Bir derbi klasiği: Milan - İnter
Kilpin, Allison ve Davies adındaki üç çakırkeyif İngiliz Milano'daki bir bira evinde Edwards, Nathan ve Barnett adındaki üç işadamına Milano'da bir kriket kulübü kurmak istediklerini söylediklerinde tarihler 16 Aralık 1899'u gösteriyordu. O dönemde pek de popüler olmayan futbol, kulübe bir iki yıl içerisinde ilk başkan Alfred Edwards tarafından getirildi. Bir İngiliz vatansever olan Herbert Kilpin, kentin İngilizce adına gönderme yaparak takımın adını AC Milan koymuş, armasını da İngiltere bayrağı olan beyaz bayrak üzerine kırmızı haç olarak seçmişti.
9 Mart 1908 tarihinde kulübün önde gelenlerinden bir grup (Muggiani, Bossard, Lana, Bertoloni, De Olma, Hintermann Enrico, Hintermann Arturo, Hintermann Carlo, Dell'Oro Pietro, Rietmann Ugo, Hans, Voelkel, Maner Wipf and Ardussi Carlo) takımdaki İtalyan oyuncuların çokluğundan rahatsız olup yeni bir kulüp kurma fikrini ortaya attığında, "uluslararası" bir nitelik taşıyacak ve yabancı oyunculara kapılarını açacak bu takımın adı da ortaya çıkıyordu: İnternazionale.
AC Milan, ilk kurulduğu dönemlerde işçi kesimi ve sendikacılar tarafından desteklenen bir kulüp olurken kentin zenginleri doğal olarak başka bir takım arayışına giriyor ve buldukları adres de İnter'den başka bir yer olmuyordu. "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" derler; son yıllarda iki takımın taraftarlarının sosyo ekonomik profillerinde de bir değişiklik söz konusu. 80'li yıllarda milliyetçi siyaset adamı Silvio Berlusconi'nin AC Milan'ı satın almasıyla bugün aktif taraftar gruplarının çoğunluğunu oluşturan kişilerden sağ eğilimli olanlar AC Milan tarafına geçerken, İnter'in liberal sol eğilimli lideri Massimo Moratti'nin takımının taraftar grubunun çoğunluğu çalışan kesimden oluşmakta.
Guieseppe Meazza
İnter ve Milan'dan bahsedip de Guiseppe Meazza'dan bahsetmemek olmaz. 1910 doğumlu yıldız futbolcu hala İtalya'nın en büyük oyuncularından birisi olarak gösteriliyor. İnter'de geçirdiği 13 yılda üç şampiyonluk kazanan Meazza iki sezon da Milan'da oynamış ancak 30'undan sonra geldiği Milan'da 37 maçta 9 gol atmıştı. Maçlara sarhoş çıkmasıyla, maçtan bir gece önce genelevde kalmasıyla ün yapmış
Guiseppe Meazza, Beşiktaş'ta da bir dönem teknik adam olarak görev yapmış, ayrıca San Siro Stadı'na diğer ismini vermiş bir oyuncu. 
Grenoli'den La Grande İnter'e
Grenoli kelimesi çoğunuza bir şey ifade etmiyor olabilir ancak Gunnar Gren, Gunnar Nordahl ve Nils Liedholm'nin soyadlarından türetilen bu kelime, 50'yi yıllarda Milan'ın yeniden dirilişinin bir diğer adıydı. 1951, 1955, 1957 ve 1959 yıllarında 4 şampiyonluk kazanan Milan artık hep zirveye yarışan büyük bir takımdı.
Kuruluş yıllarındaki domestik başarıların ardından Milan II. Dünya Savaşı'na kadar İtalya'da pek bir varlık gösterememiş ve 1. ligde orta sıra mücadelesi veren bir takım hüviyetine bürünmüştü. 50'li yıllarda ise harika bir dönem geçirip 60'larda tahtı ezeli rakibi İnter'e kaptırıyordu. Faşist Mussolini rejimiyle adını Ambrosiana İnter olarak değiştirmek zorunda kalan İnter ise, savaş dönemde üç şampiyonluk ve ilk İtalya Kupası'nı kazanmıştı. Savaşın ardından 1953 ve 1954 yıllarında iki şampiyonluk daha kazanan İnter 60'larda, tarihinin en parlak yıllarına girmiş bulunuyordu. 1963, 1965 ve 1966 yıllarında üç şampiyonluk kazanan İnter, bu dönemde "La Grande İnter" adıyla anılacaktı. Luis Suarez, Giacinto Facchetti, Sandro Mazzola, Angelo Domenghini ve Mario Corso gibi önemli oyuncuların formasını giydiği İnter, 1964 ve 1965 yıllarında ardarda Şampiyonlar Ligi'ni kazanarak 60'ların en büyük takımı ünvanını da eline alıyordu.
San Siro mu Guiseppe Meazza mı?
1926'da yapılan San Siro stadı bugün Milan ve İnter'e ev sahipliği yapıyor olsa da, ilk kurulduğunda Milan'a aitti. 1936 yılında Şehir Meclisi stadı satın alınca 1947 yılından sonra İnter de San Siro'ya yerleşti; stad Guiseppe Meazza adını alsa da Meazza'nın İnter'de daha başarılı olması dolayısıyla Milanlılar bugün stada hala San Siro diyorlar.
Berlusconi mi Moratti mi? 
Babası Angelo Moratti'nin başkan olduğu dönemde altın çağını yaşayan İnter ise 1989'da son şampiyonluğunu kazanıyor ve ligde bugüne kadar süren bir hasret yaşamaya başlıyordu. İnter bu dönemde 15 senede 3 UEFA Şampiyonluğu kazanırken, 2004 yılında Coppa İtalia mavi siyahlıların müzesine geliyordu.
1981 yılında şike skandalı sebebiyle Lazio'yla beraber Serie B'ye düşürülen Milan, bir sonraki sezon Serie A'ya çıktıktan sonra bu kez gerçekten küme düşüyordu. 80'ler Milan için kabus gibi başlarken kulübün kaderini 1986'da Silvio Berlusconi değiştirdi. Bu dönemde takımın başına getirilen Arigo Sacchi, üç Hollandalı Marco Van Basten, Ruut Gullit ve Frank Rijkaard'ı Milano'ya getirdi. Sacchi döneminde uluslararası başarılara imza atan Milan, 90 başlarında Fabio Capello'yla üç kez ardarda İtalya şampiyonluğu yaşarken bunlardan bir tanesinde tek bir yenilgi bile almadan harika bir sezonu geride bıraktı. Kısa bir aranın ardından 1999 yılında tekrar şampiyonluğa ulaşan AC Milan, 2004'te bu başarıyı tekrarlayarak kupayı müzesine götürdü. Kırmızı-Siyahlılar, 2003'de Şampiyonlar Ligi'ni kazanıp, 2005'de de final oynayarak 2000'lerin dominant takımı Juventus'un İtalya'daki rakibi konumuna yerleşti.
Derbi 2006
2006'da da Juve'nin gölgesinde kalan Milano takımları bu sezon derbiye lig ikinciliği için çıkıyor. Aslında İnter de, Milan da sezon içerisinde zaman zaman Juve'ye yaklaşarak şampiyonluk için iddialı bir konuma gelmiş olsa da istikrardan yoksun olmaları Juve'ye rahat bir şampiyonluk kazandırdı. Şampiyonlar Ligi'nde Milan yoluna devam ederken İnter, Villareal'e elenerek herkesi şoka uğrattı. Milan'ın hedefi Şampiyonlar Ligi, İnter'de ise tek hedef Coppa İItalia. Son söz; ne olursa olsun Milano'da bu derbiyi kaybetmekten daha kötü bir şey olamaz.
İnan Ketenciler / SuperSpor