Konu: Efes
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-11-2006, 21:09   #2
OnuR
 
OnuR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ARTEMİS TAPINAĞI
Hellen dünyasının en büyük yapısı, Antik Çağ’ın tamamı mermerden inşa edilmiş anıtsal ölçüdeki ilk mimarlık eseridir. Her ne kadar bugün Artemision’un yerinde bazı temel kalıntılarından başka birşey kalmamışsa da, kazılar sırasında ele geçen parçaların yardımıyla bu çok önemli eserin bir rekonstüksiyonunu çizmek olanağı doğmuştur.

İon kolonizasyonu öncesinde Artemis Tapınağı’nın yeri, yörenin sakinlerince tapınılan Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’ye ait kutsal bir alandır. İngiliz arkeologlarınca yürütülen kazılarda Arkaik Artemision’un altında üç yapı evresinin varlığı saptanmıştır.

Arkaik öncesi Artemision:

Uzun bir süredir Prof. Dr. Anton Bammer tarafından yapılan kazılar Artemision ile ilgili önemli bilgileri ortaya koymuştur. Ephesos’daki peripterosdan (Artemison) daha önce bir yapı kalıntısına rastlanılmamıştır. Sütun sıraları ve alt yapının bölümlere ayrılarak genişletildiğini gösteren Yakın Doğu’dan karşılaştırma yapabileceğimiz bir örnek bulunmamaktadır. Kıta Yunanistanı’nda Lefkandi’de ön cephesi sütun bölmeli, muhtemelen bir heroon olabilecek bir örnek bulunmaktadır. Bu yapı M.Ö. 9. yüzyıla tarihlenmektedir. M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen Naxos, Irea’daki tapınak peripteros planlıdır. Peripteros’da dikkat çekecek bir husus mimari biçimidir.

Ephesos’daki peripteros cephesinde dört sütun, yanlarda sekiz sütunlu bir koridor bulunmaktadır. Cella içinde altı sütun korunmuştur. Stratigrafik incelemelere göre hem iç sütunlar, hem de peristasis cellanın iç kısmı ile aynı taban üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle aynı zamana ait olmaları gerekmektedir.

Artemision’un kuzey tarafında bulunan dikdörtgen basis (kaide), olasılıkla kült heykelinin yer aldığı kısımdır. Burada muhtemelen xoanon durmaktadır. Aslında sunak ateşinin yine aynı yerde bulunma olasılığı vardır.

M.Ö. 6. yüzyıldan sonra sunak ve kült heykelinin kaidesi Artemision’un batısında yer almıştır.

Tapınak alanının daha alt kodlarında yapılan kazıları sırasında kemikler, ayı ve aslanlara ait kafatası parçaları, birkaç insan kemiği parçası ele geçmiştir. Bu durumda insan elinin çok derinlere kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Veriler yardımıyla bu noktadaki yerleşimin mevcudiyetini kabul edebiliriz.

Maalesef tapınağın yapımına ait pek az şey bilinmektedir. Çatı, sütun başlıkları, taban girişleri hakkında hiçbir yorum yapılamamaktadır. Fakat, sütun kaideleri ele geçmiştir. Bunlar çok basit ve düz bir biçim göstermektedir. Bazılarında torus, plinthos gibi basitleştirilmiş öğelere rastlanmaktadır. Yeşil, yumuşak şist taşından yapılan malzeme güzel bir etki (dekoratif) yaratmaktadır. Sütunlar ahşaptan ve duvar işçiliği sarı tonlu kireç taşından yapılmıştır ve çevrenin karakterine uyum göstermektedir. Tapınak açık avlusu ve baldahini ile geç büyük İon tapınaklarından bir önceki evreyi göstermektedir.

Bu özellikleri ve elde edilen arkeolojik veriler, Ephesos peripterosunun (Artemision) M.Ö. 8. yüzyıla ait olduğunu göstermektedir.

İlk yapı (A evresi) bir sunak, ikinci ve üçüncü yapılar (B ve C evreleri) birer naiskosdan oluşmaktadır. Tapınağın altında bulunmuş olan, (bugün İstanbul ve Efes Arkeoloji müzelerinde korunmaktadırlar) güzel fildişi ve altın sanat eserlerinin en eskileri M.Ö. 7. yüzyılın başlarına tarihlendirildiklerine göre ilk Hellen yapısı, A evresine ait olan sunak, yaklaşık olarak M.Ö. 700 yıllarında inşa edilmiş olmalıdır. Arkaik Artemisyon’dan önceki naiskos, yani C evresine ait kült yapısı 14,63 x 28,20 m. ölçüsündeki bir alanı kaplıyor ve bu yapıyı bir temenos duvarı çeviriyordu. Wilhelm Alzinger’e göre bu tapınak Tiran Pythagoras zamanında yani, M.Ö. 6. yüzyılın başında inşa edilmiş olmalıdır.

Arkaik Artemision:

İon dünyasının altın çağı M.Ö. 6. yüzyılın ikinci dörtlüğünde en üst düzeyine erişmiştir. Bu nedenle küçük boyutlu en erken tapınak kent için yetersiz kalıyordu. Bu arada M.Ö. 570 tarihlerinde ya da biraz daha önce Samos’da Rhoikos ve Theodoros adlı iki mimarın yönetiminde eski küçük Heraionun yerine stylobat ölçüleri 52,5x105 m. olan büyük bir tapınağın yapımına başlanmıştır. Efesliler rakip kentin arkasında kalamazlardı. Hemen çok büyük ve görkemli bir tapınak inşa etmeleri için Girit’ten Knossoslu Khersiphron ile oğlu Metagenes’i çağırdılar. Ayrıca, Sisam’dan mimar Theodoros da getirtilmiştir.

Artemision Tapınağı, Samos’daki Hera Tapınağı gibi bataklık bir alan üzerine oturtulmak zorunda idi. