Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-10-2006, 22:34   #1
Markus Münch
 
Markus Münch - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
“Aziz Yıldırım fanatiğiyim”

Click the image to open in full size.


Fenerbahçelilerin aşırı tepki gösterdiği bir isim Tuğrul Yenidoğan...
Fenerbahçe'nin en özel isimlerinden biri olan Zeki Rıza Sporel hakkında yayınladığı haberle bir anda sarı-lacivertlilerin yeniden hedef tahtası haline gelen Tuğrul Yenidoğan'a duyulan öfke özellikle Antu.com'da had safhaya ulaştı.
Ne istiyor Fenerbahçe'den?
Amacı üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Beşiktaşlı ama Fenerbahçe ile neden uğraşıyor?
Tuğrul Yenidoğan kendisi hakkında merak edilenleri Ligtv.com.tr'ye anlattı.

Fenerbahçe ile ilgili hazırladığı dosyalarla gündeme gelen ve sarı-lacivertilerin büyük tepkisini alan ancak "Ben Aziz Yıldırım fanatiğiyim" diyen Tuğrul Yenidoğan'la, Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol konuştu.
Click the image to open in full size.
"T.C. VATANDAŞIYIM"
-Kimdir Tuğrul Yenidoğan?
“Tuğrul Yenidoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Ülkesini seven, üniter devlete inanan, özellikle de yakın tarihiyle gurur duyan, İstiklal savaşının Türk gençliğine yeteri kadar anlatılamadığını düşünerekten, kendi kendini yiyen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.”
-Gazetecilik geçmişinizi soracak olursak.
“1986 senesi İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden birincilikle mezun oldum. Tam gazeteciliğe başlayacakken babamın geçirdiği beyin enfarktüsü nedeniyle apar topar işlerinin başına geçmek zorunda kaldım. Daha sonra uzun süre gazetecilik hasretiyle yanarak, ticaretle uğraştım. Boş zamanlarımı araştırarak belge toplayarak arşiv toplayarak geçirdim."
"WEBKARTALLARİ KURUCUSUYUM"
-Ticareti bıraktınız ve gazetecilik mesleğine başladınız. Ticareti tamamen mi bıraktınız?
“2000’li yıllara kadar sürdürdüğüm ticaret hayatında öğrendiğim tek bir şey var bu ülkede ticaret yapılmayacak. Tamamen tasfiye ettim. Birikimlerimi, araştırmalarımı insanlarla paylaşacağım, benimde söyleyecek bir iki lafım var diye gazeteciliğe döndüm. 1995 yılında internet ile tanıştım, 1998 yılında Türkiye de yapılan ilk taraftar sitesi, başka taraftar siteleri vardı ama kuruluşları yurt dışındadır, Türkiye’de kurulan ilk taraftar sitesi olan ‘Web Kartalları’nı kurdum.”
-Hala resmi olarak oluşumun içinde misiniz?
Click the image to open in full size.“Resmi olarak değilim. Hatta internetin içerisinde bile değilim. Uzun yıllar başkanlığını yaptım. Hala benim yazdığım tüzükle, kuruluş çerçevesinde gidiyorlar ama hiçbir işlerine karışmıyorum. Bu mesleği yapıyorsam zaten bırakmam gerekirdi. Taraf olmamam gerekiyordu.”
"TARAFSIZ OLAN BERTARAF OLUR"
-Tarafsız mızınız?
Tarafsız olan bertaraf olur. Futbolu seven bir insan, spor yazarlığı yapıyorsa mutlaka bir takıma gönül vermiştir. Mühim olan haberlerinde bunu kullanıp kullanmadığıdır. Nitekim benim bazı haberlerimde Beşiktaşlı bakışım etkili oluyordur ama Beşiktaşlılığın bakışı bana göre araştıran, soruşturan ve muhalif olandır.”
"YILDIRIM DEMİRÖREN'İN BEŞİKTAŞ'INI TUTMUYORUM"
-Sizin ağzınızdan duyalım hangi takımı tuttuğunuzu?
“Ben 1980’lerin Beşiktaş’ını tutuyorum bugünkü Beşiktaş’ı asla tutmuyorum. Yani rakip takımlar tarafından beğeniyle karşılanan, herkesin ikinci takımı olan, herkesin saygı duyduğu, Süleyman Seba’nın Beşiktaş’ını tutuyorum. Serdar Bilgili’nin ve sevgili arkadaşım Yıldırım Demirören’in Beşiktaş’ını tutmuyorum. Şunu da açıkça söyleyeyim; 2 yıldır hiçbir maçta gol diye bağırmadım. Fenerbahçe’nin bir maçıyla Beşiktaş’ın bir maçını aynı gözle izliyorum.”
"ARDA'YI İZLERKEN HEYECANLANIYORUM"
-Bunu yapabiliyor musunuz, başarabiliyor musunuz?
Click the image to open in full size.“Bugünkü Beşiktaş’ı ben tutmuyorum diyorum. Bugünkü Beşiktaş benim hayalimde canlandırdığım, eğitimini aldığım Beşiktaş değil. Bugünkü Beşiktaş, değerlerinden uzaklaşmış, değer erezyonuna uğrayan bir Beşiktaş. Bu sene özellikle Galatasaray’ın maçlarını izlerken Arda’nın girdiği pozisyonlarda heyecanlanıyorum. Tıpkı 1980’lerin başında Rıza’ların, Ziya’ların, Fikret’lerin olduğu dönemde heyecanlandığım gibi.”
-Baba mesleğini, ticareti bıraktınız. Neydi baba mesleği?
