Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-10-2009, 20:24   #1
Deschain
 
Deschain - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Cumhuriyetimiz Kutlu Olsun

Lider Olabilmek

Dr. Rıza Nur'un hazırladığı, Mustafa Kemal Paşa'nın da aralarında bulunduğu 82 mebusun imzasını taşıyan önergede "Osmanlı İmparatorluğu ve Sultanlığın devrildiği, Teşkilât-ı Esasiye kanunu ile hükümranlık haklarının millete ait bulunduğu" görüşü yer almıştı. Oya sunulan bu önerge İkinci Grup milletvekillerinin toplantıya katılmaması nedeniyle yeterli çoğunluk sağlanamamış ve kabul edilmemiştir.
1 Kasım 1922'de tekrar toplanan mecliste gerek Dr. Rıza Nur'un gerekse aynı gün verilen 26 imzalı Hüseyin Avni Bey'in önergeleri üzerindeki tartışmalar sırasında Mustafa Kemal Paşa konuya müdahale ederek geniş bir konuşma yaptı.
Bu konuşmadan sonra konuyla ilgili önergeler,Teşkilât-ı Esasiye, Şer'iye ve Adliye Komisyonlarına gönderildi. Bu komisyonlar ortak olarak hemen toplandı. Komisyon görüşmelerinde bir kısım mebusların hilâfet ve saltanatın ayrılmasına karşı çıkmaları üzerine Mustafa Kemal Paşa söz alarak şu konuşmayı yaptı.
"...Türk milleti hâkimiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldu bittidir. Söz konusu olan, millete saltanatını hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele, zaten oldu bitti hâline gelmiş olan bir gerçeği kanunla ifadeden ibarettir. Bu mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî olarak karşılarsa, sanırım ki uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek,usulüne uygun olarak ifade edilecektir. Fakat belki de bazı kafalar kesilecektir".
Bu konuşma üzerine komisyonda çözüme kavuşan konu, sür'atle tasarı hâline geldi ve aynı gün ikinci oturumda genel kurula sunuldu. Tasarı oy birliği ile kabul edilerek 1 Kasım 1922 tarihinde kanunlaştı. 308 sayılı kanunla hilâfet ve saltanat ayrılmış, hilâfete dokunulmamış, saltanat ise kaldırılmıştır.

Cumhuriyetin ilan edilmesine giden yol böyle açılmıştı.

86 yıl sonra duruma baktığımızda gördüğümüz tablo ne kadar hoşumuza gidiyor?
Neleri yanlış yaptık ya da biz miydik yanlışlar yapan?

Şöyle sorayım,
1453te İstanbulu alan, sonra büyüyerek Viyanaya kadar ulaşan da aynı devlet, yaklaşık 200 yıl sonra Sevrese imza atıp Orta Anadoluya sıkıştırılmaya çalışılan da aynı devlet ise suç halkın mıdır, padişahların mıdır?

Sorunun cevabı açıktır.Devlet, camia, şirketv.s farketmez.Yönetici, yönettiğiyle mesuldur.Yönetici hedefler çizer, altındakiler o istikamette yürür.Yöneticiler, yönettiklerini büyütecek projeler üretirler-ürettirirler ve uygularlar-uygulatırlar.
En önemlisi yönetici eğer liderse bunlarla da kalmaz, yönettiği toplumun, camianın, şirketin..v.s haklarını mutlak suretle korur.
Demokrasi ve demokratik olduğu düşünülen kararlar herzaman milletin ve devletin çıkarlarına uygun sonuçları vermeyebilir.Bazen liderin kendi haline giden işlerin sonucunu görüp, gidişatı yönettiği kurum adına değiştirmesi gerekebilir, masaya yumruk vurması gerekebilir.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü anlayabilseydik, muassır medeniyeti yakalamış bir ülkede, Avrupa Şampiyonu olmuş Beşiktaşımızla daha mutlu ve kaliteli bir yaşam sürerdik.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
__________________
HAYATIN ANLAMI SİYAH BEYAZ

MuTLu aşK YokTUr
BEŞİKTAŞK VARDIR
Deschain Ofline   Alıntı ile Cevapla