Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-03-2010, 21:40   #1
Mehmet
 
Mehmet - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Yağmurlu Bir Yazı

"Bu sabah yağmur var İstanbul'da" der gibi radyolardan tınlayan MFÖ'nün şarkısını onaylarcasına arsızca üstüme üstüme düşüyor hayat damlacıkları. Islanmak ya da ıslanmamak benim elimde. Ama ben 1. şıkkı seçiyorum.

Düşünüyorum da ,vücudumu ve üstümdekilerini ne zamandır bu ıslaklığa terketmemişim. Meğer ne kadar insani bir "His"miş kendini hayat damlacıklarına serbestçe teslim etmek.

Yürüyorum sokakta, başım bir önümde, bir yukarıda yüzümü sunuyorum gökyüzünün gözyaşlarına, ıslandıkça ıslanıyorum. Artık tenimde buluşuyor o sinsi ve sevecen ıslaklık... Biraz ürperiyorum, işte o an düşüncelerin istilasına uğruyorum.Ortada ne yüzüme değen göksel gözyaşları ne de o gözyaşlarının ağırlığı ile tenime yapışan giysilerimin arsız serinliği.

Bir sonbahar gününün hüznü ile düşünüyorum; acaba şu an beni okşayan bu damlacıklar ordusu kimbilir dünyanın neresinde kaç ocağın sönmesine acımasızca neden oluyor? Burada beni seven güzellik nasıl olur da başka bir yerde acımasızlaşıyor, hırçınlaşıyor ve önüne kattığı ne varsa alıp azgın bir sel olup götürüyor ve yüzlerce ocağın sönmesine sebep oluyor!..

Derken hafiften bir rüzgar yüzümü okşuyor, evet bu sonbaharın hüzünlü bir dokunuşu, tatlı bir serinlik..Bak yine o acımasız düşüncelerin istilası beynimde..Bu tatlı rüzgar nasıl da bir fırtınaya dönüşüyor, nasıl kasırgalar yaratacak kadar büyüyebiliyor?. İşte onun acımasızlığı da gözümün önünde. Ne var ne yok silip götürüyor, dünyanın herhangi bir yerini...O fırtınaların ve kasırgaların da söndürdüğü ocaklar,yitip giden hayatlar ve umutlar ver!...

Birden şimşek çakıyor, gök gürlüyor ve ayaklarımın altı titriyor.tatlı bir sarsılma bu ama o da içimi ürpertiyor.Ahh işte yine o acımasız ve arsız düşüncelerden biri..Kim bilir şu an bu sarsıntının binlerce ve katlarca büyüğü olan depremler nereleri titretiyor, nereleri sallıyor ve nerelerde ki ocakları söndürüyor.? Hangi hayatları enkaz altına gömüyor?

Sıyrılmak istiyorum bu düşüncelerden çünkü içim ürperiyor. Şöyle ağız tadıyla yağmurlu bir sonbahar gününü doya doya içimde hissedemiyorum...Nedir bu, doğanın kendi kendini yenilemesi mi, yoksa bir isyanı mı? Doğa kendi içinde kaos yaratarak düzenin sonsuzca yürümesini mi idame ettiriyor? Böyle davranmazsa denge sağlanamayacak mı?

Tamam doğa bunu yapmalı, peki bu denge sağlanırken biten hayatlar..! Onlar kısa çöp çekenler mi? Acaba son nefeslerini anladıkları an; "NEDEN...!" diye haykırdılar mı?.. Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.sadece bize düşen "bu bir takdiri ilahi" demek kalıyor.Şu an ürperen "içim"den gelen ses diyor ki;"Umarım acı çekmeden ve ne olduğunu anlayamadan son nefeslerini vermişlerdir..."Evet sadece içimden bu geliyor.

Yürürken birden dükkanın birinden bir ses kulağıma ilişiyor."Evet sayın dinleyiciler, bugün 11 Eylül saldırılarının 6. yıldönümü..!" Evet yaa.. bugün 2006'nın 11 Eylül'ü.. ve içim yine ürperiyor.O uçakların ikiz kulelere çarptığı "an"lar ve içinde ki hayatların da "son"a doğru geri sayımları gözümün önünde...! Peki bu neyin dengesinin planı?

Düzenin yürümesi için planlanan ve yaratılan kaos bu kadar mı acımasız ve insanlık dışı olur? Gelecek için gelecek karartılır mı? Kurunun yanında "yaş"da mı yanmalı? Neyin adaleti bu? Orada o an " NEDEN..!" diye haykıran kaç bin insan var dı? Ne için öldüler? Bizler o masum insanlarınbir daha içinde olamayacakları hayatlarına yüksekten bakarken korku ve dehşet dolu gözlerinden akan gözyaşlarını hiç bir zaman göremeyeceğiz!... Zaten görsek de dayanamazdık, içimiz burkulurdu..! Ve biliyorum ki diğer doğal afetlerde ölen insanların çoğu gibi onlar da acı çekerek ve ne olduğunu başlarına ne geleceğini bile bile can verdiler...!

Peki o insanlar hangi acımasız plan dahilinde inisiyatifleri olmadan çaresiz bir şekilde dünyanın gözü önünde ölüme gittiler? Kimbilir kaç tanesi öleceğini anladığı an evlatlarını, eşlerini, annesini, babasını,kardeşlerini, sevdiklerini düşündü ve yanlarında olmak istedi? Ayrıca hayatın aslında ne kadar güzel ve yaşanılasıolduğunu düşündü? Ahh ne kadar insani bir isteyiş ne kadar insani bir duygu bu..

Ama şuna eminim ki,büyük bir çoğunluğu şu yok oluşlarının sorumlularını aklına bile getiremedi.Onlara göre böyle bir şey olamazdı hiç bir insan evladı düşüncesi buna müsade edemezdi.Bu olaya insanlığın maruz kalacağı akıllarının ucundan geçmezdi. Çünkü işin o boyutu hayvaniceydi, ş-------zceydi, acımasız ve insanlık dışıydı..

Ama ben kendimce biliyorum ki;11 Eylül sabahı, binlerce cana, inisiyatifleri dışında mezar olan New York'ta ki İkiz kuleler, uçakların çarpma anından sonra yarattığı sıcaklığın,binaları ayakta tutan çelik desteklerin içten çökmeye başladığı ve bağlantılarının eriyerek aniden olduğu yere yığılmadı...!

75 Amerikan akademisyenden oluşan bir grup, binaların "thermite-based demolition" adı verilen bir teknikle zemin bağlantılarında yapılan bilimsel patlamalarla çöktürüldüğünü iddia ediyor. Zaten çökme anından hemen önce deprem aktivitesi sayılabilecek bir şiddette bir sarsıntı bile kaydediliyor.

Ve biliyor musunuz o iddiada belirtilen an, yani binanın altındaki patlayıcıların patlatılması anında tüm dünyanın gözleri nereye çevriltiliyor. Yukarı gökyüzüne yani kulelerin üstüne...! Gözden kaçan bir şeyler varrr....! Ama bu sefer de gökyüzünün gözyaşları düşmüyor gökten; acımasızca katledilen insanların gözlerinden çağlayan hüzünlü ve korkulu gözyaşlarının taşındığı bedenler düşüyor...!

Ve şimdi soruyorum; NEDEN......?

Hayır, bugün artık daha fazla ıslanmak istemiyorum....
__________________
Besiktasforum.NET

KayıpKentinYakışıklısı.
Mehmet Ofline   Alıntı ile Cevapla