“Ticareti bıraktım çünkü biz Arnavut’uz, bizim sülale mesleğimiz muhallebicilik ama ben hiç muhallebicilik yapmadım hayatımda. Tır şirketim vardı, otelcilik yaptım, lastik firması bayim vardı. Hepsini kapattım, ticari hiçbir şeyim yok şu anda. Ha şunu söyleyeyim; şu anda bir medya firmam var. Medya kuruluşuyuz, burası film çeker, belgesel hazırlar, program yapar.”
"ÇOMAK SOKMAYA ÇALIŞIYORUM"
-Ben haberciliği konuşmak istiyorum sizinle. Habercilikteki amacınız üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi?
“Sürekli olarak hepimiz bir sistemin parçasıyız. Bizi sistemin içinden, o fasit dairenin içinden çıkartmadan, bu sistemin içinde kalmaya zorluyorlar. Ama ben mümkün olduğu kadar çomak sokmaya çalışıyorum. Şu anda Haber Türk’te olmamın en büyük nedeni de bu çünkü başka yayın kuruluşlarının hoş göremeyeceği, izin veremeyeceği şeyler yapmaya çalışıyoruz. Olayın ön tarafına değil de arka tarafına bakıyoruz.”
"FENERBAHÇE'NİN SİSTEMİNE ÇOMAK SOKMUYORUM"
-Bu sisteme çomak sokmaya çalışıyorsunuz ama özellikle hep Fenerbahçe üzerine dosyalar hazırlıyorsunuz ve programlar yapıyorsunuz. Amacınız Fenerbahçe’nin sistemine çomak sokmak mı?
“Kesinlikle hayır. Fenerbahçe'nin sistemine çomak sokmak diye bir şey yok. Çok enteresan bir şey var bizim programlarımızda, 30 dakika Fenerbahçe, 30 dakika Galatasaray, 30 dakika Beşiktaş’ı konuşacağız, kalan 10 dakikayı Trabzonspor’a ayıracağız diye bir şey yok. Ben haber yakaladım mı bütün programı o konuya ayırabilirim ama burada şöyle bir sakınca ortaya çıkıyor; mesela Beşiktaş'la ilgili bir dosya yayınlarken, bunu Fenerbahçeliler izlemiyor veya unutuyorlar çok çabuk. Beşiktaş’ta ki üye yolsuzluklarını, Beşiktaş’ı toplum önünde çok zora düşürecek dosyaları yayınlayan, haberleri yapan ben değil miyim?”
"FENERBAHÇE'DE KARŞI KOYMA VAR"
-Ama fenerbahçe’yle ilgili yayınları son dönem bir hayli fazla yapmaya başladınız, 3-4 haftadır özellikle Fenerbahçe üzerine yayınlar yapıyorsunuz ve ağır eleştiriler getiriyorsunuz?
“Beşiktaş ile ilgili olayları da 4 hafta peş peşe yaptım.”
-Yani Beşiktaş veya Galatasaray ile ilgili haberlerin tepkisi daha az, Fenerbahçe’yle ilgili haberlerin tepkisi daha mı fazla?
Click the image to open in full size.“Fenerbahçe’de birebir karşı koyma var. Genellikle genç nesilde düşünce kalkanlarını önüne set çektikleri bir Fenerbahçelilik var yani ona çarpıp geri dönüyor. Karşılıklı konuşma adabında, tartışma adabında bir noktada buluşmamız çok zor oluyor. Hemen seni tartışmaya başlıyorlar. (Bu adam şöyle, bu adam böyle) diyorlar. Senin fikirlerini tartışmıyorlar. (Bu adam tarihi bilgiler veriyor, tarihi belgeler veriyor bir bakalım ne diyor, doğru mu yalan mı söylüyor) demiyorlar.
"BEŞİKTAŞ'IN UYDURULAN TARİHİ"
-Beşiktaş tarihini belgesel olarak hazırladınız. Aslında belgesel olarak hazırlamaktan öte metnini yazdınız. Yani tarihi bir anlamda yeniden kaleme aldınız. Sizin yazdığınız ve Beşiktaş’ın tarihi ile örtüşmeyen yerler var o belgeselde?
-Reddediyorum bu söylediklerinizi. Çünkü Beşiktaş’ın tarihini değil, Beşiktaş’ın uydurulan tarihidir o. Kuruluş, kurucular, renk, karakartallar, arma, armanın içine ay yıldız girmesi gibi bunların hepsini değiştirdim. Doğru söylüyorsunuz ama hiçbiri de doğru dedildi. Bir tek Atatürk ve Beşiktaş konusuna giremedim.”
"EFSANELERİMİZE DOKUNMA DEDİLER"
-Neden Atatürk ve Beşiktaş konusuna giremediniz?
“Bunu ilk kez açıklıyorum burada. İnsanların önlerine genel kanı olarak inandıkları efsaneleri veya inanmak istedikleri efsaneleri getirdiğinizde, tarihlerinin Balkan savaşından sonra değiştirildiğini söylediğiniz zaman ilk olarak karşılaştığınız şey tepki. Bana da o zamanki Beşiktaş Yönetim Kurulu (Efsanelerimize dokunma) dedi. Bende (Efsanelere dokunmadan bu belgeseli yapmayacağımı) söyledim. Çünkü kendimin aynada suratıma bakamayacağımı, doğru bildiğim şeyleri, gerçekleri, ispatlanmış şeylerle belgesel yapacağımı, yoksa bunun altına imza atamayacağımı söyledim. Fakat o dönem için ‘Atatürk ve Beşiktaş’ konusuna giremedim, çünkü çok farklı bir yalan bir anda maşrapayla içilirken acı gerçeğin ancak çay kaşığıyla yudum yudum alınması gerek. Orada da şöyle bir yol izledim; belgesel metnini yazarken Atatürk ve Beşiktaşl’a ilgili hiçbir şey yazmadım.”
