Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Diğer Alanlar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07-04-2008, 12:59   #1
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci

I . Özelleştirme Nedir ? Tanımı Ve Ortaya Çıkış Süreci

A . Özelleştirmenin Tanımı :
Uluslar arası platformda 1970’li yıllarda baş gösteren uluslar arası para ve döviz kuru sis –
temlerinin ekonomilerde gerekli kıldığı yapısal değişiklik sonucu yeni bir ideolojik strateji uy-
gulama gündeme geldi . Sadece ekonomik değil , politik sonuçlar elde etmeyi hedefleyen stra-
tejinin adı özelleştirmedir . Daha önce özelleştirme tartışma ve denemelerine rastlanmakta ise de , 1970’ten sonra uluslar arası platformun gündeminde ağırlıklı olarak yer aldı . İlk önemli
denemeleri İngiltere’de Thatcher başlattı . Özelleştirme kelimesi , ilk defa 1983 yılında Wehs-
ter’s New Collegiate Dictionary’ın 9. baskısında yer almış ve “özel hale getirmek sınai ve ti –
cari hayattaki denetim ve mülkiyeti kamu kesiminden özel kesime aktarmak” olarak kullanıl –
mıştır. Kelimenin ilk kullanışı ise Peter F. Drucker’in 1969 tarihinde basılan “The Age of Dis-
countinuity” adlı çalışmasında “reprivatization” şeklinde olmuştu. 1976’da ise, Robert W. Po-
ole , bu terimi “privatization” olarak ele alıp “Reason Foundation” isimli eserinde kullanılmış-
tır . 1980’li yıllardan itibaren gerek günlük hayatta , gerekse iktisadi ve siyasi literatürde çok
yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı .
Günümüzde en çok bilenen ve kullanılan anlamı ile özelleştirme , “Devletin (kanunun) e –
lindeki iktisadi üretim birimlerinin mülkiyetinin ve yönetimlerinin özel sektöre devredilmesi –
dir.” bu yönü ile özelleştirme , mülkiyetin ve yönetimin kamudan özel sektöre doğru el değiş-
tirme sürecini ifade eder . Bir nokta da millileştirme ve kamulatırma politikalarının tersi ola –
rak nitelendirmek gerekir .
1 . Özelleştirmenin Gündeme Gelme Gerekçeleri :
Özellikle 1980’li yıllardan itibaren özelleştimenin neden güncelleştiğinin gerekçeleri tetkik
edecek olursak , bunu altında iki temel faktörün yarattığını görürüz . Bunlar da sırasıyla :
1. Özelleştirmenin birinci gerekçesi , uluslar arası arenada teknolojik değişmelerin çok hızlı
olmasıdır . Sektörlerin de , ayakta kalabilmek , piyasaya hakim olabilmek için yeni teknoloji-
lere adapte olma zorunluluğu vardır . Özel sektörün hızla değişen teknolojiye daha kolaylıkla uyum temin edilebileceği yarıca kıt kaynakların kulanımında kamu sektörüne daha başarılı ol-
duğu görüşüdür .
2. Özelleştimenin ikinci gerekçesi de ; hükümetlerin içine düştüğü mali krizler sonucu yeni
finansman yollarının aranmsıdır . Özelleştime ile yeni bir kaynak bulunmuş oluyordu . böyle-
ce işletmeler özelleştime ile gerek ülke içerisinde gerekse ükle dışında daha etkin bir şekilde
rekabete açılabilme şansını elde edeceklerdi . Bunun yanı sıra , hükümetlerde büyüyen bütçe
açıklarını kapatma ve azaltma yolunu bulmuş olacaklarıdı .
Bu bilgiler ışığında , Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) mülkiyetinin özel sektöre devri-
nin içeren özelleştirme , “dar anlamda özelleştime” olarak tanımlanır . Devletin iktisadi faali-
yetlerinin azaltan, sınırlayan veya ortadan kaldıran bütün uygulamalarda “geniş anlamda özel-
leştime” olarak tarif edilmiştir . Devletin elinde bulundurduğu ve ortak olduğu tüm işleri özel
sektöre devretmesi daha ilerki aşamalarda belediy hizmetlerinin , sağlık hizmetlerinin , eğitim
hizmetlerinin , hatta hapishane, polis ve milli savunma hizmetlerinin özelleştirilmesi sözkonu-
su olacaktır .

B . ÖZELLEŞTİRMENİN AMAÇLARI
Özelleştirmenin amacı , politik müdehalelerle zarar eden , bu yüzden bütçenin ve toplumun
Sırtında bir yük olan kamu işletmelerinden kutulmaktır . Her ülkede yangın , bir uygulama a-
lanı bulan bu politikalar sayesinde iş dünyasına önemli bir kaynak aktarıldığı , sermaye biri –
kim sürecine canlılık ve hız kazandırıldığı belirtilmektedir . Özelleştimenin amaçlarını beş a-
na başlı altında toplamamız mümkündür . Bunlar sırasıyla :
  • Özelleştirmenin iktisadi amaçları ,
  • Özelleştirmenin mali amaçları ,
  • Özelleştirmenin siyasi amaçları ,
  • Özelleştirmenin sosyal amaçları ,
  • Özelleştirmenin diğer amaçları .

1 - Özelleştirmenin iktisadi amaçları :
Özelleştimenin iktisadi amaçlarının başında , verimliliği artırmak yer alır . Bu amaç , özel sektör girişimcilerinin mal ve hizmet üretiminde iksadi kaynakları kamu sektörüne nazaran
daha etkin kullandığı varsayımına istinat ettirilmektedir . Özel sektörün etken kaynak kullanı-
mını gerçekleştirmesi yanında , üretim faktörlerinin verimliliklerinde artış sağlayabilmesi söz
konusu olmaktadır. Bu da özel sektörün yönetim anlayışı ile birlikte her iki kesimin girişimci-
lerinin davranış farklılıklarından ortaya çıkmaktadır . Neticede ; bu durumlar , temel iktisadi
problemlerin çözümünde özel sektörü daha başarılı kılmaktadır . İşte özelleştirme ile de , ka –
munun mülkiyet ve kontrolünde bulunan :
a . İktisadi üretim birimlerini
b . İktisadi faaliyet alanlarını
özel sektöre devrederek, söz konusu faaliyet alanlarında etkin kayanak kullanımının gerçek-
leşmesine zemin hazırlamaktır .
Özelleştimenin ikinci iktisadi amacı , serbest piyasa ekonomisini güçlendirmek ve buna iş-
lerlik kazandırmaktır . Bununla ilgili olarak serbest piyasa ekonomisi şöyle tarif edilmektedir.
Hür teşebbüs ve özel milkiyetin hakim olduğu,iktisadi birimlerin kararlarını fiyat mekanizma-
sını göstere olarak karar verdikleri ve tam rekabet şartlarının geçerli olduğu piyasa şeklidir.Bu şartlar altında özelleştirmenin basit bir mülkiyet devri değil,ekonomiye hareket ve canlılık ge-
tirdiği belirtilmektedir .
Özelleştimenin diğer iktisadi amaçları da ; tekelleşmeyi ortadan kaldırmak ,sermaye piya –
sasını geliştirmek ve ülkeye yabancı sermayeyi getirerek döviz gelirlerini artırmaktır . Ancak
gelişmiş ülkelerde bile kamuoyunda eleştiri konusu olan yabancı sermayeyi getirme şeklinde
olan bu özelleştirmenin gerçekten yabancılaştırma olduğu belirtilmektedir .Ülkenin iktisadi iş-
letmelerinin yabancılara devredilmesinin ulasal çıkar için büyük tehlikeler taşıyacağından söz
edilmektedir .Özelleştirmenin iktisadi amaçlarından biri de , Kamu İktisadi Teşebbüslerindeki
gizli işsizliği önlemektir . Bu amaca özelleştirme ile bulanacak çözüm , en kestirme yoluyla
çalışanların bir bölümünü sokağa atmaktan ibarettir .
Gizli işsizliği ortadan kaldıran bu durum da , işsizliğin artışına ve özelleştirme karşıtı hare-
ketlerin güçlenmesine yol açacak .Bu durumda ilerleyen zaman içerisinde ya tümüyle özelleş-
tirme politikasının değişmesine veya yavaşlamasına sebebiyet vermektedir .

2 . Özelleştirmenin mali amaçları :
Journal of İnternational Business Studies ( Uluslar arası iş araştırmaları )’de yayınlanan bir
araştırmanın sonuçlarına göre , özelleştirme yapan ülkelerin ortak özelliği , değişik ölçülerde
mali kriz içinde olmalarıdır. Bunun için de KİT’lerin borç yükünden kurtarmakla birlikte ver-
gileme yapısı değiştirilerek devlete gelir sağlanacaktır. Özelleştirilen kurumlar kâr ettikleri sü-
rece , bu müesseselerden dolaysız gelir ve şirletler vergisi alınacaktır . Diğer bir deyimle ;
özelleştirme dolaylı vergilerden dolau-ysız vergilere önüşmesinin vasıtası olacaktır .

3 . Özelleştirmenin siyasi amaçları :
Özelleştirmenin demokratikleştirme için gerekli olduğu savı vardır . Bu varsayımdan hare-
ket edince , devleti küçültme ve onu savunma , iç güvenlik , adalet , sağlık gibi asli fonksiyon-
lara döndürmek kaçınılmazdır.Bu durumda da özelleştirmeye ideolojik bir boyut kazandırmak
tadır . Bu arada çalışanların sendikalaştırılmaları için özelleştirme ve özelleştime için sendika-
sızlaştırma birbirini tamamlayan parçalar haline gelmişlerdir . Nitekim uluslar arası platform-
da özelleştirmenin öncüsü durumunda olan İngiltere’de Thatcher ve Amarika’da Readan dö –
nemlerinden sendikalaşma oranlarında büyük ölçüde düşüş olmuştur .
İşletmenin özelleştirilmesi , istisnalar dışında işverenlik sıfatında değişiklik yapan ve iş –
yerini devri sonucunu doğuran bir durumdur . Bunun sonucunda müesseselerin özel sektöre devri gerçekleşirken , diğer yandan da sendikal hareketin gücü zayıflamaktır .Bunun sonucun-
da kamu teşebbüslerinden siyasal iktidara baskı yapma gerekçeleri ortadan kalkmaktadır . So-
nuçta, sendikaların güçleri azaldığı için siyasi karar merkezlerine etki imkânları azalmaktadır.
Ayrıca özelleştime gelişmekte olan ülkeler için bir zorunluluk haline gelmiştir . Şöyle ki ;
Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu ( IMF ) gibi Uluslar arası Sermaye Örgütleri borç
be kresdi verdikleri ülkelerde özelleştirmeyi ön şart olarak ileri sürmektedirler . Özelleştime-
nin ekonomik istikrar için şart olduğu belirtilmektedir .
Esasında özelleştirme akımı 1970’li yılların ortalarından itibaren sanayileşmiş ülkelerde yo-
gun bir şekilde gündeme gelmiş . Daha sonra da bunların egemen olduğu IMF Dünya Bankası
gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından az gelişmiş ülkelere yayılmıştır .

4 . Özelleştirmenin sosyal amaçları :
Halktan gelen istekler karşısında üretenlerin daha fazla hizmet sunma sunma arzularına rağ-
men bu gerçekleşmemektedir. İş hayatının verimsizliğinden doğan bu durum , kamunun büyü-
mesine yönelik güçlü ve karşı konulmaz baskılar sonucudur . Şayet gerekli dikkat ve ihtimam
gösterilmediği taktirde kamu istikrarsız ve kontrol edilemeyen bir büyüme girdabına girecek –
tir . Kamu büyüdükçe kamuyu daha da büyümeye zorlayan güçle büyür .
Bu varsayıma göre , bütçeler genişleyecek böylece daha çok işçi ve memurun işe alınması
gündeme gelecektir . Bu durumda ülkenin bütçesi bir yandan genişlerken , daha az iş üretmek,
daha çok insan işe almak , ortalamanın üstünde ücret artışı söz konusu olacaktır . Neticede,her
kez er ya da geç geçimini kamudan temin edecek . Kamu için çalışıyor olacaktır . Bu durumda
hangi ülke söz konusu olursa olsun , bu gelişme ülke çıkarı için olumlu bir durum değildir .
Ancak , bu tür basit sonuçlar çıkarmak doğru değildir. Zaman zaman vergi mükellefi isyan-
ları , yerel harcamalara eyalet yönetimlerince konan tavanlar,dengeli bir bütçe hazırlanabilme-
mesi için Anayasada değişiklik yapılması önerileri gündeme gelebilir . Kimi zaman politik li-
derler yeni programlar başlatmak yerine harcamaları kısarak daha çok destek kazanabilirler .
Gelir kesintileri ve sınırlamaları politik açıdan popülerdir . Seçmenler sık sık gelir harcama ö-
nerilerinin reddetmekte daha tutumlu yöneticiler seçmekte yüksek vergilerden kurtulmaktadır-
lar . Ronald Reagan , devletçilik – karışıtı görüşlerinden dolayı Vali ve Başkan seçilmiştir :
“Devleti halkın sırtından indirin” sloganının başarısında katkısı çok olmuştur .
Ayırca , kamu çalışanları akılsızca bir komplo içinde birleşmiş değildir . Vergilerinin kar –
şılığında aldıkları kailtesi ve pahalı hizmetlerden diğer vergi mükellefleri kadar mağdur olur-
lar Bütçe darlığı altında, bir kamu biriminin hedefleri diğerininki ile çatışmakta , birimler top-
lam bütçelerini artırmak için ortak çaba göstermek yerine pastadan daha büyük bir pay almak
için birbirleriyle mücadele etmektedirler .
Özelleştime ile en çok vurgulanan amaçlar arasında kaynak kullanımında etkimliği sağlama
amacıyla birlikte en fazla ifade edilen gerekçe , mülkiyetin ve sermayenin geniş kitlelere yay-
gınlaştırılmasıdır . Bu neden , özelleştirmeye özel bir fonksiyon yüklemekte ve sosyal özelleş-
tirme politikası kavramını ortaya çıkararak özelleştimenin sosyal rasyonelini oluşturmaktadır .
Özelleştirmenin mülkiyeti tabana yayma hedefini gerçekleştirmesi , daha çok Kamu İktisa-
di Teşebbüslerinin (KİT) sermayesinin paylara bölünüp halka satılması ile gerçekleşebilir . Bu
görüşe göre,KİT’ler öncelikli olarak çalışanlar başta olmak üzere halka satılacaktır . Böylelik-
le hem sermaye daha geniş kesimlere yayılacak , hem de çalışanların çalıştıkları kuruma ortak
olması psikolojik faydaları yanında verimliliğin de artmasında etkin olacaktır .
Bununla birlikte devlet KİT satışlarıyla elde ettiği gelirle öncelikle yeterli sermaye birikimi
elde edilcek . Bunun sonucunda küçük üreticilere kaynak aktarmak mümkün olacaktır . Dev –
let bunların haricinde , alt yapı , eğitim , kültür gibi geniş toplul kesimlerini ilgilendiren yatı –
rımlara bütçeden daha fazla pay ayrırabilecektir .Böylece gelir dağılımı daha düzlenli hale ge-
lecektir .

