Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-10-2006, 11:07   #1
Josekleberson
 
Josekleberson - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Şansal Büyüka Cok Guzel Bir Yazi Yazmis

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş oynadıkları her maçı kazanacaklar diye bir kural mı var. Şampiyon adaylarının geride kalan haftada aldığı kötü sonuçları, kendi yorgunlukları, kendi dağınıklıkları kadar, karşılarındaki takımların direncine de bağlıyorum. Örneğin Fenerbahçe'nin kötü oyununda, Bursaspor'un müthiş mücadelesinin hiç mi etkisi yok. İstanbul'da 3-1 yenilgiden 3-3'ü yakalayan Konyaspor'un direnişini görmezden gelebilir miyiz?

Kabul edelim ki, bu üç takımı kolaycılığa kendi camiaları ve kendi medyaları alıştırdı. Sıradan bir oyunla alınan farklı galibiyetler herkesi mutlu etti. 'Kazanalım da nasıl kazanırsak kazanalım' anlayışı özellikle futbolcuları ciddi anlamda tembelliğe itti. Yabancıların da kısa sürede bize uymasına neden oldu. Oysa maça gelen seyirci kendi takımından daha fazlasını istemeli. Daha hızlı, daha tempolu, daha mücadeleci. Eleştiren, tepki koyan, seçici olan bir seyirci, bu takımları daha iyi oynamaya zorlar.

Eğer 'haftada iki maçı kaldıramıyoruz' gibi saçma sapan bir gerekçenin arkasına saklanıyorlarsa, demek ki her yıl çuvalla para ödenen yabancı hocalar, bu takımları yeteri kadar çalıştıramıyorlar. Yeteri kadar fizik gücünü, dayanıklılığı, pisokolojiyi veremiyorlar.

Zaten Fenerbahçe'nin bu oyun anlayışı ve bu kadro yapısıyla bundan daha iyi futbol oynayacağını düşünmüyorum. Fenerbahçe şampiyon olabilir. Ama iyi oyun oynar mı, iyi futbola dönüş yapar mı, bu gerçekten çok zor.

Eğer bir adamı gönderiyorsanız yerine daha iyisini alacaksınız. Ne Zico giden Daum'dan daha iyi hoca, ne de gelen oyuncular, giden oyunculardan. Fenerbahçe üste milyonlarca dolar para ödeyerek, bana göre daha iyi olan bir kadroyu bozdu.

Fenerbahçe'de Alex'in her hava topu rakip savunma için kabus olurdu. Fenerbahçe kötü oynadığı maçların çoğunu bu duran toplardan, hava hakimiyetinin avantajını kullanarak kazandı. Şimdi bu yan toplara vuracak tek oyuncusu yok. Ne savunmada, ne hücumda.

Üstelik Fenerbahçe savunmasının Lugano-Edu eşleşmesi ile yürümesinin mümkün olmadığı açıkca görülüyor. Dünyanın her takımında en kontrollü oyuncular, savunmanın göbeğinde oynayan futbolculardır. Oysa Fenerbahçe'de büyük umutlarla ve iddialarla alınan, ancak sıradan bir futbolcu görüntüsünün dışına çıkamayan Lugano havadan, yerden son derece dağınık, son derece agresif bir futbolcu. Fenerbahçe'yi çok yakar.

Hücuma alınan Deivid, bir gol adamından çok, orta alanın etkisiz, sıradan bir oyuncusu gibi. Alex'te her maçta biraz daha düşüş var. Aurelio, Mehmet olduğundan beri sizlere ömür. Kezman yeteri kadar top alamıyor, hava topları derseniz, onlara da çıkamıyor, yükselemiyor.

Fenerbahçe'nin istenen noktaya gelebilmesi için yan ve geri pası bırakması, temposunu 'uygun adım yürüme' hızından çağdaş futbolun gerektirdiği tempoya yükseltmesi ve mücadele etmesi, adeta ısırması gerekiyor. En önemlisi Fenerbahçe futbol takımının herkesin eşit şans bulabildiği, iyi oynayanın forma kaptığı bir takım havasına bürünmesi ve 'Güney Amerikalıların korunup kollandığı' bir görüntüden hızla uzaklaşması gerekiyor. Bu anlayışla, bu Zico ile olur mu? Bana göre olmaz. Aslında Fenerbahçe yanlış hoca seçiminin, yanlış transferlerin faturasını ödüyor. Korkarım ki bu ödemeler devam edecek gibi.

