Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-06-2009, 16:31   #1
summer
tek aşkım beşiktaşım
 
summer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
baba uyan güneş doğacak!!

Sıcak bir ağustos gecesinde tuttu annemin sancıları ve ardı ardına patlayan bomba seslerinde duyuldu gergin bekleyişin sonunda Muhammed’in ağlayışı… o sesten sonra annemin yanına gittik… Annem ağlıyordu bu kavgaya nur topu gibi bir oğlan getirdiği için. Ve babam ağlıyordu bu savaşa nur topu gibi bir evlat verdiği için. Ve şehir ağlıyordu ağustosa inat bu masum bu günahsız geldiği için bu topraklara… Ve ben ağlıyordum…
Babam artık eve daha erken saatlerde geliyordu Enes Muhammed’e özen gösteriyor ama beni de ihmal etmiyordu. Sevdiğim pamuğun pembesi şekerden getiriyor evin içinde oyunlar oynuyorduk.
Enes Muhammed ağlamayı seven bir bebekti. Her şeye ağlıyor annemin kucağından da vazgeçemiyordu
— Ya anne bıktım ama her şeye ağlamak zorunda mı?
— Yavrucum sende küçükken çok ağlardın.
— Gerçekten mi anne ama ben ağlamayı sevmem ki demek çok ağlıyordum.
— Tabi kuzucum hatta baban seni gecenin bir vakti dışarı çıkarırdı yorgun olsa bile sen ağlamayı bırakacaksın diye şeker aradı.
— Peki anne şimdi neden gidemiyoruz. Enes Muhammed belki onun için ağlıyordur.
— (annem iç çekerek)kızım bir zulüm bu zalimlerin zulmü.
— Zulüm mü?
— Zulüm ya küçüğüm hepsi geçecek ve o zulüm bittiğinde yine eskisi gibi rahatça çıkabileceğiz dışarı, eskisi gibi oynayacaksın… Allah yardımcımız olsun
— Şey ee… Şey anne sen öyle deyince ben ne diyecektim.
— Ecmain. ecmain diyecektin kızım…
— Hah mükemmel ses Muhammed ağlıyor uyandı anne kapıda çalıyor ben kapıya bakarım anne
— Selamünaleyküm salma annen nerede?
— Aley.. aleykselam baba Muhammed ağlıyor onun yanında
— Baba
— Efendim salma
— Zalim ne demek?
— Hım zulüm eden demek kızım
— Zulüm ne demek?
— Haksız davranmak acıyı karşı tarafa yaşatmak ağlatmak kızım
— Peki, bizi neden ağlatıyorlar baba… Annem dedi ki bir daha dışarı çıkmamız için zulümün bitmesi lazımmış.
— Evet, kızım güneş yeniden doğacak bu topraklara gözyaşları dinecek doğan günle gülmeye başlayacağız bir gün. Ağlayan anneler feryadını kesecek.
— Aişe’yi görüyorum arka pencereden hep ağlıyor baba abisi gitmiş hiç gelmeyecekmiş o da gülecek mi baba
Bu arada annem Muhammed’i yatırmış soframızı da hazırlamış bizi yemeğe çağırdı.
—baba sana bir şey diyeceğim
—söyle kızım
—baba gün bize doğunca Enes’le beni parka götürür müsün? Hem o oraları bilmiyor ben onu salıncağa bindiririm.
—Kuzcum Muhammed daha çok küçük salıncağa binemez.
- Ne zaman büyüyecek ya 3 aydır fındık kadar.
Ailecek gülerken birkaç el silah sesi geldi. Babam kapıya yöneldi. Annem
—hasan gitme
—geri gelcem korkma bir şey olmayacak.
Babam kapıdan çıktı. Bir adam babama bağırdı.
—hepiniz öleceksiniz ve bu topraklar bizim olacak.
Ardından silah sesleri düştü bütün yüreklere barut kokuları sardı şehri feryatlar oluk oluk oldu. Feryat figan koptu yapmayın yeter diyen sesler yükseldi silah seslerinin üzerinden. Vicdan merhamet istendi her bir kurşunun sahibinden. Küçük bebekler ağlıyordu ve Muhammed’de ağlıyordu. Annem bir zorlamayla buzdolabını pencerenin önüne attı ve arkasını kolumdan tutup beni attı. Kurşunlar pencereleri yerinden oynattı. O cam parçacıkları koluma sıçradı ve bir kurşun duvarda duran babamın ve Muhammed’din resmini yere düşürdü. Silah sesleri birden kesildi ve bir koşuşturma sesinden sonra ortalık sessizliğe bürünmek istiyordu ama bu sessizliği halk kabul edemezdi yetmişti bu kadar suskunluk.
Evlerinden çıkanların karşılaştığı manzaralar iç acıtıcıydı…
Sesim kısık “anne anne” dedim cevap vermedi. Bir ağlama sesi duydum oraya doğru gittim. Annemin avuçlarında Muhammed, ağzı kan içinde annem akıtır yaşlarını Muhammed’in üzerine. “babam” dedim birden ve fırladım, annem salma dur dedi. Ama durmadım kapımız bile yoktu artık. Dışarı çıktığımda babam yerdeydi
—salma ben gidiyorum.
—gitme baba gitme
—salma annene ve Muhammed’e bakacaksın.
—baba ben küçüğüm.
—hayır yavrum. oo salma canım çok yanıyor.
—baba gitme lütfen ben küçüğüm Aişe çok ağlıyor onun abisi gelmedi sen de gelmezsin baba gitme(bu arada kafamı kaldırdığım da yerde yatan herkesin başında ağlayanı vardı feryatlar göğe yükselmişti.)baba zulüm bu mu herkesi ağlatmışlar. bazılarıda yatıyor onlarda mı gidecek. Baba gitme.
—kızım evet zulüm bu
—bekle o zaman baba güneş doğacak. Gitme baba sen dedin güneş doğacak biz güleceğiz dedin baba gitme
-hasan gitme (diye annem ağlıyordu)Muhammed’de bıraktı hasan gitme sevgilim gitme..
—baba uyan baba
-eşhedü……. (iki damla göz yaşı düştü babamın gözlerinden ve eğilip kanlı yanaklarından öperken bitmemişti serzenişlerim)
Baba uyan baba güneş doğacak
Babam ağlıyordu, annem ağlıyordu, evladına, kocasına, vatanına
Ve ben ağlıyordum acı içi,nde
Ve şehir yine ağlıyordu şehitler üzerine
Anneler ağlıyordu babalar ağlıyordu
Çocuklar ağlıyordu hiç birlşeyden habersiz masum çocuklar...

bu yazdıklarım gerçek bir hayat hikayesi değil ama elbet vardır savaş ortasında bunları yaşayan böyle ağlayan çocuklar feryat eden analar yavrularına doyamayan babalar daha evlat hayelleri kuran askerler..
apaçık olan birşey var zulüm zalimin zulmu...
__________________
Click the image to open in full size.
summer Ofline   Alıntı ile Cevapla