Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21-11-2009, 14:39   #1
Mehmet
 
Mehmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Sst 'Enre'... Kısa Kestim 'reklam havası' Olsun

Devir reklam devri, tüketme çöpe atma devri. İki yüz santimetrekarelik bir reklam uğruna bir gün gecikmeli yazıyorum. Yeri geldiğinde reklamcı kafasıyla kinayeli duvar pası yapan bir hariçten gazelci olarak kayıp zamanda gol yemiş kaleci hissiyatındayım. Hisler karmaşasındayım; Ankaragücüme gidiyor böyle yaşamak...
***
Beyhude geçen altı yıllık talebeliğimden aklımda kalan tek gerçek veciz ekonomi teorisyeni Keynes’in yaşam felsefemi özetleyen “İnsan uzun vadede ölür” lafıdır; ölüm haberi almanın tek somut yanı tek feyzi, bir ölüm haberinden sonra içimizden derinliklerimizden hayata geçen merhamet, vicdan ve hoşgörü tufancıklarıdır. Medyamızda Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin yarattığı ve gün geçtikçe sevimsizleşen gerilime karşı ‘barış, dostluk, ceza, temizlik’ nidalarının -şahsi kanaatimce beyhude- atılıyor olmasını da iki futbolcuyu toprağa verdiğimiz ve hangi takımı tutuyorsak tutalım topluca yenildiğimiz bir futbol haftası yaşamış olmamıza bağlıyorum. Robert Enke için hâlâ ağlıyorum; minicik prensesini toprağa kendi elleriyle vermiş olduğunu ölüm haberinde öğrendiğim andan itibaren. Antonio De Nigris’e kızamıyorum bile; inadı ve hırsı ile hatırladığım, bu oyunu oynamaktan, gol atmaktan özel bir zevk alan ve attığı gole bu kadar renkli sevinen bir oyuncunun doktor raporlarını hiçe sayıp ‘tabutta röveşata’sını atması hiç şaşılacak bir şey değil. Açlıktan, sefaletten, hastalıktan, savaştan, terörden ölen her gün her saniye ölen insanlığı, kötü bir alışmışlıkla öylece izleyen içim, bir çocukların bir de sporcuların ölümünü kabullenemiyor işte.
***
İçinde Beşiktaş’ın olduğu bir derbinin, Beşiktaşsız bir derbiye kıyasla daha insani ve yumuşak geçiyor olduğu gözlemime belki çoğunuz katılacak ve belki de katılan çoğunluğunuzun çoğunluğu da buna
sebep olarak aslında öyle olmadığı halde Beşiktaş’ın diğer iki büyükten sonra
gelen üçüncü büyük olmasını sebep göstereceksinizdir. İşte tam bu noktada madem medyamız bile artık spordaki şiddet ve terörün ‘müşürünün bozulduğu’nu kah bir özeleştiri kah radikal bir çıkış olarak dile getiriyorken hepimize önerim bir süre hiç değilse İstanbul’un üç büyüklerini ‘güzellikleri’ ile konuşalım artık. Tartışılmaz büyüklüklerini an itibarıyla donduralım ve ‘güzellik’ten konuşalım. Bunu dondurmazsak önümüzdeki ilk derbiden itibaren belki de
ve korkarım bu rekabetin yaşatılması güvenlik nedeniyle dondurulacak çünkü. İçinde bir hukukçu bir sosyolog bir eğitimci bulunmayan İl Güvenlik Kurulu bunu acımasızca yapacaktır, Fenerbahçe basketbol takım kaptanı Ömer Onan’ın “Birimizin ölmesini mi bekliyorsunuz” çıkışı bir çığlık bir isyan ve bir alarm havasında değil midir?
***
Sekiz, sadece sekiz hatta rakamla 8 yaşındaki bir çocuğun üzerindeki formadan tahrik oluyorsak, sağ elinin orta parmağıyla kadınlık zarafetini yalanlayarak hareket çeken bir ahlaksızdan tahrik oluyorsak, ‘maalesef özür dileyemeyecek’ kadar kibirli ve fanatik isek, ‘önce onlar yaptı’ diyebilecek denli mızıkçı ve densiz isek ve akla zarar fanatik bir eziklik içindeysek ne yapsak ne etsek da çö-ze-me-yiz. Özürün içtenliği ve inandırıcılığı bile forma giymiş geziyorsa bir başkanın imtina ettiği özürden de alınmamalıyız. Bir büyük takımın oyuncusu bir büyük takımın büyük stadının otoparkında aynı büyük takımın büyük bir oyuncusu ve yandaşları tarafından tekme tokat dövüldüğünde de imtina edildiydi bir kuru özürden. Bir büyük takımın büyük başkanı kendi stadında diğer büyük takımlara korolarca ve ağız dolusu küfür ediliyorken memnundu halinden, bir küçük yazar buna dayanamayıp bıraktıydı -bkz Fe ağbinizin ‘İnönü’yü temiz tut ve Nobre’yi koru’ başlıklı yazısı- hatta aynı büyük takımın büyük başkanının şimdi küfürler kendine yönelince ‘Emniyet’ten özel rica ile 36 Beşiktaş taraftarına bir yıl yasak koydurması lütfen ve lütfen başka şeylerle karıştırılıp son günlerin moda deyimiyle ‘Temiz Tribün’ girişimleri içinde değerlendirilmesin, bu başkanın yaptığı direkt sansürdür, çok önemli bir derbi öncesi orkestrayı şefsiz bıraktığı için de düpedüz ihanettir. Heyhat, o İnönü isimsiz ve ünsüz ozan yuvasıdır, derbi akşamı görülecektir ki o tutkulu koro, şefleri olmadan da yahşi yerden yaman vuracaktır. Madem küfürsüz protestoya varsınız buyrun burdan yakınız. Fenerbahçe yönetiminin malum derbi sonrası Saracoğlu’ndaki bireysel suç zanlılarını içinden temizlemesi ve adalete sevki bir milattır, Sayın Adnan Polat 8 yaşındaki o Fenerli çocuğu babasıyla birlikte yanında misafir etmeyerek bu milada vereceği ‘güzel’ destek şansını elinin tersiyle itmiştir. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi İnönü’de tribün rengi ve güzelliklerinden bolca nasibini alacaktır.
***
Kızgın muhalefet lideri gramerli bu yazıyı her zamankinden kısa tutmakta fayda vardır, içinde Fe ağbi’nizin sosyalist romantik sıkıcı futbol yazıları bulunan bir gazetenin daha fazla reklam alıyor olması tabii ki doğaldır; reklama yer bırakmakta faide vardır. Ekşi Beşiktaş’ta, yerime ‘Selçuk Yula’, ‘Meriç Tunca’ üslubuyla yazacak birini yeğ tutacaklar varmış, ‘Varım’ diyorum, editörle konuşurum dönüşümlü yazmayı öneririm sizin güzel hatırınız için. Bir hafta ben yazarım tatlı tatlı Beşiktaş’ımı, bir hafta sizden biri ekşir köşeme. Asuman sana gelince bırak bu erkek egemen toplumla mücadele biçimini, başka yol bul kendine, erkek gibi giyinip, erkek gibi aldatıp, erkek gibi küfür etmeyi bırak gayrı. Seks endi siti müşürünü bozuyor senin.
Ben seni öyle sevdim, böyle mi sevdim... Ortaçgil’in yumuşacık sesiyle sev beni.


F.D
__________________
Besiktasforum.NET

KayıpKentinYakışıklısı.
Mehmet Ofline   Alıntı ile Cevapla