Beşiktaş’ın arka arkaya aldığı kritik galibiyetler güzel; ancak oynanan futbolu değerlendirirseniz, taraftarları tatmin etmeyen düzeyde. Son sezonda 2 kupayı Beşiktaş almasına rağmen Türkiye’de ağırlıkla halen diğer 2 büyükten bahsediliyor ve Beşiktaş fazla itibar görmüyor. Asırlık kulüp hatalı yönetilme yüzünden aldığı maddi manevi yaralara rağmen ismi sayesinde ayakta duruyor. Ama nereye kadar? Kongre takviminin içerisinde iken tribünleri temizlemekten bahseden ve taraftarla arasına çizgi çeken Yıldırım Demirören kendine başarılı olup olmadığını sorması gerekir. Tabi ki burada 2 cevap beklenir; biri mali yapı diğeriyse sportif başarı. Zarar tehlikeli boyutlarda Taraftarlar sadece sportif başarı bekler ve mali konu onları çok fazla alakadar etmezdi. Fakat tırmanan borçların tehlike arz etmeye başladığını hissettiklerinden onlarda mali durumu yakından izlemeye başladılar. Haklı olarak da endişeleniyorlar. Yoksa çift kupa almış bir takımın başkanını ve yönetimini niçin istifaya davet etsinler. Onlar da farkındalar ki son 5 senede alınan 25’i yabancı 40’ a yakın futbolcunun kulübe verdiği zarar, tehlikeli boyutlara ulaştı. Alınırken de gönderilirlerken de yüksek ücret ödenen oyuncuların sadece bonservis bedelleri 70 Milyon Dolar. Maaş ve primler de hesaplandığında rakam ikiye katlanıyor. Bu oyuncuların kaçı takımda... İşte endişe burada başlıyor. Böyle devam ederse sonuç nereye varır? Yıllık 85 Milyon gelire karşılık, 30 Milyon zarar eden bir kulüp var karşımızda. Başkan adaylarının bu gidişe dur diyebilecek bir yönetimle Genel Kurul’un karşısına çıkması gerekir. Bilmeliler ki; artık Beşiktaş Genel Kurulu, yaşananları değerlendirecek üyelere sahip. Artık “Benim şu kadar oyum var” devri kapandı.
Osman Şeref Nasır