12-09-2009, 00:18
|
#1 |
Gogo
Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.649
| BeşiktaşForum.Net adına Cem Dizdar ile Özel Röportaj | | Beşiktasforum.net olarak Beşiktaş kapalı tribünlerinden bir abimiz spor yazarı Cem Dizdar'a sitemizde peryodik olarak yazılar yazmasını istedim ancak sevgili Cem Dizdar daha değişik bir yöntem önerdi sorularımıza cevap verebileceğini söyledi. Aldığım bu cevap karşısında hemen aklımda ki 2-3 soruyu kendisine ilettim sağolsun Beşiktaşforum.net için değerlendir.
Bundan sonraki haftalarda da sormak istediğiniz sorular olursa birlikte karar verip cevabını isteyebiliriz.
Cem Dizdar ile yaptığımız bu gündem değerlendirmesini sizlerle paylaşmak istiyorum. - Arka arkaya oynayacağımız Galatasaray ve M.United maçları ile ilgili düşünceleriniz nelerdir ? Beşiktaş’ın lige iyi başlamadığı bir gerçek. Ancak futbol enteresan bir oyun, tekrar toparlanabilmek için bazen önemli bir maçı kazanmak dönüm noktası olabiliyor. O nedenle bu iki maç, Beşiktaş’ın zihinsel olarak kendini yenilemesi açısından bir fırsat yaratacaktır. Meseleye buradan bakmak gerekir diye düşünüyorum. Evet, rakipler Beşiktaş’tan daha ‘dişli’ görünüyorlar ama filozofların da dediği gibi, “Görünüşler aldatıcıdır…” Doğru oyun kurgusu, doğru oyuncu tercihi, günün şartlarını da göz önüne alarak yapılacak yeni bir planlama iki maçı da Beşiktaş’ın ‘dönüşüm’ maçı haline getirebilir… Ha, getiremezse ne olur? Benim açımdan değişen bir şey olmaz. Her puan kaybında olduğu gibi üzülürüm ama bir sonraki maça bambaşka umutlarla yine giderim… - Beşiktaş'ımızın yönetim zafiyeti rakiplerimizin bile alay konusu oldu. Bizler her ne kadar kendimiz eleştiriyor olsak bile Beşiktaş adını destursuz ağzına alamayacak kişilere karşı her zaman Başkan ve yönetimini savunmuşuzdur. Sizce Beşiktaş gibi büyük bir kulübün Asbaşkanı Basın Sözcüsü gibi sürekli ekran karşısında demeç vermeli midir? Ben isteyenin istediği gibi konuşmasından yanayım. Ancak, konuşmanın ardından doğan sorumluluğun da üstlenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kabul edelim ki, Beşiktaş yönetimindeki bazı isimlerin söylenenin arkasında duramamak gibi bir sorunları var… Delgado’nun sözleşmesi meselesi gibi… Ya da, hani kişisel olarak ‘dünya yıldızı’ meselesi çok derdim değil ama, “dünya yıldızı” diye bir kavramı ortaya atıp ardından hakikaten dünyanın parasına Tabata’nın alınması gibi can yakıcı örnekler arandığında bolca bulunur diye düşünüyorum… - Basında oluşturulan olumsuz hava bazı arkadaşlarımızı da etkilemiş ki forumda daha 4 Hafta olmasına karşın şampiyonluğun gittiği yönünde yorumlar yapıyorlar. Sizce de aslında hava gerçekten bu kadar kapalı mı yoksa bizler mi pembe gözlüklerimizi takmış takımın düzeleceğini düşünüyoruz? Bir taraftar takımı ne kadar kötü durumda olursa olsun, kendini iyi hissedecek bir şeyleri mutlaka bulabilmeli diyorum. İngiltere 2. Ligi maçlarına bir bakın, statlar ağzına kadar dolu ve insanlar heyecan içinde, tutkuyla tuttukları takımı destekliyor. Bizim bırakın adı “Yükselme” olan 2. Ligi, “Süper” diye anılan ligde bile büyük diye adlandırılan takımlar dışında kalan maçlara olan ilgi ortada… Hal böyle olunca, futbol ve hayat üzerine biraz daha farklı bir yerden düşünmek gerekiyor derim ben. Bizi iyi insan, iyi taraftar yapan şey takımımızın aldığı şampiyonluklar değildir. Takımımıza atfettiğimiz önem, o önemi ifade biçimimiz, takımımıza bağlılığımızı gösteren jestlerimizdir… Sana ve arkadaşlara dostlukla selamlar |
| |