hüngürella
Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 23 | Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci | | I . Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci A . Özelleştirmenin Tanımı : Uluslar arası platformda 1970’li yıllarda baş gösteren uluslar arası para ve döviz kuru sis – temlerinin ekonomilerde gerekli kıldığı yapısal değişiklik sonucu yeni bir ideolojik strateji uy- gulama gündeme geldi . Sadece ekonomik değil , politik sonuçlar elde etmeyi hedefleyen stra- tejinin adı özelleştirmedir . Daha önce özelleştirme tartışma ve denemelerine rastlanmakta ise de , 1970’ten sonra uluslar arası platformun gündeminde ağırlıklı olarak yer aldı . İlk önemli denemeleri İngiltere’de Thatcher başlattı . Özelleştirme kelimesi , ilk defa 1983 yılında Wehs- ter’s New Collegiate Dictionary’ın 9. baskısında yer almış ve “özel hale getirmek sınai ve ti – cari hayattaki denetim ve mülkiyeti kamu kesiminden özel kesime aktarmak” olarak kullanıl – mıştır. Kelimenin ilk kullanışı ise Peter F. Drucker’in 1969 tarihinde basılan “The Age of Dis- countinuity” adlı çalışmasında “reprivatization” şeklinde olmuştu. 1976’da ise, Robert W. Po- ole , bu terimi “privatization” olarak ele alıp “Reason Foundation” isimli eserinde kullanılmış- tır . 1980’li yıllardan itibaren gerek günlük hayatta , gerekse iktisadi ve siyasi literatürde çok yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı . Günümüzde en çok bilenen ve kullanılan anlamı ile özelleştirme , “Devletin (kanunun) e – lindeki iktisadi üretim birimlerinin mülkiyetinin ve yönetimlerinin özel sektöre devredilmesi – dir.” bu yönü ile özelleştirme , mülkiyetin ve yönetimin kamudan özel sektöre doğru el değiş- tirme sürecini ifade eder . Bir nokta da millileştirme ve kamulatırma politikalarının tersi ola – rak nitelendirmek gerekir . 1 . Özelleştirmenin Gündeme Gelme Gerekçeleri : Özellikle 1980’li yıllardan itibaren özelleştimenin neden güncelleştiğinin gerekçeleri tetkik edecek olursak , bunu altında iki temel faktörün yarattığını görürüz . Bunlar da sırasıyla : 1. Özelleştirmenin birinci gerekçesi , uluslar arası arenada teknolojik değişmelerin çok hızlı olmasıdır . Sektörlerin de , ayakta kalabilmek , piyasaya hakim olabilmek için yeni teknoloji- lere adapte olma zorunluluğu vardır . Özel sektörün hızla değişen teknolojiye daha kolaylıkla uyum temin edilebileceği yarıca kıt kaynakların kulanımında kamu sektörüne daha başarılı ol- duğu görüşüdür . 2. Özelleştimenin ikinci gerekçesi de ; hükümetlerin içine düştüğü mali krizler sonucu yeni finansman yollarının aranmsıdır . Özelleştime ile yeni bir kaynak bulunmuş oluyordu . böyle- ce işletmeler özelleştime ile gerek ülke içerisinde gerekse ükle dışında daha etkin bir şekilde rekabete açılabilme şansını elde edeceklerdi . Bunun yanı sıra , hükümetlerde büyüyen bütçe açıklarını kapatma ve azaltma yolunu bulmuş olacaklarıdı . Bu bilgiler ışığında , Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) mülkiyetinin özel sektöre devri- nin içeren özelleştirme , “dar anlamda özelleştime” olarak tanımlanır . Devletin iktisadi faali- yetlerinin azaltan, sınırlayan veya ortadan kaldıran bütün uygulamalarda “geniş anlamda özel- leştime” olarak tarif edilmiştir . Devletin elinde bulundurduğu ve ortak olduğu tüm işleri özel sektöre devretmesi daha ilerki aşamalarda belediy hizmetlerinin , sağlık hizmetlerinin , eğitim hizmetlerinin , hatta hapishane, polis ve milli savunma hizmetlerinin özelleştirilmesi sözkonu- su olacaktır . B . ÖZELLEŞTİRMENİN AMAÇLARI Özelleştirmenin amacı , politik müdehalelerle zarar eden , bu yüzden bütçenin ve toplumun Sırtında bir yük olan kamu işletmelerinden kutulmaktır . Her ülkede yangın , bir uygulama a- lanı bulan bu politikalar sayesinde iş dünyasına önemli bir kaynak aktarıldığı , sermaye biri – kim sürecine canlılık ve hız kazandırıldığı belirtilmektedir . Özelleştimenin amaçlarını beş a- na başlı altında toplamamız mümkündür . Bunlar sırasıyla :- Özelleştirmenin iktisadi amaçları ,
- Özelleştirmenin mali amaçları ,
- Özelleştirmenin siyasi amaçları ,
- Özelleştirmenin sosyal amaçları ,
- Özelleştirmenin diğer amaçları .
1 - Özelleştirmenin iktisadi amaçları : Özelleştimenin iktisadi amaçlarının başında , verimliliği artırmak yer alır . Bu amaç , özel sektör girişimcilerinin mal ve hizmet üretiminde iksadi kaynakları kamu sektörüne nazaran daha etkin kullandığı varsayımına istinat ettirilmektedir . Özel sektörün etken kaynak kullanı- mını gerçekleştirmesi yanında , üretim faktörlerinin verimliliklerinde artış sağlayabilmesi söz konusu olmaktadır. Bu da özel sektörün yönetim anlayışı ile birlikte her iki kesimin girişimci- lerinin davranış farklılıklarından ortaya çıkmaktadır . Neticede ; bu durumlar , temel iktisadi problemlerin çözümünde özel sektörü daha başarılı kılmaktadır . İşte özelleştirme ile de , ka – munun mülkiyet ve kontrolünde bulunan : a . İktisadi üretim birimlerini b . İktisadi faaliyet alanlarını özel sektöre devrederek, söz konusu faaliyet alanlarında etkin kayanak kullanımının gerçek- leşmesine zemin hazırlamaktır . Özelleştimenin ikinci iktisadi amacı , serbest piyasa ekonomisini güçlendirmek ve buna iş- lerlik kazandırmaktır . Bununla ilgili olarak serbest piyasa ekonomisi şöyle tarif edilmektedir. Hür teşebbüs ve özel milkiyetin hakim olduğu,iktisadi birimlerin kararlarını fiyat mekanizma- sını göstere olarak karar verdikleri ve tam rekabet şartlarının geçerli olduğu piyasa şeklidir.Bu şartlar altında özelleştirmenin basit bir mülkiyet devri değil,ekonomiye hareket ve canlılık ge- tirdiği belirtilmektedir . Özelleştimenin diğer iktisadi amaçları da ; tekelleşmeyi ortadan kaldırmak ,sermaye piya – sasını geliştirmek ve ülkeye yabancı sermayeyi getirerek döviz gelirlerini artırmaktır . Ancak gelişmiş ülkelerde bile kamuoyunda eleştiri konusu olan yabancı sermayeyi getirme şeklinde olan bu özelleştirmenin gerçekten yabancılaştırma olduğu belirtilmektedir .Ülkenin iktisadi iş- letmelerinin yabancılara devredilmesinin ulasal çıkar için büyük tehlikeler taşıyacağından söz edilmektedir .Özelleştirmenin iktisadi amaçlarından biri de , Kamu İktisadi Teşebbüslerindeki gizli işsizliği önlemektir . Bu amaca özelleştirme ile bulanacak çözüm , en kestirme yoluyla çalışanların bir bölümünü sokağa atmaktan ibarettir . Gizli işsizliği ortadan kaldıran bu durum da , işsizliğin artışına ve özelleştirme karşıtı hare- ketlerin güçlenmesine yol açacak .Bu durumda ilerleyen zaman içerisinde ya tümüyle özelleş- tirme politikasının değişmesine veya yavaşlamasına sebebiyet vermektedir . 2 . Özelleştirmenin mali amaçları : Journal of İnternational Business Studies ( Uluslar arası iş araştırmaları )’de yayınlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre , özelleştirme yapan ülkelerin ortak özelliği , değişik ölçülerde mali kriz içinde olmalarıdır. Bunun için de KİT’lerin borç yükünden kurtarmakla birlikte ver- gileme yapısı değiştirilerek devlete gelir sağlanacaktır. Özelleştirilen kurumlar kâr ettikleri sü- rece , bu müesseselerden dolaysız gelir ve şirletler vergisi alınacaktır . Diğer bir deyimle ; özelleştirme dolaylı vergilerden dolau-ysız vergilere önüşmesinin vasıtası olacaktır . 