-Neden?
“Yazmadım çünkü inanmıyordum.”
"HATA YAPTIM"
-İnandığınızı da yazmadınız ama?
Click the image to open in full size.“İşte bir tek orada hata yaptım ama o günkü şartlar onu gerektiriyordu. Bazı şeyler her zaman söylenemez. Kulübün de (illa bunu koy) demesi üzerine, en azından diğer anlatacaklarıma engel olunmasın diye sadece bu iddialarda bulunan Vala Somalı ve Necati Karakaya’nın röportajını çektim ve belgeselin içine koydum ama benim imzam yok orada. O yüzden de beni bağlamaz onların söyledikleri. Açıkça şunu söyleyeyim; Atatürk’ün Beşiktaşlı sporcularla yaptığı iddia edilen konuşma bütünüyle yalan. Masa başında 1970’li yıllarda uydurulmuş bir konuşmadır.”
"İNADIMA YAPMIYORUM"
-En son programınızda Zeki Rıza Sporel’in Fenerbahçe tarihinde ki yerini ele aldınız. Onunla ilgili bir dosya ortaya koydunuz. Bir hayli tartışma konusu yarattı. Fenerbahçe’nin hep tepkisini çekiyordunuz da, bu kez çok daha fazla tepki çekmeye başladınız. Sürekli Fenerbahçe’yi hedef alan yayınlarla isminiz gündeme geliyor. Çünkü Fenerbahçe’yi hedef aldığınız zaman diğer kulüpleri hedef aldığınız da ki tepkiler olmuyor, bunu da siz söylüyorsunuz zaten. İnadınıza mı yapıyorsunuz?
“Asla inadıma yapmıyorum, yani şu kurtuluş savaşı ve kulüplerle ilgili yazılan kitapları Beşiktaş ve Galatasaraylılar resmi sitelerinde yazsalar onlar içinde yaparım bunu. Bu Fenerbahçe tarihiyle ilgili benim saptamam değildir, bu doğrudan doğruya sonradan uydurulmuş, aslında benden evvel birçok Atatürkçü kurumun, en azından Türk Tarih Kurumu’nun karşı çıkması, (durun bakalım nereye gidiliyor) dediği, çünkü burada Atatürk’ü de küçümseyen bir çok yer var. Atatürk’ü, resmi tarihi tamamen çarpıtan, resmi tarihin yıllarını alt üst eden kendi tarihlerini uyduran bir masalcılık tarihi var. Ben aslında orada Fenerbahçe’de, Kurtuluş savaşına katıldığı iddia edilen sporcuları tek tek çıkartabilirdim. İnsanlar anlar diye Zeki Rıza Sporel örneğini özellikle seçtim. Neden Zekİ Rıza Sporel çünkü Beşiktaş’ta Hakkı Kaptan, Şeref bey neyse, Galatasaray’da Ali Sami Yen neyse, Fenerbahçe’de de Zeki Rıza Sporel odur. Yani bakın en büyük örnek budur. Artık bu konuları kesin, artık bu masalları kesin diye özellikle Zeki Rıza Sporel’i örnek ortaya koydum. Hazır konu açılmışken size bir şey daha söyleyeyim, benim bu haberde koymadığım bazı bilgiler de vereyim. Zeki Rrıza Sporel bırakın İstiklal savaşına katılmayı, kendi asker olduğu halde üstelik 26 Ağustos’ta başlayan 30 Ağustos’ta biten büyük taarruzdan önce, Nisan 1922’de resmen milli mücadele ordusu tarafından, Ankara tarafından askere davet edildiği halde ilk gerekçe olarak hastayım diyor ama top oynuyor, ikinci kez 1946 yılında bu konu soruşturulduğunda kızkardeşim hastaydı diyor. Ama Haziran 1922 ‘de damat Ferit paşanın imzaladığı kararnameyle Teğmenlikten Yüzbaşılığa terfi etmiş. Çok net söylüyorum size eğer Lozan’da genel af maddesi geçirilmeseydi, askeri kanunlara göre Zeki Rıza Sporel’in cezası idamdı.”
"KİM TARİHÇİ?"
-Hangi kimliğinizle bunları söylüyorsunuz, tarihçi misiniz siz?
“Elmacı, portakalcı, tarihçi diye bir şey mi var.”
-Bir tarih bilimi vardır.
“Bunları yazan insanların hangisi tarihçi. Rüştü Dağlaroğlu tarihçi mi?
-Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin tarihlerini kimler yazmış? İsim isim söyler misiniz?
“Fenerbahçe’nin ilk tarihini Rüştü Dağlaroğlu yazmıştır, hiçbir tarihçi kimliği yoktur. Devamını Vala Somalı getirmiştir, dayısının oğlu. Vala Somalı ressam ve dekoratördür. Bu konuda da ödülleri vardır.”
"KULÜPLER AKADEMİK TARİHÇİLERİ İSTEMEZLER"
-Peki neden kulüpler tarihlerini yazan kişileri tarihçilerden seçmezler?
“Çünkü işlerine gelmez. Kulüpler tarihlerini taraftarlarının duymak istedikleri şekilde yazdırmayı sevdikleri için bu işin içine akademik kariyeri olan tarihçileri sokmak istemezler.”
"BEN TARİHÇİ DEĞİLİM, BELGECİYİM"
-Ama bir gün gelecektir ve gerçekler ortaya çıkacaktır. Şimdi bu kulüpler, Tuğrul Yenidoğan isminden rahatsız olmuyorlar mı?
Click the image to open in full size.
“Beşiktaş’ta bazı şeyleri değiştirirken 2 defa disiplin kuruluna gittim. Almadığım tehdit kalmadı. Çünkü insanlar bu kitapları bastıkları zaman, ciddi paralar kazanıyorlar. Çünkü bu kitabı bir kere yazıyorlar, 30 yıl satıyorlar. Bütün gelirleri bunun üzerine. Başka gelirleri yok. Sayın Vala Somalı ne iş yapıyor şu anda? Maçlarda görüyorsunuz, bu kitaptan başka, Beşiktaş tarihinden başka yaptığı bir şey var mı? Şu an bir gazetecilik yapıyor mu, bir yerde yazıyor mu? Tek geliri tarihi yazılar. Bu insanlar kesinlikle tarihçi değil. Tarihçi diye bir şey yoktur. Tarihe meraklı insanlar bir şey yazabilir. En çok satan kitaplardan biri olan ‘Çılgın Türkler’ kitabının yazarı Turgut Özakman tarihçi mi, tarih fakültesinden mi mezun? Ben tarihçi değilim, ben belgeciyim kardeşim. Ben belgeye inanırım. Bir çeşit habercilik yapıyorum. Tarih aslında yazılmaz. Tarih belgeye dayanan bir şeydir. Belgeye dayanmayan masaldır, hikayedir, efsanedir.”
"SİSTEME ÇOMAK SOKMAKTAN ZEVK ALIYORUM"
-Bu tür yayınları yapmaktan zevk mi alıyorsunuz?
Sisteme çomak sokmaktan zevk alıyorum. Yani sistemden beslenenlerle bir nevi fikir kavgasına girmekten zevk alıyorum. Bana cevap vermek için 17-18 yaşındaki iki genç bana küfür etmek için bile gitse iki tane tarih kitabını karıştırsa bir kez daha Nutuk’u okusa, ben amacıma ulaştım demektir. Ben bunu istiyorum.”
-Siz Nutuk’u okuyor musunuz hep?
“Okumaz olur muyum. Süreklli elimin altındadır. Her zaman yanımda taşırım.
-Sisteme çomak sokmaktan zevk alıyorum dediniz ama yaptığınız işler hep Fenerbahçe ile ilgili oluyor?
“Hayır, bakın sistem derken şunu kastediyoruz. İnsanlar artık özellikle 12 Eylül’den sonra düşünmeyi bıraktı. Artık her şey fast food oldu. Biz fast food yemeye alıştık. Önümüze konan şeyi, acaba sıcak mıdır soğuk mudur, acı mıdır tatlı mıdır bakmadan alıyoruz 3 ısırıkta bitiriyoruz. Bugün üniversitelere gidiyorsunuz, ne fikir kulüpleri kalmış, ne tartışma şeyleri kalmış. Varsa yoksa üniversiteli Fenerbahçeliler, üniversiteli Beşiktaşlılar, üniversiteli Galatasaraylılar. Bir sürü dernek.”
"FENERLİLER BENİ SEVER!"
-Fenerbahçeli taraftarlarca sevilmemek nasıl bir duygu?
“Nereden biliyorsunuz sevilmediği mi?”
-Çok eleştiriler alıyorsunuz.
“O insanlar, beni tanımayanlar insanlar. Beni tanıyan çok fenerli sever. Okul yıllarımdan beri ağırlıklı olarak arkadaşlarım hep Fenerbahçelidir.”
"KEMAL BELGİN'İN YANINDA SEVİMLİYİM!"
-Sizi sevmeyen Fenerbahçelilere bakış açınız nasıl?
“Olabilir. Dallas’ı da insanlar JR için seyrediyorlardı. Demek beni de o yüzden seyrediyorlar.” (Gülüyor)
-Türk futbol medyasının JR’ı mısınız?
“Hayır, benim şöyle bir avantajım var. Kemal Belgin’in yanında her zaman sevimli insan olmaya mahkumum.”
"AZİZ BAŞKANLA KRİTİK YAPARIZ"
-Yani Boby’yim diyorsunuz?
“E tabi. Yani bazen Kemal bey Fenerbahçe’yi o kadar ağır eleştiriyor ki o zaman ben savunmak zorunda kalıyorum. Bu sefer Beşiktaş siteleri beni Fenerbahçe yalakası diye yazıyorlar. Defalarca örneklerini görebilirsiniz. Beni herkes tanıyor, beni sayın Aziz başkan da tanıyor. Ben kafasının doğrultusunda giden, bildiği doğruları söyleyen, ki şunu da belirteyim bir çok programdan sonra, ertesi gün Aziz başkanla programın kritiğini yapmışızdır. Hatta bazen şöyle söyler: (Az daha bağlanıyordum, hanım engelledi). Yani çok kızdığını ve az daha bağlanıyordum diye en az 3-4 kez söyledi bana.”
"BEN DE İŞİMİ YAPIYORUM AZİZ BEYDE"
-Bundan yaklaşık 2 sene önce Fenerbahçe ile İstanbulspor arasında yaşanan bir transfer haberi yaptınız.
-“Para transferi haberi yaptım.”
Click the image to open in full size.
