Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 14:41   #106
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Greenspan’a göre daha önceleri müşterilerin gereksinimleri ve ham maddelerin bulunduğu yerler konusundaki bilgi yetersizliği yüzünden işletmeler gerektiğinden daha büyük stok oluşturmak ve daha çok işçi çalıştırmak zorunda kalıyorlardı. Bilgi niteliği yükseldikçe işletmeler de daha etkin çalışabilmeye başladılar. Bilgi teknolojileri mal teslim sürelerini kısalttığı gibi yenilik yaratma sürecini de hızlandırdı ve düzgünleştirdi. Sözgelimi Greenspan bilgisayarla örnek yaratma sayesinde tasarım sürelerinin büyük ölçüde kısaldığını ve mimarlık kuruluşlarındaki personel gereksinimin azaldığını, tıpta teşhislerin daha çabuk, daha kapsamlı ve daha sağlıklı yapılmasına yol açıldığını söylüyordu.

Sözü edilen teknolojik yeniliklerin 1990’ların sonlarında beklenmedik bir üretkenlik patlamasına yol açtığı görüldü. Üretkenlik 1990’ların başlarında yılda yüzde 1’in altında artarken bu oran anılan on yılın sonlarına doğru ekonomistlerinin beklentilerinin çok ötesinde gerçekleşerek yılda yüzde 3’e erişti. Daha büyük üretkenlik, işletmelerin enflasyona yol açmadan daha hızlı bir büyüme sağlayabileceği anlamına geliyordu. İşçilerin ücret atışı konusundaki beklenmedik ölçüde ılımlı talepleri de - olasılıkla ekonominin hızlı gelişmesi yüzünden çalışanların işlerini daha zor koruyabileceklerini düşünmeleri nedeniyle - enflasyon baskılarının azalmasına yardımcı oldu.

Bazı ekonomistler Amerika’nın enflasyona yol açmadan da büyük bir hızla büyüyebilen bir “yeni ekonomi”yi birdenbire geliştirdiği görüşüyle alay ettiler. Küresel rekabette yadsınamaz bir yoğunlaşma olmakla birlikte Amerika’daki pek çok endüstrinin bundan etkilenmediğini belirttiler. Bilgisayarlar Amerikalıların ticaret yapma yöntemlerini değiştirmekle birlikte işletme faaliyetlerde yeni karmaşalar da yaratıyorlardı.


Buna karşılık, ekonominin önemli bir “yapısal değişme” içinde bulunduğunu söyleyen Greenspan’a hak veren ekonomistlerin sayısı çoğaldıkça tartışmalar da, gittikçe artan bir biçimde, ekonominin değişip değişmediği konusundan daha çok bu beklenmedik güçlü gelişmenin ne kadar sürebileceği hakkında yapılmaya başlandı. Yanıt kısmen ekonominin en eski ögelerinden biri olan emeğe bağlıymış gibi görünüyordu. Ekonomi güçlü bir biçimde büyürken teknolojinin yerinden oynattığı işçiler yeni ortaya çıkan endüstrilerde kolaylıkla iş buluyorlardı. Bunun sonucu olarak da 1990’ların sonlarında istihdam genel nüfustan çok daha hızlı bir biçimde artıyordu. Bahis konusu eğilim sonsuza kadar süremezdi. 1999 ortalarında 16-64 yaş arasındaki “olası işçilerin” yani işsiz olup ta bir iş bulabilirlerse çalışmak isteyenlerin sayısı yaklaşık 10 milyondu (toplam nüfusun aşağı yukarı yüzde 5,7’si kadar). Bu ise hükümetin anılan konuda istatistik toplamaya başladığı 1970 yılından beri gerçekleşen en düşük yüzde idi. Ekonomistler Birleşik Devletler’in giderek istihdam yetersizliği ile karşılaşacağı, bunun da ücretleri yükseltmesinin ve enflasyonu başlatmasının beklenebileceği ve Federal Rezerv’in de ekonomiyi yavaşlatma yolu aramak zorunda kalabileceği uyarısında bulundular.
  Alıntı ile Cevapla