Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Kitap Özetleri

Cevapla
 
LinkBack (1) Seçenekler Stil
Alt 31-01-2008, 01:31   #1
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Icon16 Tecavüz - Cinsel Şiddeti Anlamak kitabının özeti

Kitap adı: Tecavüz - Cinsel Şiddeti Anlamak kitabının özeti

[FONT='Times New Roman','serif']Tutuklu Tecavüzcüler Üzerine Bir İnceleme[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
Yazarı: Diana SCULLY

© METİS YAYINLARI

[FONT='Times New Roman','serif']KASIM 1994[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:32   #2
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 1

1
İçeriye Bir Bakış
Bilimin objektif olduğu iddia edilse bile, bilginin büyük bir bölümü ataerkil ideolojinin inançlarını yansıtmaktadır. Feministler bu “evrensel” erkek doğrularının kadınlar için en iyimser bakışla hiçbir anlam taşımadığını, en kötümser bakışla ise yabancılaştırıcı ve ezici olduğunu ileri sürerler.

Dikkatleri kurbanlaştırılmış kadınlar üzerine yoğunlaştırmak, cinsel şiddet içeren erkek dünyası için yeterli bir tehdit de oluşturmamaktadır çünkü erkek cinsel şiddetinin ipucu kadınlarda değildir. Gerçek şu ki; konuyu kadınlar üzerine yoğunlaştırmak, kurbanı suçlamaya ve tecavüzün erkeklerin sorunu olmaktan çok kadınların sorunu olarak algılanmasına yol açabilir. Kadınlar cinsel şiddet kullanan erkeklerle aynı gerçeği paylaşmadıkları için kendilerine tecavüz eden erkeklerin dürtülerini ve gerekçelerini açıklayamazlar. Böyle bir içgörü ancak tecavüz eden erkeklerin toplumsal kurgularına müdahale etmekle ve bu kurguyu eleştirel gözle incelemekle elde edilebilir.

Tutuklu erkekler diğer tutuklular dâhil olmak üzere kimseye güvenmez, kişisel ve duygusal olarak önemli buldukları konularda kendi aralarında konuşmazlar. Duygusallık hapishanede zayıflık olarak yorumlanır ve zayıflık da kolayca yaralanabilmek anlamına geldiği için duygular gizli tutulur.

Bizimle görüşürken gönüllü olarak bilgi veren bir mahkûm, aynı bilgiyi danışmanına vermeyeceğini sık sık belirtirdi. Bu sebeple, hapishanedeki görevli personel tarafından yürütülen araştırmaların geçerliliği tartışılır.

Sınırlı sayıdaki yöntemsel literatüre dayanarak ve hapishanedeki erkekler geleneksel erkekliklerini özellikle sergileme eğilimi taşıdıklarından, tecavüzcülerin kadın görüşmecilerle daha açık konuşabileceğini tahmin edebiliriz.

Hapishane görevlisi-mahkûm karşıtlığı ve hapishanelerdeki tekdüze kurallarla kuşatılmışlık, ikinci derecedeki varlıklar olarak kabul edilen suçlulara katı ve otoriter bir yaklaşımla insanlık dışı davranılmasına yol açar. Mahkûmlara kendilerinin araştırma açısından uzman, araştırmacının ise söyleneni olduğu gibi kaydeden kişi olduğunu belirtmek, ilişki kurmayı kolaylaştırdı. Sonra, bazı erkekler de bir sırdaşa ya da günah çıkaracakları birine ihtiyaç duydukları için gönüllü olabilirler. Araştırmanın yapısı kendilerine açıklandığı halde, adamlardan bazıları, hatta birkaçı ağlayarak, bu deneyimlerinin terapi ya da katarsis yerine geçtiğini söylediler.

Erkeklerden birkaçı görüşmeleri izleyen aylarda bana yazarak bağlantıyı sürdürmeye çalıştılar. Mektuplar genellikle duyarlı ve etkileyiciydi.

1974’te kabul edilen Ulusal Araştırma Yasası’na göre insanları konu alan araştırmaları denetlemekle görevli ulusal bir komisyon kuruldu. Bu komisyonda yer alan kurum ve topluluk temsilcilerinden oluşan Kurumsal Gözetim Kurulları, üniversiteler gibi federal fonları kullanan kurumlardaki araştırmaları onaylayan ve yönlendiren bir heyetti. Bazı araştırmacılar federal kurallar konusunda çok eleştireldi. Bu kuralların yürüyen araştırmaları zorlaştırdığını hatta yer yer sansürcülükle eş anlamlı olduğunu düşünüyorlardı. Ahlaki olarak şu soruyu cevaplamak gerekiyor: İnsanlar bilim adına nereye kadar kullanılabilirler?

Hapsedilmiş insanların kendi istekleriyle bilgi vermelerini sağlayabilmenin çeşitli zorlukları vardır. Mahkûmların kapatılmış olarak yaşıyor olmaları, hapishane görevlileri ve disiplin kurulları ile işbirliği içindeymiş gibi görünme ihtiyaçlarıyla birleşince, mahkûmların özgür seçimlerinin ve kararlarının kısıtlanacağı açıktır.

Belirli şartlar altında, araştırmacıların, yetkililer için faydalı bilgiler bile verseler haber kaynaklarını korumak zorunda olduklarına inanıyorum.

İyi bir araştırma ancak kaynak kişiler dürüst davranmalarının cezasını çekmeyecekleri garantilendiğinde yapılabilir.

