Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-08-2006, 11:52   #1
guelinho
Guest
 
guelinho - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Delgado`dan inciler... Futbol Extra özel röportaj..

DEVŞİRME OYUNCUYA KARŞIYIM Click the image to open in full size.Futbolcu olmasaydım "çatı ustası" olurdum diyen. Hayatı boyunca kırmızı kart görmemiş olan, hakemlerin dokunulmazlığına inanan ve onlarla her zaman iyi geçinen Matias Delgado Cordoba'ya şükranlarını borçlu ! Delgado Futbol Extra'ya merak edilenleri anlattı.
“HERKES BANA BEŞİKTAŞ’A GİTMEMEM GEREKTİĞİNİ SöYLEDİ. BENİ BEŞİKTAŞ’A GELMEYE CORDOBA İKNA ETTİ ”
“BEŞİKTAŞ OLMASAYDI MONCHENGLADBACH’A GİDEBİLİRDİM çüNKü KULüBüM SADECE İKİSİNİ CİDDİYE ALMIŞTI” “BEŞİKTAŞ’A GİTME DİYEN BASEL YöNETİMİ BEŞİKTAŞ’IN 5 MİLYON EURO öNERMESİNDEN SONRA “BEŞİKTAŞ HARİKA KULüP” DEMEYE BAŞLADI.

“BABAM VE BENİM ORTAK DüŞüMüZ BİR GüN İSPANYA’DA FUTBOL OYNAMAM”

“ARJANTİNLİLERLE TüRKLER SANKİ AYNI MİLLETMİŞ GİBİ. TEK FARKIMIZ LİSAN. TAKSİCİLERİMİZ BİLE AYNI. ARJANTİN’DE DE TAKSİCİLER ARABA KULLANIRKEN KAVGA EDER”

“TüRK VATANDAŞI OLMAK TEKLİF ALMADIM. ARJANTİN OLMAZSA İTALYA MİLLİ TAKIM FORMASINI GİYMEK İSTERİM”

“DEVŞİRME FUTBOLCUYA KARŞIYIM. HERKES KENDİ MİLLİ TAKIMINDA OYNAMALI”

“YABANCIYI SERBEST BIRAKMAK üLKE FUTBOLUNU BİTİRİR. YABANCI SAYISI 5’LE SINIRLI KALMALI”

“FUTBOL HAYATIMDA DAHA KIRMIZI KART GöRMEDİM. GöRDüĞüM SARI KART DA YA üçTüR YA DöRT. BEN TEMİZ BİR FUTBOLCUYUM.

“BüYüK BABAM çATI USTASAYDI FUTBOLCU OLMASAYDIM BENDE çATI USTASI OLURDUM. çüNKü BU MESLEK çOK HOŞUMA GİDİYORDU”

Beşiktaş’ın Arjantinli yıldızı Matias Delgado Futbol Extra dergisine konuştu. Delgado, Türkiye’nin bir türlü gündeminden düşmeyen yabancı sayısı ile Marco Aurelio ve Marcio Nobre ile başlayan devşirme futbolcu tartışmalarına ilginç yorumlar getirdi. Yabancı sayısının serbest bırakılmasının Türk futbolunu bitireceğini belirten Delgado, devşirme futbolcu konusuna da, “Herkes kendi ülke milli takımının formasını giymeli” dedi.

İşte Delgado’nun bu ay piyasayada olacak olan Futbol Extra Dergisi'nde yer alan röportajından bazı satırbaşları:

çATI USTASI OLURDUM

- Futbolcu olmasaydın hangi işi yapmak isterdin?
- Büyük babam çatı ustasıydı. Herhalde futbolcu olmasıydım çatı ustası olur ve dedemle birlikte çalışırdım. çünkü bu meslek çok hoşuma gidiyordu.

