Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-07-2010, 20:51   #8
brk06
 
brk06 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Noat Samisa'nın bloğundan alıntıdır...

Click the image to open in full size.

Haftaya perşembe ''Fink gönderilmesin'' yazılı tişörtle kendimi İnönü Stadı'na zincirlemeyi düşünüyorum. ''Ne yapıyor bu gerizekalı?'' diye bakmaya 20 bin kişiden çok insan gelirse iç huzuru bulacağım, ayrıca Beşiktaş'ın bu sezon başarılı olacağına dair inancım artacak. Fink'in kendisi gelse de olur, ''bir yere gitmiyorum'' desin yeter ki. Maç sonu Schuster ''Maç başı ritm tutturamadığımız için bugün böyle oldu. Bu takım bu şekilde oynayabilir ve ilerleyen zamanlarda böyle oynayacağız'' dedi, mümkünse zincirleri çözmeye bizzat kendisi gelmeli. Kendisinin futbolculuğuna da antrenörlüğüne de saygım sonsuz, akıl vermek ne haddimize ama hocam, sen güzel fikir bulduğunu düşünebilirsin de biz aynı filmi üç yıldır izliyoruz. ''Sonrasında ne olacağını anlatma, ben kendim göreceğim'' dersen eğer hepimiz üzüleceğiz. Bunun için sana yardımcı olan yok, biliyorum. Yine de rica ediyorum hemen geçmişi unutturmaya çalışmayalım. Bugün maç ilk yarıda 4-0 olabilir, Schuster'in Beşiktaş'ı projesi başlamadan bitebilirdi.

Cisse'nin yanında mutlaka Serdar Kurtuluş oynasın ile başladık. Serdar sağ bek yapılınca bari Uğur oynasın oldu. O zamanlar elde Uğur'dan başka adam yoktu çünkü. Sonra Ernst geldi. Ernst mutlaka Cisse'yle birlikte oynasın diye bu sayfada açlık grevi yaptık. Geçen sene de aynı filmi gördük, bu kez Ernst-Fink beraber oynasın eylemi yaptık. Neyin ne olduğu, ne olması gerektiği Beşiktaş adına apaçık ortadadır. Tabelaya sorabiliriz. İngiltere ve Arjantin neden Almanya'dan dört yedi? Bursaspor nasıl şampiyon oldu? Dünya Kupası'nda hangi takımlar ne şekilde başarılı oldu? Ben artık ''alan parselleyen çift merkez orta sahaları yazmaktan sıkıldım, okuyan da aynı şeyleri okumaktan sıkılmıştır'' diyordum ki yine kendimizi aynı konunun ortasında bulduk. Futbol ''koşmuyor, yatmıyor, basmıyor'' ya da ''koşuyor, yatıyor, basıyor'' basitliğinde düşünülürse bugün vasat bi' Avrupa takımından bir devrede beş gol yenebilir. Victoria Plzen bugün çift merkez orta saha önünde 35'lik, göbekli Horvath'ı kullandı, ileride de savunma arkasına koşular yapabilen bir forvet oynattılar. Pavel Vrba kazanan bir hoca, belli ki Beşiktaş'ı iyi analiz etmiş. Harika bir ilk yarı oynadılar, Beşiktaş hiç ama hiçbir şey yapamadı. Şans sonucu her haliyle haksız bir penaltı kazanıldı ve maçın Hakan Arıkan sayesinde 1-1'e gelmesiyle Schuster darağacından indi.
Click the image to open in full size.
Apaçık bir intihar vardı ortada. Eleme maçı diye Schuster'in temkinli olacağını, Vikingur maçlarında bize gösterdiği, aklındaki takımı ligde sahaya süreceğini düşünüyordum. Bugün Victoria Plzen'in yaptığı sert uyarının Buca ve Karabük maçlarında olacağını, puan kayıplarının Schuster'in asgari gerekliliklerin farkına varmasını sağlayacağını düşünüyordum. Fakat risk de uyarı da daha erken geldi. İlk yarı Hilbert ve Quaresma'nın ezdiği top sayısı sonsuz. Ernst yine bir oraya bir buraya koşarken heba oldu, basit pasları bile taca attı. Delgado'yu bu saçmalık içinde nasıl değerlendireceğiz ki? Saçma rolünde üç yıldır olduğu gibi saçmalamaya devam etti. Nihat ise top alamadıkça gezdi dolandı, orta sahaya hiçbir faydası olmadığı halde ileride kalmayarak üzerine markaj verilen oyuncunun da oyuna girmesini sağladı. Ama tüm bunların hepsi birbirine görünmez bağlarla bağlıydı.

İkinci yarı Schuster saçma bir rolde oynattığını bildiği Delgado'yu sahada tuttu, sağ içe kaydırdı. Takımın en verimsiz adamı Nihat'ı çıkardı ve Necip Uysal sol içe konuldu. Takım 4.3.3'e döndü ve Victoria Plzen durdu, hatta tamamen sahadan silindi. Ernst daha derinde pozisyon aldı, önünde iki adam daha olunca artık sağına soluna koşturmadan standart oyununu oynama fırsatı bulabildi. Savunma rahatladı, boş alanlar kapatıldı. Top rakip sahada daha çok kalmaya başlayınca Hilbert-Quaresma kenar değişimi üzerinden pozisyonlar üretildi. Necip değil oraya Cumali'yi koyun, bugün çok farketmezdi. Önemli olan nicel sıkıntıdır, pozisyon bilgisi asgari düzeyde olan ikinci orta saha adamının yokluğudur. Rakip her önde kazandığı topta pozisyon buldu. Set hücumunda sürekli ortadan deldiler, kenarları kullandılar, duran topları zorladılar, yapabilecekleri her şeyi yaptılar.
Click the image to open in full size.
İlk yarıdaki berbat Beşiktaş'ın tek sebebi orta sahadaki nicel eksiklik kaynaklı alan zaafiyetidir. Orta sahayı kaybetmek, sıklıkla maçı kaybetmek demektir. Çift yönlü orta saha diye bir kavram, oyuncu tipi yoktur. Siyahla beyaz kadar farklı iki yarı bu oyunun kendi gerçeklerinin olduğunu, her şeyin saha içinde ortaya çıktığını umuyorum ispatlayabilmiştir. Hala inanmayan varsa bu maçı bir daha izlesin. Schuster de bir daha izleyecek ve ben inanıyorum ki Fink'i göndermeyecektir. Belli ki bir de aklında Guti-Ernst ile oynamak var. Ben bu ikilinin Delgado-Ernst'e göre daha iyi olacağını, ama optimum faydayı sağlamayacağını düşünüyorum. Necip'le bu sezon bitmez. Michael Fink mutlaka bu takımda kalmalıdır. Aksi halde Quaresma değil Messi de gelse farketmez, bu takım sezon sonunda kazanan olamaz.

Hoca elbet en doğruyu bulacak, kendisinin bu kredisi bende sonsuz ama taraftardan yönetime, yönetimden kendisine gelen ''artık bir karar ver baskısı'' onu henüz denemeleri yapamadan seçimler yapmaya zorluyor. En büyük tehlike budur. İki haftadır ısrarla bundan bahsediyorum ve tüm bu transfer çılgınlığına şaşırıyorum. Beşiktaş Guti ve Quaresma'yla henüz hiçbir şey olmadı. Geçmiş çöpe atılır, bir de üzerine kısa zamanda bilinçsiz, bilgisiz ve acele kararlar verilirse koca sezon baştan yalan olur. Bunu bu akşam uygulamalı şekilde gördük, umarım en azından karar alıcılar da görmüştür.

Takımın geleceğine, gidecekler-kalacaklara ilişkin aynı şeyleri yazmak istemiyorum, son iki yıldır ve son iki haftada fazlasıyla yazdım. Bu akşam maalesef değişik bir şey olmadı. Musibetler bazen iyidir.
brk06 Ofline