Araştırmacılar yerine getirilmesi zor bir ikilemle karşı karşıyadırlar: Bir taraftan ahlaki olarak kaynak kişilerini korumak zorundadırlar, diğer taraftan yasal olarak böyle bir hakları yoktur. Dahası, araştırmadan hemen önceki dönemde araştırma izinlerinin araştırmacıların dosyalarına ulaşmak için kullanıldığı birkaç olay olmuştu.

Kayıtlardaki bilgilere ve suçluların kendi algılarına dayanarak üç farklı tecavüzcü tipi ortaya çıktı. 47 kişinin oluşturduğu ve kurbanlarına tecavüz ettiğini kabul eden en büyük grup, kabul edenler grubuydu. 33 tecavüzcüden oluşan ve pek çok bakımdan kabul edenler grubundan daha ilginç olan ikinci grup ise inkâr edenler grubuydu. Bu erkekler kurbanlarıyla cinsel ilişkide bulunduklarını kabul ettikleri halde, hareketlerinin tecavüz olduğunu kabul etmiyorlardı.

34 erkeğin oluşturduğu 3. grup ise kurbanlarıyla herhangi bir cinsel ilişkiye girdiklerini inkâr eden gruptu. Kendilerinin yanlış teşhis kurbanı olduklarını düşünüyorlardı. Ya kurbanlara tecavüz etmemiş fakat başka suçlar işlemişlerdi ya da bir başkası kurbana tecavüz ettiği sırada o mekânda bulunmaktaydılar.

[FONT='Times New Roman','serif']Hapishane koşullarında araştırma yapmaya niyetli olan herkese tavsiyem sabırlı ve her şeye hazır olmalarıdır.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:33   #3
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 2

2
Sorun Tecavüzdür
Son elli yılda, tıp, tecavüzü önleme ve denetim altına alma adına psikoterapi’nin yanı sıra, değişen derecelerde de olsa, iğdiş etme, psiko-cerrahi, elektro-şok, hormonlara ve beyine uygulanan ilaç tedavisi gibi yöntemlerin hepsini denedi. Öte yandan tecavüzcü erkekler aynı toplumsal sınıftan olmasalar da, bu tür “tedaviler” genellikle kendilerini bu müdahaleci yöntemlerden koruma olanaklarından yoksun olan düşük-statülü erkeklere uygulandı. Hukukta tıbbın yeri ve etkinliği konusu her geçen gün daha tartışmalı duruma gelse de, psikiyatri bugün de hukuk sürecinin ayrılmaz bir parçası olmakta devam ediyor.

Denetlenemez erkek cinsel isteği, kuşkusuz, kadınların doğal edilgenliği inancına karşılık düşen, doğal olarak sınır tanımayan ve terbiye edilemez görünen erkek cinselliği ile ilgili geleneksel imgeyle uyumludur.

Karpman’a göre “cinsel psikopatlar, doğaldır ki, toplumsal bir tehdit kaynağıdır, ama bu eylemleri kasıtlı olarak ve kötü niyetle yapan bilinçli kişiler olarak görülmemelidir; çoğu, söz konusu eylemi, ona, kurbanın yaşadığından daha çok acı veren bir hastalığın kurbanı olduğu için yapmıştır.” Hastalık varsayımı benimsendiğinde, birçok psikiyatr tecavüzün, gerçek hastalığın ya da derindeki kişilik bozukluğunun bir belirtisi olduğu sonucuna varmaktadır.

Tecavüzcülerle ilgili psikolojik araştırmaların birbirleriyle tutarlı olmadığı ve belirli bir sonuca ulaşmadığı söylenebilir. Sorun kısmen yöntembilimle ilgilidir. Bazı araştırmalar yeterli olmayan sayıda bir örnekleme dayalıdır. Denek bulmakta karşılaşılan zorluk nedeniyle tecavüz araştırmaları genellikle az sayıda denekle yapılmaktadır. Başka bazı araştırmalar, tecavüzcülerle, topluca cinsel suçlu diye adlandırılan ve aralarında oğlancıların teşhircilerin, röntgencilerin, hatta tarihsel olarak cinsel tercihlerinde patoloji gösterdikleri kabul edilegelen eşcinsel erkeklerin bulunduğu grupları ayrıştırmakta yetersiz kalmaktadır.

Groth tecavüzün cinsel olmayan doğasını vurgulamakla birlikte, sonuçta gene, “tecavüz her zaman belli bir psikolojik bozukluğun semptomudur” demekten vazgeçmiyor.

Geleneksel olarak tecavüzü kadınların davet ettikleri yollu iddia, desteğini, kriminolojinin bir alt dalı olan ve kurbanın suçun oluşmasındaki payını inceleyen kurban-bilimden almaktadır (victimology).

Kurban-bilim dalı kendini tamamıyla saldırganla özdeşleştirmekle suçlanabileceği gibi, tecavüzle ilgili olarak psikoanalitik teorinin kurbanı kötülemekte kullanabileceği teorik dayanağı sağladığı da söylenebilir.

Psikoanalitik terimlerle söylenecek olursa, kadın kişiliği üç ana unsurdan oluşmaktadır: narsisizm, mazoşizm ve edilgenlik. Mazoşizm kadınlara atfedilen bilinçdışı tecavüz edilme isteğinin nedeni olarak görülür.

Psikoanalitik literatürde cinsel şiddet kurbanları genellikle, kişilik özelliklerine ya da koşullara göre kategorilere ayrılır. Örneğin Littner, ne bilinçli ne de bilinçdışı olarak tecavüz edilme isteği taşıyan “gerçek kurbanlar” ile içten içe tecavüze uğrama yolunda mazoşist bir ihtiyaç duyan “profesyonel kurbanlar” arasında bir ayrım yapmaktadır. Littner’e göre cinsel yönden saldırıya uğrama ya da kötü davranılmayı, gerçek niyetleri hakkında hiçbir bilgileri olmasa da, derinden derine isteyen kişilerdir. Bu bilinçdışı isteklerinden dolayı, “kendilerini üstü örtülü biçimde tecavüzcüye sunar, o anlamda farkında olmadan tecavüzcüyle işbirliği yaparlar.” Herhalde başka tip suçların kurbanlarının, kurban olmak için, için için böylesi bir istek taşıdıkları, ya da onlara karşı işlenen suçlardan kendilerinin sorumlu oldukları yollu görüşlerin bu kadar sık dile getirilmediğini hatırlatmamıza gerek bile yoktur.

Tecavüz bir hastalık olarak görüldüğünde, saldırganın hasta olduğu kabul edilir. Saldırgan davranış, bireyin kontrolü dışında gerçekleştiğinden, hasta olduğu sonucuna varılan saldırgana tıbbi yardımda bulunulması gereği de ortaya çıkar. Kadınların bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi kendilerini kurban konumuna sokmalarıyla ilgili açıklama da benzer sonuçlar doğurur. Çünkü bu durumda da dikkatler saldırgandan çok kurban üzerinde yoğunlaşır. Böylece sorumluluk da, saldırgandan kurbana aktarılır. Tecavüzün kurbanın kendisi tarafından kışkırtıldığı yollu açıklamada öne sürülen gerekçeler, nesnellik iddiasına rağmen, teorinin ve dolayısıyla araştırmanın ne denli ideoloji tarafından belirlenmiş olduğunun çok iyi bir örneğidir. Bu, sözde bilimsel-tarafsız önermelerin kimin çıkarına hizmet ettiği konusunda en ufak bir şüphe yoktur. Bu ideolojinin etkisinin salt bilimsel dergilerin sınırları içinde kalmadığı da çok iyi bilinmektedir. Pek çok gözlemcinin ifade ettiği gibi, mahkemede yargılanan genellikle tecavüzcü değil, tecavüz kurbanıdır.

Cinsel şiddeti, dişil yetenek ve becerilerinin küçümsenmesine bağlayan Sanday’a göre, tecavüz, şiddet kültürünün bir unsuru ve erkek egemenliğinin ifadesidir.

Antropolojik araştırmalar, cinsel şiddetin, kültürel tutumlara, kadınlar ve erkekler arasındaki iktidar ilişkilerine, kadınların içinde yaşadıkları topluluğun erkeklerine göre bulundukları toplumsal ve ekonomik statüye ve toplumdaki öbür şiddet biçimlerinin miktarına bağlı olduğunu gösteriyor.

Tecavüzün var olmadığı hiçbir modern kültür bulunmamakla birlikte, sıklığı toplumdan topluma çok önemli ölçüde değişmektedir ve Amerika Birleşik Devletleri, tecavüzün en sık görüldüğü toplumların başında gelmektedir.

Bart’a göre tanımlar, özellikle yasal tanımlar, hâkim grubun inanç sistemini yansıtmaktadır. Bu yüzden, tecavüzün de facto (fiili) ve de jure (hukuki) tanımları, cinsiyetçi inançlar içerir, örneğin kocanın yasal karısına zorla dayattığı cinsel ilişki tecavüz olarak görülmez, diye devam eder. Gerçekten, birçok feminist, tecavüz yasalarının ve ilgili ceza hükümlerinin kadınları korumaktan çok, erkeklere ait, kusurlu olunca piyasa değeri düşen bir malı koruma amacı güttüğünü saptamıştır.

Weis ve Borges toplumsallaşmanın kadınları “meşru” kurbanlar, erkekleri de potansiyel saldırganlar olmaya hazırladığına dikkat çekmektedirler.

Üniversite öğrencisi erkeklerin kendileri hakkında söyledikleri ve kurbanlarının anlattıkları, üniversite flört ilişkilerinde cinsel saldırının olağan olduğunu açıkça gösteriyor.

Tecavüze neyin yol açtığı konusundaki teoriler önemlidir, çünkü saldırıyı önlemeye yönelik stratejiler ancak bunların ışığında saptanabilir.

[FONT='Times New Roman','serif']Pek çok feminist (ve feminist olmayan kişi), şiddet dolu ve onur kırıcı pornografik yayınların alabildiğine yaygınlaşmasını, cinsel şiddeti kabul edilebilir kılan kültürel ortamı besleyen etkenlerden en önemlisi (ama sadece biri) olarak görüyor.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:34   #4
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 3

3
Tutuklu Tecavüzcülerin Profili
Anneleri oğullarındaki cinsel saldırganlın sebebi olarak çeşitli şekillerde suçlayan literatür, anneleri özellikle ünlü bir psikiyatrın söylediği gibi; “baştan çıkarıcı ama reddeden” olmakla itham eder(Abrahamsen, 1963, 163). Bu görüşe göre tecavüz anne figürüne karşı, onu boyun eğmeye zorlayan düşmanca bir eylemdir. Eğer bu açıklama geçerliyse, tecavüzcülerin çocukluklarında annelerinden memnun olmadıklarını söylemeleri ve annelerine karşı olumsuz duyguları ifade etmeleri gerekmektedir.

Reddeden anne teorisinin aksine, tecavüzcülerin ve daha az bir oranda diğer grup suçluların babalarıyla sorunları vardı.

Tecavüz literatüründe kadının hâkim/başat olduğu ailelere yaklaşım ve annelerin suçlanması bu toplumda var olan erkek-merkezci önyargının cinsel şiddetin köklerinin ve sebeplerinin algılanmasını nasıl çarpıttığına bir örnektir.

Tecavüzcülerin çoğunun cinsel şiddet taşıyan davranışlarını açıklamak için bahaneler aradıklarını unutmamak gerekir. Çocukluk yıllarında aile içinde yaşanan şiddetin ve cinsel istismarın, yetişkinlerin toplum karşıtı davranışlarını mazur gösteren ve toplumsal olarak kabul edilebilir bahaneler olması nedeniyle bu erkeklerin kendi çocukluklarında yaşadıkları kurbanlaştırma olaylarını azımsamak yerine abartmalarının kendi çıkarlarına olacağı düşünülebilir.

Elimizdeki veriler erkeklerin ne “hasta” oldukları için tecavüz ettikleri yaygın tezini desteklemektedir ne de bir grup olarak tecavüzcülerin akli dengelerinin diğer grup suçlulardan daha bozuk olduğunu ortaya koymaktadır.

Tecavüz etmekten tutuklanan erkeklerin birkaçı o kadar çok kez tecavüz etmişlerdi ki, tecavüzleri sırasındaki yaşadıklarının ayrıntısını birbirinden ayırmakta güçlük çekiyorlardı. Hangi tecavüz suçundan mahkûm olduklarından bağımsız olarak erkekler değişmez bir biçimde, en az şiddet taşıyan ve imajlarına en az zararı dokunabilecek tecavüz hakkında konuşmaktan yanaydılar.

Bir toplumdaki bütün bireylerin toplumsallaşma süreci içinde bir dereceye kadar da olsa ortak değerlerden etkilendiklerini bilmek önemlidir. Bu nedenle tecavüz eden erkeklerin, daha aşırı eğilimleri olabilirse de, diğer erkeklerden çok farklı değerlere sahip oldukları düşünülmemelidir. Fark, inancın türünde değil, derecesindedir.

Eğitimin tecavüzcüler üzerinde açıkça gözlemlenebilen olumlu etkisine karşın, diğer grup suçluların tutumu üzerinde hiçbir etkisi olmamıştı. Tecavüzcüler ve özellikle inkârcılar ne kadar fazla eğitim almışlarsa kadınlara karşı tutumlarının o kadar liberalleştiği görüldü. Buna karşılık eğitimin, iş hayatı ve ev içi boyutunda daha liberal eğilimlere yol açmasına karşılık saygınlık boyutunu etkilemediği ortaya çıktı.

Veriler bize “yüceltme” ya da “saygınlık” değerlerinin eğitimle bile değiştirilemeyecek biçimde kemikleşmiş değerler olduğunu göstermektedir. Erkeklere kadınlardan daha fazla ayrıcalık tanıyan ve kadınların erkeklerden daha iffetli davranmaları gerektiği gibi bir çifte standardı teşvik eden değerler cinsel şiddetin anlaşılması için önemli olabilir. Kadınların iffetli olmasını talep eden erkekler belki de, kadınları kendileriyle aynı seçim haklarına sahip tam insanlar olarak kabul edemedikleri için kadınlara düşmandırlar. Bu tür tutumlar erkeklerin kurbanlarının “kurbanlığı hak etmiş” olduklarına ve “ettiklerini bulduklarına” inanmalarına izin verir. Gerçekten, kadınlara böylesi bir bakışı destekleyen kültürümüz tecavüzcülerin özür ve gerekçelerine yansımaktadır.

Brannon’a göre erkeklik dört temayı içerir:
(1) “Hanım evladı” olmamak – dişil olan şeylerin hepsinden sakınılması
(2) “Temel dişli” olmak – başarı ve statünün elde edilmesi, ailenin geçimini sağlamak
(3) “Kaya gibi sağlam” olmak – güçlülük, güven ve bağımsızlık
(4) “Göster gününü” tavrı – saldırı, şiddet ve cesaret

Hapishanede geçen zamanı değilse de eğitimin diğer grup suçlular için olmasa da tecavüzcüler için düşmanlığı azaltan bir etkisinin olduğu görüldü. Sezgilerimizle çelişen bu bulguların olası bir yorumu tecavüzcülerin içinde bulundukları durumda aranabilir. Kadından mahrum bir ortamda yaşama deneyimi, erkeklerin kadınlara atfettikleri değerleri değiştirebilir ve düşmanlık duygularını etkileyebilir.

Kadınlara karşı geleneksel ya da düşmanca tutumu olan erkeklerin kadınlarla ilişkilerinde kişisel şiddete de daha fazla yer vermeleri bekleniyordu. İnceleme bunun bütün erkekler için doğru olduğunu ortaya çıkardı, fakat yine de tecavüzcüler için bu ilişki daha güçlüydü.

Cinsel şiddet karmaşıktır ve tek bir basit sebebe indirgenemez.

Tutumlar ve tecavüz arasındaki ilişkiyi anlamanın en iyi yolu, erkeklerle tecavüzlerinin hemen ardından görüşmek gibi imkânsız bir stratejiyi kullanmaktan geçer.

[FONT='Times New Roman','serif']Elimizdeki veriler tecavüz eden erkekleri diğer erkeklerden ayıran tek tip tutumlardan söz etmeye izin vermezken, bu profile uyan erkeklerin gerek kendileri için önemli, gerekse tanımadıkları kadınlara yönelik cinsel şiddetin iyi birer adayı olduklarını göstermektedir.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:35   #5
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 4

4
Tecavüz Diye Bir Şey Yoktur:
Cinsel Şiddetin Haklı Kılınması
Sosyologlar, insanların başkalarının belli koşullarda yanlış olarak tanımladıkları hareketlerde bulundukları zaman, yaptıkları yanlışı inkâr etmek için çeşitli teknikler kullandıklarını ve kendilerini normal biri olarak tanıttıklarını uzun zamandan beri biliyorlar.

Tecavüz etmeyi öğrenirken, uygun sözcüklerden fazlası gereklidir. Cinsel şiddete başvuran erkeklerin kendilerine ve kurbanlarına nasıl baktıkları konusunu irdelerken rol-alma kavramından yararlanılabilir. Rol-alma cinsel şiddeti anlamak için önemlidir.

Başka birisi için üzülmek, “algıya göre rol-alma”nın sonucudur. İnsanların çoğunluğu için rol-alma duyguları güçlü normatif davranış dürtüleridir, çünkü toplumsal denetimin önemli bir parçası olan kendi kendini denetlemeyi teşvik eder (Shott, 1979).

Araştırmalar, herkesin üzerinde anlaştığı biçimiyle “popüler” tecavüzün, saldırganın yabancı olduğu ve silah taşıdığı saldırı olayları olduğunu ve özellikle kurbanın yaralandığı durumlarda çoğu insanın bunu tecavüz olarak tanımlamakta tereddüt etmediğini ortaya çıkardı. Öte yandan, kurbanın geleneksel toplumsal cinsiyet rol davranışı standartlarına uymadığı, örneğin içki içtiği, otostop yaptığı ya da barda karşılaştığı bir adamın arabasına binmeyi kabul ettiği durumlarda, bazı kişiler, özellikle erkekler, bu gibi durumlardan sonra meydana gelen cinsel şiddeti tecavüz olarak görmemektedirler.

Suçu kabul edenlerle inkârcıların, suçlarıyla ilgili olarak kendi anlattıkları resmi kayıtlarla karşılaştırıldığında bazı sistematik farklılıklar görüldü. Suçu kabul edenler genellikle suçlarıyla ilgili olguları değiştirmezken, suçu işlerken kullandıkları kaba güç ve şiddetin miktarını gerçekte olduğundan daha az gösterdiler. Buna karşılık inkârcıların bazıları, suçlarını en azından daha tartışmalı gösterme kaygısıyla olayları yeniden kurgulama ve değiştirme yoluna gittiler.

İnkârcıların davranışlarını haklı kılmak için, tecavüz yanlısı kültürümüzde var olan kadın kalıp yargılarından yararlandıkları gibi, kurbanlarını hem tecavüze katılmış olarak gösteriyor hem de tecavüzden onları sorumlu tutuyorlardı. Kurbanları karalama eğilimi inkârcılar arasında daha yaygın olmakla birlikte, suçu kabul eden erkekler arasında da birkaç suçlu, kurbanlarının kurban olmayı “hak ettiklerini” kanıtlamaya çalıştılar. İnkârcıların anlattıklarında altı tema işledikleri görüldü; bunlar o şekilde kurgulanmıştı ki, erkeğin davranışı doğru olmasa bile, hiç değilse anlatılan koşullar altında haklı ya da uygun görülebilecekti. Bu altı tema şunlardır:
(1) Kadınlar baştan çıkarıcıdır.
(2) Kadınlar hayır derken aslında evet demek isterler.
(3) Kadınlar sonunda gevşer ve bu işten zevk alırlar.
(4) İyi kızlara tecavüz edilmez.
(5) Tecavüz önemsiz bir suçtur.
(6) Maço (kabadayı) erkek.

Kültürümüzdeki genel-geçer kalıp yargılara ek olarak, psikiyatri ve kriminoloji, özellikle bunun kurban-bilim altdalı, geleneksel olarak tecavüzü haklı kılan gerekçeler üretmişler ve bunu genellikle, tecavüze uğramış kadını kendi baştan çıkarıcılığının kurbanı olarak göstererek yapmışlardır. Bu ideolojik pencereden bakıldığında, cinsel saldırganlık sanki iki tarafın üzerinde anlaştıkları bir cinsel ilişki biçimiymiş gibi görünmektedir.

İnkârcıların %31’i kurban hakkında daha abartılı bir görüş dile getirmektedir. Buna göre, kadın yalnız istekli olmakla kalmaz; hiçbir şeyden haberi olmayan erkeği cinsel eyleme geçmeye, baştan çıkarıcı tavırlarıyla o iter, dolayısıyla asıl saldırgan odur.

Yaptıklarının tecavüz olduğunu düşünmediklerini iddia eden erkekler, tecavüz olayı sırasında cinsel saldırıyı erkeğin bir ayrıcalığı olarak görmekteydiler. Başka bir deyişle, çoğu silahlı olduğu ve hatta bu silahı kullandıkları halde yaptıklarını ağır bir suç olarak görmüyorlardı. Silah tehdidine rağmen, kadının karşı koymayışını onaylama olarak yorumluyorlardı. Onların bakış açısından, kurban bu işten önemli bir yara almadan kurtulduğuna göre, ortada tecavüz denebilecek bir olay yoktu.

Başka konudaki inançları ne olursa olsun, cinsel şiddet kullanan erkekler, tecavüz eylemi bir kez başladıktan sonra, kurbanların gevşedikleri ve zevk aldıkları yollu kültürel kalıp yargıya inanıyor görünmektedirler.

