Sessizliğin çığlıklarına düştüm...
Ne yana baksam sen bakıyorsun kirpiklerimin penceresinden...
Şimdi hangi kuytunda susar avazım...
Yoruldum, hiçbir hikayenin kahramanı olamayacak kadar uykum var...
Başımı koyduğum yastıkta,
Yokluğundan olma koca boşluklara düşüyorum hızla...
Giden, gider velhasıl
Perdelerimden taşınır güneş
Varlığında konuşmayan duvarlar,
Cümleleri sırtına yüklenip
Kirpiklerinde oyalanır kuru ayazlar..
Giden, daha gitmeden gömer seni
Ve sen, sesini yitirmiş bir rüzgar gibi
Kalakalırsın mevsimlerin ayak ucunda
Sonra konuşmak, deli haykırmak istersin
Ama beceremezsin...
' Sahibi olmadığım ama üzerime zorla giydirilen bir beden büyük bütün kaçışları
İhtiyacı olanlara bırakacaktım, vicdanım el vermedi...
Usulca soyundum ve sahiplerine geri verilmek üzere bir kenara bıraktım hepsini,
gidiyorum...!
Umudum küçük bir kız çocuğu, el sallayarak çağırıyor beni uzaklardan...
Israr etmeyeceksin kalmam için ama hani olur ya, yine de etme...
Yapamadığım tek şeydi baharda kardelen yetiştirmek...
Sen onu istedin mahçup oldu yüreğim
gidiyorum...! '
' Bir suç saklar gibi seviyorum seni
aşkımın perde arkasında
uzun yolculuklara çıkan bir satır var...
her terkedişinde yeniden dönersin ya
eski sevgilinin saçlarına, dudaklarına
işte, geçmişle hesaplaşır gibi seviyorum seni
öyle temizim ki- hiç kir yok sefil dokunuşlarımda... '
Yeni bir güne ve hayata merhaba...
üç şey
Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden birinde şemsiye vardı.
Bu inançtır.
Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onları tutacaktır.
Bu güvendir.
Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur, ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ümittir.
ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir..