Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31-01-2008, 01:37   #8
nvr32
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 7

7
Tecavüz Erkeklerin Sorunu
Değil midir?
Cinsel şiddetin suçluları erkekler olsa da, sorumlu olarak algılanmaya devam edenler, ya tecavüze sebep olarak ya da tecavüzü önlemeyerek, kadınlar olmaktadır ve kadınlar bir şekilde “kendilerinin” olan bu sorunu çözmek zorundadırlar.

Cinsel şiddetten ne kazandıklarını anlattıklarında tecavüzün birkaç “hasta” adam tarafından yapılan kuraldışı bir hareketten daha fazla bir şey olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Başka hareketlerin sebeplerinin mantık yoluyla saptanması gibi, aynı şekilde, tecavüzün sebepleri de saptanabilir. Tutuklu tecavüzcüler bazı erkeklerin bu kültürde cinsel şiddetin ödüllendirici yanını öğrendikleri için tecavüz ettiklerini söylemektedirler. Bu erkekler tecavüzü geçekte ödüllendirici, düşük riskli bir eylem olarak algılamaktadırlar.

Erkekleri tecavüz etmeye iten şeyin ne olduğunu sormak yeterli değildir. Aynı zamanda cinsel şiddet barındıran kültürlerde tecavüzün nasıl mümkün kılındığını da sormamız gerekiyor. Tecavüzü kabul veya inkâr eden erkeklerin gerçekliği kurgulama biçimleri cinsel şiddeti besleyen gerekçe ve özürleri ortaya koymaktadır.

Kabul edenler tecavüzün kadınlar üzerinde duygusal etkisinin farkındadırlar; kurbanlarının kendilerini güçsüz, aşağılanmış ve alçaltılmış hissettikleri inancıyla tatmin olurlar, zaten kadınların kendilerini öyle hissetmelerini isterler. Yani kabul edenler tecavüz ettiklerinde ne yaptıklarını bilen, cinsel şiddetten aldıkları tatmini artırmak için kendi algılama yeteneklerini kullanan ve sonra da suçu ortadan kaldırmak için özürler bulan erkeklerdir.

Cinsel şiddet taşıyan bir başka tür erkek olan inkârcılar ise tersine, değerler sisteminde onları tecavüz etmemeye zorlayan hiçbir sebep olmadığı için tecavüz ederler. Bu erkekler davranışlarında bütünüyle haklı olamasalar bile, durumun öyle gerektirdiğine dair gerekçeler ileri sürerler. İnkârları kültürümüzdeki genel tecavüz kalıp yargılarından türetilir ve her ikisi de sonunda kurbanın varlığını inkâr eden iki farklı biçim alır.

İnkârcılar ya kurbanlarının duygularının farkında değildirler ya da kültürel kalıp yargılara uygun olarak tecavüz bir kere başladıktan sonra kurbanın gevşeyip bundan zevk alacağını varsayarlar. İnkârcılar kendilerinin farkında olmayan erkek türünün temsilcileridir ve algılama yeteneğinden o kadar yoksundurlar ki, kadınlara yönelttikleri cinsel şiddetin anlamını kavrayamamaktadırlar.

Erkekler tecavüz edebilirle, çünkü kurbanların, tecavüzcülerin onları yerine getirmeleri için zorladıkları rol dışında gerçek ya da sembolik bir anlamları ya da değerleri yoktur. Bu tür erkeklerin cinsel şiddet yoluyla elde ettikleri tatmin, kültürümüzde erkeklerin kadınları nesneleştirmelerine fırsat veren bir aşırılığı ortaya koymaktadır. Kadınlar hakları ve duyguları olan insanlar değil, birer şaka, hedef, cinsel meta, kullanılması ve ele geçirilmesi gereken mallardır. Eylemleri duygusuz, anlamsız bir nesneye yöneltildiği için, duygular erkeklerin cinsel şiddet taşıyan davranışlarını kısıtlamaz. Kadınları değersizleştiren ve onları faydalanabilir nesnelere ya da mülkiyete indirgeyen hiyerarşik toplumsal cinsiyet ilişkileri ve bunlara karşılık gelen değerler, duygu kurallarını etkisiz kılarak, erkekleri tecavüz için güçlendiren faktörlerdir.

Eğer feminist teorinin ileri sürdüğü gibi, cinsel şiddet ve onun bütün görünümleri ataerkil toplumsal yapının kaçınılmaz bir sonucu ise kendi başına hapishanenin kadınlara yöneltilmiş cinsel şiddeti ortadan kaldırmak için bir çözüm olmadığı açıktır. Cinsel şiddet taşıyan erkeklerin tümünü kaç hapishane alacaktır? Ancak toplumda mikro ve makro düzeylerde yaşanacak derin bir toplumsal değişme, kültürümüz içindeki tecavüzü destekleyen unsurları ortadan kaldırabilir. İlk iş olarak tecavüzü önemsizleştiren, yansızlaştıran ve cinsel şiddetin kabul edilip ödüllendirildiği bir kültür ortamında yaşamamıza sebep olan özür ve gerekçeleri kabul etmeyi reddetmeliyiz. Kadınların tam insanlar olarak haklarını sınırlayan ve bu haklara uygun olarak hareket etmelerini ve erkeklerle eşit olmalarını önleyen engeller ortadan kaldırılmalıdır. Aile içindeki şiddetin köklerinin kadınların yapısal bağımlılıklarında yattığını kabul etmeli ve dolayısıyla bu şiddetin daha büyük toplumsal sorunun sebebi değil, bir belirtisi olduğu görmeliyiz. Bunun gereği olarak, fail kim olursa olsun kadınlara yönelik suçlarda, erkekler ve tanımadık kişiler söz konusu olduğunda uygulanan cezalarla aynı ağırlıkta cezalar verilmelidir. Bu kabul edildiğinde, kadınlar bugüne kadar gözden kaçan bütün suçları duyururken kendilerini daha güvencede hissedeceklerdir.

Shields’e göre bütün erkekler potansiyel tecavüzcüdürler, çünkü “insanlığın tarihsel evrimi sırasında ihtiyari bir tepki olarak gelişen tecavüzü de içeren çiftleşme stratejisine sahip olan erkekler doğal seleksiyon ile diğer erkeklerden üstün duruma geçerler.”

Sonuç olarak erkekler cinsel şiddetten sorumlu olmalı ve kadınların taciz edilmelerini destekleyen erkek kültürünün yapısını değiştirmek için birlikte çalışmalıdırlar.

[FONT='Times New Roman','serif'] Bütün çabalara karşın bugün inanıyorum ki, erkekler cinsel şiddetin kendilerinin bir sorunu olduğunu kabul etmedikçe, kökten bir değişiklik olmayacaktır.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla