Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-04-2008, 12:59   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci

I . Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci

A . Özelleştirmenin Tanımı :
Uluslar arası platformda 1970’li yıllarda baş gösteren uluslar arası para ve döviz kuru sis –
temlerinin ekonomilerde gerekli kıldığı yapısal değişiklik sonucu yeni bir ideolojik strateji uy-
gulama gündeme geldi . Sadece ekonomik değil , politik sonuçlar elde etmeyi hedefleyen stra-
tejinin adı özelleştirmedir . Daha önce özelleştirme tartışma ve denemelerine rastlanmakta ise de , 1970’ten sonra uluslar arası platformun gündeminde ağırlıklı olarak yer aldı . İlk önemli
denemeleri İngiltere’de Thatcher başlattı . Özelleştirme kelimesi , ilk defa 1983 yılında Wehs-
ter’s New Collegiate Dictionary’ın 9. baskısında yer almış ve “özel hale getirmek sınai ve ti –
cari hayattaki denetim ve mülkiyeti kamu kesiminden özel kesime aktarmak” olarak kullanıl –
mıştır. Kelimenin ilk kullanışı ise Peter F. Drucker’in 1969 tarihinde basılan “The Age of Dis-
countinuity” adlı çalışmasında “reprivatization” şeklinde olmuştu. 1976’da ise, Robert W. Po-
ole , bu terimi “privatization” olarak ele alıp “Reason Foundation” isimli eserinde kullanılmış-
tır . 1980’li yıllardan itibaren gerek günlük hayatta , gerekse iktisadi ve siyasi literatürde çok
yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı .
Günümüzde en çok bilenen ve kullanılan anlamı ile özelleştirme , “Devletin (kanunun) e –
lindeki iktisadi üretim birimlerinin mülkiyetinin ve yönetimlerinin özel sektöre devredilmesi –
dir.” bu yönü ile özelleştirme , mülkiyetin ve yönetimin kamudan özel sektöre doğru el değiş-
tirme sürecini ifade eder . Bir nokta da millileştirme ve kamulatırma politikalarının tersi ola –
rak nitelendirmek gerekir .
1 . Özelleştirmenin Gündeme Gelme Gerekçeleri :
Özellikle 1980’li yıllardan itibaren özelleştimenin neden güncelleştiğinin gerekçeleri tetkik
edecek olursak , bunu altında iki temel faktörün yarattığını görürüz . Bunlar da sırasıyla :
1. Özelleştirmenin birinci gerekçesi , uluslar arası arenada teknolojik değişmelerin çok hızlı
olmasıdır . Sektörlerin de , ayakta kalabilmek , piyasaya hakim olabilmek için yeni teknoloji-
lere adapte olma zorunluluğu vardır . Özel sektörün hızla değişen teknolojiye daha kolaylıkla uyum temin edilebileceği yarıca kıt kaynakların kulanımında kamu sektörüne daha başarılı ol-
duğu görüşüdür .
2. Özelleştimenin ikinci gerekçesi de ; hükümetlerin içine düştüğü mali krizler sonucu yeni
finansman yollarının aranmsıdır . Özelleştime ile yeni bir kaynak bulunmuş oluyordu . böyle-
ce işletmeler özelleştime ile gerek ülke içerisinde gerekse ükle dışında daha etkin bir şekilde
rekabete açılabilme şansını elde edeceklerdi . Bunun yanı sıra , hükümetlerde büyüyen bütçe
açıklarını kapatma ve azaltma yolunu bulmuş olacaklarıdı .
Bu bilgiler ışığında , Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) mülkiyetinin özel sektöre devri-
nin içeren özelleştirme , “dar anlamda özelleştime” olarak tanımlanır . Devletin iktisadi faali-
yetlerinin azaltan, sınırlayan veya ortadan kaldıran bütün uygulamalarda “geniş anlamda özel-
leştime” olarak tarif edilmiştir . Devletin elinde bulundurduğu ve ortak olduğu tüm işleri özel
sektöre devretmesi daha ilerki aşamalarda belediy hizmetlerinin , sağlık hizmetlerinin , eğitim
hizmetlerinin , hatta hapishane, polis ve milli savunma hizmetlerinin özelleştirilmesi sözkonu-
su olacaktır .

B . ÖZELLEŞTİRMENİN AMAÇLARI
Özelleştirmenin amacı , politik müdehalelerle zarar eden , bu yüzden bütçenin ve toplumun
Sırtında bir yük olan kamu işletmelerinden kutulmaktır . Her ülkede yangın , bir uygulama a-
lanı bulan bu politikalar sayesinde iş dünyasına önemli bir kaynak aktarıldığı , sermaye biri –
kim sürecine canlılık ve hız kazandırıldığı belirtilmektedir . Özelleştimenin amaçlarını beş a-
na başlı altında toplamamız mümkündür . Bunlar sırasıyla :
  • Özelleştirmenin iktisadi amaçları ,
  • Özelleştirmenin mali amaçları ,
  • Özelleştirmenin siyasi amaçları ,
  • Özelleştirmenin sosyal amaçları ,
  • Özelleştirmenin diğer amaçları .

1 - Özelleştirmenin iktisadi amaçları :
Özelleştimenin iktisadi amaçlarının başında , verimliliği artırmak yer alır . Bu amaç , özel sektör girişimcilerinin mal ve hizmet üretiminde iksadi kaynakları kamu sektörüne nazaran
daha etkin kullandığı varsayımına istinat ettirilmektedir . Özel sektörün etken kaynak kullanı-
mını gerçekleştirmesi yanında , üretim faktörlerinin verimliliklerinde artış sağlayabilmesi söz
konusu olmaktadır. Bu da özel sektörün yönetim anlayışı ile birlikte her iki kesimin girişimci-
lerinin davranış farklılıklarından ortaya çıkmaktadır . Neticede ; bu durumlar , temel iktisadi
problemlerin çözümünde özel sektörü daha başarılı kılmaktadır . İşte özelleştirme ile de , ka –
munun mülkiyet ve kontrolünde bulunan :
a . İktisadi üretim birimlerini
b . İktisadi faaliyet alanlarını
özel sektöre devrederek, söz konusu faaliyet alanlarında etkin kayanak kullanımının gerçek-
leşmesine zemin hazırlamaktır .
Özelleştimenin ikinci iktisadi amacı , serbest piyasa ekonomisini güçlendirmek ve buna iş-
lerlik kazandırmaktır . Bununla ilgili olarak serbest piyasa ekonomisi şöyle tarif edilmektedir.
Hür teşebbüs ve özel milkiyetin hakim olduğu,iktisadi birimlerin kararlarını fiyat mekanizma-
sını göstere olarak karar verdikleri ve tam rekabet şartlarının geçerli olduğu piyasa şeklidir.Bu şartlar altında özelleştirmenin basit bir mülkiyet devri değil,ekonomiye hareket ve canlılık ge-
tirdiği belirtilmektedir .
Özelleştimenin diğer iktisadi amaçları da ; tekelleşmeyi ortadan kaldırmak ,sermaye piya –
sasını geliştirmek ve ülkeye yabancı sermayeyi getirerek döviz gelirlerini artırmaktır . Ancak
gelişmiş ülkelerde bile kamuoyunda eleştiri konusu olan yabancı sermayeyi getirme şeklinde
olan bu özelleştirmenin gerçekten yabancılaştırma olduğu belirtilmektedir .Ülkenin iktisadi iş-
letmelerinin yabancılara devredilmesinin ulasal çıkar için büyük tehlikeler taşıyacağından söz
edilmektedir .Özelleştirmenin iktisadi amaçlarından biri de , Kamu İktisadi Teşebbüslerindeki
gizli işsizliği önlemektir . Bu amaca özelleştirme ile bulanacak çözüm , en kestirme yoluyla
çalışanların bir bölümünü sokağa atmaktan ibarettir .
Gizli işsizliği ortadan kaldıran bu durum da , işsizliğin artışına ve özelleştirme karşıtı hare-
ketlerin güçlenmesine yol açacak .Bu durumda ilerleyen zaman içerisinde ya tümüyle özelleş-
tirme politikasının değişmesine veya yavaşlamasına sebebiyet vermektedir .

2 . Özelleştirmenin mali amaçları :
Journal of İnternational Business Studies ( Uluslar arası iş araştırmaları )’de yayınlanan bir
araştırmanın sonuçlarına göre , özelleştirme yapan ülkelerin ortak özelliği , değişik ölçülerde
mali kriz içinde olmalarıdır. Bunun için de KİT’lerin borç yükünden kurtarmakla birlikte ver-
gileme yapısı değiştirilerek devlete gelir sağlanacaktır. Özelleştirilen kurumlar kâr ettikleri sü-
rece , bu müesseselerden dolaysız gelir ve şirletler vergisi alınacaktır . Diğer bir deyimle ;
özelleştirme dolaylı vergilerden dolau-ysız vergilere önüşmesinin vasıtası olacaktır .

3 . Özelleştirmenin siyasi amaçları :
Özelleştirmenin demokratikleştirme için gerekli olduğu savı vardır . Bu varsayımdan hare-
ket edince , devleti küçültme ve onu savunma , iç güvenlik , adalet , sağlık gibi asli fonksiyon-
lara döndürmek kaçınılmazdır.Bu durumda da özelleştirmeye ideolojik bir boyut kazandırmak
tadır . Bu arada çalışanların sendikalaştırılmaları için özelleştirme ve özelleştime için sendika-
sızlaştırma birbirini tamamlayan parçalar haline gelmişlerdir . Nitekim uluslar arası platform-
da özelleştirmenin öncüsü durumunda olan İngiltere’de Thatcher ve Amarika’da Readan dö –
nemlerinden sendikalaşma oranlarında büyük ölçüde düşüş olmuştur .
İşletmenin özelleştirilmesi , istisnalar dışında işverenlik sıfatında değişiklik yapan ve iş –
yerini devri sonucunu doğuran bir durumdur . Bunun sonucunda müesseselerin özel sektöre devri gerçekleşirken , diğer yandan da sendikal hareketin gücü zayıflamaktır .Bunun sonucun-
da kamu teşebbüslerinden siyasal iktidara baskı yapma gerekçeleri ortadan kalkmaktadır . So-
nuçta, sendikaların güçleri azaldığı için siyasi karar merkezlerine etki imkânları azalmaktadır.
Ayrıca özelleştime gelişmekte olan ülkeler için bir zorunluluk haline gelmiştir . Şöyle ki ;
Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu ( IMF ) gibi Uluslar arası Sermaye Örgütleri borç
be kresdi verdikleri ülkelerde özelleştirmeyi ön şart olarak ileri sürmektedirler . Özelleştime-
nin ekonomik istikrar için şart olduğu belirtilmektedir .
Esasında özelleştirme akımı 1970’li yılların ortalarından itibaren sanayileşmiş ülkelerde yo-
gun bir şekilde gündeme gelmiş . Daha sonra da bunların egemen olduğu IMF Dünya Bankası
gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından az gelişmiş ülkelere yayılmıştır .

4 . Özelleştirmenin sosyal amaçları :
Halktan gelen istekler karşısında üretenlerin daha fazla hizmet sunma sunma arzularına rağ-
men bu gerçekleşmemektedir. İş hayatının verimsizliğinden doğan bu durum , kamunun büyü-
mesine yönelik güçlü ve karşı konulmaz baskılar sonucudur . Şayet gerekli dikkat ve ihtimam
gösterilmediği taktirde kamu istikrarsız ve kontrol edilemeyen bir büyüme girdabına girecek –
tir . Kamu büyüdükçe kamuyu daha da büyümeye zorlayan güçle büyür .
Bu varsayıma göre , bütçeler genişleyecek böylece daha çok işçi ve memurun işe alınması
gündeme gelecektir . Bu durumda ülkenin bütçesi bir yandan genişlerken , daha az iş üretmek,
daha çok insan işe almak , ortalamanın üstünde ücret artışı söz konusu olacaktır . Neticede,her
kez er ya da geç geçimini kamudan temin edecek . Kamu için çalışıyor olacaktır . Bu durumda
hangi ülke söz konusu olursa olsun , bu gelişme ülke çıkarı için olumlu bir durum değildir .
Ancak , bu tür basit sonuçlar çıkarmak doğru değildir. Zaman zaman vergi mükellefi isyan-
ları , yerel harcamalara eyalet yönetimlerince konan tavanlar,dengeli bir bütçe hazırlanabilme-
mesi için Anayasada değişiklik yapılması önerileri gündeme gelebilir . Kimi zaman politik li-
derler yeni programlar başlatmak yerine harcamaları kısarak daha çok destek kazanabilirler .
Gelir kesintileri ve sınırlamaları politik açıdan popülerdir . Seçmenler sık sık gelir harcama ö-
nerilerinin reddetmekte daha tutumlu yöneticiler seçmekte yüksek vergilerden kurtulmaktadır-
lar . Ronald Reagan , devletçilik – karışıtı görüşlerinden dolayı Vali ve Başkan seçilmiştir :
“Devleti halkın sırtından indirin” sloganının başarısında katkısı çok olmuştur .
Ayırca , kamu çalışanları akılsızca bir komplo içinde birleşmiş değildir . Vergilerinin kar –
şılığında aldıkları kailtesi ve pahalı hizmetlerden diğer vergi mükellefleri kadar mağdur olur-
lar Bütçe darlığı altında, bir kamu biriminin hedefleri diğerininki ile çatışmakta , birimler top-
lam bütçelerini artırmak için ortak çaba göstermek yerine pastadan daha büyük bir pay almak
için birbirleriyle mücadele etmektedirler .
Özelleştime ile en çok vurgulanan amaçlar arasında kaynak kullanımında etkimliği sağlama
amacıyla birlikte en fazla ifade edilen gerekçe , mülkiyetin ve sermayenin geniş kitlelere yay-
gınlaştırılmasıdır . Bu neden , özelleştirmeye özel bir fonksiyon yüklemekte ve sosyal özelleş-
tirme politikası kavramını ortaya çıkararak özelleştimenin sosyal rasyonelini oluşturmaktadır .
Özelleştirmenin mülkiyeti tabana yayma hedefini gerçekleştirmesi , daha çok Kamu İktisa-
di Teşebbüslerinin (KİT) sermayesinin paylara bölünüp halka satılması ile gerçekleşebilir . Bu
görüşe göre,KİT’ler öncelikli olarak çalışanlar başta olmak üzere halka satılacaktır . Böylelik-
le hem sermaye daha geniş kesimlere yayılacak , hem de çalışanların çalıştıkları kuruma ortak
olması psikolojik faydaları yanında verimliliğin de artmasında etkin olacaktır .
Bununla birlikte devlet KİT satışlarıyla elde ettiği gelirle öncelikle yeterli sermaye birikimi
elde edilcek . Bunun sonucunda küçük üreticilere kaynak aktarmak mümkün olacaktır . Dev –
let bunların haricinde , alt yapı , eğitim , kültür gibi geniş toplul kesimlerini ilgilendiren yatı –
rımlara bütçeden daha fazla pay ayrırabilecektir .Böylece gelir dağılımı daha düzlenli hale ge-
lecektir .

5 . Özelleştirmenin diğer amaçları :
Özelleştirme , bazı politikacılar tarafından uluslar arası bütünleştirmeyi gerçekleştirmenin bir vasıtsıtası olarak görülmektedir. Şöyle ki; özelleştirme ile uluslar arası sermaye ülkeye ge-
lecek ve bu sermayenin temin edeceği ilişkilerle uluslar arası bütünleşme gündeme gelecek –
tir . Burada ; uluslar arası sermayenin , ülkenin siyasi istikrarını garantiye alması bakımından,
uluslar arası sermaye vazgeçilmez bir konuma getirilerek , korunması gerektiği savunulmakta-
dır . Nitekim , yabancı sermayeye blok halinde yapılan özelleştirme uygulamaları bu yaklaşı –
mın neticesidir .
Bununla ilgili olarak ülkemizde özellikle , belediyeler aracılığıyla dışarda çok yüksel mali-
yetlerle krediler bulunarak projelerin gündeme getirildiğini görüyoruz . Örneğin , 100 milyon
Dolara ($) mal olacak bir proje bu sistemle bir anda 300 milyom dolara ($) çıkabiliyor . Çün –
kü krediyi veren ülke kullanılacak malzemelerin kendisinden alınmasını zorunlu tutuyor .
Örneğin : “İzmit’e Su Temini Projesi” : İzmit Su’nun yabancılara devrettiği projedeli ya –
banclılar kimler, İngiliz THAMES WATER , Japon MITSUI SUMITOMO ve Fransız COFA-
CE . Yabancıların projeyi üç katı fiyatla yapmaları yetmiyormuş gibi bir de ödecek proje mik-
Tarına her yıl %10 faiz koymuşlar .
Nitekim konuyla ilgili olarak Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir
Garih şöyle demektedir : “Kredili yapılan tüm işlerde gönüllü sömürü vardır . Bir ülke kendi
imkânı olmadığından dolayı yabancı firmalara gelip iş yapmasını istemekle gönüllü sömürül-
mesi söz konusudur” .

II . ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Daha önce belirttiğimiz gibi özelleştirme “dar” ve “geniş” anlamda tanımlanmaktadır . Dar
anlamda özelleştirme de ; kamuya ait olan işletmelerin mülkiuet ve yönetiminin özel sektöre
devredilmesidir.Geniş anlamda özelleştirme ise; başta öncelikli olarak declet olmak üzere tüm
kamu kuruluşlarının payının küçültülerek piyasa ekonomisinin kurum ve araçlarının payının
ve etkinliğinin arttırılmasıdır .
Devletin ve toplum koşullarının iyileştirilmesi çabası içinde olan ve bu nedenler özelleştir-
meye başvuran yetkili merciler bu işi nasıl yapabilirler . Bunun için öncelikli olarak :
1 . Hükümetin özel piyasayı cesarerlendirerek , bu an devletin pazara sunduğu ürünleri üret-
mesini temin etmektir . Bu süreç , devletin bir malın ve hizmetin kısmen veya tamamen üretil-
mesi işinden çekilmesi , “yükten kurtulma” (load shedding) olarak adlandırılır . KİT’lerin (sa-
tılarak veya değişik başka bir yolla) elden çıkarılması yükten kurulmanın önemli yoludur .
2 . Özelleştirmede bir diğer izlenecek stateji devletin pazardan çekilmesinin sakıncalı oldu –
ğu sahalarda sorumluluğunun azaltılması olabilir . Burada , imtiyaz (Franchise) ve ihale yön –
temleri daha yaygın bir şekilde uygulanabilir. Ayrıca devletin yürüttüğü bazı programların ye-
rel yönetimler gibi halka daha yakın yönetim kademelerince gerçekleştirilmesi temin edilebi –
lir .
3 . Devletin götürdüğü hizmetleri mailyet ve öneminin anlaşılabilmesi için , mümkün olan
her durumda ücret alınmalıdır . Çünkü psikolojik olarak insanlar bedel ödedikleri bir şeyin ö-
nemini daha iyi kavrarlar .
4 . Özelleştirmede dördüncü bir starateji imkânların el verdiği tüm alanlar da rekanet artırıl-
malı , devlet tekeli kırılmalıdır . Serbestleştirme (derequlation) bunun başarılı olmasını temin
edecektir .
Konu ile ilgili eğilimleri güçlendirecek kamuoyu oluşturacak çalışmalar , kolaylık temin
edecek yasalar , tesşfik sağlayacak vergi reformları , ilerleyen zaman içerisinde geliştirilecek olan taktikler , özelleştirme staratejisinin uygulanmasın da önemli bir yer tutar .
Özelleştirmede şunun her zaman akılda tutulması gerekir . ÖZELLEŞTİRME , EKONO-
MİK BİR EYLEM DAHA ÇOK POLİTİK BİR EYLEMDİR .
Özelleştirmetirmenin hayata geçirilmesi için geniş kapsamlı bu dört staratejiden başka yu –
karıda tarifini verdiğimiz “geniş anlamda özelleştirme” yöntemlerinin dört gurupta toplandığı-
nı belirten görüşler vardır . Bunlar sırasıyla :
  • KİT’lerin mülkiyet ve yönetiminin özelleştirmetirilmesi ,
  • Kamu kuruluşlarının üretim faaliyetlerinin özelleştirmetirilmesi ,
  • Deregülasyon (Yasal ve kurumsal olarak serbestleştirme) ,
  • Kamu mal ve hizmetlerinin finansmanının özelleştirmetirilmesi .
Dar anlamda özelleştirme ise ;
  • Mülkiyetin devri ,
  • Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle yapılır .
1 . Mülkiyetin devri ile yapılan özelleştirme .
Doğrudan (blok) satış ,
Hisse senedi olarak yerli – yabancı birey ve kurulula satış ,
— Bağış ,
— Mal varlığının satışı ,
— Staratejik satış ,
— Çalışanlara ve yöre halkına satış ,
şeklinde olur .
2 . Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle ise ;
— Kiralama (leasing) ,
— İhale yöntemi (cotracting-out) ,
— Bayilik ve acentalık verme ,
— Yönetim sözleşmesi ,
— Yavaş yavaş özelleştirme ,
— Ortak girişim yöntemi ,
— Hükümetin rolünün azaltılması
şeklinde alabilir .
Özelleştirme yönetiminin seçimi , özelleştirmenin başarısını etkiler . Örneğin , özelleştirme
ile verimlilik amaçlanıyorsa , doğrudan ve staratejik satış yöntemi uygulanmalıdır. Şayet özel-
leştirme ile gelir dağılımındaki dengesizlikleri düzeltmek hedefleniyorsa, hisse senedi yoluyla
veya çalışanlara satış yöntemi seçilmelidir .
Özelleştirmede devlet kuruluşlarıyla yapılan ihalelerde , ihaleyi alma hakkını kazanan özel
şirketlerin maliyetleri titizlikle karşılaştırılmalıdır . Zira , aşarı düşük (Low-ball) tekiflere çok
sık olarak rastlanmasada bu tür teklifler sonucu ortaya çıkabilcek rizikolar kolaylıkla ortdan
kaldırılabilmektedir .
Uluslar arası platformda ilk özelleştirme işlemleri önce Şili’de , daha sonra da İngiltere’de uygulanmaya konmuştur . Dünya kamuoyunda Şili örneği başarısız olarak kabul edilmiştir .
İngiliz örneği ise alınan ekonomik rasyonalizasyon önlemleri nedeniyle , nispeten başarılı sa-
yılmıştır . Şöyle ki ; İngiletere’de enflasyon oranı büyük ölçüde düşmekle beraber işsizlik ora-
nı İngiliz tarihinden en yüksek düzeyine çıkmıştır . Bunun ortaya çıkma nedeni olarak da ; ö –
zelleştirmenin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli tedbirler alınma-
dan özelleştirme yapılmasıdır .
Günümüz dünyasında özelleştirme kararını almak ve uygulmak konusunda bu hususta ya-
plan deneyimleri gözöününde bulundurarak özelleştirme adımını atacak devlet yöneticilerine
rehber niteliğinde büyük br birikimi vardır . Çünkü özelleştirme , artık dünyada oldukça yer –
leşmiş bir uygulama haline gelmiştir .
Günümüzde ağırlıklı olarak tartışılan özelleştirme türü, kamu teşebbüslerinin , özel sektöre
ksmen veya tamamen devridir . Yine günümüzde özelleştirme ile bağlantılı olarak “kamu ke –
siminin küçültülmesi” gündemdedir . Kamu kesiminin küçültülmesi esasında kamusal arz ye-
rine özel arza geçilmek anlamındadır .
Kamu kesimi, bazı faaliyetleri durdurularak, yapılan bazı harcamalar kısılarak küçültülebi-
lir . Bunun sonucunda ekonomideki vergi ihtiyacıda azalır . Vergi yükünün azalması , vergi
yükümlülerin avantajıdır .
Yine devletin ekomomideki gelir dağılımını düzeltmeye yönelik olarak uyguladığı destek-
leme politikaları vardır . Örneğin ; sağlık harcamaları için yapılan sağlık yardımı , gıda yardı-
mı gibi desteklemeler söz konusudur . Özelleştirmede bu husus , hangi düzeyde israfa neden
olduğu ve hangi düzeyde gelir sağılımını düzeltmeye yönelik olduğu tespit edilir . İsrafın ön-
lenmesine yönelik her önlemin alınması rasyonel olduğu halde, gelir dağılımı dengesizliğin o-
lumsuz neticelerinin gidermeye yönelik olan destekleme politikalarının kaldırılması veya de-
vamı toplumun dinamiklerine , güç dengelerine bağlı politik bir tercihdir .
Esasında özelleştirme sürecinde salt mülkiyet devrinin doğrudan verimlilik ve etkinliğini
artırması söz konusu olmayabilir . Özelleştirmenin başarısı büyük ölçüde belli bir takım çev-
resel koşulların gerçekleşmesine bağlıdır .
Özelleştirmenin başarısı :
  • Makro – ekonomik çerve ,
  • Ekonomik istikrar ,
  • Rekabet ortamından
soyunlanamaz . Bu faktörler , özelleştirme için önemli faktörlerdir .
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla