--------------------------------------------------------------------------------
Sebebi saklı bir derin sızı sardı içimi.
Eskimiş birkaç anıdan armağan tuzlu damlacıklar serpildi yüzüme
Lise yıllarımdan kalma bayat yaşlarımla bezeli yorgun köşeme yasladım başımı.
Bir isim arıyorum hüznüme
Esaret desem değil
Bir esir gibi tutsak değil hislerim.
Yine de sessizliğe mahkum dilim biliyorum.
Çığlık atıp suskunluğa direnirim.
Bir isim arıyorum hüznüme
Yalnızlık desem değil
Yüreğim yalnız değil.
Yalnızlık gibi yavan değil soğuk değil düşlerim, görüyorum.
Yine de bir çocuk kadar içten değil gülüşlerim.
Bir isim arıyorum hüznüme
Ayrılık desem değil
Sevdiğimden ayrı olsam ne yazar..
Aşkım aynı, sevgim benden uzak değil.. seviyorum
Yüzüme gömülü yaşlarımdan ayrılığa bir elveda işledim
Yine de bir isim bulamadım hüznüme.
Biliyor musun oldum olası aşık olmayı istedim
Aşık oldum olası dalgın bakışlarımdan topladılar beni de pes dedim
Şimdilerde sadece anılara dalıyorum.
Dediğim gibi hüznüme bir isim arıyorum
Sanırım, sessizliği delip geçen, hıçkırıkların ürküttüğü geceleri,
Nemli yastık köşelerini
Birde acıyla sızlayan yüreğimi özlüyorum.
Geçmişe dönüp baktığımda;
Derin kederde masumiyet,
Aşk acısında samimiyet,
Yalan olan her sevdada iyi niyet görüyorum.
Dedim ya hüznüme bir isim arıyorum.
Şarışın sonbaharın titreten rüzgarında bulmuşum huzuru
Bir fincan sıcak çay ve paylaştığım bir parça simitle doyuyorum.
Dalmışız gidiyoruz ütopik hayallere doğru
İşte yine geçmişe uzandı buğulu bakışlarım. Mutluluğu anıyorum
Meraklanma ağlayacak değilim.
Öyleyse bu gece gözlerime sabret, hüznüme hasret diyelim.