Birçok araştırma, tecavüz kurbanlarının bu olaydan zevk almak bir yana, aksi yönde psikolojik sorunlar yaşadıklarını, bazı uç durumlarda, yaşadıkları yeri veya işi değiştirmek ya da okulu bırakmak zorunda kaldıklarını gösterdi. Dahası, tecavüzün yarattığı tahribat o kadar güçlüdür ki, tecavüze uğrayan kadınların çoğunluğunu cinsel yaşamları sekteye uğramakta, en azından tecavüzü hemen izleyen dönemde, bazen de daha uzun bir süre, tecavüze uğramış kadın normal bir cinsel ilişkiye girmek istememekte ya da bu ilişkiden zevk almamaktadır. Böyle olması da normaldir, çünkü kurbanın bakış açısından tecavüz, yaşamı alt-üst eden ve kadının yaşamının geri kalanında hiçbir zaman silinmeyebilecek bir duygusal iz bırakan bir deneyimdir. Kendileri tecavüz kurbanı olmamış kadınlar da, kadın oldukları, tecavüz edilebilir konumda oldukları için bunu çok iyi bilirler. Bu korku ve tecavüz tehdidi, birçok kadının yaşam biçimini, erkeklerin hiç düşünmedikleri ölçüde değiştirmelerine yol açmaktadır. Hayır, kadınların cinsel şiddetten zevk aldıkları doğru değildir.

Erkekler kendi yaptıklarını, kadınların tecavüzü hak eden “meşru” kurbanlar olduklarını kanıtlayarak haklı kılmaya ya da hafifletmeye çalışıyorlardı. Erkeklerin gözünde kadının saygınlıktan yoksun olması, erkeğe, kadından esirgenen kimi haklar tanımaktaydı.

Eylemlerini sıradanlaştırmanın yanı sıra bazı inkârcılar kendilerini tecavüz etmeye “ihtiyacı olmayan” bir adam olarak göstermeye çalıştılar. Örneğin, karıları ya da kız arkadaşları olduğunu söyleyerek bir kadına tecavüz etmek için hiçbir sebepleri bulunmadığını kanıtlamak istediler.

[FONT='Times New Roman','serif']Güç, rol-alma ile ters orantılıdır. Güçlü kişilerin, güçsüzlere kıyasla kendilerini başkalarının yerine koymak yani onların rolünü almak için daha az nedeni vardır. Daha az güçlü bir kişi için ise ötekinin tutumlarını anlamak ve davranışlarını öngörmek çok daha önemlidir (Thomas vd., 1972).[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:35   #6
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 5

5
Hiç Kimse Tecavüzcü Değildir:
Cinsel Şiddeti Mazur Göstermek
Tecavüzlerini kabul edenlerin birkaç tanesi, tecavüzün cinayetten daha kötü olduğu görüşünü ifade etti. Bu duyguları taşıyan ve tecavüz ettiğini kabul eden tipik bir tecavüzcü şöyle dedi: Tecavüz birini duvara fırlatıp ciğerlerini koparmakla ve bağırsaklarını çıkarıp atmakla aynı şeydir… Tecavüz cinayetten kötüdür… Kendimden iğreniyorum.

Davranışlarını örtbas etme tekniği olarak alkolün yararı bugüne dek daha çok bir özür olarak sağladığı avantajlar çerçevesinde tartışıldı. Alkol ve uyuşturucunun kişilerin davranışlarını haklı çıkarmak için de kullanılabilecekleri gerçeği uzun zamandır göz ardı edilmişti.

Tecavüzü kabul edenlerin alkol ve uyuşturucu kullanmalarının davranışlarını etkilediğini ve sebep olmasa da eylemlerine katkıda bulunduğunu söyleyerek davranışlarını bu şekilde bağışlatmaya çalışmaları kendi çıkarlarına uygundur.

Cinayetle sonuçlanan bir grup-tecavüze katılan ve kadını ortağının öldürdüğü konusunda ısrar eden bir adam şunları söyledi: Keşke “üzgününüm, üzgünüm” diyebilmenin ötesinde yapabileceğim bir şey olsaydı. Günde 24 saat bu duyguyla yaşıyorum ve bazen gece yarısı ağlayarak uyanıyorum.

Beş kurbanını silah zoruyla kaçırıp tecavüz eden, sonra da bıçaklayarak öldüren bir genç erkek imajını şu sözlerle düzeltmeye çalıştı: Fiziksel olarak cinsel ilişkiden [tecavüz] hoşlandılar. Bir kere bu işe bulaştıktan sonra karşı koymaları çok zordu. Onları öldürene kadar daima yumuşak ve naziktim. Ve öldürme hep birden oluyordu, öyle ki, hiçbiri ölümün gelmekte olduğunu fark etmedi.

Kendini kurbanlarının yerine koyma yetenekleri olmayan inkârcıların tersine kabul edenler tecavüzlerini başarmak ve zevk almak için kendilerini kurbanın yerine koyma yeteneklerini kullanmışlardı. Demek ki, kabul edenlerin görüşmeler sırasında oynadıkları “iyi adam” rolü tecavüz ettikleri sırada oynadıkları rol değildi.

