Bir şampiyonluk masalıdır gidiyor.
"Öykü" statüsünde bayıltan bayıltana.
Kervanın ucu kayboldu ya ufukta
Zafer çözümlemesi yapılıyor güya,
Her gazete sayfasında.
İbrahimlerin kavgasıyla başlıyor hem sezon,
Hem "öykü"nün başı.
Kavgayı her ayrıntısıyla anlatıyorlar da,
O dönemlerde gazetelerin her iki İbrahimi de taraftarın önüne atmak için nasıl yarıştığını
Bir türlü yazmıyorlar.
Kötülüklerini istedikleri o İbrahimler Beşiktaşı şampiyon yaptı ya
Onu bile söylemiyorlar.
Ertuğrul Sağlam'ın gidişini anlatıyorlar da,
Gidene kadarki bölümde
Fitil fitil burnundan gelmeleri
Bir türlü ı-ııı.
Akabinde Mustafa Denizli'ye tapınmalarını dile getiriyorlar
Beşiktaş taraftarı üzerine düşeni hem sezon içinde dik durşuyla,
Lig bitimindeyse alkışlarıyla ifade etmiştir.
Gayrısı budur.
Lakin,
Sözüm ona futbol ulemaları 17 puan kaybedildiğinde,
Ne düşünüyorlardı?
Yazıyorlar mı?
Öykünün bu bölümlerini fare mi kemirmiş acaba?
Fersah fersah,
Adım adım,
Mustafa Denizli'yi sona iterlerken,
Karşılarına dikilen eşsiz gücün varlığını
Kabullenebiliyor mı?
Şampiyonluğa giden yolun
Yayıncı kuruluş Decoderlarının iadesi ve kampanyalarından geçtiğinden bile habersizler!
Ya "Biz bu oyunu bozacağız" filaması?
İşleyen var mıdır bunu öykülerinde
Sanmam.
Mehmet Topuz'un bile ille de BeşiktAş diretmesi
O tribünün dimdik duruşunadır.
Netice itibarı ile lafın belini kırarsak,
Herkesin anlatacak bir şeyi vardır.
Hatta hakemlerin bile!
Lakin,
Sahiplenmek farklıdır.
Herkes doya doya kutlasın şampiyonluğu
Lafımız yok.
Hatta düzenlenen balolara
Çağırılsın insanlar
Ve baş köşeye oturtulsunlar
Çıt çıkartan namerttir.
Lakin,
Sahiplenmek farklıdır.
Hani der ya üstat
Yağmurun bir damlası süzülmüş küfür
Bir damlası aşk
Senin uykuların hayın
Düşlerin kardeş! Alen MARKARYAN |