-Belgeler öne sürdünüz. Ardından Aziz Yıldırım tarafından mahkemeye verildiniz. Ama siz bu mahkeme sürecinde Aziz Yıldırım’la çok özel röportajlara imza attınız ve bir anlamda muhabbetinizi de ilerlettiniz. Aziz Yıldırım’ın, zaman zaman sizi aradığı sohbetler ettiğiniz ve adeta fikir alışverişlerinde bulunduğunuz söyleniyor. Şimdi şunu sormak istiyorum. Bu nasıl bir diyalog? Yani sizi mahkemeye vermiş ama sonrasında kendisiyle samimiyeti ilerletmişsiniz, başkanlığını yaptığı camianın taraftarları tarafından istenmeyen sevilmeyen bir insansınız. Bütün bunlar bir çelişki değil mi sizce?
“Hayır değil. Ben kendi işimi yapıyorum Aziz Yıldırım’da Fenerbahçe Başkanı olarak beni mahkemeye vererek işini yapıyor.”
"AZİZ BAŞKANLA GÖRÜŞÜYORUM"
-Sizin bu bakış açınızın aynısını size karşı Aziz Yıldırım’da sergiliyor mu?
-Sergiliyor. Her zaman sevgiye, saygıya dayanan bir ilişkimiz var. Ben yanlışını söylemişimdir Aziz başkana, beni mahkemeye vermiştir, o kendi açısından bunu yapmak zorundadır.”
-Ama bütün bunlar yaşanırken, kendisiyle görüşüyorsunuz, sohbet ediyorsunuz.
“Son aradığımda bana geri dönmedi. Ona kırgınım. (Gülüyor) Ama sonradan öğrendim Randers maçı yolculuğu hazırlığında olduğu için arayamamış. Alışkın değilim aramamasına.Yönetim Kurulu toplantısında bile olsa telefonuma çıkar. Bu kadarını söyleyeyim size.”
"AZİZ YILDIRIRIM FANATİĞİYİM"
-Siz Aziz Yıldırım’ın başkanlığını yaptığı camiayı eleştiriyorsunuz, kulübün tarihi ile ilgili onları kızdıran haberler yapıyorsunuz.
Aslında ben Aziz Yıldırım fanatiğiyim. Yani onun da kafasının doğrultusunda yaptığı şeylere inanılmaz destek veriyorum ve hayran kalıyorum kendisine. Aziz Yıldırım fanatiğiyim çünkü o da ben de aykırı davranıp sisteme çomak sokuyoruz. O da kendi işini yapıyor ben de kendi işimi yapıyorum. Mesela bedava bilet konusunda amigolara karşı cesareti, o tutumu, örneğin çıkıp Türkiye Cumhuriyeti’nde şimdiye kadar hiçbir kulüp başkanının söyleyemediği (Fenerbahe’de tek reis var o da benim) demesini, inandığım mücadelesini sonuna kadar her yerde savunurum."
"BEŞİKTAŞ MAHMUT PAŞADIR"
"Yaptığı tesisleri, eskiden ben Fenerbahçe kulübüne gittiğim zaman bir sürü Fenerbahçe kongre üyesini pişpirik oynarken görürken, şimdi gelir düzeyi yüksek şık şık giyinmiş bayanları erkekleri görüyorum. İnanılmaz bir hava getirmiş oraya. Yani şöyle söyleyeyim Fenerium’uyla, stadıyla, müzesiyle, tesisleriyle Beşiktaş’la kıyaslarsak, Fenerbahçe Akmerkez ise Beşiktaş Mahmut Paşadır. Bu kadar fark var.”
"İSTİFASINA ÇOK KIZDIM"
-Sevmediğiniz yönleri var mı peki?
Click the image to open in full size.“Bu kadar güçlü olup da bu kadar hizmet yapıp da bu kadar kendine zarar veren başka insan tanımadım. Yani inanamıyorum. Camiasının içindeki insanlarla hiç mücadele etmemesi gerekirken, ıncığına cıncığına o kadar çok uğraşıyor ki yani gerek yok buna. Çünkü o başkan, herkesi bir araya toparlamak zorunda. Bunu neden yaptığını anlamıyorum. Belki Fenerbahçelilerin kızmadığı kadar şu son istifasına kızdım, çünkü ben de o da biliyor, bu Aziz Yıldırım efsanesine indirilebilecek en büyük baltadır. Yarın öbür gün Aziz Yıldırım kötü şekilde anılırsa, bu son istifası ve sonrasında geri dönüşü neden olacaktır buna.”
"AZİZ BEYE MEKTUP YAZIYORUM"
-Olumlu ve olumsuz eleştirilerinizi kendisine de söylüyor musunuz?
“Söylüyorum tabi. Hatta küfür konusunda ki yaklaşımından sonra teşekkür mektubu yazdım kendisine. (Sonuna kadar yanınızdayım) dedim. Yüz yüze görüşüyorum, telefonla sohbet ediyoruz, mektup da yazıyorum. Kendisi de gayet güzel kibar bir şekilde cevap veriyor. “
"KONUŞMA ADABI, TARTIŞMA ÜSLUBU YOK"
-Antu'cuların aşırı tepkisi var size. Mutlaka takip ediyorsunuz. Şahsınıza olan yaklaşımlardan dolayı neler hissediyorsunuz?
-“İnternet, Türkiye’de ki gençlerin sosyal adaletsizliğe duydukları öfkeyi boşalttıkları, kustukları bir toplu mastürbasyon alanıdır. İnternet’te mimik yoktur, ses yüksekliği yoktur. İnternette yazılanları inşallah Türkçe öğretmenleri takip etmiyordur. Herhalde hepsi toptan sınıfta kalırdı. Türkçe’nin katledildiği, konuşma adabının, tartışma üslubunun olmadığı isimleri forum olan, birilerinin kendi düşünceleri konusunda sürekli kontrol altında tuttuğu, istenmeyen kişilere ceza verilen bir yerdir.”