5 . Özelleştirmenin diğer amaçları :
Özelleştirme , bazı politikacılar tarafından uluslar arası bütünleştirmeyi gerçekleştirmenin bir vasıtsıtası olarak görülmektedir. Şöyle ki; özelleştirme ile uluslar arası sermaye ülkeye ge-
lecek ve bu sermayenin temin edeceği ilişkilerle uluslar arası bütünleşme gündeme gelecek –
tir . Burada ; uluslar arası sermayenin , ülkenin siyasi istikrarını garantiye alması bakımından,
uluslar arası sermaye vazgeçilmez bir konuma getirilerek , korunması gerektiği savunulmakta-
dır . Nitekim , yabancı sermayeye blok halinde yapılan özelleştirme uygulamaları bu yaklaşı –
mın neticesidir .
Bununla ilgili olarak ülkemizde özellikle , belediyeler aracılığıyla dışarda çok yüksel mali-
yetlerle krediler bulunarak projelerin gündeme getirildiğini görüyoruz . Örneğin , 100 milyon
Dolara ($) mal olacak bir proje bu sistemle bir anda 300 milyom dolara ($) çıkabiliyor . Çün –
kü krediyi veren ülke kullanılacak malzemelerin kendisinden alınmasını zorunlu tutuyor .
Örneğin : “İzmit’e Su Temini Projesi” : İzmit Su’nun yabancılara devrettiği projedeli ya –
banclılar kimler, İngiliz THAMES WATER , Japon MITSUI SUMITOMO ve Fransız COFA-
CE . Yabancıların projeyi üç katı fiyatla yapmaları yetmiyormuş gibi bir de ödecek proje mik-
Tarına her yıl %10 faiz koymuşlar .
Nitekim konuyla ilgili olarak Alarko Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir
Garih şöyle demektedir : “Kredili yapılan tüm işlerde gönüllü sömürü vardır . Bir ülke kendi
imkânı olmadığından dolayı yabancı firmalara gelip iş yapmasını istemekle gönüllü sömürül-
mesi söz konusudur” .

II . ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Daha önce belirttiğimiz gibi özelleştirme “dar” ve “geniş” anlamda tanımlanmaktadır . Dar
anlamda özelleştirme de ; kamuya ait olan işletmelerin mülkiuet ve yönetiminin özel sektöre
devredilmesidir.Geniş anlamda özelleştirme ise; başta öncelikli olarak declet olmak üzere tüm
kamu kuruluşlarının payının küçültülerek piyasa ekonomisinin kurum ve araçlarının payının
ve etkinliğinin arttırılmasıdır .
Devletin ve toplum koşullarının iyileştirilmesi çabası içinde olan ve bu nedenler özelleştir-
meye başvuran yetkili merciler bu işi nasıl yapabilirler . Bunun için öncelikli olarak :
1 . Hükümetin özel piyasayı cesarerlendirerek , bu an devletin pazara sunduğu ürünleri üret-
mesini temin etmektir . Bu süreç , devletin bir malın ve hizmetin kısmen veya tamamen üretil-
mesi işinden çekilmesi , “yükten kurtulma” (load shedding) olarak adlandırılır . KİT’lerin (sa-
tılarak veya değişik başka bir yolla) elden çıkarılması yükten kurulmanın önemli yoludur .
2 . Özelleştirmede bir diğer izlenecek stateji devletin pazardan çekilmesinin sakıncalı oldu –
ğu sahalarda sorumluluğunun azaltılması olabilir . Burada , imtiyaz (Franchise) ve ihale yön –
temleri daha yaygın bir şekilde uygulanabilir. Ayrıca devletin yürüttüğü bazı programların ye-
rel yönetimler gibi halka daha yakın yönetim kademelerince gerçekleştirilmesi temin edilebi –
lir .
3 . Devletin götürdüğü hizmetleri mailyet ve öneminin anlaşılabilmesi için , mümkün olan
her durumda ücret alınmalıdır . Çünkü psikolojik olarak insanlar bedel ödedikleri bir şeyin ö-
nemini daha iyi kavrarlar .
4 . Özelleştirmede dördüncü bir starateji imkânların el verdiği tüm alanlar da rekanet artırıl-
malı , devlet tekeli kırılmalıdır . Serbestleştirme (derequlation) bunun başarılı olmasını temin
edecektir .
Konu ile ilgili eğilimleri güçlendirecek kamuoyu oluşturacak çalışmalar , kolaylık temin
edecek yasalar , tesşfik sağlayacak vergi reformları , ilerleyen zaman içerisinde geliştirilecek olan taktikler , özelleştirme staratejisinin uygulanmasın da önemli bir yer tutar .
Özelleştirmede şunun her zaman akılda tutulması gerekir . ÖZELLEŞTİRME , EKONO-
MİK BİR EYLEM DAHA ÇOK POLİTİK BİR EYLEMDİR .
Özelleştirmetirmenin hayata geçirilmesi için geniş kapsamlı bu dört staratejiden başka yu –
karıda tarifini verdiğimiz “geniş anlamda özelleştirme” yöntemlerinin dört gurupta toplandığı-
nı belirten görüşler vardır . Bunlar sırasıyla :
  • KİT’lerin mülkiyet ve yönetiminin özelleştirmetirilmesi ,
  • Kamu kuruluşlarının üretim faaliyetlerinin özelleştirmetirilmesi ,
  • Deregülasyon (Yasal ve kurumsal olarak serbestleştirme) ,
  • Kamu mal ve hizmetlerinin finansmanının özelleştirmetirilmesi .
Dar anlamda özelleştirme ise ;
  • Mülkiyetin devri ,
  • Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle yapılır .
1 . Mülkiyetin devri ile yapılan özelleştirme .
Doğrudan (blok) satış ,
Hisse senedi olarak yerli – yabancı birey ve kurulula satış ,
— Bağış ,
— Mal varlığının satışı ,
— Staratejik satış ,
— Çalışanlara ve yöre halkına satış ,
şeklinde olur .
2 . Mülkiyetin devrini gerektirmeyen yöntemlerle ise ;
— Kiralama (leasing) ,
— İhale yöntemi (cotracting-out) ,
— Bayilik ve acentalık verme ,
— Yönetim sözleşmesi ,
— Yavaş yavaş özelleştirme ,
— Ortak girişim yöntemi ,
— Hükümetin rolünün azaltılması
şeklinde alabilir .
Özelleştirme yönetiminin seçimi , özelleştirmenin başarısını etkiler . Örneğin , özelleştirme
ile verimlilik amaçlanıyorsa , doğrudan ve staratejik satış yöntemi uygulanmalıdır. Şayet özel-
leştirme ile gelir dağılımındaki dengesizlikleri düzeltmek hedefleniyorsa, hisse senedi yoluyla
veya çalışanlara satış yöntemi seçilmelidir .
Özelleştirmede devlet kuruluşlarıyla yapılan ihalelerde , ihaleyi alma hakkını kazanan özel
şirketlerin maliyetleri titizlikle karşılaştırılmalıdır . Zira , aşarı düşük (Low-ball) tekiflere çok
sık olarak rastlanmasada bu tür teklifler sonucu ortaya çıkabilcek rizikolar kolaylıkla ortdan
kaldırılabilmektedir .
Uluslar arası platformda ilk özelleştirme işlemleri önce Şili’de , daha sonra da İngiltere’de uygulanmaya konmuştur . Dünya kamuoyunda Şili örneği başarısız olarak kabul edilmiştir .
İngiliz örneği ise alınan ekonomik rasyonalizasyon önlemleri nedeniyle , nispeten başarılı sa-
yılmıştır . Şöyle ki ; İngiletere’de enflasyon oranı büyük ölçüde düşmekle beraber işsizlik ora-
nı İngiliz tarihinden en yüksek düzeyine çıkmıştır . Bunun ortaya çıkma nedeni olarak da ; ö –
zelleştirmenin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesi için gerekli tedbirler alınma-
dan özelleştirme yapılmasıdır .
Günümüz dünyasında özelleştirme kararını almak ve uygulmak konusunda bu hususta ya-
plan deneyimleri gözöününde bulundurarak özelleştirme adımını atacak devlet yöneticilerine
rehber niteliğinde büyük br birikimi vardır . Çünkü özelleştirme , artık dünyada oldukça yer –
leşmiş bir uygulama haline gelmiştir .
Günümüzde ağırlıklı olarak tartışılan özelleştirme türü, kamu teşebbüslerinin , özel sektöre
ksmen veya tamamen devridir . Yine günümüzde özelleştirme ile bağlantılı olarak “kamu ke –
siminin küçültülmesi” gündemdedir . Kamu kesiminin küçültülmesi esasında kamusal arz ye-
rine özel arza geçilmek anlamındadır .
Kamu kesimi, bazı faaliyetleri durdurularak, yapılan bazı harcamalar kısılarak küçültülebi-
lir . Bunun sonucunda ekonomideki vergi ihtiyacıda azalır . Vergi yükünün azalması , vergi
yükümlülerin avantajıdır .
Yine devletin ekomomideki gelir dağılımını düzeltmeye yönelik olarak uyguladığı destek-
leme politikaları vardır . Örneğin ; sağlık harcamaları için yapılan sağlık yardımı , gıda yardı-
mı gibi desteklemeler söz konusudur . Özelleştirmede bu husus , hangi düzeyde israfa neden
olduğu ve hangi düzeyde gelir sağılımını düzeltmeye yönelik olduğu tespit edilir . İsrafın ön-
lenmesine yönelik her önlemin alınması rasyonel olduğu halde, gelir dağılımı dengesizliğin o-
lumsuz neticelerinin gidermeye yönelik olan destekleme politikalarının kaldırılması veya de-
vamı toplumun dinamiklerine , güç dengelerine bağlı politik bir tercihdir .
Esasında özelleştirme sürecinde salt mülkiyet devrinin doğrudan verimlilik ve etkinliğini
artırması söz konusu olmayabilir . Özelleştirmenin başarısı büyük ölçüde belli bir takım çev-
resel koşulların gerçekleşmesine bağlıdır .
Özelleştirmenin başarısı :
  • Makro – ekonomik çerve ,
  • Ekonomik istikrar ,
  • Rekabet ortamından
soyunlanamaz . Bu faktörler , özelleştirme için önemli faktörlerdir .
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2008, 13:00   #2
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

III . ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARINDAN ÖRNEKLER
A . Üretim Dalında Özelleştirme :
Uluslar arası plaformda 1929 Dünya ekonomik bunalımı ile birlikte devlerin ekonomik
yaşama daha geniş çlçüde müdahele ettiği bir dönem başlamıştır . Devletin müdahalesi , eko-
nomiyi yönlendirmek üzere bir dizi kamu politikaları , kontroller , kayıtlama ve özendirmele –
rin yanısına kamuya ait iktasadi işletmeler kurmak suretiyle , mal ve hizmet üretiminde devle-
tin doğrudan girşimlerinide gündeme getirmiştir .
Esasında devlet para karşılığında mal ve hizmet üretiyorsa , söz konusu devlet Kamu İkti-
sadi Teşebbüsü (KİT) kurmuş demektir . Bügün gerek ülkemizde , gerekse dünyada özelleşti-
rilmesi öngürülen pek çok Kamu İktisadi Teşebbüsleri , sermaye ikdidarlarınca kurulmuştur .
Dünyadaki KİT sayısına bakacak olursak , ABD’deki KİT miktarı , diğer ülkelerle mukayese
edildiğinde pek fazla olmasığı görülür . Öyle ki , söz konusu KİT’lerin arasında yerel elektrik
sistemleri , bir demir yolu nakliy şirketi , USPS’nin (Birleşik Devletler Posta Hizmetleri) bazı
bölümleri,Faderal İskân Dairesi (Fedaral Housing Administration) ve çok sayıda sigorta bran-
şı bulunmaktadır . özelleştirme gündeme gelir gelmez , bir çok sigorta branşı özelleştirmeye
aday olarak gösterilmiştir .
KİT’lerin dünyadaki dağılımına bakacak olursak , bu tür kurumlar gelişmekte olan pek çok
ülkede olduğu gibi öncelikli olarak bir devlet kuruluşu olarak ortaya çıkmıştır . Falat bir kıs –
mı , özel bir kurum iken , ilerleyen zaman içersinde devletin bünyesine katılarak , kamu sek-
törü yer almıştır .
KİT’lerin klasik ve herkesçe bilinen problemi , telel statüsünden olmasıdır . KİT’lerin her-
zaman arkasında devlet vardır . Gerçek anlamda piyasayla karşı karşıya gelmemişlerdir .
KİT’lerin statüleri devamını talep eden kesime göre ; devletin ekonomiyi yönlendirebilmek
için , ekomomiye hakim olan noktaları ele geçirilmesi gereklidir , diyorlar .
Özelleştirmenin özel bir şekli olan devlet kontrolünden çıkarma (denationalization) , günü-
müzde hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkelerde yoğun bir şekilde yaygınlaşmakta –
dır .
Ülkemizdeki KİT’lerin durumunu Sayın Korkut Boratav “Türkiye’de Sanayileşmenin Yeni
Boyutları ve KİT adlı kitabında KİT’leri dört gurupta toplamış . Bunlar sırasıyla :
1. Yüksek yatırımla “batan” KİT’ler . Örneğin ; TABSAŞ , TEK , GEMSAN gibi .
2. Yüksek yatırımla “düzde kalan” KİT’ler . Örneğin ; THY , PTT gibi .
3. Düşük veya düşen yatırımlarla “düzde alan” KİT’ler . Örneğin ; DİTAŞ , SEKA ,
TEKEL gibi .
4. Düşük veya deşen yatırımlarla “batan” kuruluşlar . Örneğin ; ÇAYKUR , TKİ gibi . .
Milyarlarca dolar ($) dış yardımları , KİT’leri ekonomik düzlüğü ve verimlilik ilkelerine
göre çalışır duruma getirmeye çalışan gelişmekte olan ülkeler , yapılan hatanın farkına varıp
bugün hızla KİT’leri özelleştirmektedirler .
Devlet kontrolünden çıkartma (Denationalization) eylmeleri günümüzde çok geniş bir yel-
pazeyi kapsamaktadır . İngiltere’de Başbakan Thacher döneminde (1970-1987) çok sayıda KİT’in özelleştirilmesi hareketi gerçekleştirilmiştir .
Devlet, otomobil , havacılık , telekominikasyon , radyo , kimya , petrol , feribotlar ve otel-
cilik alanlarında elinin tuttuğu kurumları resmen veya tamanen satmıştır . Bu yedi iş alanında
özelleştirme neticesinde elde edilen kâr , rekor bir ilerleme göstererek %49 oranında artmıştır.
Çin’de Mao Zednug’un ölümünden sora hızla gerçekleşen özelleştirmeye çiftlik komünleri
dağıtılmış , çiftlik arazilerinin büyük bir kısmı özel sektöre geçirilmiştir . Bunun neticesinde gıda üretimi büyük ölçüde artmıştır .

