Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-10-2006, 19:47   #1
AloneWolf
 
AloneWolf - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Anodoluda kendi halinde bir ilçe (Zile)

Click the image to open in full size. Click the image to open in full size. Click the image to open in full size.
Click the image to open in full size.



ZİLE

Tokat ilinin 70 Km. batısında yer alan Zile İlçesi, Anadolu kültürünün tipik özelliklerini yansıtan tarihi yerleşim bölgelerinden biridir. Denizden yüksekliği 710 metre olan ilçenin yüzölçümü 1512 metrekaredir. Güneyden doğu batı istikametine uzanan ve en yüksek tepesi 1892 metre olan Deveci Dağları ile çevrilmiş ve bir ovanın orta yerinde yükselen höyüğün çevresinde kurulmuştur. Güvercinçalı, Hüseyin Gazi tepesi ve Sivriçal bu ovada belli başlı engebelerdir. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir.

Amasyalı tarihçi Strabon’a göre Zile, Ninova (Asur Krallığının Başkenti) Melikesi Semiramis tarafından 4000 yıl önce kurulmuştur.

Zile kalesinin Roma kumandanı Sulla tarafından yaptırılmış olması ve Amanos Mabedinin burada bulunması ve muhterem anlamına gelen Silla denmesinden dolayı Zile’nin ismi zamanla Zela ve daha sonra Zile şekline dönüştüğü düşünülmektedir. Maşathöyük’te bulunan yazıtların incelenmesi sonucunda elde edilen bilgilere dayanılarak yazılan Anadolu isimli eserlerde Eti Medeniyeti’nin bugünkü Zile’ye kadar yayıldığından bahsedilmektedir. Bu durumda Zile Maşathöyük kazılarında bulunan tabletlerden elde edilen bilgilere göre; Orta Anadolu’da başlayıp kuzeydoğuda Yeşilırmak Havzası boyunca sıralanmış Hitit yerleşim merkezlerinden biri olan Anzilla olduğu düşünülmektedir.

M.Ö. birinci yüzyıllarda Roma diktatörü Jules Sezar ordularıyla Anadoluya oradan da Zile’ye gelmiştir. Bugünkü Altıağaç denilen yerde Amiral Triarius’u yenilgiye uğratmıştır. Zaferi Zile’de ilahi bir törenle kutlayan Sezar; mektubunda yazdığı Veni-Vidi-Vici (Geldim-Gördüm-Yendim) sözlerini bir taşa yazdırmıştır. Yakın zamana kadar kalede olduğu söylenen bu taşın şimdi nerede olduğu bilinmemektedir.


Bizans ile Sasaniler arasında zaman zaman el değiştiren yöre 1071 yılına kadar Bizanslılar’ın elinde kalmıştır. Bu tarihte Melik Ahmet Danişment Gazi tarafından Bizanslılardan alınmıştır. Danışmentlilerin izlerin hala görmek mümkündür. 1174 yılında Anadolu Selçuklularından II. Kılıçarslan Danışment Devletine son vererek Zile’nin Selçuklulara geçmesini sağlamıştır. 1397 tarihinde Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı yönetimine geçmiştir. Kısa süre Timur’un elinde kalan ilçe 1413’te tekrar Osmanlılara geçmiştir.

Zile Kalesi
Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.
Zile'ye girerken ilk göze çarpan zile kalesinin surları ve saat kulesidir. Zile ovasına hakim olan bir höyük üzerine oturtulmuştur ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Strabon'a göre Ninova hakimesi Semiramis tarafından doğusundaki kayalık bölgeden yararlanılarak, doldurulmak suretiyle yapıldığı söylenmektedir. Kentin en yüksek ve en eski akropolüdür. Kale içerisinde yeraltı yolları, geçitler ve askeri amaçlı yapılar inşa edilmiştir.

1875 yılında Zile'ye gelen Ziya Paşa kalenin içine askerlik şubesi ve okul yaptırmıştır, giriş kapısı üzerindeki kuleyi de saat kulesine dönüştürmüştür. Ancak kuledeki saat bugün yerinde yoktur. Tokat il merkezinde ki Behzat kulesinde halen kullanılmaktadır. Kale içinde çevreye dağılmış Roma ve Bizans dönemlerine ait sütunlar ve kitabeler bulunmaktadır. Kalenin doğu yönünde kayaların oyulması ile yapılmış bir anfi tiyatro vardır.

Ulu Camii
Click the image to open in full size.
Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1267 yılında yaptırılmıştır. Caminin üç kapısı vardır. Ana giriş kapısında Anadolu Selçuklularının çok güzel geleneksel motifleri görülmektedir. Osmanlılar zamanında Camii tamir görmüştür.

Zile Evleri
Click the image to open in full size.


Düz bir alanda düzenli bir planlama ile kale höyüğünün çevresinde yayılan kentteki evlerin hemen hemen hepsi Tokat yöresi mimari özelliklerini göstermektedir. Birkaç kez büyük yangın geçiren Zile’de eski dönemlere ait saraylardan ayakta kalan yoktur.

Maşat Höyük

Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.Click the image to open in full size.
Önemli bir Hitit merkezi olan Maşat, Zile’nin 25 km. Güneyindedir. Hitit imparatorluklarına bağlı bir beyliğe ait yerleşme bölgesinin merkezidir. Tepede büyük bir saray ve eteğinde ki kentten oluşmaktadır. Kent M.Ö. 1500’lü yıllarda imparatorluğun ve döneminin en parlak günlerini yaşamıştır. Savaş ve yangınlar nedeniyle beş kez yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Höyük harabelerinde bu temelleri üst üste görmek mümkündür. M.Ö. 1200 yıllarında Frig istilası ile el değiştiren kent, 500 yıl Frig uygarlığını ve demir çağını yaşamıştır. M.Ö. üçüncü yüzyılda önemini yitiren maşat, 1973 yılında Türk bilim adamları ve uzmanları tarafından gün ışığına çıkarılmıştır. Bulunan bu eşyaların bazıları Süzgeç, çaydanlık, küçük maltız, içki bardağı hayvan şeklinde içki kabı, çift kulplu testi

4000 yıllık uzun geçmişinde değişik çağ ve uygarlık belgelerini içinde saklayarak bu güne kadar getiren höyük mimarisi, seramikleri, metal aletleri, tabletleri ve daha birçok buluntuları ile Hitit ve Frig uygarlıklarına ışık tutmaktadır.

İlçede Bulunan Osmanlı Eserleri

Hoca İshak Camii
Boyacı Hasan Ağa Camii
Elbaş Camii
Çifte Hamam
Yeni Hamam

Ballıca mağarası

Daha düne kadar dünyanın yedi harikasından bahsedilirken , bir tabiat harikasının ortaya çıkmasıyla sekizinci harikadan bahsedilir olmuştur. Yüzlerce sırla dolu odaların, sayısız güzelliklerin, eşsiz efsanelerin dolaştığı ballıca mağarası yöre turizmi için çok önemlidir.

Tokat’ın Pazar ilçesi yakınlarındaki İndere Vadisinin tabanından 40 mt. Yukarda bulunan mağara, deniz seviyesine göre 1085 metrededir. Giriş ağzı kuzey batıya bakan mağara, güneydoğuya uzanan küçük bir galeri ile başlar. Bu giriş belirli bir eğimle havuzlu salona açılır. Bu salonda mutlak nem % 54 gibi çok düşük, sıcaklık ise diğer bölümlere göre daha fazladır. Nemin az, sıcaklığın fazla oluşu damlataş oluşturan kalsit kristalleri arasındaki bağı zayıflatarak pul pul soyulmalarına yol açmıştır. Havuzlu salon, sütun ve sarkıtların oluşturduğu dar bir geçitten sonra büyük bir ormana açılır. Kırmızı ve sarının her tonundan süt beyaza kadar tüm renklere sahip olan sarkıt ve dikitlerin dev boyutlara ulaştığı bu damlataş ormanında, insan kendini sihirli bir dünyada hisseder.

Havuzlu salondan Büyük Salona geçilir. Ballıca mağarasının gelişimini göz önüne alırsak büyük damlataşlar salonunun aşağı seviyeleri mağaranın ikinci katını oluşturmaktadır. Bu salon mağaranın iki kola ayrıldığı noktada yer alır. Buradan Fosil Salon’a geçilir ve 18 mt.lik bir inişle kuzeydeki son galeriye bağlanır. Merdiven kullanmadan inmenin zor olduğu bu salona içerisinde bulunan küçük yarasalardan dolayı Yarasalı Salon adı verilmiştir. Uzunluğu 25 ile 35 mt., Genişliği 8 ile 10 metre. arasında değişmektedir. Bu salonda ikinci katta yer almaktadır.

Büyük Salonun güney ucundan küçük bir delikten, blok ve kayalardan oluşmuş büyük bir salona inilir. Damlataşların ve mantar kayaların bulunduğu üçüncü kat salonuna tabanındaki derin kuyulardan dolayı Çöküntü Salonu adı verilmiştir. Bu salondan, aynı katta bulunan adı gibi muhteşem olan Muhteşem Galeri’ye bağlanır. Tavandan damlayan karbonatlı sular, uzunlamasına gelişmiş sarkıt veya dikit oluşturmadan su birikintilerine karışmaktadır. Bunun sonucuda sarkıtlar dikey değil, yatay yönde büyüme gösterir. Bazen su içinde geliştikleri görülmektedir.

Muhteşem galeri büyük sütunlar tarafından üç belirgin salona ayrılıyor. En kuzeyde bulunan mantarlı salonda iri soğan sarkıtlar ve mantar şeklinde gelişmiş dikitler çok belirgindir. Muhteşem Galerinin ortasında bulunan sütunlar salonunda çok iri sütunlar bulunmaktadır.

Sütunlar salonundan belirgin bir basamakla genç salon adı verilen, mağaranın en yeni ve en son oluşmuş bölümüne geçilir. Bu salonda her türden damlataşlar gelişmiştir. Tabanında dikit ve havuzlar ile yanlarda bayrak ve perde damlataşları, tavanda ise sarkıtlar salonu süslemektedir. Salonun son bölümünde tavan ile tabanın birleştiği noktalarda oluşumları halen devam eden sarkıtların en güzel örnekleri görülür.

Yan kolları ile birlikte 680 m. uzunluğa sahip olan mağaranın en yüksek ve en derin bölümü arasında 94 m. yükseklik bulunmaktadır. O büyülü dünyada gezip dışarı çıktıktan sonra kendinizi rüya görmüş gibi hissedeceksiniz. Mağaranın toz ve polenden arınmış bol oksijenli havası astımlı hastalara iyi gelmekte, daha kolay nefes almalarını sağlamaktadır. Mağaraya bir Astım Tedavi Merkezi kurulması planlanmaktadır.

İl ve çevre ilçelerdeki gezilebilecek önemli bölgeler

Tokat Kalesi
Sultan Hanı
Latifoğlu Konağı
Sulusaray Kaplıcaları
Reşadiye Kaplıcaları
Niksar Çamiçi Yaylası
Antik Sebastiapolis
Tokat Gümenek Mesire Yeri
__________________
.uɐln ʞşɐʇʞışǝq 'ɯǝɯçǝƃzɐʌ ǝsuöp ǝuısɹǝʇ ɐʎuüp
AloneWolf Ofline   Alıntı ile Cevapla