- Basel’de oynarken Beşiktaş’a gelene kadar aldığın başka teklifler oldu mu?
- Buraya gelmeden önce bana en ciddi teklifi Beşiktaş’ın yanı sıra Mönchengladbach yapmıştı. 4-5 kulüpten daha teklif almıştım ama o teklifleri havada ve çok gerilerde kalmıştı. Bunların arasında Celta Vigo da vardı. Ama kulübüm Basel’e önerdikleri paralar Beşiktaş’ın teklifinin yanında çok komikti. Basel yönetimi de sadece Beşiktaş ve M’Gladbach’ın tekliflerini ciddiye alıp değerlendirdi. Bunun da nedeni önerdikleri paraydı tabii.

İYİ Kİ CORDOBA’YI DİNLEMİŞİM

- Beşiktaş’tan teklif aldıktan sonra kimlere danıştın?
- İsviçre’de bir çok Türkiye’ye ve Beşiktaş’a gitmemem için bir çok şey söyledi. Bu sözler de aklımı karıştırdı. Ama Beşiktaş’ın teklifini getirenler bir çok güzelliklerden bahsediyordu. Türkiye’de oynayan bana bu konuda sağlıklı bir yorum yapacak birine ulaşmam gerekiyordu. Sonunda Cordoba ile konuştum ve kararımı Beşiktaş’a gelmekten yana verdim. Cordoba bana Türkiye’nin ve Beşiktaş’ın güzelliklerinden bahsetti, buraya gelmem gerektiğini, pişman olmayacağımı söyledi. Bugün geldiğim noktada Cordoba haklı çıktı. Asla pişman değilim. Aksine “İyi ki gelmişim” diyorum, sevinçli ve mutluyum. Şu anda, bana buraları kötüleyenleri aramak ve onlara burasının nasıl bir yer olduğunu anlatmak isterim. Mutluluğumu onlara aktarmak isterim.

- Baban bu transfere nasıl bakıyordu?
- Benim ve babamın ortak düşü bir gün İspanya Ligi’nde oynamam. Hangi kulüp olduğunun önemi yok. çünkü o ligi çok seviyorum. Futbolu bırakmadan önce orada forma giymek istiyorum.

PARAYI GöRüNCE DEĞİŞTİLER

Beşiktaş’tan aldığın teklif karşısında araştırma yapma ihtiyacı hissettiğini söyledin. Neden endişe ediyordun ?
Basel’de çok iyi bir sezon geçirmiş ve en iyi futbolcu seçilmiştim. Beni çok değerli bir oyuncu olarak görüyorlardı. Beşiktaş’a gitmemi “Bir adım geriye atmak” olarak değerlendiriyorlardı. Avrupa’ya gitmemim Basel için de prestij olacağını düşünüyorlardı. Ama Beşiktaş 5 milyon euroyu masaya koyunca her şey bir anda değişti. O parayı gördükten sonra ne onlar için prestij meselesi ne de benim için bir gelecek konusu kaldı. Daha önce “Beşiktaş’a gitme” diyen kulüp yetkilileri 5 milyon eurodan sonra “Beşiktaş harika kulüp” demeye başladı.

BASEL’DEN UĞURLANMAYI BEKLERDİM

- Gece yarısı kayak merkezinde imza attıktan sonra geceyi nasıl geçirdin? Rahat mı yoksa uykusuz mu?
- Tabii ki o akşam rahat uyumadım, yanlış yaptığım korkusundan filan değil, hayatımda ilk kez kendi başıma bir karar veriyordum ve onun rahatsızlığıydı bu. Tabii babama sordum ama telefonda sormakla yanımda olması farklı şeyler. Tüm görüşmelerde yalnızdım. Şartlarımı kendim oluşturdum, kararı verirken yalnızdım bu ilk kez oldu hayatımda. Düşünün, 3-4 yıllık bir anlaşmanın altına imza atıyorsunuz, futbol hayatınızın dönüm noktası olan yerde insanlar hep olumsuz şeyler söylüyor. Babanız, kulübünüzdeki insanlar ve yakınlarınız dahil hepsi. Bir tek kişi hariç, o da Cordoba. Yani neredeyse bir insanın sözüyle hareket ediyorsunuz. O gün imzayı attım, sonrasında tedirgindim. Uçağa bindim, Zürih’te yine tedirgindim. Uçaktan inene kadar bu tedirginliğim sürdü. Ta ki o muhteşem taraftarı görünceye kadar. O insanların beni nasıl karşıladıklarını gördüğümde bu tedirginliğimin yüzde 50’si gitti. Geri kalan kısmı da tesislere geldiğimde kayboldu. Havaalanına geldiğimde sağ ayağımla Türkiye’ye girdiğime inanmıştım. Yani yere sağlam bastığıma inanıyordum artık. Basel’den İstanbul’a gelirken kimse bana “Hoşça kal” demeye gelmedi. Bu benim hayatımda yaşadığım en büyük şoklardan biridir. Dört yıl hizmet verdiğim, adeta kahraman gibi oynadığım bir takımdan ayrılıyordum. O insanlara bir teşekkür mesajı gönderecek bir elçiyi yanımda görmek isterdim. Havaalanında arkama baktığımda kimseler yoktu ve bu beni üzdü.

BöYLE BİR KARŞILAMA BEKLEMİYORDUM

- Türkiye’ye geldiğinde ise havaalanında tam aksi bir ortamla karşılaştım. Tesisler konusunda da öyle… Eğer aksi bir durumla karşılaşsaydın dönüşü var mıydı bu transferin?
- Hayır, imza atmışsın, nasıl geri döneceksin? Böyle bir şey varken her zaman kör olarak gelirsiniz. Ama ben hiçbir zaman Türkiye’de böyle karşılanacağımı, Beşiktaş’ın böyle bir tesise sahip olduğunu düşünemezdim.

MUTFAKLARIMIZ BENZİYOR

- Gördüğün mekânlardan hangisi seni etkiledi?
- Henüz fazla bir yer görme şansım olmadı ama Boğaz’a gidip bir yemek yemek çok özel bir şey. Yediğim yemekleri sorarsanız, tesislerdeki aşçımız mükemmel yemek yapan biri. O yüzden yemek konusunda sorun yok Mutfağınız bizim mutfağımıza çok benziyor. Dışarıya çıktığım zaman da genelde İtalyan restoranlarını tercih ediyorum. Şu ana kadar her şey çok güzel gidiyor.

SADECE DİLİMİZ FARKLI

- Arjantinlileri hem fizik hem de karakter olarak bize çok benzetirim, senin için de böyle bir benzerlik söz konusu mu?
- Her arkadaşıma söylüyorum, Arjantinlilerle Türkler birbirlerine çok benzerlik gösteriyor. özellikle hayat tarzı ve futbol anlayış çok benziyor. Benzemeyen tek şey var, o da farklı lisanları konuşmamız. Arjantinlilerle Türkler aynı milletten gibi. Taksiciler bile aynı. Arjantin’de de taksiciler araba kullanırken kavga eder.

- Tahsil durumun nedir?
- Ortaokulu bitirdim ama annemin zoruyla. Elimden tutar ve beni her gün zorla okula götürürdü. Sonra lise birinci sınıfta bırakmak zorunda kaldım.

- Annen okumanı mı istiyordu?
- Evet, kesinlikle.

- Ya baban?..
- Babam kalemden o kadar hoşlanmıyordu, daha çok topa yakın durmamı istiyordu.

İYİ BİR TENİSçİYİM

- Futbolun dışında yaptığın bir spor var mı?
- İyi tenis oynarım.

- Türkiye’deki futbol yapısını nasıl buldun, dikkatini çeken bir durumu var mı?
- Burada insanların futbolu tutkuyla yaşadığını görüyorum. Yani insanlar bütün gün futboldan konuşuyor, bütün gün sadece futbol yayını yapan televizyonlar var. Futbolla ilgilenen çok sayıda basın mensubu var. Gazetelerde futboldan başka bir şey yok. Arjantin’de de her şey aynı olduğu için burada beni futbol adına şaşırtan fazla bir şey yok. Dün gece dikkatimi çekti, gece saat biri geçiyordu, televizyonda üç farklı kanalda futbol konuşuluyordu.