B . Haberleşme Hizmetlerinde Özelleştirme Uygulamalarına Örnek :
Günümüz dünyasında haberleşme hizmetlerinde devletin posta hizmetlerini özelleştirmesi
gündeme gelinceye kadar , diğer alterbatiflerle karşılaştırılmıştır . Çünkü karşılaştırılabilir bir
özel kuruluş yoktur .
Günümüzde ABD’de posta hizmetleri(United States Postal Service-UPS) ile özel sektörün
performansını karşılacak olursak , nitecenin özel sektör lehine olduğunu görürürüz . Şöyle ki ;
öncelikle USPS temelde bir devlet kuruluşudur.USPS açık rekanette yüzyüze geldiği özel sek-
tör kurumu United Parsel Service (UPS)’dir . UPS kurumu küçük paket teslimatı yapan , işçi-
lerin mülkitimde olan özel bir kurumdur. Biri devlet kurumu USPS, diğeri ise özel sektör olan
UPS’nin karışlaştırılmalarında ;
— UPS’nin fiyatları daha ucuzdur .
— UPS’nin verdiği hizmetlerde ücret alınmadan sigortalamak imkânı vardır (100 $’a kadar)
— UPS paketi teslim etmek için üç defa verilen adrese gitmesine rağmen ,USPS’nin verilen
adrese sadece bir defa gitmesi söz konusudur .
Yine 1984’te her iki kurumun ekonomik durumuna bakacak olursak,UPS’nin kârı 500 mil-
yon doları bulurken , USPS’nin götürdüğü hizmetler içinde olan paket teslimatından (UPS’ –
nin yaptığı hizmetin kapsamı) maalesef zarar etmiştir .
Bu iki kurumun çalışmalarının sonucunda kamu sektörünün zararının öncelikli nedenlerin-
den biri , kamu sektöründe özel şirketlerde aynı işi yapanlara oranla iki kat daha fazla maaş ö-
denmektedir.Ayrıca , kamu sektörünün (USPS), devlet sübvansiyonlarıyla ayakta kalabilmek-
tedir . İncelediğimiz bu örnek , rekabete açık , devlete sırtını dayamamış haberleşme alanında
özel sektörün daha başarılı , daha iyi hizmet götürdüğünün , ulusal çıkar lehine olduğunun en
büyük göstergesidir .

C . SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARINA ÖRNEK
Sağlık hizmetlerinin maliyetinin hızlı yükselmesi , bu hizmetin sağlanması için, zaman içe-
risinde yerleşmiş düzenlemelerde büyük değişikliklere yol açmıştır . Örneğin ; kâr amacı gü-
den özel hastaneler , kamu hastanelerinin yerini almaya başlamıştır . Özellikle ABD’de piya –
sa uyumlu (market responsive) acil servis merkezleri hızla gündeme gelmiştir . Özel şirketler
tarafından sağlanan evde hasta bakım hizmetleri , insanların hastanede kalma süresini kısalt –
mıştır . Yine sağlık bakım örgütleri (SBO) ABD’de insanları hasta olduklarında tedavi yerine
onların sağlıklarını koruyabilmeleri hususunda hizmet vermektedir .Bu kurum bu hizmetle be-
raber , hastanelere sağlık sigortası vermektedir .
Sağlık hizmetlerinde ve sağlık sigortalarında başarılı bir örnek olan Almanya örneğine ba –
kacak olursak , özel ve kamu kesimlerinin çok uyumlu bir işlev içinde olduğunu görürüz .Sağ-
lık sigortasında ağırlıklı olarak özel sektörün etkin olduğunu ve başarılı olduğunu görürüz .
Şöyle ki :
“Sağlık Sigortasında Almanya Örneği”
Almanya sosyal güvenlik sistemini inşaa ederken , sağlık sistemini , şahsın ,ailenin veya ö-
zel bir organizasyonun daha iyi karşılayabileceği işlevleri devletin üstlenmemesi ilkesine da –
yandırmıştır . Kişinin sosyal veya özel sigortaya girebilmesinin en önemli ölçüsü geliridir.Ay-
lık 6.000 Alman Markı’nın altında geliri olan şahıslar devletin sağlık sosyal güvencesi altına
girmek zorundadır . Bu gelirin üstündekiler ise özel ve kamu sistemleri arasında bir tercih ya-
pabilirler .
Katılım oranı Sağlık Fonu tarafından belirlenmektedir .
Devlet Sosyal Güvence sistemi pay – as – you – go sitemi ile finanse edilmektedir.Gerçek-
leşecek ödemeler tahmin edilip , o yılın katılımları hesaplanmaktadır . Devlet bu sistemin açı-
ğını kapamamakta , ancak sağlık fonları arasında yardımlaşma olmaktadır . Özel sigortaların
kâr paylaşım sistemi zaman zaman katılımcıya daha fazla avantaj sağlamaktadır .
Devlet sosyal güvence kurumları ile özel sağlık sigortaları bilhassa sağlık kurumları seviye-
sinde müşterek çalışmaktadır . Tıbbi bakım fiyatlarının oluşmasında bu çalışmalar masrafların
kontrolü bakımında ve sistemlerin tamamlayıcılığı açısından son derece önemlidir .
Alman sosyal güvenlik sisteminin en olumlu yönü özel ve mecburi sigortalının parelel ça –
lışmalarıdır . Mecburi sigortalara giren kişiler aynı zamanda özel sigorta alacak teminatlarını
genişletebilmektedirler . Ayrıca özel sigortalar daha lüks bakımı da temin etmektedirler . Her
iki sağlık finansman sistemi , ayrı sağlık kurumlarını kullanmakta ve bu kurumların fiyatlama
mekanizmalarında aktif rol oynamaktadırlar.Özel ve kamu kurumlarından sağlanan finansman
birbirlerini tamamlayıcı olduğu için kişilerin mükerrer ödeme yapmak zorunda kalmaması da
Alman sisteminin üstünlüklerinde birinin oluşturmaktadır .
Sağlık hizmetlerinde özel sektöründe yer almaya başlamasıyla ilginçtir ki , insanların kendi
sağlıklarının en iyi kendilerinin koruyabileceği anlaşılmıştır .
Burada da görülmüştür ki özelleştirme sağlık hizmetlerinde ve sağlık sigortasında başarılı bir şekilde uygulanmaktadır . Eldeki veriler , özel sektörün kamu hizmetlerinin , devletten ge-
nelde daha verimli ve etkili yapabildiği görülmektedir . Fakat şunu da belirtmekte fayda var ;
bir hizmeti özelleştirmek göründüğü kadar kolay bir olay değildir .
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2008, 13:01   #3
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İKİNCİ BÖLÜM

1 . TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME
Türkiyede özelleştirme 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlar uyarında programa alınmış-
tır . 24 Ocak kararı ile kambiyo rejimi değiştirilmiş , dalgalı bir kur sistemine yakın bir uygu-
lama başlatılmıştır .
Dünyada 1980’lerde gündeme gelen globalleşme sonucu oluşan 24 Ocak kararları , serbest
piyasa ekonomisine geçiş yönünden önemli adımların atılmasına sebebiyet verilmiştir .
24 Ocak Kararları ile yeni bir ekonomik anlayış benimsenerek , ekonomik alanda yeni bir
dönem başlatılmıştır .
Bu ekonomik alanda :
1 . Devletin müdehaleciliğinin azaltılması ,
3 . Kamu sektörünün küçülmesini gündeme getirmiştir . Özelleştirme bu oluşumlar sonucu
oluşmuştur .
Özelleştirme ile devletin ekonomisindeki sınai ve ticari aktivitesinin en aza indirilmesi amaç –
lanırken , sermaye piyasasının geliştirilmesi , rekanete dayalı piyasa ekonomisi İktisadi Kamu
Teşebbüslerinin (KİT) devlet üzerindeki finansman yükünün azaltılması , ekonomiye kazan –
dırılarak kaynakların alt yapu kaynaklarına kanaliza edilmesi amaçlanmıştır . Ayrıca borsa ve
sermaye piyasasının geliştirilmeside, sağlıklı bir ekonomik yapı için gerekli olduğundan bu da
gerçekleştirilmeye çalışılacaktır .

A . TÜRKİYE’DE ÖZELLEŞTİRME İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
Türkiye’de 1983 yılında gündeme gelen özelleştirme ile ilgili ilk hukuki düzenlemeler :
1 . 1984 yılında çıkarılan 2983 sayılı yasa, bu yasa kamu iktisadi teşebbüslerinin hisse sene-
di ihracı yoluyla işletme hakkının devrine imkân tanımaktadır .
Bu yasaya göre , özelleştirmeden sorumlu kurum , “Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdare-
si” dir .
2 . 1986 yılında yürürlüğe giren özelleştirme esasları ile ilgili 3291 sayılı yasa , kamu kuru –
luşlarının özelleştirme kapsamına alınması ve uygulamaların istinat noktaları belirtilmiştir . Yetki merci “Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Kurulu” dur . Burada eleştirilecek bir husus ya-
sa koyucu , özelleştirmeyi teşfik etmek amacıyla vergileme düzenini bozabilecek ölçüde , çok
geniş bir yelpazeyi içeren kapsamlı bir vergi muafiyet koymuştur . 3291 sayılı yasanın eleşti –
rilecek bir yönü de , özelleştirmeden sonra bir kontrol mekanizmasının , kamu kurumlarının
mal varlıklarının spekülatif amaçlarla satışının ortaya çıkmasını engelleyerek hiçbir yasal dü –
zenleme yapılmamasıdır .
3 .Nisan 1990’da yürürlüğe giren 414 sayılı Kanunun Hükmünde Karaname(KHK)ile Toplu
Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi : a) Kamu Ortaklığı İdaresi özelleştirme uygulamaları ile gö-
revli olan Kamu Ortaklığı İdaresi’nin adı Kamu Ortaklığı Yüksek Kurulu olarak değiştirilmiş-
tir .
4 . Özelleştirme il ilgili bir diğer yasal düzenleme de 27 Kasım 1994 tarihinde yürürlüğe gi-
ren 4046 sayılı özelleştirme yasasıdır . Bu yasa ile özelleştirme konusunda bir takım yeni dü-
zenlemeler getirilmiştir . Bunlarda sırasıyla şunlardır :
a. Özelleştirme İdaresi Bakanlığı kurulmuştur .
b. Özelleştirme yüksek kurulu oluşturulmuştur .
c. Özelleştirme fonu kurulmuştur .
d. Erken emekliliğin teşviki gündeme gelmiştir .
e. Özelleştirmenin kapsamı genişletilmiştir .
f. “İmtiyazlı Hisse” staratejik kuruluşlarda sözkonusu olmuştur .
Diyebiliriz ki , özelleştirme politikalarının başarısı büyük ölçüde bu politikanın sağlam bir
hukuki çerçeve oturtulmasına bağlıdır . Hukuki çerçevenin anayasa ilke ve değerlerine oldu –
ğu kadar , İdare Hukukunun temel esaslarına uygun olması gerekir .

B . ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINA GİREN KURULUŞLAR
Türkiye’de devletçilik ilkesi Atatürk’ün talimatı üzerine, CHP’nin 1931 yılında yapılan III.
Kurultayında parti programı içersine girmiştir . Daha sonra 1935’te bir anayasa maddesi hali –
ne gelmiştir .
Dönemin Başvekili İsmet İnönü devletçilik politikasından ülke olarak belirtilerini şöyle ifa-
de etmiştir .
“Memletin bütünlüğünü ilgilendiren işler devlete,bunun aksi görevler ise özel sektöre dev-
redilmelidir” .
Türkiye’de 1930 yılında itibaren , devletin daha fazla ekonomik faaliyetine duyulan gerek-
sinimin vurgulanmaya başlamasıyla , CHP’nin parti programına giren devletçilik , “5 Şubat 1937’de” Anayasanın 2 . Maddesi şu şekilde değiştirildi :
“Türk Devleti Cumhuriyetçi , Milliyetçi , Halkçı , Devletçi , Laik ve İnkilapçıdır .
Devletin parti programına girişimden sonra , 1932 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Sovyet Heyetinin başkanı Prof . Orlov’nu hazırladığı plan , uygulamaya konmuştur . Planın uygulan-
masıyla ile ilgili olarak Rusya’dan yardım alınmıştır . ( 8 milyon altın ) . Zatren Sovyet yardı-
mının özel şartı bu yardımların , devlet işletmeleri kurulmasına harcanmasıdır . Nitekim , Na-
zilli , Kayseri , Malatya . . . gibi şehirlerde kurulan ilk bez kombinaları bunun örnekleridir .Bu
kez kombinaları Sümerbank için kurulmuştur . Genç Türkite’nin içine bulunduğu sosyo-eko –
nomik koşullarda , özel şartlı alınan sovyet yardımı kadar , devletçi bir politikanın oluşturulup
devamına etkiliydi . Zaten Cumhuriyetin kuruluşu devrelerinde Türkiye’de yeterli sermaye bi-
rikimi yoktu . II . Dünya Savaşı devlete ekonomik bir yük getirdi . Bu şartlar altında devletçi
ekonomik uygulamalar çok partili sistemin başlangıcı olan 1946 yılına kadar devam etmiştir .
Esasında Kemalist rejim tarafından devlet kapitalizminin ekonomisi özel mülkiyet ve giri-
şimcilikle desteklenmesi istenilen temel staratejilerin tamamlayıcısı , olarak görülmüştür . Bu
nedenle , bu dönemdeki devletçiliği kesin ve staratejik bir karar gibi ele alan expost kavram –
lardan kaçılması gerektiği , iktisatçılar tarafında vurgulanmıştır .
Türkiye’de çok partili sistemle birlikte özel sektör ve liberal ekonomi gündeme geldi . Fa –
kat günümüze kadar kamu sektörünün ekonomideki ağırlığı her zaman hissedildi .
Dünyada 1980’de gündeme gelen ekonomide globalleşmenin etkisi sonucunda , 24 Ocak
1980 tarihinde alınan kararlar ile serbest piyasa ekonomisine geçiş yönü açısından önemli a-
dımlar atılmıştır . Şöyle ki ; yeni bir ekonomik anlayış benimsenerek ekonomik hayatta ye –
ni bir dönem başlatılmıştır .
Bunun sonucu , devletin ekonomiye müdehalesinin en aza indirilmesi ve ekonomide kamu
payının küçültülmesi amacı ile özelleştirme meydana gelmiştir . Bu şartlar altında 1985 yılın-
dan 1986 yılına kadar olan devrede özelleştirmenin toplam tutarı 2,3 milyar dolar (23.3 trilyon
lira)dır. 1985-1989 yıllarında uygulanan Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Plannında Kamu İktisa-
di Teşebbüslerine (KİT) bağlı işletmelerin hisse senetlerinin satışı yoluyla halka devrinin sağ-
lanacağı ve KİT yatırımlarının enerji , madencilik , ulaştırma ve haberleşme sektörü ile ilgili
sınırlı kalacağı ifade edilmiştir .
Ayrıca takip eden yıllık programların hepsinin temel amaçları arasında özelleştirmenin hız-
landırılacağı her defasında vurgulanmıştır .
Esasında şunuda belirmekte fayda var . 1920’lerin başında Kemalist rejimin benimsediği staratejinin temel unsuru , ülkenin sanayileştirilmesi işini gerek devletin ve gerekse uluslar a-
rası sermaye çevrelerinin yardımı ile yardımı ile gerçekleştirelebilecek bir Türk İş adamları sı-
nıfın ortaya çıkartılmasıydı . Fakat bu istek uzun bir süreci gerektiyordu . Günümüzde , özel –
leşrilen kuruluşlardan elde edilen temettü geliri , diğer gelirlerle birlikte , 3,1 milyar dolar (38
trilyon lira)’ ya ulalmaktadır .
Özelleştirme çalışmaları öncelikli olarak 1984 yılında kamuya ait bazı yarım kalmış tesis-
lerin tamamlanması ve özel sektöre devri ile başlamıştır . Tablo 1’de gösterilmektedir .

