[Akdora]

5 yıl bir gün önce aynı statta aynı tribünde, belki de futbol tarihine gelmiş geçmiş en saygısız, en utanmaz pankart asılmıştı: “Rıza efendi, iki ekmek bir süt”

O gün Beşiktaş’ın teknik direktörü Rıza Çalımbay’ın babasının kapıcı olmasından yola çıkarak asılan pankartı “şaka yahu” diye savunanlar bile vardı bu ülkede, çok yazık çok…

Şakaya bak sen! Şakaya gülünür, öyle bir densizlik ise insan onuruna hakaretle eşdeğerdir ki bu ülkenin son 30 yılında insan onuruna sürekli hakaret ediliyor zaten. Yoksa Avrupa ülkeleri arasında insan hakları konusunda küme düşmez, toplumsal adaletsizlik konusunda şampiyonluğa oynamazdık.

İnsanlık onuru şakaya gelmez… Ülkemizdeki sosyal adaletsizliğin boyutlarıyla şaka olmaz! Olursa o adaletsizlik her gün daha da artar ve bir çığa dönüşerek hayatın her alanında, her anında karşımıza çıkar, Azrail gibi önümüze dikilir!

Her zaman söylerim: Bir ülkede ne kadar adalet varsa, futbolunda da hakemlerinde de futbol yönetiminde de en fazla o kadar adalet vardır çünkü penaltı noktası yuvarlaktır! Ya da daha doğrusu spor onurunun yerlerde daha önce hiç sürünmediği andaki kadar süründüğü Bilica eşelemesinden önce penaltı noktası da yuvarlaktı!

Zaten ben küçükken hiç kimse “kapıcının oğlu” diye aşağılanmaya kalkmazdı. Tam tersine bir “yaşayan emek heykeli” konumundaki Rıza Çalımbay gibiler “kapıcı çocuğu” olarak hayata “kalecisi atılmış mecburen forveti kaleye geçmiş 10 kişilik takımlarıyla” 3-0 yenik başladıkları hayatı geriden gelip 4-3’le kazandıklarında o “kapıcının oğlu”nun emeği bütün mahallede baş tacı edilirdi, baş tacı! Şaka konusu değil! Şaka dediğin başka bir şey: Dünyanın tüm medeni ülkelerinde yapanın da yapılan kişinin de güldüğü şeye şaka denir!

Hadi bundan 5 yıl bir gün önceki maçta “Üç beş kendini bilmez şımarık zengin çocuğu o tiksinç pankartı asmıştır” dedik… Peki, 5 yıl bir gün sonra aynı statta aynı tribündeki üzerinde köpek resmi olan siyah-beyaz balonlara ne demeli? 5 yıl önce “Hocanız kapıcı çocuğu” diyerek Türk filmlerinde adi zengin çocukları misali pis kahkahalar atan sakat ötesi zihniyet bu kez hangi teknik adamımız ve oyuncumuza “köpek soyu” demek istedi, çok merak ediyorum…

İnsan sadece misafir ettiği takımın hocası onları (Fenerbahçe’yi) tarihinde şampiyonluğa taşımayı başaran ilk ve tek Türk hoca Mustafa Denizli olduğu için bile onun su yüzü hürmetine böyle bir “köpeklik” yapmaz, yapmamalı!

O kendilerince çok komik olan ama dışarıdan bakınca insanlık duygularının düştüğü durumda tarihi ölçüde trajik olan o balonları hazırlamaya cüret edenlerin turnesol kâğıdı, saha içinde Bilica değil mi? Hem de ta kendisi!

Şu andan itibaren sporun, futbolun ahlakının bugüne kadar Türkiye’de en küçüldüğü an olan “eşeleme trajedisi”nden sonra bu rezillik Beşiktaş’ı değil, Fenerbahçe’yi bağlar! Eğer o rezil hareketi yapan oyuncu, bir zamanlar Lefter’in giydiği formaya layık görülmeye devam edilecekse o zihniyete söyleyecek hiçbir şey yok… Bilica’yı ve rezil ötesi hareketini savunanlar, maçtan hemen sonra arayıp sanki kulüp başkanıymış gibi binlerce kez özür dileyen Fenerbahçeliler’in tırnağı bile olamazlar, onları da temsil edemezler, etmemeliler! Bizim de rakibimiz onlar değiller… Bu andan itibaren o konuda kimse de onlara rakip olamaz zaten… Bizi arayıp özür dileyen binlerce kez özür dileyen Fenerbahçeliler, bizim rakibimiz; sahada eşit şartlarda yarışılırsa ezeli rakibimiz, saha dışında kardeşimiz!

Başladığımız yere geri dönelim: Bir ülkede ne kadar adalet varsa, futbolunda da hakemlerinde de futbol yönetiminde de en fazla o kadar adalet vardır çünkü penaltı noktası yuvarlaktır! Ya da daha doğrusu spor onurunun yerlerde daha önce hiç sürünmediği andaki kadar süründüğü Bilica eşelemesinden önce penaltı noktası da yuvarlaktı!

Biz bunu bildiğimiz için yıllardır siyah-beyaz bayraklarımıza, kaşkollarımıza adaletsizliğe isyanın sembolü olan “Anarşi A”sını iliştiriyoruz… Bundan sonra daha da büyüklerini iliştirmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki sezon onlar bize misafir olduklarında biz sarı-lacivert balonlar falan yapıp onların seviyesine inmeyeceğiz, kimse merak etmesin…

Rıza Çalımbay’ın, Süleyman Seba’nın, Baba Hakkı’nın bayrak olduğu, sembolleri olduğu takım büyük harflerle “İNSANLIK ONURUYLA” yoğrulmuştur, her şeye rağmen de öyle kalacaktır, kimse merak etmesin… Ders alan bir yönetim anlayışıyla seneye bugünlerde daha önce yaptığımız gibi hakemi de yeneriz, rakibimizi de… Adil şartlarda yenilsek de asla kimseyi “köpek” seviyesine indirgeyecek kadar küçülmeyiz, hiç kimse merak etmesin! Büyüklük başka bir şey, onu herkes biliyor zaten!

Ali Ece / Haber1903