[Mehmet]

Nouma'ya İlk taşı günahsız olan atsın!

Vay anasını sayın seyirciler. Meğer ne kadar ahlaklı, faziletli, düzgün bir toplummuşuz da, Pascal Nouma marifetiyle laçka olmuşuz. Adam Fransa’dan gelmiş, bizim her türlü örf, adet, gelenek, görenek ve dahi ne kadar ulvi, temiz hissimiz varsa hepsini göçertmiş. Pir-u pak ve aziz memleketimizin yüce değerlerini bir anda tepetaklak etmiş. Çoluğa çocuğa kötü örnek oluşturmuş.


Oysa 20 Nisan akşamına kadar ne kadar görgülü, bilinçli bir toplumduk. Sokaklarımız, caddelerimiz bal dök yala misali tertemiz, pırıl pırıldı. Her biri zarafet anıtı olan insanlarımız yerlere tükürmezler, çöplerini sokağın ortasına boca etmezler, alt geçitlere ve dahi otoban kenarlarına küçük abdestlerini yapmazlardı. Erkeklerimizin hepsi birer beyefendiydi ve dahi kentlerin en kalabalık yerlerinde, güpegündüz hiç biri burnunu, hatta edep yerini karıştıra karıştıra yürümez, elalemin karısına kızına bu halde yan gözle baka baka gezmezdi. Pascal Nouma yüzünden bu özelliklerimizi bir gecede yitirdik.
Vapurlardan iskeleye atlamaya çalışırken düşüp boğulmaz, metro duraklarında vagondan boşalanları saygıyla kenara çekilip bekler, gülücüklerle ve teker teker trenlere binerdik. Nouma sayesinde bu medeni özelliklerimizi bir anda kaybettik.


Trafikte birbirimize yol verir, ışıklarda kural ihlali yapmaz, araçların sağından geçmez ve direksiyondaki kadın sürücülerin can güvenliklerini tehlikeye atacak en ufak bir teşebbüste bulunmaktan dahi ödümüz kopardı. Pascal Nouma isimli ırz düşmanı yüzünden 21 Nisan sabahından beri kadın ve kızlarımız korku içinde dolaşıyor ve bu çirkin Fransız’ın ülkemizi terkedip eski huzurlu günlerine yeniden kavuşacakları günü dört gözle bekliyor.
Zaten televole kültürünü de topluma Pascal Nouma aşıladı. Sabahtan akşama kadar doğa belgeselleri ve DNA çalışmalarındaki son aşamalarla ilgili öğretici programları kaçırmayan halkımız, son iki gecedir aniden düzeysiz, bayağı ve içi boş programlara, geceler boyu tepişip “seviyeli ilişkiler” yaşayan bazı adam ve kadınların bitmek tükenmek bilmeyen serüvenlerine merak saldı.


Efendim; sonra ekranlardan her hafta futbolla ilgili ilim, irfan ve centilmenlik aşılayan, ağızlarından çıkan her kelime ve yazdıkları her satırda tanrısal nitelikte öğreticilikler bulunan “hocalarımız” nasıl da utandı, sıkıldı ve zor durumlarda kaldı. Gördün mü yaptığını Pascal Nouma? Onlar ki canlarını dişlerine takıp toplumu bilinçlendirmeye, kin ve nefreti yok etmeye, bireysel egolarını ve kurumlarının rating kaygısını bir yana bırakıp azıcık da olsa izleyenlerine uygarlık aşılamaya çalışan çok önemli, çok saygıya şayan büyüklerimizdi. Yazık değil mi bu feylesof ve aristokrat insanlara? Aile terbiyelerini yok ettin bir çırpıda!

Sen bir ülkenin topyekun bütün bu düzeyli insanlarının ar ve haya duygularını nasıl süzemez ve nasıl böyle bir şey yapmaya cüret edersin; ey Pascal Nouma? Sen bu toplumun her bir ferdinin birer edep, ahlak, fazilet abidesi olduğunu, yalancılık, riyakarlık, hortumculuk, çetecilik, gaspçılık yapmadığını, rüşvet alıp vermediğini nasıl bilmezsin?
Koskoca ve gayet dengeli bir halkı nasıl olup da böylesine rencide edersin? Cinselliğini özgürce ve korkmadan yaşayan, her türlü sapıklıktan uzak, tam anlamıyla bedeni ve fikri olgunluğa erişmiş, kadınıyla erkeğiyle böylesine kaynaşmış, huzurlu ve dahi geleceğe güvenle bakan, ekonomik zorluklarını çoktan geride bırakmış, sosyo-kültürel anlamda dünyanın sayılı gıpta edilecek bireylerinin barış içinde yaşadığı böyle bir toplumu nasıl olur da böylesine rencide edersin; hatta sırtından hançerlersin?

Mecdelli Meryem recm edilmek üzereyken, Hz. İsa bir laf etmiş. Demiş ki; “Aranızdan ilk taşı hiç günahı olmayan atsın”.
Ben kendi hesabıma kendi günahlarımı biliyorum. Sütten çıkmış ak kaşık değilim. Onun için o taşı atmayacağım. Taş atan sahtekarları izlemekle yetineceğim.
Pascal Nouma için ne mi diyeceğim? Nevi şahsına münhasır, iyi yürekli, aykırı, çılgın bir sosyopat diyeceğim. Bir de şunu elbette: “Çarşı’nın çocuğu Pascal Nouma”.



Böylesi gelmedi , gelmez. .

ALINTIDIR..