Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-06-2010, 22:26   #32
themadpol
 
themadpol - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Alıntı:
BЦЯΛƧı IПöПü´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Click the image to open in full size.
Öncelikle, Besiktas`in kimligine ve oyun karakterine uygun bir futbolcudur Roberto Hilbert. Her şeyden öte, onun en önemli özelligi, karakterinin cok düzgün olmasıdır. Fürth zamanindan bu yana, bu hic degismemistir. Sülalemin yarisi Fürth`de oldugundan, bu kucuk kasabamsi sehrin futbolcularina biraz daha yakınız. Bize verdigi sözü tutmus olmasi degil, Stuttgart`lilarin da bu adama bakisi bizden farksizdir, karakter olarak taparlar, zira sözünün eri, problemsiz, caliskan, Ernstvari bir kanat adamidir.

Cok genel bir bakis acisi icerisinde iki tane problem söz konusudur. Kadro bütünlügü icerisinde yeteri kadar yaratici oyuncunuz var midir? Oyunun merkezi kenarlara mi tasinacaktir? Ve şu kesin ki Roberto Hilbert, Querasma gibi yildiz futbolcu beklentisini en son karsilayacak oyunculardan biridir. Daha da önemli olan sorun ise, onun 2006/07 sezonundaki formuna geri döndürecek bir ortamı Beşiktaş saglayabilecek midir ya da oyuncu o benim tanidigim güzel dönemin futbolcusuna geri dönebilecek midir? Bu acidan baktiginiz vakit iki farkli Roberto Hilbert profili ortaya cikiyor ve her ikisini de üzerinde durmakta fayda var.

Yıllar yılı sevdiğimiz, beğendigimiz ya da pek iyi değil diye kanaat getirdigimiz oyuncuların diğer tarafa gecip nasıl bir performans gösterdiğini görerek neyin doğru neyin yanlis oldugunu anlamaya cabaliyoruz transfer konusunda. Gerek Lincoln gerekse de Meira gibi diger "yetenekli" oyuncularin cuvalladiğını görünce, futbolcu transferinin ne kadar dogru olduğu konusunda ana kriteri artik oyuncunun yeteneklerinden ziyade karakteri, oyun yapisi ve her şeyiyle bir bütün olarak bir ülkeye, bir takıma ne kadar uygun olduğuna bakıyoruz. Genel futbolcu / insan karakteri ve maliyeti acisindan Besiktas, Roberto Hilbert konusunda oldukca akıllı davranmıştır. Zira Ernst gibi savasçı, takımına elinden geldiğince tüm gücünü sahada veren ve problemsiz bir oyuncuyu takıma bonservissiz olarak kazandırmıştır. Zira bir başka deyişle, Querasma`nın her anlamda zıttı bir futbolcuyu -haber yalan değilse- kadrosuna katmıştır.

Click the image to open in full size.

Türkiye Süper Liginin mücadeleye dayanan yapısı göz önüne alındığında, Roberto Hilbert çok düzgün bir transferin nesnesi olarak durur ve fakat Beşiktaş kadro bütünlüğünün içerisinde Hagi, Querasma ve benzeri yetenekli oyuncuyu kaldırabilecek direncli bir takim oldugunu varsayarsak, yaratıcı oyuncu açısından daha iyi bir seçim olabilirdi elestirisi getirilebilir. Ancak Besiktaş`ın daha yapacaği transferleri olduğunu düşünürsek bu konuda kesin yargı vermekten kaçınmak gerekir...
Fabian Ernst icin iki farkli takimda iki farkli dönemi var diye belirtmiştik. Bremen performansı ona Milli takimin kapilarini açmış ve dönemin en iyi defansif orta sahası olarak Bundesliga`ya damgasini vurmustu. Lakin Schalke`nin yaratıcı futbolcu eksikliğinin oldugu bir yerde, oyunun merkezinin orta üçlüye yıkıldığı bir sistemde, kendisiyle beraber iki defansif orta saha ile oynayıp hiç bir zaman kötü performansı olmasa da, olmayan ortalamanın çok üzeri hücum özelliklerinden dolayı haksız bir şekilde yargılanmış ve biraz da bu onu Beşiktaş`a getirmistir. Sadece Lincoln`lü Schalkeli Ernst /yaratici oyuncunun oldugu zaman/ ve Lincolnsüz Schalkeli Ernst performansi dahi farklıdır. Biraz da bunlar önemlidir, toplamda yapacagi katki açısınan bakarsak eğer..

Roberto Hilbert ise bizim kasabanin takimi Fürth`de cok güzel gecirdigi iki sezonun ardından Stuttgart`ın yolunu tutmuş ve bu takımın Armin Veh ile kazandigi şampiyonlukta emeği en çok geçen futbolcular arasinda tartışılmaz ilk üçün icerisine girecek kadar katkı sağlamıştır. Son üç yılını da bu müthiş performansının gölgesinde yaşamis, kendi taraftarlardan kendisini geliştiremeyen genç yetenek olarak biraz da elestiri almiştır... Görünürde "ortalama" bir futbolcu olarak algılanıyorsa da, kesinlikle öyle değildir. Sadece performansı son yıllarda düşüşe geçmistir. Misal Fink`ten en büyük farkı, uyum sorunu yasamaz, taraftarlar da onu bağrına basarsa ( kolay olacaktir bu ) potansiyel acisindan Alman Milli takiminin sag kenarını "yeniden" sahiplenecek bir performansı da gösterebilir oluşudur. İyi senaryo gerçekleşirse performansı sonrası tekrardan pazarlayıp üzerinden para dahi kazanabileceğiniz futbolcu olma ihtimali vardir. Fink, en iyisini verse de saha icerisinde yapabileceği sınırlıdır, Hilbert`in sınırı ise "yildiz oyuncu" kivamina gelebilir. Ama sorun, başta da belirttigimiz gibi, son sezonlarına baktıgınız vakit, durumun pek iç açıcı olmamasıdır.

Click the image to open in full size.


Eger 4-4-2 kanat oyuncusu ariyorsaniz Hilbert buraya tam ve mükemmel bir şekilde oturur ve fakat 4-3-3 icin Hilbert ne kadar uygundur, tam bir yanıt veremiyoruz. Düşüşe geçtigi son iki sezonunu ele alip bir değerlendirme yapanlar, doğru da olsa, kimyanın uyuşmasi sonucu ortaya cıkacak yeni bir Roberto Hilbert`i göremeyebilirler. Benim onu keşfedişimin arkasından altı yıl geçmiştir. Bu altı yılı tam ortadan ikiye böldügünüz zaman ortaya iki farkli oyuncu performansı çikar. İkinci Bundesliga`daki iki sezonu ve Stuttgart ile sürpriz bir şekilde Bundesliga şampiyonu olup formunun zirvesine Alman Milli takimina da seçilmis "yıldız" oyuncu ilk üç yılın tanımıdır.

Geride kalan üç yıl içerisinde bu performansının gölgesinde yaşamis ve bu doğrultuda sürekli eleştiriler almıştır. Özellikle savasçılığı, sonuna kadar mücade edebilirliğinin yanında toplamda istikrarsız bir performans ortaya koymuştur.

Roberto Hilbert, savunma yönü kuvvetli bir kanat adamıdır. Bu onu sağ bek de oynatabileceğiniz yanilgisina götürür ( Stuttgart denemistir bir kac kez ). Oysa o ikili mücadele kazanma oranı yüksek bir oyuncu değil, daha çok top rakipte iken defansı da düşünen bir aklın varlığindan bahsedebiliriz... Rakip takımın koşu yollarını kapatması, pas yollarını tıkamasi şeklinde.. Bu yüzden, yüzde yüz bir takım oyuncusu olarak adlandırabiliriz. İki kisilik koşar, hizlidir, mücadeleci ve yer yer asistleri göz kamaştirir lakin aynı oyuncu için Galatasaray`in Sabri algısına benzer sekilde kestiği ortalarda cok büyük bir isabetsizlik oranı da yakaladığını söyleyebiliriz. İlginc olan şu ki, ben onun ilk üç yılında daha çok izledigim icin onu en çok kenarda attırdığı goller ile sevdim ama son yılları içerisinde gösterdigi gelişim oldukca dengesiz oldu. Stuttgart`lı arkadaşlarım ile tartışıyoruz bu konu üzerinde, zira iki farklı oyuncu kimliği söz konusu. Roberto Hilbert dediginiz vakit benim çizgide golün bir önceki adımını atan adam aklima geliyor ve fakat sürekli Stuttgart`ın her maçına doksan dakika konsantre olmuş arkadaslarım son iki yılını göz önüne getirip, Galatasaray`ın gecmis yillardakı Sabrisine benzer bir orta isabet oranı ortaya koyuyorlar.. (5`te 1 diyelim)

Istikrarsız bir yapısı var ama bu mücadele anlamında değil, daha cok ne kadar efektif olduğu konusundadir. Şöyle aciklayabiliriz:
Dört kişinin arasina dalan bir futbolcu düşünün ( Sık sık buna yeltenir) Bazen oradan cıkıp gole koşar, bazen de o topu orada kaybeder. Ama her zaman Roberto Hilbert o topun peşinden koşar, gole dogru ya da golü engellemek üzere... Eger teknik direktör - oyuncu - sistem kimyası tutarsa muhteşem oynar ve fakat bunlar gercekleşmez, formu daha da düşerse, yine de takıma katkısı defansif anlamda, mücadeleci ruhuyla da olsa her zaman olacaktır. İki farklı tanım ve bugün itibariyle iki farkli senaryo mümkün...

- KÖTÜ SENARYO -

Click the image to open in full size.

Çok top kaybedip isabetli orta kesememesi üzerine eleştiriler olacaktir. Hücumcu yönü sorgulanacak, takıma ne kadar "efektif" katki yaptiği masaya yatırılacaktır. Tekniğini yetersiz, katkısını da istikrarsız addedip "kötü" transfer olarak yargılanacaktır. Ama burada dahi defansif katkısı, mücadelesi her zaman alkış alacaktır.

- İYİ SENARYO -

Click the image to open in full size.

Asistler yapıp goller attığı gibi, takımın defansif anlamda daha iyi olmasini sağlaması üzerinde durulacaktir. Yer yer skorer oyunu da göz önüne gelecek ve Ernst gibi takımın değişmez oyuncusu olacaktır. Özellikle bu başarılı performansı sonrası takıma aidiyeti konusunda Besiktaşlıların Ernst`den sonra en çok sevdiği ikinci futbolcu olabilme ihtimali bir hayli fazladır. Karakteri çok ama çok sağlam bir oyuncudur, kötü de oynasa ona toz konduramayacak ölçüde sevilecektir. Üç kisilik koşacak, takımın zor zamanlarında veya daha iyi oldugu için ya da eksiklik orada bulunduğu icin sağ bek, defansif orta saha gibi görevleri de kusursuz bir şekilde gercekleştirecektir... Oyunu iki yönüyle oynayan ve fakat Ekrem Dağ ve Ibrahim Üzülmez`in aksine, performansı onu Almanya Milli takimina götürecek seviyede "parlak" olacaktır.

Bundesliga`nin ortalamanın altında olarak yaftaladığı Ernst`in hucum performansının, bugün burada bu şekilde algılanıldığı yerde, Roberto Hilbert`in formunu yakalaması sonrası size sağlayacağı katkınin seviyesi icin, İbrahim Üzülmez, Ekrem Dağ gibi futbolcular baz alınamayacaktır. Mücadelesi olan her hücum alanında görev yapan futbolcu klişeye kurban gidip vasat hücum performansı ile özdeileştirme durumu buraya pek uymaz. Hilbert tutarsa asistleri ve golleriyle de öne çıkabilecek potansiyeli taşıyan bir oyuncudur.

Özellikle asist-gol oranları konusunda geçmişe göre burada farklı olacağını, rakamların çok daha yukarıya çıkacağı, benim kendi görüşümdür. Türkiye Süper Ligi artık karakterini ortaya koymuştur ve burada nazik, koşmayan, çabuk devrilen oyuncunun, ne kadar yetenekli olursa olsun istikrarlı bir performans ortaya koyması çok olası değildir. Bu yüzden beş büyük ligden transfer edilen oyunculardan sadece Hilbert tarzi oyuncularin burada çok daha başarılı olacağını düşünüyorum... Meira, daha yetenekli ve çok iyi bir defans olmasına karşılık, performans gösteremesini de akılda tutarak, bugün Hilbert tarzının bu ligde cok daha makbul oldugunu görebiliyoruz artik.. Kartlara uzak, disiplinli, karakterli.. Tek büyük sorun, efektif olmasında "istikrar" yakalamasıdır ve biraz da bu ve çok şey teknik adama, oynatacağı sistem içerisinde alacaği role bağlıdır.

Degerlendirmeler Bundesliga üzerinden yapilir, ortalama Bundesliga oyuncusu kriter olarak ele alınır. Ben Roberto Hilbert`in burada kendisini bulacagina ve iyi bir teknik adamin ona istikrar kazandırması sonucu, Alman Milli takımına dahi yeniden seçileceğine "gönülden" inaniyorum.

Beşiktaş, Ernst`in yaşindan ve yeteri kadar "modern" olmamasindan, Fink`in potansiyelinden / ortalamanın üzerine çıkamamasından dolayı belki sadece Roberto Hilbert Almanlar arasinda tekrardan Alman Milli takımına seçilebilecek konuma ulaşacaktır. İkinci bir Ernst`den ziyade Stefan Kuntz olacaktir... Hali hazirda yakın geçmişte sekiz kez bu formayı giymiş ve her zaman adaylar arasindadir. Zira 2007`de oynadığı futbol olağanüstüdür. Mesele, o futbola bu oyuncuyu bir daha kavuşturmaktır.

Geçenlerde şöyle demiştim: Her takimin bir Ivica Olic`e ihtiyacı vardır. Besiktas, Ivica Olic`ine kavuşmuştur diyebiliriz. Onu biraz daha iyi tanıyan bir insan olarak, Beşiktaş takımına karşı biraz daha sempati ile bakmama neden olacaktır kesinlikle. Öyle güzel karakteri olan bir futbolcudur da..

*Ekşi Beşiktaş bloguna yazmaktan cok keyif aldığımı belirtmek isterim. Hatalar, tekrarlar olabilir ama inanilmaz bir yoğunlukta çok büyük bir keyifle hızlı bir şekilde bunu yazdım. Transfer netleşirşe ihtiyaç halinde daha teknik bir analiz de olabilir. Her türlü imla hatası ,tekrar için şimdiden özür dilerim.

eksibesiktas.blogspot
Mükemmel bir bilgilendirme teşekkür
themadpol Ofline