"BENİM İÇİN NAZİK DEDİ LİNÇE UĞRADI"
-Antu’ya mesaj göndermişsiniz ama?
“Cevap göndermedim. Sayın Oktay Avcı’yla görüştüm. Sayın Oktay Avcı Türkiye’nin yetiştirdiği önemli tıp adamlarından biri. 9 Eylül Üniversitesi Dermatoloji Kürsüsü Başkanı. Kanser üzerine yaptığı araştırmalar var. Genç bir bilim adamı kendisi. Kendisiyle konuştum ve mailleştik. İncelemesi için kendisine bir takım belgelerde gönderdim. Fakat çok enteresan bir şey, Oktay bey (Tuğrul bey, gayet nazik, esprili bir insan) diye yazmış foruma ve aynı linçe o da uğradı. Çok enteresan bir şey.”
-Oktay bey Antu’da sizinle görüştüğünü ve sizin foruma olan bir mesajınızı yazmış. (İnternet ortamında yazılanları "doğru" olarak kabul etmesinler. Araştırsınlar, öğrensinler. En başta insanlar tarihsel olayları çarpıtmayı bıraksınlar. Haklı olduğu yönler çok var) diyor sizin için. (Gerilimin ortadan kalkması adına bunu fırsat olarak görüyorum. Olabildiğince iyi niyetli mesajları sizlere de aktarıyorum) demiş. Sizde kendisinin linçe uğradığını söylediniz. Üzüldünüz mü?
“Hem de nasıl üzüldüm bilemezsiniz. Hemen kendisine mail attım dedim ki; (Ne olur benim ismimi bir daha geçirmeyin size de boşu boşuna tepki göstermesinler. Biz ikimiz yine tartışırız, görüşürüz. Ne zaman isterseniz telefon açarsınız) diye kendisiyle de görüştüm.”
"BUKALEMUN DEĞİLİM, RENGİM BELLİ"
-Oktay beyin foruma yazdığı yazı üzerinden size gelen eleştiriler var. Onları size sormak istiyorum. Mesela size ekran Bukalemun’u deniyor. Siz ekran Bukelamun’u musunuz?
Click the image to open in full size.
“Aaah o arkadaş Bukalemun görmüş mü acaba? Bukalemun bulunduğu ortama göre renk değiştiren bir hayvandır. Ben renk değiştirmiyorum ki, benim rengim belli. Ben hiçbir zaman Beşiktaşlı olduğumu da saklamadım. Ama olaylara da objektif yaklaşma ölçülerim belli.”
"KENDİMİ DONKİŞOT HİSSEDİYORUM!"
-Size Antu’da ekran donkişotu deniliyor. Ekran donkişotu musunuz?
“Bu doğru olabilir. Kendimi donkişot olarak hissediyorum çünkü yel değirmenleriyle savaşıyorum gibi hissediyorum."
-Kimler yel değirmenleri?
“Ne kadar anlatırsan anlat, anlatabildiğin karşındakinin anlayabildiği kadar olanlar.”
"SPONSORLARIMIZ AYNI"
-(Milangaz bahşişiyle reytingi belli) diye eleştiriler var size.
“Doğru. Benim ekibim tüpçülükle uğraşıyor! Boş zamanlarında evlere tüp bağlıyorlar! Bizimde tüm eşyalarımız tüple çalışıyor! Ben geçen sene bu yazılan saçmalıklar yüzünden 100 milyar cezaya çarptırıldım. Şeref Tribün’ü yayına başladığı ilk günden itibaren tek bir sponsor kullandı. Buna rağmen nasıl oluyorsa (vay kardeşim milangaz sponsoru) deniliyor. Milangaz sponsorluğu benim başka bir programımda vardı ama oda 2 sene evvel bitti. Spor Meydanı programıma sponsor oldular o programda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş konuşulan bir program değildi zaten.Bize Fenerbahçelilerin de patron olduğu kurumlardan teklif geldi ve geliyor. Özellikle almadım ben. Fenerbahçe’nin sponsoruyla benim sponsorum aynı. Ben Fenerbahçe’nin bütün maçlarını Lig tv’den izlerken maçın başında Milangaz reklamı çıkıyor. Bende diyorum ki; Fenerbahçeliler Milangaz için mi oynuyorlar maçlarını?
"AİLEMDE MİT MENSUPLARI VAR"
-Antu’dan size yöneltilen bazı sorular var, ben bu soruları size soracağım. Şöyle deniyor:(Tuğrul Yenidoğan efendi aşağıdaki sorulara cevap ver; Türk spor kamuoyunda MİT'çi olarak biliniyorsun.)
“Mit mensubu olsam size vereceğim cevap hayırdır. Mensubu olmasam da vereceğim cevap hayırdır. İki cevabı da hayır olan bir soruya nasıl cevap verebilirim. Ailemde mit mensupları vardır ama yapmış olduğun yayınların bununla uzaktan yakından ilgisi yoktur.”
"TERCİHİMİ KEMAL BELGİN'E KULLANDIM"
-Bir diğer soru şöyle: (Bu zatın eski yorumcu kadrosunu bir sayalım: Kemal Belgin , Atıf Keçeci , İsmet Tongo. Bu kadro geçen sene sezona beraber başlamıştı . Ancak kendisi bir mali uzman olan ( ki kardeşi federasyonda görevli Affan Keçeci’dir ) Atıf Keçeci BJK’nın mali ve kulüp yapısını ağır dille eleştiriyordu. Aniden bu ismi ekranlarda göremez olduk Kimler yada hangi güçlerin isteği üzerine Atıf yorumculuktan atıldı ?