KEŞKE LİG GEç BAŞLASA

- Sence Türk futbolunun eksiği ne?
-Benim gördüğüm bir eksiklik yok. Harika sahalar, harika tesisler var. Takımının arkasından ölümüne giden taraftarlar, kaliteli futbolcular var. Ha, sezon biraz daha geç başlasa zaman daha iyi olur. Sıcaklarda oynamak zor ve kötü.

EN FAZLA 5 YABANCIYA İZİN VERİLMELİ

- Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olsan, yabancı sayısı konusunda nasıl bir uygulama yaparsın?
- Aslında zor verilecek bir karar bu. Benim İtalyan pasaportum var ama burada yabancı kontenjanında oynuyorum. Bir kere AB ülkeleri futbolcularının yabancı statüsünden çıkarılmasını isterim. Diğer ülkelerde böyle değil. Yabancıyı serbest bırakmak da Türk oyuncuların önünü keser ve genç futbolculara yazık olur. Burada gördüğüm kadarıyla çok yetenekli oyuncular var.

- Yabancı sayısını serbest bırakmak ülke futbolunun kalkınmasında faydalı bir uyulama mıdır?
- Bence tehlikeli olur. Mutlaka bir limit getirmek gerekir. Bana göre bu en fazla 5 yabancıya yabancıyla sınırlı olmalı. İskelet mutlaka ülke futbolcularının elinde olmalı.

öNCE ARJANTİN, SONRA İTALYA

- Kulübünden Türk vatandaşı olman için bir teklif geldi mi?
- Hayır, sadece gazeteci arkadaşlar sordu, biz de şakalaştık. Bana bu konuda kulübümden bir teklif gelmedi.

- Peki böyle bir teklif yapılsa kabul eder misin?
- Burada daha çok yeniyim. üstelik en büyük hayallerimden biri Arjantin Milli Takımı’nda oynamak. Bir de benim büyükbabam İtalyan asıllı; haliyle iki ayrı ülkem ve milletim var. Arjantin olmazsa, büyükbabamı memnun etmek için İtalya Milli Takımı’nı tercih ederim.

- Diyelim ki Arjantin ve İtalya Milli Takımları’nda oynama şansı bulamadın. Dört yıl oynadığın İsviçre’den ve bugün bulunduğun Türkiye’den teklif alsan hangisinin milli takımında oynarsın?
- Biraz bekleyelim. Benim Arjantin ve İtalya’dan beklentim sürüyor. Ondan sonra diğer ikisini düşünürüm. Ama İsviçre ve Türkiye arasında tercihimi Türkiye’den yana kullanırım.

DEVŞİRME FUTBOLCUYA KARŞIYIM

- Diğer ülke milli takımlarında da devşirme futbolcular var. Sence bu doğru bir şey mi?
- Bence çok yanlış bir davranış bu. Arjantin’de böyle bir şey olmadı, olacağını da zannetmiyorum. Devşirme doğru bir şey değil bana göre. Bence her ülkenin vatandaşının kendi takımında oynaması lâzım. İtalyanlar İtalyan, Arjantinliler de Arjantin Milli Takımı’nda oynasın. Şimdi benim yarım Arjantinli, diğer yarım İtalyan. Yine de ben kendimi Arjantinli olarak görüyorum ve Arjantin Milli Takımı’nda oynamak istiyorum. İtalya benim için ikinci tercihtir. Düşünün, yarım kan İtalyan olmama rağmen iki ülke milli takımı için “Hangisi olursa fark etmez” demiyorum. Brezilyalının Japon Milli Takımı’nda oynaması çok yanlış bir şey. Ne alakası var ki?