Cinsel şiddet taşıyan erkeklerin büyük bir çoğunluğu tecavüz sırasında davranışlarından dolayı suçluluk ya da utanç duymamışlardı. Bu erkekler için cinsel şiddeti yöneten duygu kuralları duygusal tarafsızlık gerektiriyordu.
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:36   #7
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 6

6
Tecavüz: Düşük Riskli,
Yüksek Ödüllü Bir Suç
Farklı yorumlara rağmen bütün erkeklerin kendi bakış açılarından bize söyledikleri şey, tecavüzün düşük riskli, yüksek ödüllü (getirili) bir hareket olduğudur.

Tecavüzcünün bakış açısından kurban, asıl cezalandırılmak istenen kadın yerine ikame edilmiş olduğundan, kadınlara atfedilen “ortak sorumluluk”, intikam amaçlı tecavüz suçlarının önde gelen bir özelliğidir.

Griffin’in (1971) belirttiği gibi, kadınlar mal gibi görülüyorsa, “Başka adama ait bir kadına tecavüz etmekle bir erkek hem kendi erkekliğini ispatlamış hem de öbür adamı küçültmüş olur.”

Irkçılık ile cinsiyetçiliğin hem tarihte, hem de günümüzde birlikte etkili olmaları nedeniyle, en acımasız şekilde kurbanlaştırılan kadınlar, siyah kadınlardır.

Pornografi, özellikle kadınları kendilerine yönelik şiddetten haz alır durumda göstererek tecavüzü sıradanlaştırmakta ve erkekleri fantezilerine uygun şekilde davranmaya teşvik etmektedir.

[FONT='Times New Roman','serif'] Tecavüz efsanelerine ne kadar çok inanılıyorsa, cinsel yönden saldırgan davranışın bastırılması da o kadar zorlaşacaktır.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:37   #8
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 7

7
Tecavüz Erkeklerin Sorunu
Değil midir?
Cinsel şiddetin suçluları erkekler olsa da, sorumlu olarak algılanmaya devam edenler, ya tecavüze sebep olarak ya da tecavüzü önlemeyerek, kadınlar olmaktadır ve kadınlar bir şekilde “kendilerinin” olan bu sorunu çözmek zorundadırlar.

Cinsel şiddetten ne kazandıklarını anlattıklarında tecavüzün birkaç “hasta” adam tarafından yapılan kuraldışı bir hareketten daha fazla bir şey olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Başka hareketlerin sebeplerinin mantık yoluyla saptanması gibi, aynı şekilde, tecavüzün sebepleri de saptanabilir. Tutuklu tecavüzcüler bazı erkeklerin bu kültürde cinsel şiddetin ödüllendirici yanını öğrendikleri için tecavüz ettiklerini söylemektedirler. Bu erkekler tecavüzü geçekte ödüllendirici, düşük riskli bir eylem olarak algılamaktadırlar.

Erkekleri tecavüz etmeye iten şeyin ne olduğunu sormak yeterli değildir. Aynı zamanda cinsel şiddet barındıran kültürlerde tecavüzün nasıl mümkün kılındığını da sormamız gerekiyor. Tecavüzü kabul veya inkâr eden erkeklerin gerçekliği kurgulama biçimleri cinsel şiddeti besleyen gerekçe ve özürleri ortaya koymaktadır.

Kabul edenler tecavüzün kadınlar üzerinde duygusal etkisinin farkındadırlar; kurbanlarının kendilerini güçsüz, aşağılanmış ve alçaltılmış hissettikleri inancıyla tatmin olurlar, zaten kadınların kendilerini öyle hissetmelerini isterler. Yani kabul edenler tecavüz ettiklerinde ne yaptıklarını bilen, cinsel şiddetten aldıkları tatmini artırmak için kendi algılama yeteneklerini kullanan ve sonra da suçu ortadan kaldırmak için özürler bulan erkeklerdir.

Cinsel şiddet taşıyan bir başka tür erkek olan inkârcılar ise tersine, değerler sisteminde onları tecavüz etmemeye zorlayan hiçbir sebep olmadığı için tecavüz ederler. Bu erkekler davranışlarında bütünüyle haklı olamasalar bile, durumun öyle gerektirdiğine dair gerekçeler ileri sürerler. İnkârları kültürümüzdeki genel tecavüz kalıp yargılarından türetilir ve her ikisi de sonunda kurbanın varlığını inkâr eden iki farklı biçim alır.

İnkârcılar ya kurbanlarının duygularının farkında değildirler ya da kültürel kalıp yargılara uygun olarak tecavüz bir kere başladıktan sonra kurbanın gevşeyip bundan zevk alacağını varsayarlar. İnkârcılar kendilerinin farkında olmayan erkek türünün temsilcileridir ve algılama yeteneğinden o kadar yoksundurlar ki, kadınlara yönelttikleri cinsel şiddetin anlamını kavrayamamaktadırlar.

Erkekler tecavüz edebilirle, çünkü kurbanların, tecavüzcülerin onları yerine getirmeleri için zorladıkları rol dışında gerçek ya da sembolik bir anlamları ya da değerleri yoktur. Bu tür erkeklerin cinsel şiddet yoluyla elde ettikleri tatmin, kültürümüzde erkeklerin kadınları nesneleştirmelerine fırsat veren bir aşırılığı ortaya koymaktadır. Kadınlar hakları ve duyguları olan insanlar değil, birer şaka, hedef, cinsel meta, kullanılması ve ele geçirilmesi gereken mallardır. Eylemleri duygusuz, anlamsız bir nesneye yöneltildiği için, duygular erkeklerin cinsel şiddet taşıyan davranışlarını kısıtlamaz. Kadınları değersizleştiren ve onları faydalanabilir nesnelere ya da mülkiyete indirgeyen hiyerarşik toplumsal cinsiyet ilişkileri ve bunlara karşılık gelen değerler, duygu kurallarını etkisiz kılarak, erkekleri tecavüz için güçlendiren faktörlerdir.

Eğer feminist teorinin ileri sürdüğü gibi, cinsel şiddet ve onun bütün görünümleri ataerkil toplumsal yapının kaçınılmaz bir sonucu ise kendi başına hapishanenin kadınlara yöneltilmiş cinsel şiddeti ortadan kaldırmak için bir çözüm olmadığı açıktır. Cinsel şiddet taşıyan erkeklerin tümünü kaç hapishane alacaktır? Ancak toplumda mikro ve makro düzeylerde yaşanacak derin bir toplumsal değişme, kültürümüz içindeki tecavüzü destekleyen unsurları ortadan kaldırabilir. İlk iş olarak tecavüzü önemsizleştiren, yansızlaştıran ve cinsel şiddetin kabul edilip ödüllendirildiği bir kültür ortamında yaşamamıza sebep olan özür ve gerekçeleri kabul etmeyi reddetmeliyiz. Kadınların tam insanlar olarak haklarını sınırlayan ve bu haklara uygun olarak hareket etmelerini ve erkeklerle eşit olmalarını önleyen engeller ortadan kaldırılmalıdır. Aile içindeki şiddetin köklerinin kadınların yapısal bağımlılıklarında yattığını kabul etmeli ve dolayısıyla bu şiddetin daha büyük toplumsal sorunun sebebi değil, bir belirtisi olduğu görmeliyiz. Bunun gereği olarak, fail kim olursa olsun kadınlara yönelik suçlarda, erkekler ve tanımadık kişiler söz konusu olduğunda uygulanan cezalarla aynı ağırlıkta cezalar verilmelidir. Bu kabul edildiğinde, kadınlar bugüne kadar gözden kaçan bütün suçları duyururken kendilerini daha güvencede hissedeceklerdir.

Shields’e göre bütün erkekler potansiyel tecavüzcüdürler, çünkü “insanlığın tarihsel evrimi sırasında ihtiyari bir tepki olarak gelişen tecavüzü de içeren çiftleşme stratejisine sahip olan erkekler doğal seleksiyon ile diğer erkeklerden üstün duruma geçerler.”

Sonuç olarak erkekler cinsel şiddetten sorumlu olmalı ve kadınların taciz edilmelerini destekleyen erkek kültürünün yapısını değiştirmek için birlikte çalışmalıdırlar.

[FONT='Times New Roman','serif'] Bütün çabalara karşın bugün inanıyorum ki, erkekler cinsel şiddetin kendilerinin bir sorunu olduğunu kabul etmedikçe, kökten bir değişiklik olmayacaktır.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:38   #9
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Son Bölüm

Sonsöz:
Tecavüz Karşısında Kendini Savunmak
Kadınların pencerelerine taktırdıkları demir parmaklıklar bana göre cinsel şiddetin kol gezdiği bir toplumun en açık belirtisidir ve böyle bir toplumda hapishaneye tıkılanlar kurbanların kendileridir.

Tecavüz korkusu kadınların yaşam biçimini, suç korkusunun erkeklerin yaşamlarını kısıtladığından çok daha köklü biçimde kısıtlamaktadır.

Cinsel şiddete yatkın erkeklerin gözünde kadınlar, biri diğerinin yerini alabilecek nesnelerden ibarettir ve işlerini görecek olanın, şu ya da bu kadın olması hiç fark etmez.

Tecavüz suçunu işlediklerini kabul eden erkekler, tecavüzün kadınlar açısından ne anlama geldiğini iyi kavramış ve kurbanlarında uyandırdıkları korkunun hem farkında olan hem de bundan zevk alan adamlardır.

Batı kültürü, öngörülebilirlik, düzen gibi kavramları önemseyen ve kaos, düzensizlik gibi kavramların tedirgin ettiği erkekler üretmiştir; çünkü bilim, iş dünyası ya da tecavüz söz konusu olduğunda kaos ve düzensizlik denetlenmesi daha zor bir durumla karşı karşıya olmak anlamına gelir. Hiç unutmayalım ki, erkekler için cinsel şiddetin önde gelen bir işlevi, kadınlara egemen olmak ve onları denetim altında tutmaktır.

Tehdit içeren bir durumla karşılaşıldığında ne yapmak gerektiği, ne kadar risk alınabileceği, her kadının kendi bireysel kararına kalmıştır. Ve hiçbir kadın tecavüzden kurtulmayı başaramadığı için suçlanmamalı ya da sorumlu tutulmamalıdır. Gene de ben, bilginin güç olduğuna inanıyorum. Erkekleri ve suçu anlamanın, kadınlara, bundan yoksun oldukları durumlara göre büyük bir üstünlük sağlayacağını umuyorum.
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 31-01-2008, 01:40   #10
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
özet hakkında

Arkadaşlar bu sadece kitap özeti. Bu özeti bi arkadaştan buldum. Yani özet benim cümlelerimden oluşmuyor. Sadece bu bilgiyi verme gereği duydum. Teşekkür ederim.
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/kitap-ozetleri/51638-tecavuz-cinsel-siddeti-anlamak-kitabinin-ozeti/
Mesaj Yazan For Type Tarih
Kitap zetleri [Arşiv] - Beikta Forum ( 1903 - 2008 ) Taraftarn Sesi !. This thread Refback 26-02-2008 18:29

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 05:40 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580