TABLO 1

YARIM KALMIŞ TESİSLERDEN SATIŞ İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİRİLENLER VE DEFTER DEĞERİ ÜZERİNDEN DEVREDİLENLER

—————————————————————————————————————

YARIM KALMIŞ TESİSLERDEN SATIŞ İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİRİLENLER
—————————————————————————————————————

SATIN ALINAN KURULUŞLAR

KEMAH ET KOMBİNASI KEMAH GIDA A.Ş.
SÜMERBANK IĞDIR PAMUK DOK. TES ARAS TEKSTİL A.Ş.
SÜMERBANK İSPİR AYAKKABI FAB . ALTAY KOLL. ŞTİ.
SEK K. MARAŞ SÜT MAMÜLLERİ İŞLT. YAŞAR DONDURMA
TİGEM GÜNAŞ ZEYTİN YAĞI FABRİKASI KİLİS BELEDİYESİ

—————————————————————————————————————
YARIM KALMIŞ TESİSLERDE DEFTER DEĞERİ ÜZREİNDE DEVREDİLENLER

—————————————————————————————————————

DEVREDİLEN KURULUŞ
MKEK KESİLİN KALIP FABRİKASI KÖYTEKS
SEK SİİRT PEYNİR FABRİKASI KÖYTEKS
SÜMERBANK G.ANTEP TEKSTİL MAK. FAB. G. ANTEP BELEDİYESİ
SÜMERBANK YALVAÇ HAZIR GİYİM TES. YALVAÇ BELEDİYESİ
TAKSAN YERKÖY TESİSİNİN BİR BÖLÜMÜ KÖYTEKS
SÜMERBAK KELKİT AYAKKABI FAB. TEKEL GENEL MÜD.
TUGSAŞ SORGUN AMONYAN GÜBRE FAB. ŞEKER FAB G. MÜD.
SÜMERBANK GELÇÜŞ AYAKKABI TESİSİ JAN.GEN.KOM.EM.G.MD.
TEKEL DİYARBAKIR SİGARA FAB. TEKEL GENEL MÜD.

—————————————————————————————————————

1986 yılında itibaren de tamamı kamuya ait veya kamu iştiraki olan kuruluşlardaki kamu
paylarının hisse senedi ve devir işlemleri ile sürmüştür .
Yarım kalmış kamuya ait tesislerden özel sektöre devredilenlerin sayısı 15 , hisse senetleri
satılan ya da devrredilen kuruluşların sayısı 96’dır . Bunlardan 84’ünde hiç kamu payı kalma-
mıştır . Bunlar tablo 2’de gösterilmiştir .
TÜSİAD , Türkiye’de Özelleştirme Uygulamaları kitabının 43 .sayfasında TÜSİAD’ın gö-
rüşlerinin şöyle vurguluyor .
“KİT’lerin milli ekonomi üzerindeki yükünü azaltarak , bunların serbest piyasa ekonomisi
kurallarına göre çalışmalarına başlamak ve bunları zaman içerisinde özel sektöre tümüyle dev
retmek”
Türkiye’de özelleştirme 24 Ocak Kararları ile ülke programına girmiştir, fakat uygulanma-
sı gecikmiştir.Bununla ilgili olarak Dünya Bankası kredisi ile 1985 yılında Morgan Guarantee
Trust Compony’ye Özelleştirme Master Planı” hazırlatıldı . Buna KİT’ler üç guruba ayrıldı .
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2008, 13:19   #4
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Click the image to open in full size.
Click the image to open in full size.

1 . Sosyo ekonomik bir zorunlulukla karşılaşmadan özelleştirilecek durumda olan KİT’ler (USAŞTPAO gibi )
2 . İkinci derecede önemli KİT’ler satılabilir nitelikleri olmakla beraber , satışlar zor kuru-
luşlar . Örneğin : TEK , PTT , TKİ gibi
3 . Üçüncü derecede öncelikle kuruluşlar olarak saptanan KİT’ler ise , yatırımcılar için ca-
zip olmayan ancak uzun dönemde özel kesime devredilecek kurulaşlardır . Örneğin : DMO ,
TCDD , TZDK gibi .
Morgan Guarantee denetim şirketi , hiçbir sosyal fayda , mali hesabı yapmadan bu raporu
hazırlaması eleştirilecek bir durumdur . Hazırlanan rapor sonucunda , bu doğrultuda hareket
eden Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi 1985 yılında Sümerbank’ın Iğdır Pamuk Doku –
ma Tesislerini satarak özelleştirmeyi başlattı .

C . ÖZELLEŞTİRME ÇALIŞMALARINDA UYGULANAN METODLAR
Özelleştirme ekonominin rekabetçi piyasa yapısına kavuşturulması verimliliğinin arttırılma-
sının bir yoludur . Özelleştirme ile sektörel bazda hareketlilik ve canlılık getirmek , üretimi ,
verimliliği ve kârlılığı arttırmak , rekabet gücü ve pazarlarda etkinliği sağlamak , kısaca ser –
best piyasa ekonomisini güçlendirmek amaçlanmaktadır .
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’)’ler sosyal yararı azamileştirmek için faaliyette bulunur-
lar .
Esasında Türkiye’de “Karma Ekonomi” çerçevesinde kalkınma amacıyla özel sektörün gü-
cünün yetmemesi ve teknoloji eksiklerinde Kamu İktisadi Teşebbüsleri(KİT)’ler kurulmuştur.
KİT’lerin kuruluşunda etkin bir faktörde özel kesimin yönetici ve kurucunun gücünün söz ko-
nusu dönemlerdeki yetersizliğidir .
KİT’leri paylarının tümü veya çoğunluğu devlete aittir . Özel konunlarla yönetilip , maliye
yönetimi açısından özerkliğie sahiptir . KİT’ler ve iştiraklerinin sayısı 1996 yılında verilerine
göre 240’a ulaşmıştı . Söz konusu bu 240 kuruluşa ait iş yeri sayısı 4572 idi .
Kamu İktisadi Teşebbüsü ismi , ülkemizde ilkez 1961 Anayasası’nda yer almasına rağmen,
bu husustaki çalışmalar 1925’li yıllara dayanmaktadır .1964 yılında çıkarılan 440 ve 468 sayı-
lı kanunlarla KİT kavramına açıklık getirilmeye çalışılmıştır .440 sayılı kanunun 1. maddesin-
de :
“İktisadi Devlet Teşekküleri , sermayelerinin yarıdan fazlası tek başına veya birlikte Dev –
let’e (Genel ve Katma bütçeleri İdareler) ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait olan iktisadi a-
landa ticari esaslarına göre faaliyet göstermek üzere kurulan ve kuruluş kanunlarında bu kanu-
na tabi olacakları belirtilen teşebbüsler” dir .
1982 Anayasasının 165.maddesinde “Sermayesinin yarıdan fazlası doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak devlete ait kamu kuluş ve ortaklıkları”diye tanımlanan KİT’lerle ilgili olarak en
son 283 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır .Söz konusu bu kararname ile Kamu İktisadi Teşebbüsleri :
1 . İktisadi Devlet Teşekkülü
2 . Kamu İktisadi Kuruluşu
olmak üzere iki ayrılmıştır . İktisadi Devlet Teşekkülü : Sermayesinin tanımı Devlet’e ait İkti-
sadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan Kamu İktisadi Teşebbüsüdür.
Kamu İktisadi Kuruluşu ise ; Sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mal-
lar ile temel mal ve hizmet üreterek ve pazarlamak üzere kurulan , Kamu niteliği ağır basan
Kamu İktisadi Teşebbüsleridir .
KİT’lerin Türkiye Ekonomisndeki yeri ile ilgili olarak şu kriterler bulunmaktadır . Bunlar
sırası ile :
1 . Ülkedeki istihdama katkıları açısından KİT’ler ,
2 . Toplam satış hasılatı açısında KİT’ler ,
3 . Gayri Safi Milli Hasılaya (GSMH) katkıları bakımından KİT’ler .
Falat bunlara rağmen KİT’ler Türk ekonomisi için vazgeçilmez kurumlar değildirler . Şöyle ki ; KİT’lerin ne azami %20’lere ulaşan GSMH’ye katkıları , ne %5’lerdeki istihdama
katkıları bu müesseselerin ekonomi için vaz geçilmez unsurlar olmadıklarının göstergesidir .
Piyasa ekonomisi koşullarına uygun çalışmayan yanlış yönetim , yöneticilerin yetersiz kalma-
sı , yolsuzluk ve usulsüzlük gibi sebeplerden sürekli zarar eden KİT’ler Türkiye ekonomisine
yük olmaktadırlar.Nitekim , Mustafa Kemal Atatürk TBMM’ni 1 Kasım 1937 tarihli açılış ko-
nuşmasında ; “sermayesinin tamamı ve büyük kısmı devlete ait ticari-sınai kurumların . . . Bu
günkü usullerle çalışabilmelerine ve inkışaf etmelerine imkân yoktur” diye belirtirken devlet işletmeciliğinde 50 yıl süren bir süredir devam edegelen sorunların başladığını vurguluyordu .
Bu bağlamda 1970’li yıllardan sonra , dünya konjonktürü , 1980 yılında başlayan “liberalleş-
me” hareketi ile bir birlikte KİT’leri özelleştirilmesi gündeme gelmiştir .
Özelleştirme çalışmalarında belli başlı dört metot izlenmiştir . Bunlar da sırasıyla :
1 . Blok satış yoluyla özelleştirme ,
2 . Halka arz yoluyla özelleştirme ,
3 . Halka arz ve blok satış yoluyla özelleştirme ,
4 . Uluslar arası piyasalarda kurumsal arz yoluyla özelleştirme .

1 . Blok satış yoluyla özelleştirme :
Özelleştirmede mülkiyet devri yöntemlerinde bir olan blok satış yoluyla özelleştirme ile 1996 verilerine göre , 65 kuruluş özelleştirilmiştir . (Tablo 3)



Click the image to open in full size.


Blok satış yöntemi ile satılan kuruluşların 14’ü çimento 11’i ise yem fabrikalarıdır . 1986
yılında Manisa Yem’in %15’inin blok satışıyl başlayan uygulama çerçevesinde , en son 1995
Nisan’ında Havaşın %60’ı blok satış yöntemi ile satılmıştır .

2 . Halka arz yoluyla özelleştirme :
Bu yolla 15 kuruluş özelleştirilmiştir . Bunlarda 5 tanesi çimento fabrikasıdır . Adana Çi – mento , Tofaş Türk hisse senetleri ilk defa satış çıkarılmıştır .

Click the image to open in full size.



3 . Halka arz ve blok satış yoluyla özelleştirme :
Dokuz kuruluş bu yöntemler özelleştirilmiştir . Bunlardan (Adana Çimento ve Niğde Çi –
mento Fabrikası) ikisi çimento fabrikasıdır . Toplam elde edilen gelir 345.564.660 dolardır .

4 . Uluslar arası piyasalarda kurumsal arz yoluyla özelleştirme :
Bu kapsamda yer alan tek kuruluş Tofaş Türk’tür .Bu satıştan elde eldilen gelir 330 milyon
dolardır . (Tablo 5)



Click the image to open in full size.


D . GÜNÜMÜZDE ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINDAKİ KURULUŞLAR :
Günümüzde özelleştirme kapsamında 47 kuruluş ile bazı taşınmazlar bulunuyor . Bu kuru-
luşların 29 tanesi kamunun %50’nin üzerinde payı var .
Özelleştirme çalışmaları yürütülen ve kapsamda yer alan Türk Telekom , Tüpraş , Petkim Petrol Ofisi , Erdemir , T. Gemi Sanayii , Deniz Nakliyatı gibi kuruluşların yanı sıra önümüz-
deki dönemlerde , “T. Demir Çelik İşletmeleri (İsdemir A.Ş. , T. Dihvan A.Ş. , Gerkonsan A.Ş.) , T. Gübre Sanayii , T. Şeker Fabrikaları A.Ş. , TCDD’ye ait limanlar , Türkiye’de Selü-
loz ve Kâğıt Fabrikaları , TEKEL’e ait sigara fabrikaları ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlü-
ğü’nün kapsama ve program alınması düşünülüyor .
Yine günümüzde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın raporuna göre 1986 yılından itibaren
hız kazanan program çerçevesinde , ÖİB tarafından 122 kuruluşa hisse devri veya varlık satış-
devir işlemi yapıldı .
Bu kuruluşlardan 103’ünde de hiç kamu payı kalmadı . Blok satış , halka arz , uluslar arası
arz , İMKB’de satış ve varlık satışı biçiminde de kısmen özelleştirme işlemi gerçekleştirilen diğer 19 kuruluşa ise halen kamu payı bulunuyor .

E . BAŞARILI BİR ÖZELLEŞTİRME ÖRNEĞİ : KARDEMİR
1995 yılında işçiler ve yöre halkına devrdilen Karabük Demir Çelik (Kardemir) Tesisleri “başarılı bir özelleştirme” örneği teşkil ediyor .
Sendikaların gayretiyle bir lira gibi sembolik bedelle işçilere ve bölge halkına devredilmiş-
ti . Yaklaşık 2.5 yıldır “yeni statüsüyle” faaliyet gösteren Kardemir Tesisleri , 1994’teki 6.5 ti-
rilyon liralık zarardan , bugün 5 trilyon kâra geçti . Özelleştirmeyi müteakip büyük bir yatırım
hamlesine giren Kardemir’de halen 100 milyon dolarlık yenileme yatırımı devaö ediyor .
Kardemir’deki yatırımların tamamlanmsıyla ; bir yandan üretilen çelik kalitesini artırıken ,
diğer taraftan yıllık üretim kapasitesini 650 bin tondan 750 bin tona yükseltecek ve ton başına
üretim faaliyetini de 63 dolar azaltarak 200 dolar seviyesine indirecek . Bu ise Kardemir’e dış
piyasaya büyük bir rekanet avantajı sağlayacak . Kardemir’in özelleştirilmesi , çalışan işçilere
de büyük ekonomik menfaat sağladı . Özelleştirme öncesi beş bin 890 işçi çalışayor.Bu işçile-
lerin yaklaşık bin kadarı taşeron işçidir .
İşçilerin 1995 yılında ihbar tazminatlarına karşılık aldıkları 45’er milyon liralık hisselerin
değeri 1.5 milyar ulaştı . Bu yıl sonunda iki milyar lirayı bulması beklenen bu hisselerin diğe-
rinin, Kardemir’in 1998 Mart’ında borsaya açılmasıyla en az birkaç kat daha artması bekleni-
yor .
Nitekim Kardemir özelleştirmesiyle ilgili olarak Sendikacı Recai Başkan şöyle demektedir:
“ Özelleştirmede KARDEMİR örneği bize şunları sağlamıştır : Ekonomik alanda çalıştıra-
bilecek bir işletmenin kapanması önlenmiş , yöre halkının göç problemi ile yüz yüze gelmesi
engellenmiş,bölge kalkınmasında yerel insiyatif geliştirilmiş,tesislerin kötü bir özelleştirmey-
le bazı kesimlere peşkeş çekilmesi önlenmiş,sendikanın yöentime katılımı sağlanarak işletme-
de “bizsiz” ayırımına son verilmiş ,diyaloğa doyalı ,meseleleri beraber çözen modern işletme-
cilik ilkelerinin hakim olduğu bir yönetim biçimi geliştirilmiş ve özelleştirme politikalarına
karşın mufazakar olan tutumdan , problemlere çözüm üreten ve bunun için sorumluk alan bir
sendikacılık anlayışını ortaya çıkarmıştır .
Özelleştirmede Karmdemir Modeli Örnek göstermeli varsa eksiklikleri giderilmeli ve yay-
gın bir şekilde , özellikle görece geri bölgelerde uygulanması sağlanmalıdır .



KAYNAK :
Doç. Dr. Mediha AKARSLAN’IN
Türkiye’de ve Dünyada Özelleştirmenin Analizi”
adlı kitabında alınmıştır .
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-04-2008, 13:25   #5
 
Pritt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Özelleştirme her alanda olmalı. Devlet üretimle yada pazarlamayla uğraşmamalı sadece denetim işi yapmalı. Teşekkürler handan paylaşımın için.
Pritt Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 14-05-2008, 15:39   #6
ÇARŞI BURDA
 
__SaGoPa__ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ewet önemli bibilgi saolun
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
__SaGoPa__ Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 23:43 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580