- Bugüne kadar kaç kırmızı kart gördün?
- Futbol hayatımda henüz kırmızı kart görmedim. Bırakın kırmızı kartı, sarı kart sayım bile sadece üç.

TEMİZ BİR OYUNCUYUM

- Bu neden kaynaklanıyor?
- Ben temiz bir oyuncuyum.

- Türkiye’de gördüğün bu futbol yapısıyla sezonu acaba dört sarı kart görmeden tamamlayabileceğini tahmin ediyor musun?
- Bakacağım, bilmiyorum. Biraz zor görünüyor. Futbol artık çok hızlı oynanıyor. Bir hakemin maçta her şeyi doğru görmesi mümkün değil. Ve biz futbolcular sahada bir çok şeyi hakem görmeden yapabiliyoruz. Bu konularda ustalaştık. Ama benim esas kabul edemediğim şey şu: Hakemin gözü önünde bana bir tekme atılıyor ve ben bağırarak yere yığılıp iki takla atmıyorsam hakem buna faul vermiyor. Bunu Türkiye için söylemiyorum, dünyada futbol bu hale geldi. Artık hakemler size karşı yapılan hareketten sonra reaksiyon göstermenizi bekliyor. çünkü futbol hızlandı ve hakem anlık kararlar veriyor. Bu reaksiyonlar kararlarda etkili oluyor. Bunu göstermezseniz pas geçebiliyor. Beni kızdıran nokta bu.

HAKEMİ UYARMAK İçİN ABARTIRIM

- Yani şekil mi oldu her şey?
- Evet aynen öyle. Size karşı yapılan bir hareketten sonra yere yığılmıyorsanız hakemden lehinize düdük çalmasını beklemeyin.

- Peki sen bunu yapıyor musun?
- Tabii yani. Hakem vermiyorsa ben de yapıyorum. çünkü dediğim gibi, onları uyarmak gerekiyor. Ama sadece gerçekten faule maruz kaldığımda bunu yaparım.

HAKEMLERE HAKSIZLIK YAPILIYOR

- Bir maç sonrası eski bir hakemin, görüntüyü bir ileri, bir geri oynatarak hakemin kararlarını yargılaması doğru bir şey mi?
- Ben hakem olsam ne yaparım bilmiyorum. Benim sahada seyrederken faul olarak gördüğüm evde seyrettiğimde faul çıkmıyor. Değildi dediğim pozisyonu kare kare izlediğimde bu defa faul olduğunu görüyorum. O yüzden hakem olmak çok zor. Bu nedenle, eski bir hakemin maçtan sonra televizyon görüntüleriyle hakemi yargılaması büyük bir haksızlık. O insanlar da saha içerisinde zamanında hakemlik yaptılar, bunu onlar daha iyi bilmeli. Oturup da pozisyonları seyretmek ve değerlendirmek çok kolay. Bu yüzden hakemlere yüklenilmemesi lâzım. Bugünkü kameralarla öyle çekimler yapılıyor ki, nefes alışınızı bile sayabiliyor.

- Maçlarla ilgili uğurun var mı?
-Sahaya girdiğimde çimene dokunuyorum, beni futbolcu yapan, üzerimde büyük emeği olan ama kalp krizi sonucu ölen hocam Jose Omar Pastariza’nın adını anıp ona teşekkür ediyorum. çünkü bugün onun sayesinde buradayım.

- Bugüne kadar ciddi bir sakatlığın oldu mu?
- Bir kere sağ ayak dış bağlarından sakatlandım ve üç hafta futboldan uzak kaldım.

- Bahis oynadın mı?
- Hayır. çünkü ben onlara para harcamam. Kazanmak çok zor oluyor. O yüzden öyle şeylere para yatırmam.

FUTBOL EXTRA EYLüL SAYISI / öZEL RöPORTAJ / TAHİR KUM


bjkhaber.net´ten alintidir







Bu adam harbiden cok sempatik ve dürüst biri... umarim uzun yillar Besiktasimizda oynar kimseye cok paraya da olsa kaptirmayiz...