[center]
Ay ışığı
Tesadüf değildi elbet
rastlantı hiç değil
say ki;
aynı sokağın iki sönük lambasıydık
taşlara maruz, camları kırık
başları öne eğik
ay ışığını vurunca suretimize
birbirimize düştü gölgelerimiz
Her kaçak bakışmamız
yaşamadığımız çocukluğumuzun mutluluğu
ve cebimizdeki bayram harçlığıydı sevgimiz
Ve her sohbetimiz
aşk’a dair bir şiirin mısralarıydı
Gülüşünle siyah gökyüzünü denizin rengine boyar
yıldızları maviliklerden toplardım
Nefesimle dans ederdi nefesin
içli bir kemanın nağmeleri olurdu
odama dökülen hüzünlü sesin
Tesadüf değildi elbet
sisli bir sabaha uyanırken
güneşin saklanmasının tesadüf olmayışı gibi
Seninle;
yıldızlara ay’a dokunabilecek kadar yakın olmak
kucağında sakin ve huzurlu uykuya dalmak
rastlantı hiç değildi
Tut ki;
fırtınaya yakalanmış bir ağacın iki dalıydık seninle
bir dudak mesafesi kadar yakın
dokunamayacağımız kadar uzak
Mavi bir trenin paslı raylarıydık
hayatın bütün yükünü omuzlarımızda taşıyan
bir ömür yan yana
kavuşamadan
Biliyor musun
takvimden düşen her sarı yaprak
keskin bir bıçaktı aslında
düşlerimizi ortadan ikiye bölen
bu yüzden en çok hayallerimiz kanardı
Ve onca acıya rağmen
daha çok sarılırdık yoksunluğumuza
çünkü her bütünden daha yakındık
Şimdi sen
ay ışığına ister tesadüf
ister rastlantı de…
Ya da aşk
adı her neyse…