarındaki kaplıcalar yaz aylarında ilçemizde yaşayan insanların ziyaret ettikleri başlıca yerlerdir. Folklor Göçebe hayattan toplumsal hayata geçişin en önemli özelliklerinden biride ilgili toplumun ortak foMo* özelikler dönemlerden geçmiş ve kendine özgü bir kültür yaratmıştır. Göle halkı törelerine oldukça sadık kalmıştır Bu adet ve gelenekler Ardahan ilinin birçok yerinde farklılıklar göstermesine rağmen adetlere verilen değer ve davranış şekli genel olarak aynıdır. Kıyafetler kalın ve yünlü, köy ve ilçedeki erkekler modern Türk erkeği kıyafeti giymekle birlikte şapka kullanır. Kışın soğuğa karşı şapkanın yerine "Tiftik" denilen yun başlık alır. Köylerde, kadınlar üç elek. yün kazak, yelek, hırka, başta da beyaz tülbent (Leçek) ve şal atkı kullanırlar. Bazı köylerde kadınlarımızın kofik denilen süslü başlık taktığı da görülür.Ayaklara genellikle yün, örme. nakışlı çoraplar giyilir. Yine köylerimizde yaşlı kadınlar etek Göle halkının giysileri günümüzde yöresel olmaktan çıkmıştır. Çağdaş giysiler geleneksel kıyafetlerin yerini almıştır. Örf ve Adetler A- Evlenme : Birkaç aşamadan sonra gerçekleşen nişan, çeyizin sergilenmesi kına gecesi davul zurna eşliğinde yapılan düğün. B - Kirvelik C - Bayram Görüşmeleri D - Doğum gelenekleri E - Dışarıdan gelen konuklara gösterilen özenli saygı şeklinde özetlenebilir. İlçedeki Sağlık Kuruluşları 1 - Devlet hastahanesi 2 - Ağıl Yolu Sağlık Ocağı 3 - Gümüş Parmak Sağlık Ocağı 4 - Kuytuca Sağlık Ocağı Yardım kurumu olarak yalnız Türk Hava Kurumu'nun şubesi vardır, ilçe karayoluyla Kars'a 85. km Ardahan'a 52 km. Erzurum'a 180km'dir Kaynak :Ardahan kültür il müdürlüğü | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |