Kiralık köşe, kelepirdir
'... Yarın bigün Beşiktaşımın yönetimine talip olduğumda adama sorarlar; bi taraftar sitesini mahkemeye verenden sporsever ya da spor adamı olur mu diye..' Feridun Düzağaç'ın Radikal Gazetesi'ndeki köşe yazısı;
Kiralık köşe, kelepirdir
İki hakemin dayak yediği Serkan Aykut gibi ağzı var dili yok bir adamın hakeme yumruk atmaya yeltenirken çekilen talihsiz bir fotoğrafın rüyalarıma girdiği bir hafta, düşmanı olduğum iddia edilen bir taraftar sitesinde yine güzel ve seviyeli küfürleri sineye çekmekle geçti. Zira o hakaret sahiplerine hukuki tepki vermek için 'düşmanı olduğum iddia edilen' sitenin başı ağrımasın diye var bu sine; ne sineymiş. Yarın bigün Beşiktaşımın yönetimine talip olduğumda adama sorarlar; bi taraftar sitesini mahkemeye verenden sporsever ya da spor adamı olur mu diye. Kahrım budur ancak Türkiye'nin tek küfürsüz stadının aboneleri, sevgi çiçekleri, sevdalıları mail adresime yollarlarsa cennetlik babamdan başlayan güzel küfürleri kendileriyle İstanbul adliyelerinde tanışmaktan zevk duyarım. Bir de dövmek kaşımak arzusunda olanlar var; vurunuz ancak gözde gözlük kıranın hapiste lafı ağzına tıkarlarmış. Bilinsin. Albüm satışlarımdan da endişe etmeyiniz; şarkılar forma giyse idi Ercan Saatçi liste başı olurdu. Ya da bir sevgili antu'cunun gerçekten çok içten bulduğum tespiti gibi "Fe De rahatsız bir kişiliktir; ciddiye almayalım". Özlü sözün hastasıyım.
* * *
Bir tek ben rahatsız değilim elbet futboldaki kazanma hastalığının insanı yücelten duyguları hiçe saymasından. Tuncay'ın kellesini almak bana mı kaldı ve bana ne; belki inanması zor ama kazandıkları bi dolu paraya rağmen meşhur tetikçiker çakarlar, uluyanlar, erenler ermişler, kongre üyesi olduğu kulübü her hafta içten içe vuran bilge ve bilgen dedeler, formasını giydiği takımın başarısına kahreden eski futbolcular ya da Atasoy fenerbahçelisinin güzel deyişiyle futbolcu eskileri... Yarın yarından da yakın bir kan gövde seli yaşayınca, belki pahalı bir fatura hesabı bir şeyleri fark ederiz. Allahtan Efkan kardeş askerden döndü; köşe boş kalmaz. Zaten Attila Gökçe dışında sevenim olmamış kırk haftadır. Ona sallamışım buna sallamışım onu asmışım bunu kesmişim ve ama hepsini bir eksende birleştirmişim; ahlak, sportmenlik, değer, vs. vs. Ne kadar eski ne kadar banal; kalbe giden yollarda tadilat var. Başıma ne geldiyse bu 'Evet ama...'lardan geldi zaten. Türkiye'de gün geçtikçe tırmanan gerilim, ebedi dostluk ezeli rekabet söylemini kan davasına, nefret dolu bir düşmanlığa dönüştürüyor. Ayıplar, çirkinlikler hep şaşkın bir şampiyonluk uğruna sineye çekiliyor. Herkes evinin önündeki çöpten memnun, ortalığı bok götürüyor. "Haklısınız özür dileriz bir daha olmayacak" denmiyor ne deniyor; "Evet ama"...
* * *
Her şeyin sorumlusu hindi Tuncay işte. Ne güzel bir Bülent Tulun yazısı yazmıştım oysa. Ne vardı da maçın üstünden birbuçuk saat geçmiş, libidon adrenalinin kemale ermiş tur atlamışsın yorulmuşsun soluklan ona buna inip binecek kondüsyonun vardı da, niye Laila'ya gitmiyorsun, sevgilinle buluş şov yapasın vardıysa gidip caddede tur atsaydın. Beğendin mi yaptığını; seni Fenerbahçe taraftarı bana bindirmiş sağ olsunlar; senin gibi hafif ve ucuz bir sporcunun yükü kahrımdan yanaklarıma düşen gözümün yaşından ağır değildir. Hoş sen hindileşmesen bu sefer Tulun yazısından dolayı onlar küfüredeceklerdi. Hoş geldin Efkan kardeş, Atamızın cumhuriyeti emanet ettiği zeki çevik gençlerimizin sana da hazır lafları vardır gönül dolusu testosteron dolusu, suya sabuna dokunma ama dünyanın en az sabun tüketen medenilerinin aşkla özdeş, cezalarında tutku indirimi bulunan Fransızlar olduğunu sakın unutma. Ah Paskal'a olan sana da oldu. Elin cebinde mi yine ve eminim delik yoktur.
* * *
Altan Tanrıkulu gerçekten değerli bir spor adamı ; "Hiçbir foruma girmem, okumam, okuyanları da anlamam" demiş. Bence sadece Altan değil, reyting uğruna, rant uğruna kardeşlerden düşman yaratan medya canavarının tüm kahramanları futbol takımlarının gerçek sahipleri olan taraftarların ne hale getirildiğini görmeli. Araya hakaret karıştırsalar da 'yönetenlerinden' ahlaksız değiller artık. 'Seyircisiz maç'ı adamdan saymayan zihniyet oyunun en önemli parçası 'seyirci'yi ,nefret düşmanlık ve ucuz zafer budalası haline gelmiş seyirciyi dikkate almalı. Yok aslında birbirimizden farkımız. Kazanan dışında küfreden diğerinden nefret ederiz. Foyamız ilk yenilgide ortaya çıkar. Efkan'ı Tanrı gönderdi. Ben bireysel sporlar ve sporcuları seçiyorum artık. Mesela şampiyon sörfçü Çağla Kubat'ı yazsam. Güneş tutulmuş bana ne. Ben tutulsam kimseler görmeden kimse seyredemeden; seyredenler çoğalınca bozulurmuş oyun. Affet beni baba.