Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24-07-2009, 14:17   #1
Constantin
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Dünyanın En Cesur 5 Askeri

1-) Simo Hayha

Click the image to open in full size.



Simo Hayha, dünyanın belkide en sıkıcı ülkesi Finlandiya’da sıkıcı bir hayat geçiriyordu. Bir yıllık zorunlu askerlikten sonra çiftçi oldu. Ama 1939 yılında Sovyet Rusya, ülkesini istila ettiğinde, ülkesine yardım etmeye karar verdi.

Savaşın çoğu ormanda geçtiği için, istilayı durdurmanın en iyi yolunun yanına tüfeğini ve yeteri kadar konserve yemek alarak bir ağaçta saklanıp önüne geleni öldürmek olduğunu fark etti. 180 santim karda ve -20 ve -40 arasında gezinen hava sıcaklığında...

Ruslar, düzinelerce adamının öldürüldüğünü duyduğunda ve bunu sadece bir adamın yaptığını öğrendiğinde akılları durdu. Hayha, ‘Beyaz Ölüm’ olarak anılmaya başladı çünkü beyaz kamuflajı yüzünden karda görülmesi imkansızdı. Ruslar, bir süre sonra sadece Hayha’yı öldürmesi için özel bir görev planladı.

Ruslar, Hayha’yı öldürmesi için özel bir tim görevlendirdi... ama Hayha hepsini öldürdü. Ruslar daha sonra ‘anti-nişancı’ yani nişancıları öldüren tüfekli nişancıları Hayha’yı öldürmesi için görevlendirdi. Hayha, onları da öldürdü. 100 günden fazla süre içinde Hayha tüfeğiyle 542 kişiyi, küçük kalibreli tüfeğiyle de 150 kişiyi öldürdü. Toplamda 705 kişiyi öldürmüştü.

Hayha’ya karşı gönderilen herkes öldürüldüğünden, artık kimse bulunduğu yere gitmek istemiyordu. Bu yüzden Ruslar, bir uçakla tüm bölgeyi bombaladı. Bombaladıkları yer doğruydu ama sadece Hayha’nın paltosu bir şarapnel parçası yüzünden yırtıldı. ‘Beyaz Ölüm’ halen yaşıyordu.

Nihayet 6 Mart 1940’ta şanslı bir Rus askeri Hayha’yı kafasından vurdu. Diğer askerler onu buldu ve birliklerine götürdüler. ‘Beyaz Ölüm’ durdurulmuştu... sadece bir haftalığına. 13 Martta Hayha, tekrar kendine geldi. Ancak o gün de savaş bitmişti.

2-) Yogendra Singh Yadav


Click the image to open in full size.

Yogendra Singh Yadav, 1999 yılında Hindistan, Pakistan’la savaş durumdayken orduda el bombacısıydı. Görevleri oldukça dik olan Kaplan Tepesi’ne tırmanarak üç düşman sığınağını kullanılmaz hale getirmekti. Bu tepe aslında 300 metre yüksekliğinde buzla kaplı bir yerdi. Görevli askerler sadece bir kişinin tepeye çıkarak ipleri germesi gerektiğine karar verdi. Yadav, bu işe gönüllü olan tek kişiydi.

Buzlu ve dik tepe tırmanışının tam ortasında düşman birlikler Yadav’ı farketti ve ateş açtı. İlk önce roket fırlattılar, ikincil olarak hücum ateşi açtılar. Yadav’ın görevli olduğu timin yarısı ölmüştü ve diğer yarısı da komutan dahil ortalığa dağılmıştı. Yadav, üç kere vurulmasına rağmen tırmanmaya devam etti.

Zirveye ulaştığında, düşman birlikleri ona makinalı silahla ateş açtı. Yadav, onlara doğru koştu, el bombasının pimini çekti ve pencereden içeri fırlattı. Böylece herkes öldü. Düşmanın saldırısı sürüyordu, bir başka grup ona ateş açtı, Yadav yine onlara doğru koştu ve el bombasıyla dört ağır silahlı kişiyi öldürdü. Bu sırada Yadav’ın dahil olduğu birlikten canlı kalanlar tepeye ulaşmıştı. Geriye kalan az sayıdaki düşmanı da Yadav, birliği sayesinde öldürdü.

Hindistan’ın en yüksek askeri ödülü ‘Param Vir Chakra’ ile ödüllendirildi. Bu ödül sadece nadir yiğitlik başarısını gösterenlere takılıyordu. Bu ödülü almak için imkansız gibi görünen bir görevi başarmak gerekiyordu.

Bu ödül sadece 21 kişiye verilmişti ve ödüllendirilen herkes işlem sırasında ölmüştü. Bir süre sonra Yadav’ın da çatışma sırasında öldüğü ve ödülün başka birisine verildiği ortaya çıktı. Yadav, geç de olsa gerçekten ödülünü aldı.


3-) Jack Churchill

Click the image to open in full size.



Jack Churchill, 2. Dünya Savaşı’nın en deli komutanıydı. Aynı zamanda ‘Deli Jack’ olarak da biliniyordu.

Komando görevini gönüllü olarak aldı. Aslında ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Komando kelimesi ona tehlikeyi yani eğlenceyi çağrıştırıyordu. En çok ‘Kılıçsız savaşa giden asker, düzgün giyinmemiştir’ cümlesiyle tanınıyordu. Bu lafıyla beraber, savaşa da kılıcıyla gitti. 2. Dünya savaşında sadece kılıcıyla savaştı. Kullandı da. Gecenin ortasında çıkan bir çarpışmada 42 Alman’ı kılıcıyla öldürdü.