“Benim programımda kimse yorumculuktan atılmadı. Programın yapımcısı olarak insanları seçme hakkım değil mi? Programımızın bir bütçesi var. Bu sene sponsorsuz girdik. Bunun için de şu anda Kemal beye ödedediğimiz ücreti karşılayabildiğimiz için tercihimi Kemal beyden yana kullandım. Cüneyt beyse herhangi bir ücret almıyor. Bu kadar basit bir cevabı var bunun. Kimse bize bir etkide bulunamaz. Eğer böyle bir etkiden dolayı biri gidedecekse ben giderdim, çünkü en çok ben şikayet edildim.”
"AYNADA YÜZÜMÜZE BAKAMAYIZ YOKSA"
-Yaptığınız yayınlarsan dolayı kanal yönetiminden tepki, baskı alıyor musunuz?
Click the image to open in full size.“Elbette ki hayır. Şunu unutmayalım ki patronu ve yönetim kademesi kökten gazeteci olan belki de tek kanal Habertürk'tür. Yeter ki yayınladıklarınız belgeli, ispatlı olsun. Ne yani, belgelediğimiz bir haberden toplumun bir kesiminden tepki geldi diye çark edecek halimiz yok. Aksine bir durumda, meslek hanemizde gazeteci diye yazarken, aynada yüzümüze bakmamız mümkün mü? İstanbulspor - Fenerbahçe arasındaki kaynağı belirsiz para hareketlerinde TMSF belgelerini yayınladık, Fenerbahçe ve Türk Spor tarihine ilişkin yayınlarımızda bütünüyle belgeye dayanmaktadır. Nutuk'tan bölümler, Heyeti Mahsusa belgeleri, Meclis Zabıtları yayınlıyoruz. TBMM tarafından onaylanmış resmi kayıtları yayınlıyoruz. Ben mi yazdım bunları? Yayınladıklarımızda tek bir hata olsa çoktan ipliğimi pazara çıkarmazlar mıydı? Asıl infialda bulananlara sormak lazım, insanoğlunun kendi putunu yapıp sanra da bu puta tapması doğru mu? Kutsalıma dokunmaya hakkın yok da ne demek? Din mi bu? Kim yazmış? Birileri uydurmuş. Eee, ne yapalım? Önce şuna karar vereceğiz, duymak istediklerimize mi, yoksa belgeli gerçeklere mi tarih diyeceğiz. Bu kararı verdikten sonra, tartışmak da, anlaşmak da çok daha kolay.
"NEREDE İSTERLERSE ORADA GÖRÜŞÜRÜM"
-Yine Antu’dan bir soru:(Tuğrul efendi programında uzun süre Fulya tesisleri ve özellikle buraya konulacak reklam panoları hakkında yorumlar ve haberler yaptı. Kendisinin de Mecidiyeköy’de bir reklam ajansı olduğu biliniyor. Bu reklam panoları ihalesi kendisine verilmedi diye mi kendi camiasından bir çok saygın kişiyi karalayacak ve töhmet altında bırakacak programlar yaptı? Aniden bu tutumundan vaz geçmesi ve bu konuyu işlememesi istediğini alması yani Fulya’daki reklam panoları işinin kendi şirketi üzerinden yürümesi sebebiyle midir?)
“Burada ciddi bir akıl rahatsızlığı hissediyorum ve acil şifalar dilerim. Benim reklam sektöründe ne işim var. Benim reklamla işim olmaz. Benim Beşiktaş Kulübü'yle 50 kuruşluk işim olmaz. Ben Beşiktaş kulübünün 2 senedir önünden geçmiyorum. Bu arada şunuda belirteyim. Foruma bir yazı yazdılar: (Nerede istersen orda, ne zaman istersen orada) diye. Ben diyorum ki; nerede isterlerse orada, ne zaman isterlerse o zaman kendileriyle istedikleri yerde toplanıp medeni insanlar gibi yüz yüze görüşebiliriz.”
"YILDIRIM DEMİRÖREN'LE 6 AY KONUŞMADIM"
-Yıldırım Demirören'in size sponsor olarak sizi satın aldığı ifade ediliyor.
“Yıldırım Demirören’in (Ben Galatasaray’ın şampiyonluğunu istiyorum) şeklinde demeç verdiği gün kendisiyle telefon konuşmasında ki sert bir görüşme sonrası altı ay konuşmadım. Ne diyor bunlar ya, kim kimi satın alıyor. İşin enteresan tarafı Demirören bana sponsor olurken, ben hiçbir zaman Yıldırımla işimi yürütmemişimdir. Konuştuğum kişi Erdoğan Demirören’dir.”
"BEŞİKTAŞLILARDAN TEPKİ ALIYORUM"
-(Beşiktaş tarihi en kötü yönetimine sahip. Hak ettiği şekilde eleştirsene) deniliyor. Eleştiriyor musunuz?
“Beşiktaş’ı son derece fazla eleştirdiğim konusunda Beşiktaşlılardan da tepki alıyorum.”
"SEBA VE YILDIRIM'I BİRBİRLERİNE BENZETİYORUM"
-Aziz Yıldırım’ın fanatiğiyim dediniz. 80’li yılların Süleyman Sebalı Beşiktaş’ını tuttuğunuzu da söylediniz. Aziz Yıldırım’a olan bu fanatiklik, Süleyman Seba’ya olan sevginizden mi ileri geliyor? Birbirlerine benzetiyor musunuz ikisini?
