Hiç kimse Fenerbahçe ya da Beşiktaş'a, "Gel sen bu sevdadan vazgeç" diyemez.
Çünkü Mehmet Topuz bana göre Türkiye’nin çok önemli oyuncularından biri ve gideceği takımın gücüne güç katacak. Bu şartlarda Beşiktaş’a “Gel sen vazgeç de, Fenerbahçe daha güçlü olsun” demek doğru olmadığı gibi aynı öneriyi Fenerbahçe’ye yapmak da arabesk bir yaklaşım olur.
Kayserispor’un bir yıl sonra serbest kalacak oyuncusunu satıp para kazanmak istemesinde de eleştirilecek bir taraf yoktur. İşte bu üç kulübün doğrularının çatışmasından ortaya çıkan karmaşayı çözmek de Futbol Federasyonu’na ve kurullarına kalıyor. Üç kulübün de temsilcilerini çağırıp dinleyecek, kararını verecek. Doğrusunu isterseniz onların da işi “Nasrettin Hoca’nın yaptığı kadılık” kadar zor.
Hani hoca, davalıya da davacıya da “Haklısın!” deyince karısı, “Yahu hoca!” demiş. “İkisine de haklısın dedin, kim haksız?” diye sorunca, “Kadın sen de haklısın!” demiş ya hoca. Bu da o mesele. Kimi dinlesen, “Sen haklısın!” diyorsun. Pirincin taşını ayıklamak da sanırım federasyonun hukukçularına kalacak.
Ben burada başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Kurumsallaşmaktan ve profesyonelleşmekten dem vuran kulüplerimizin bu olaydaki tavrı, köşeye sıkıştığımızda, “Şarklı kimliğimizi ortaya koyduğumuzu” gösteriyor. Kurumsallık falan hikaye.
Tam bir “Pire için yorgan yakma” yaklaşımı var üç tarafta da. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin bu konudaki “Hovardalığını” anlarım da ben Kayserispor’un tavrına çok şaşırdım. “Eşeği boyayıp sahibine yeniden satan” Kayserili’nin ticari dehasından uzak bir yaklaşım sergiliyorlar. Korkarım 1 yıl sonra, “Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı” şarkısını söylemek zorunda kalacaklar.
Kenan Karcı