3 . Özelleştirmenin siyasi amaçları : Özelleştirmenin demokratikleştirme için gerekli olduğu savı vardır . Bu varsayımdan hare- ket edince , devleti küçültme ve onu savunma , iç güvenlik , adalet , sağlık gibi asli fonksiyon- lara döndürmek kaçınılmazdır.Bu durumda da özelleştirmeye ideolojik bir boyut kazandırmak tadır . Bu arada çalışanların sendikalaştırılmaları için özelleştirme ve özelleştime için sendika- sızlaştırma birbirini tamamlayan parçalar haline gelmişlerdir . Nitekim uluslar arası platform- da özelleştirmenin öncüsü durumunda olan İngiltere’de Thatcher ve Amarika’da Readan dö – nemlerinden sendikalaşma oranlarında büyük ölçüde düşüş olmuştur . İşletmenin özelleştirilmesi , istisnalar dışında işverenlik sıfatında değişiklik yapan ve iş – yerini devri sonucunu doğuran bir durumdur . Bunun sonucunda müesseselerin özel sektöre devri gerçekleşirken , diğer yandan da sendikal hareketin gücü zayıflamaktır .Bunun sonucun- da kamu teşebbüslerinden siyasal iktidara baskı yapma gerekçeleri ortadan kalkmaktadır . So- nuçta, sendikaların güçleri azaldığı için siyasi karar merkezlerine etki imkânları azalmaktadır. Ayrıca özelleştime gelişmekte olan ülkeler için bir zorunluluk haline gelmiştir . Şöyle ki ; Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu ( IMF ) gibi Uluslar arası Sermaye Örgütleri borç be kresdi verdikleri ülkelerde özelleştirmeyi ön şart olarak ileri sürmektedirler . Özelleştime- nin ekonomik istikrar için şart olduğu belirtilmektedir . Esasında özelleştirme akımı 1970’li yılların ortalarından itibaren sanayileşmiş ülkelerde yo- gun bir şekilde gündeme gelmiş . Daha sonra da bunların egemen olduğu IMF Dünya Bankası gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından az gelişmiş ülkelere yayılmıştır . 4 . Özelleştirmenin sosyal amaçları : Halktan gelen istekler karşısında üretenlerin daha fazla hizmet sunma sunma arzularına rağ- men bu gerçekleşmemektedir. İş hayatının verimsizliğinden doğan bu durum , kamunun büyü- mesine yönelik güçlü ve karşı konulmaz baskılar sonucudur . Şayet gerekli dikkat ve ihtimam gösterilmediği taktirde kamu istikrarsız ve kontrol edilemeyen bir büyüme girdabına girecek – tir . Kamu büyüdükçe kamuyu daha da büyümeye zorlayan güçle büyür . Bu varsayıma göre , bütçeler genişleyecek böylece daha çok işçi ve memurun işe alınması gündeme gelecektir . Bu durumda ülkenin bütçesi bir yandan genişlerken , daha az iş üretmek, daha çok insan işe almak , ortalamanın üstünde ücret artışı söz konusu olacaktır . Neticede,her kez er ya da geç geçimini kamudan temin edecek . Kamu için çalışıyor olacaktır . Bu durumda hangi ülke söz konusu olursa olsun , bu gelişme ülke çıkarı için olumlu bir durum değildir . Ancak , bu tür basit sonuçlar çıkarmak doğru değildir. Zaman zaman vergi mükellefi isyan- ları , yerel harcamalara eyalet yönetimlerince konan tavanlar,dengeli bir bütçe hazırlanabilme- mesi için Anayasada değişiklik yapılması önerileri gündeme gelebilir . Kimi zaman politik li- derler yeni programlar başlatmak yerine harcamaları kısarak daha çok destek kazanabilirler . Gelir kesintileri ve sınırlamaları politik açıdan popülerdir . Seçmenler sık sık gelir harcama ö- nerilerinin reddetmekte daha tutumlu yöneticiler seçmekte yüksek vergilerden kurtulmaktadır- lar . Ronald Reagan , devletçilik – karışıtı görüşlerinden dolayı Vali ve Başkan seçilmiştir : “Devleti halkın sırtından indirin” sloganının başarısında katkısı çok olmuştur . Ayırca , kamu çalışanları akılsızca bir komplo içinde birleşmiş değildir . Vergilerinin kar – şılığında aldıkları kailtesi ve pahalı hizmetlerden diğer vergi mükellefleri kadar mağdur olur- lar Bütçe darlığı altında, bir kamu biriminin hedefleri diğerininki ile çatışmakta , birimler top- lam bütçelerini artırmak için ortak çaba göstermek yerine pastadan daha büyük bir pay almak için birbirleriyle mücadele etmektedirler . Özelleştime ile en çok vurgulanan amaçlar arasında kaynak kullanımında etkimliği sağlama amacıyla birlikte en fazla ifade edilen gerekçe , mülkiyetin ve sermayenin geniş kitlelere yay- gınlaştırılmasıdır . Bu neden , özelleştirmeye özel bir fonksiyon yüklemekte ve sosyal özelleş- tirme politikası kavramını ortaya çıkararak özelleştimenin sosyal rasyonelini oluşturmaktadır . Özelleştirmenin mülkiyeti tabana yayma hedefini gerçekleştirmesi , daha çok Kamu İktisa- di Teşebbüslerinin (KİT) sermayesinin paylara bölünüp halka satılması ile gerçekleşebilir . Bu görüşe göre,KİT’ler öncelikli olarak çalışanlar başta olmak üzere halka satılacaktır . Böylelik- le hem sermaye daha geniş kesimlere yayılacak , hem de çalışanların çalıştıkları kuruma ortak olması psikolojik faydaları yanında verimliliğin de artmasında etkin olacaktır . Bununla birlikte devlet KİT satışlarıyla elde ettiği gelirle öncelikle yeterli sermaye birikimi elde edilcek . Bunun sonucunda küçük üreticilere kaynak aktarmak mümkün olacaktır . Dev – let bunların haricinde , alt yapı , eğitim , kültür gibi geniş toplul kesimlerini ilgilendiren yatı – rımlara bütçeden daha fazla pay ayrırabilecektir .Böylece gelir dağılımı daha düzlenli hale ge- lecektir . 5 . Özelleştirmenin diğer amaçları : Özelleştirme , bazı politikacılar tarafından uluslar arası bütünleştirmeyi gerçekleştirmenin bir vasıtsıtası olarak görülmektedir. Şöyle ki; özelleştirme ile uluslar arası sermaye ülkeye ge- lecek ve bu sermayenin temin edeceği ilişkilerle uluslar arası bütünleşme gündeme gelecek – tir . Burada ; uluslar arası sermayenin , ülkenin siyasi istikrarını garantiye alması bakımından, uluslar arası sermaye vazgeçilmez bir konuma getirilerek , korunması gerektiği savunulmakta- dır . Nitekim , yabancı sermayeye blok halinde yapılan özelleştirme uygulamaları bu yaklaşı – mın neticesidir . Bununla ilgili olarak ülkemizde özellikle , belediyeler aracılığıyla dışarda çok yüksel mali- yetlerle krediler bulunarak projelerin gündeme getirildiğini görüyoruz . Örneğin , 100 milyon Dolara ($) mal olacak bir proje bu sistemle bir anda 300 milyom dolara ($) çıkabiliyor . Çün – kü krediyi veren ülke kullanılacak malzemelerin kendisinden alınmasını zorunlu tutuyor . Örneğin : “İzmit’e Su Temini Projesi” : İzmit Su’nun yabancılara devrettiği projedeli ya – banclılar kimler, İngiliz THAMES WATER , Japon MITSUI SUMITOMO ve Fransız COFA- CE . Yabancıların projeyi üç katı fiyatla yapmaları yetmiyormuş gibi bir de ödecek proje mik- Tarına her yıl %10 faiz koymuşlar . Nitekim konuyla ilgili olarak Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih şöyle demektedir : “Kredili yapılan tüm işlerde gönüllü sömürü vardır . Bir ülke kendi imkânı olmadığından dolayı yabancı firmalara gelip iş yapmasını istemekle gönüllü sömürül- mesi söz konusudur” . II . ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ Daha önce belirttiğimiz gibi özelleştirme “dar” ve “geniş” anlamda tanımlanmaktadır . Dar anlamda özelleştirme de ; kamuya ait olan işletmelerin mülkiuet ve yönetiminin özel sektöre devredilmesidir.Geniş anlamda özelleştirme ise; başta öncelikli olarak declet olmak üzere tüm kamu kuruluşlarının payının küçültülerek piyasa ekonomisinin kurum ve araçlarının payının ve etkinliğinin arttırılmasıdır . Devletin ve toplum koşullarının iyileştirilmesi çabası içinde olan ve bu nedenler özelleştir- meye başvuran yetkili merciler bu işi nasıl yapabilirler . Bunun için öncelikli olarak : 1 . Hükümetin özel piyasayı cesarerlendirerek , bu an devletin pazara sunduğu ürünleri üret- mesini temin etmektir . Bu süreç , devletin bir malın ve hizmetin kısmen veya tamamen üretil- mesi işinden çekilmesi , “yükten kurtulma” (load shedding) olarak adlandırılır . KİT’lerin (sa- tılarak veya değişik başka bir yolla) elden çıkarılması yükten kurulmanın önemli yoludur . 2 . Özelleştirmede bir diğer izlenecek stateji devletin pazardan çekilmesinin sakıncalı oldu – ğu sahalarda sorumluluğunun azaltılması olabilir . Burada , imtiyaz (Franchise) ve ihale yön – temleri daha yaygın bir şekilde uygulanabilir. Ayrıca devletin yürüttüğü bazı programların ye- rel yönetimler gibi halka daha yakın yönetim kademelerince gerçekleştirilmesi temin edilebi – lir . 3 . Devletin götürdüğü hizmetleri mailyet ve öneminin anlaşılabilmesi için , mümkün olan her durumda ücret alınmalıdır . Çünkü psikolojik olarak insanlar bedel ödedikleri bir şeyin ö- nemini daha iyi kavrarlar . 4 . Özelleştirmede dördüncü bir starateji imkânların el verdiği tüm alanlar da rekanet artırıl- malı , devlet tekeli kırılmalıdır . Serbestleştirme (derequlation) bunun başarılı olmasını temin edecektir . Konu ile ilgili eğilimleri güçlendirecek kamuoyu oluşturacak çalışmalar , kolaylık temin edecek yasalar , tesşfik sağlayacak vergi reformları , ilerleyen zaman içerisinde geliştirilecek olan taktikler , özelleştirme staratejisinin uygulanmasın da önemli bir yer tutar . Özelleştirmede şunun her zaman akılda tutulması gerekir . ÖZELLEŞTİRME , EKONO- MİK BİR EYLEM DAHA ÇOK POLİTİK BİR EYLEMDİR . Özelleştirmetirmenin hayata geçirilmesi için geniş kapsamlı bu dört staratejiden başka yu – karıda tarifini verdiğimiz “geniş anlamda özelleştirme” yöntemlerinin dört gurupta toplandığı- nı belirten görüşler vardır . Bunlar sırasıyla :- KİT’lerin mülkiyet ve yönetiminin özelleştirmetirilmesi ,
- Kamu kuruluşlarının üretim faaliyetlerinin özelleştirmetirilmesi ,
- Deregülasyon (Yasal ve kurumsal olarak serbestleştirme) ,
- Kamu mal ve hizmetlerinin finansmanının özelleştirmetirilmesi .
Dar anlamda özelleştirme ise ;- Mülkiyetin devri ,
- Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle yapılır .
1 . Mülkiyetin devri ile yapılan özelleştirme . — Doğrudan (blok) satış , — Hisse senedi olarak yerli – yabancı birey ve kurulula satış , — Bağış , — Mal varlığının satışı , — Staratejik satış , — Çalışanlara ve yöre halkına satış , şeklinde olur . 2 . Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle ise ; — Kiralama (leasing) , — İhale yöntemi (cotracting-out) , — Bayilik ve acentalık verme , — Yönetim sözleşmesi , — Yavaş yavaş özelleştirme , — Ortak girişim yöntemi , — Hükümetin rolünün azaltılması şeklinde alabilir . Özelleştirme yönetiminin seçimi , özelleştirmenin başarısını etkiler . Örneğin , özelleştirme ile verimlilik amaçlanıyorsa , doğrudan ve staratejik satış yöntemi uygulanmalıdır. Şayet özel- leştirme ile gelir dağılımındaki dengesizlikleri düzeltmek hedefleniyorsa, hisse senedi yoluyla veya çalışanlara satış yöntemi seçilmelidir . Özelleştirmede devlet kuruluşlarıyla yapılan ihalelerde , ihaleyi alma hakkını kazanan özel şirketlerin maliyetleri titizlikle karşılaştırılmalıdır . Zira , aşarı düşük (Low-ball) tekiflere çok sık olarak rastlanmasada bu tür teklifler sonucu ortaya çıkabilcek rizikolar kolaylıkla ortdan kaldırılabilmektedir . Uluslar arası platformda ilk özelleştirme işlemleri önce Şili’de , daha sonra da İngiltere’de uygulanmaya konmuştur . Dünya kamuoyunda Şili örneği başarısız olarak kabul edilmiştir . İngiliz örneği ise alınan ekonomik rasyonalizasyon önlemleri nedeniyle , nispeten başarılı sa- yılmıştır . Şöyle ki ; İngiletere’de enflasyon oranı büyük ölçüde düşmekle beraber işsizlik ora- nı İngiliz tarihinden en yüksek düzeyine çıkmıştır . Bunun ortaya çıkma nedeni olarak da ; ö – zelleştirmenin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli tedbirler alınma- dan özelleştirme yapılmasıdır . Günümüz dünyasında özelleştirme kararını almak ve uygulmak konusunda bu hususta ya- plan deneyimleri gözöününde bulundurarak özelleştirme adımını atacak devlet yöneticilerine rehber niteliğinde büyük br birikimi vardır . Çünkü özelleştirme , artık dünyada oldukça yer – leşmiş bir uygulama haline gelmiştir . Günümüzde ağırlıklı olarak tartışılan özelleştirme türü, kamu teşebbüslerinin , özel sektöre ksmen veya tamamen devridir . Yine günümüzde özelleştirme ile bağlantılı olarak “kamu ke – siminin küçültülmesi” gündemdedir . Kamu kesiminin küçültülmesi esasında kamusal arz ye- rine özel arza geçilmek anlamındadır . Kamu kesimi, bazı faaliyetleri durdurularak, yapılan bazı harcamalar kısılarak küçültülebi- lir . Bunun sonucunda ekonomideki vergi ihtiyacıda azalır . Vergi yükünün azalması , vergi yükümlülerin avantajıdır . Yine devletin ekomomideki gelir dağılımını düzeltmeye yönelik olarak uyguladığı destek- leme politikaları vardır . Örneğin ; sağlık harcamaları için yapılan sağlık yardımı , gıda yardı- mı gibi desteklemeler söz konusudur . Özelleştirmede bu husus , hangi düzeyde israfa neden olduğu ve hangi düzeyde gelir sağılımını düzeltmeye yönelik olduğu tespit edilir . İsrafın ön- lenmesine yönelik her önlemin alınması rasyonel olduğu halde, gelir dağılımı dengesizliğin o- lumsuz neticelerinin gidermeye yönelik olan destekleme politikalarının kaldırılması veya de- vamı toplumun dinamiklerine , güç dengelerine bağlı politik bir tercihdir . Esasında özelleştirme sürecinde salt mülkiyet devrinin doğrudan verimlilik ve etkinliğini artırması söz konusu olmayabilir . Özelleştirmenin başarısı büyük ölçüde belli bir takım çev- resel koşulların gerçekleşmesine bağlıdır . Özelleştirmenin başarısı : - Makro – ekonomik çerve ,
- Ekonomik istikrar ,
- Rekabet ortamından
soyunlanamaz . Bu faktörler , özelleştirme için önemli faktörlerdir .
__________________ |