“İkisini de güç bakımından birbirlerine benzetiyorum. İkisi de son derece güçlü.”
"AZİZ BEYİ ELEŞTİREMEZSİNİZ"
-Bundan dolayı mı fanatiğisiniz?
“Aziz Yıldırımın’da Süleyman Seba’ya karşı sevgisi var ama. Süleyman ağabeyle 15 günde bir, 3 haftada bir buluşurlar. Hatta Mahmut Uslu, Nihat Özdemir, Murat Özaydınlı’da bu yemeklere katılırlar. Genellikle buluşma noktaları Çırağan Kempinski’dir. Süleyman ağabeyin yanında Aziz beyi eleştiremezsiniz. Çok korur Aziz beyi. Çok seviyor çünkü. Mesela Süleyman Seba, Ali Şen’i sevmez, aynı otamda bulunmaz, ama Aziz Yıldırım’ı çok sever. Herhalde kendisine benzettiğinden dolayı. Ama ikisi arasında çok büyük bir fark var. Süleyman Seba camia içinde sevmediği, kendisine karşı olan kişileri, kendisine tehlike yaratacak kişileri yanına çekerdi. Aziz Yıldırım tam aksine uzaklaştırıyor. Yanındaki kişi sana yumruk atamaz. Süleyman ağabeyin burada yaptığı doğruydu. Aziz Yıldırım uzaklaştırıyor, uzaktaki adam sana her şeyi yapar. Ben burada Aziz Yıldırım’ın izlediği kulüp içi politikaları doğru bulmuyorum. Bunları yazacaksınız herhalde ve Süleyman abi beni ilk gördüğü yerde bayağı bir kovalayacak.”
-Siz söylediniz ben yazacağım.
“Bunları ben Aziz Yıldırım cephesinden biliyorum. Süleyman abi bunları bana pek anlatmadı. Mahmut bey de anlattı bunları bana.”
"DEMİRÖREN'İ BAŞKAN OLARAK HİÇ SEVMİYORUM"
-Aziz Yıldırım’la böyle bir muhabbetiniz var. Aziz yıldırım sizin çocukluk arkadaşınız değil, sınıf arkadaşınız da değil. Oysa Yıldırım Demirören, sizin çocukluk arkadaşınız. Ancak Yıldırım Demirören’le ters düştünüz diye biliniyor. Ne olduda ters düştünüz. Bu gerçekten bir ters düşme midir, yoksa Yıldırırım Demirören’e destek için bir strateji midir?
Click the image to open in full size.“Yıldırırm Demirören’i bir arkadaşım olarak, hatta arkadaşlıktan öte bir kardeş olarak çok seviyorum. Beşiktaş başkanı olarak hiç sevmiyorum. Kendisini değil takip ettiği yolu hiç sevmiyorum. Benim hayalimdeki Beşiktaş başkanı değil. Yapabileceklerini yapmadığı için çoğu zaman da öfkeleniyorum. Bu sadece Yıldırırm Demirören için değil, akrabam olan Murat Aksu için de geçerlidir. Murat Aksu, benden altı yaş ufaktır. Çokta iyi bir insandır ama gittikleri yolun sonunda kendilerine zarar vereceklerini düşünerek, endişelenerek üzülüyorum. Sadece Beşiktaş’a değil kendilerine de zarar vereceklerini düşünüyorum. Yıldırırm Demirören’in hem iş hayatı açısından hem de geleceği açısından bu saatten sonra Beşiktaş’ta başkan kalması ki kalacak ve ben bunu tartışırım.”
"YILDIRIM'A KARŞI ZAAFIM VAR!"
-Siz kendisine oy verecek misiniz?
“Ben oy vermemek için aidatımı yatırmadım. Benim Yıldırırım’a karşı bir zaafım var. Yıldırım da bunu zaman zaman kullanıyor.”
-Hayır diyemiyor musunuz kendisine?
“Biz sınıftaki 2 Beşiktaşlıdan biriydik. Ona karşı bir sevgim var. Ona bir şey de demek istemiyorum.”
"YENİ BİR SÜLEYMAN SEBA LAZIM"
-İzlediği yolu sevmiyorum dediniz. O zaman size göre doğru bir yol izleyecek kimi seversiniz, Beşiktaş başkanı olarak kimi görmek istersiniz. Yakın bir zamanda kongre olacak çünkü.
Click the image to open in full size.“Keşke Süleyman ağabeyi klonlasaydık da yeniden başkan olsaydı şu anda. Bizim camia olarak yeni bir Süleyman Seba yaratmamız lazım diye düşünüyorum. Mesela Sadettin Tantan’dan iyi bir başkan olur diye düşünüyorum. Kendisini de çok severim. Aslında çok yakın bir zamanda bu konuları kendisiyle konuştuk ama politik kişiliğinden dolayı bu işe girmeyecek. Biraz daha devlet destekli, Beşiktaş’taki problemleri kökünden halledecek bir dönem yaşanması gerekiyor. Mesela Ünal Erkan başkan olabilir. Eğer devlet destekli dönem yaşanmazsa Beşiktaş’ın 2 kongre sonra çarşıda Şekerhisar düğün salonunda kongre yapacağından ciddi olarak endişeleniyorum.

Erdem Erol
ligtv.com.tr
__________________





Konu Markus Münch tarafından (20-10-2006 Saat 10:39 ) değiştirilmiştir..
Markus Münch Ofline