[ÖLÜMÜNEBJK]

Bu sualin cevabını vermek kolay değildir. Çünkü Müslümanım diyenin Kur’an’ın şart koştuğu esaslara göre kendisini test etmesi gerekir.
Bu sualin cevabını vermek kolay değildir. Çünkü Müslümanım diyenin Kur’an’ın şart koştuğu esaslara göre kendisini test etmesi gerekir. Bu imtihanı başarıyla geçebilirse Müslüman denir. Aksi halde Müslümanlık, lafta kalır.

Kur’an’ın işaretlediği hususlara bakarak bir değerlendirme yaptığımızda Müslüman mıyız, değil miyiz sualine cevabımız daha kolay olur. Şöyle ki, özetle:

• Müslüman; Allah(cc)’ın “kullarım” hitabına layıktır. (Bu önemli bir payedir)

• Müslüman; asla şuna buna takılmaz ve katiyen başkalarının uydusu olmaz.

• Müslüman; hizmet ederken asla üstünlük psikolojisine girmez, kendi anlayış ve hayat felsefesini başkalarına zorla kabul ettirmeyi düşünmez.

• Müslüman; insanlar arasında imrenilen bir insan olmaya fevkalade dikkat eder.

• Müslüman; kimseden beğeni dileme peşinde olmaz. Yaptığı, yapacağı her şeyi Hak rızası yolunda bulunmanın gereği bilir.

• Müslüman; İslam’ın isteklisi, İslam’ın hasretlisi, İslam’ın hizmetlisidir. (Yani İslam’ın hakimi değil, hadimidir.)

• Müslüman; İslam’ın aşıkı, delisi ve İslam’ın meftunudur.

• Müslüman; her işinde ayarlı, kararlı ve vakarlıdır. Müslüman’ın her halinde ulvi bir edep, hareketlerinde kudsi bir ismet ve işinde kavi bir istikamet vardır.

• Müslüman; gönlü ve ruhu her an ilahi, temiz ve ulvi ateşle alev alev yanandır.

• Müslüman; ilahi bir iman abidesidir. Ondaki iman Himalayalar kadar muhkemdir.

• Müslüman; hiçbir fani önünde eğilmeyen, asil ve hür, başı yıldızlardan daha yüksektir.

• Müslüman; irfan, iz’an, basiret, şehamet ve cesaret açısından Çin seddinden, Mısır piramitlerinden daha muazzam ve daha muhteşemdir.

• Müslüman; taklit etmez, taklit edilir.

• Müslüman; ehl-i nifak ve şikak değil, ehl-i hak ve vifaktır.

• Müslüman; kula kul olmaz. (Ancak Allah’a kul olur)

• Müslüman; çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde acize iltica etmez.

• Müslüman; hem sıddık, hem sadıktır.

• Müslüman; ihsan-i ilahiden fazla ihsan etmez. Her şeyi olduğu gibi kabul eder.

• Müslüman; daima doğrudur ve doğruyu söyler.

• Müslüman; İslam’ın eğilmez kolu ve bükülmez bileğidir.

• Müslüman; kudret-i ilahiden başka hiçbir kuvvete boyun eğmez.

• Müslüman; sönen gönülleri, hissiz duyguları, uyuyan ve uyutan kalpleri alevlendiren ilahi bir ateş parçasıdır.

• Müslüman; dakik bir fikre, yüksek bir zevke ve derin bir hisse sahiptir.

• Müslüman; acıklı, kederli, dehşetli, fırkatlı, büyük, küçük hiçbir hadise ve oluş karşısında zerre miktar ürkmez, sarsılmaz, irkilmez ve titremez.

• Müslüman; şan ve izzet, şeref ve haysiyet, iman ve hürriyetle olmayı, zillet ve meskenet, esaret ve sefaletle yaşamaya tercih edendir.

• Müslüman; hırka, fırka, lokma, şehvet, şöhret, servet, alayiş ve nümayiş peşinde ve işinde değil, ilahi, İslami hakikat ve mefkurenin peşindedir.

• Müslüman; ittifakı hevada ve heveste değil, Hüda’da bilir.

• Müslüman’ın hasmı cehalet, zaruret, nifak, zillet ve meskenettir.

• Müslüman; mücahit olarak doğar, mücahit olarak yaşar ve mücahit olarak ölür.

• Müslüman; her zaman ve her mekanda hayat önderi ve hürriyet müjdecisidir.

• Müslüman; haksızlıklara karşı haykırandır.

• Müslüman; büyük, sonsuz ve mukaddes bir davanın dertlisi, çilelisi ve kara sevdalısıdır.

• Müslüman; iman hizmetinde asla ve asla Allah rızasından ayrı ve gayrı bir maksat gözetmez.

• Müslüman; sönmeyen, söndürülemeyen, söndürülmek için üflendikçe daima parlayan ilahi bir iman meşalesidir. Hakkın koruyucusudur.

• Müslüman; cemiyetlerin zaman, mekan ve icaplarına göre değişmez, ama onları değiştirir. Onlara benzemez, fakat onları kendisine benzetir.

• Müslüman; Allah yolunda şehit olmayı dünyalara değişmez.

Görüldüğü gibi, kolay Müslüman olunamıyor. Müslüman olabilmek iman işidir. Hem de Hz. İbrahim’in imanı gibi bir iman. Bunların dışındaki tarif ve görüntüler kişiyi Müslüman kılmaz. Sadece Müslüman taklitçisi yapar. Böyle bir hal ise, Allah’ın hoşuna gitmez. Çünkü işin içinde riya vardır.

Not: Yazımızın tanziminde Prof. Dr. Nihat Temel’in “Kur’an’a Göre Müslümanın Yol Haritası” isimli kitabının 453-454-455-456-458. sayfalarından istifade edilmiştir.