TİGANA'YI ANLAMAK

BEŞİKTAŞ'TA Erciyes maçı sonrası Tigana'nın söylediklerini anlayamadım. Tigana sahada heran herşeyi yapabilecek durumdaki Ricardinho'yu, Burak'ı çıkartıyor, sonra sahada tuttuğu gençlere suçu atıyor. Gençler bu kadar kötüyse, gençler bu kadar etkisizse, ustaları çakırtacağına, onları çıkartsana? Sonra bu gençleri yönetime aldıran kim? Tigana değil mi?

Kabul edelim ki, Beşiktaş'ta ustaların arka arkaya sakatlanmaları takım oyununa ciddi darbeler indirdi. Kim ne derse desin, Koray, Kleberson, Delgado ve Nobre, formsuz dönemlerinde bile bu takımın vazgeçilmez adamları. Onların yokluğunu telafi etmek çok kolay olmuyor.

Ancak Beşiktaş'ın ciddi bir kaleci sorunu yaşadığını kabul etmek zorundayız. Erciyes maçı da gösterdi ki, Runje geleni geçeni içeri almaya devam ediyor. Cordoba Beşiktaş'ta maç kurtarırdı. Daha Runje'de bunu göremedik.

Beşiktaş'ta sakatlar düzelirse takım da belli ölçüde düzelir. Ancak Tigana'nın her fırsatta, her kötü sonuçta futbolcularını eleştirmesi takım içindeki huzura ve inanca ciddi darbeler vurur. Bunların ilk işaretleri zaten görülüyor. Ama kabul edelim ki, hoca ne kadar kusurlu olursa olsun, futbolcuların sahada mesleklerinin hakkını vermeleri gerekmiyor mu? Beşiktaş'ın bundan sonrasi için hırsını, hızını ve mücadele gücünü kazanması gerekiyor. Aksi takdirde kabul edelim ki kabus kapıda.

G.SARAY'A HUZUR GEREKLİ

ŞAMPİYON adaylarından Galatasaray'ın kadrosunu iyi bulanlardan biriyim. Bu kadro ilk sekiz haftada bu kadar puan kaybettiyse, bunun saha dışı sebepleri de olmalı. Gerets'in mutsuzluğu yüzünden okunuyor. Futbolcuların da artık Gerets'ten bıktığını, hoşlanmadığını 'sağır sultan' bile duydu.

Galatasaray, orta alana, özellikle Ayhan'ın yanına savunma ağırlıklı ikinci bir adam yerleştirebilirse, savunma yanlışlarını büyük ölçüde giderebilir. Gerets'in burada her maçın kadrosunu yaz-boz'a çevireceğine istikrarlı bir onbiri oturtması, belirlemesi gerekiyor.

Eğer Hakan Şükür kendini bulursa, Galatasaray hücum zenginliğini yeniden kazanabilir. Üstelik Arda, Sabri ve Hasan Şaş, şu anda son derece iyi durumdalar. Kabul edelim ki, hırs olarak, mücadele olarak, hatta fizik gücü olarak Galatasaray, diğer rakiplerine oranla daha iyi durumda. Galatasaray orta saha sorununu çözerse yola devam eder. Tabii bir de Gerets rahat bırakılmalı. Bırakılmayacaksa gönderilmeli.

MANİSA GERÇEĞİ

VESTEL Manisa'nın ilk sekiz hafta sonunda yenilmez liderliği, alışılmış büyüklerin kötülüğü kadar, Vestel'in başarılı bir grafik yakalamasından da kaynaklanıyor. Ancak son Sakarya maçında gördük ki Vestel'in futbolunda bir geriye gidiş var. Büyükler ne kadar kötü olursa olsun, Vestel'e şampiyonluk için Sakarya karşısındaki futbol yetmez. Vestel mutlaka bu futbolun üstüne koymak zorunda.

KENDİMİZ ETTİK

SONUÇ şu: Büyüklere bu kötü alışkanlıkları biz kazandırdık. Bir oynadılar bin yaptık. Sıradan galibiyetler aldılar, göklere çıkarttık. Gerçeği görüp eleştirenlere cephe aldık, kampanyalar başlattık. Şimdi kötü futbol için ağlıyoruz. Gene söylüyorum, taraftar, seyirci iyi futbol için, hırs, hız, mücadale ve kazanma arzusu için başkanlardan, yöneticilerden, teknik adamlardan ve futbolculardan daha fazlasını istemeli. Transferde gerçek anlamda kalite talep etmeli. Kolay bir galibiyet gerçekleri unutturmamalı. İyi futbol adına gerçeği görüp tavır koyan, hesap soran seyirci çoğu şeyi düzeltir
__________________
Bu sene sampiyon gorelim sizi,
Olmeden mezara koymayin bizi,
Korkutmaz bizleri musalla tasi,
Olumune seviyoruz biz BESIKTASI
Josekleberson Ofline   Alıntı ile Cevapla