Churchill ve ekibi bu olaydan kısa bir süre sonra ‘Point 622’ olarak adlandırılan bir Alman sığınağını ele geçirmekle görevlendirildi. Churchill, liderliği ele aldı. Gecenin koyu karanlığında mayınlarla dolu arazide ekibinin en başında sığınağa doğru yol alıyordu. Yaklaştıkça da el bombası savuruyordu. Ekibi ona ayak uydurmaya çalıştı. Tüm ekipten sadece altı kişi yaşıyordu ve onlar da yaralıydı ve sadece tabancaları vardı. Tek sağlam olan kişiyse Churchill’di.

Bu görevdeyken Almanlar tarafından yakalandı ve bir toplama kampına götürüldü. Sıkılınca da kolayca oradan kaçtı. Tekrar yakalandı ve başka bir kampa gönderildi. Yine sıkıldı ve kaçtı. 150 kilometreden fazla yol yürüdükten sonra Amerikanlar tarafından bulundu. Churchill, İngiltere’ye gitmek istedi. Buraya vardığında da tekrar savaş cephesine gitti. İsteği kabul edildi ancak yoldayken savaş bitti.


4-) Alvin York

Click the image to open in full size.

Tennessee’de sıradan çiftçi bir ailenin çocuğu olan Alvin York gençliğini berbat barlarda geçiriyordu. Bir kavgada en yakın arkadaşı öldürülünce bu ortamlardan uzaklaştı. 1917 yılı geldiğinde askerliğe çağrıldı.

Askere girdikten bir süre sonra Alman demir yollarından birisini koruyan makinalı silahlarla korunan bir yeri ele geçirme görevi verilen 17 kişiden birisi de York’du. 17 kişi, ele geçirecekleri yere yaklaşırken fark edildiler. Üzerlerine ateş açıldı ve dokuz kişi parçalara bölündü. Geriye kalanlar da kaçmaya başladı ancak York tek başına orada kalakalmıştı. 32 ağır makinalı silahtan üzerine ateş açılıyordu. Günlüğüne şunları yazdı.

“Bir ağacın arkasına saklanmak ya da bir yere kaçma gibi bir olasılığım yoktu. Diz çökme ya da yere yatma gibi bir zamanım bile olmadı. Sadece elimden gelenin en iyisiyle Almanlara hakketikleri şeyleri verdim. Gördüğüm her Almanı öldürüyordum. İlk olarak meyilli bir yerden ateş ediyordum daha sonra da uzanarak ateş etmeye başladım. Evimdeyken bu pozisyonda kuşlara sapanla birşeyler atardım. Kuşlardan daha büyük olan Almanları vurmak zor olmadı.”

İlk olarak 20’den fazla askeri öldürdü. York’u öldürmek için Alman komutanlardan birisi beş kişiyi görevlendirdi. York 45’lik Colt’unu çıkarttı. İçindeki sekiz kurşunla da bu beş kişiyi öldürdü.

Bu noktadan sonra Komutan Paul Jurgen Vollmer, York’a İngiliz olup olmadığını sordu. 1. Dünya Savaşı’nda pek dikakte alınmayan Amerikanlar yüzünden Vollmer böyle bir soru sormuştu. York, Amerikan olduğunu söylediğinde komutan ateş etmeyi keseceğini bildirdi. 10 dakika sonra, 133 Almanla beraber York, birliğine geri döndü.


5-) Audie Murphy

Click the image to open in full size.

Audie Murphy 1942 yılında 16 yaşında, 160 santim ve 49 kilo ağırlığındaydı. Sırasıyla Deniz, Hava ve Askeri birliğe başvurdu. Sadece Askeri birlik onu ayak işleri yapması için kabul etti. İlk görevi yemek pişirmekti ama o savaşmak istiyordu. Birliği de onu savaşın tam ortasına gönderdi.

İtalya’nın istilası sırasında mükemmel atıcılık yetenekleri sayesinde onbaşılığa yükseldi. 1944 yılında güney Fransa’ya gönderildi. Orada, en yakın arkadaşını Alman makinalı silah birlikleri vurdu. Murphy’nin siniri bozuldu ve önüne geleni öldürmeye başladı. İlk olarak arkadaşını öldürenleri ödlürerek, kullandıkları silahı ele geçirdi. Bu silahla 100 metre çapındaki herkesi öldürdü. Bu yiğitliğinden sonra herkes onunla dalga geçtiği için özür diledi.

Altı ay sonra Fransa’daki önemli bir bölge olan Colmer Pocket’ı koruma görevi verildi. Sadece 19 askeri kalmış ve bir kaç M-10 Tanksavarı kalmıştı. Almanlar gözüktüğünde, Murphy ve arkadaşları bir yere sığınarak, fazlaca silah yüküyle gelen Almanların üzerine ilk olarak tank savarları gönderdi.

Tank savarlardan bir tanesiyle de Murphy, düşmanların üzerine gitti. Küçük ama cesaretli adam önüne geleni öldürdü. Bu sırada tank savar alev almıştı. Kurşunları bittiğinde tanktan inerek kendi cephesine kaçtı. Tanksavar, Almanlara yakın bir yerde patladı. Böylece, Onur Madalyası dahil 33 madalya kazandı. Savaştan sonra, savaş bunalımına girdi ve antidepresan kullanmaya başladı. İlaca bağımlı hale geldiğinde, onu bırakmak için birisinden yardım istemek yerine kendini bir odaya kitledi ve bir haftada ilacı bıraktı.

Kendine tamamen geldiğinde ‘Cehenneme gitmek ve geri dönmek’ adında bir kitap yazdı. Daha sonra da bir aktör oldu.


Not: Türk Askeri bu konunun dışında tutulmuştur. Orta Asya'dan Osmanlı'ya oradan Çanakkale'ye Türk askerinin cesareti ve başarısı eşsizdir.
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla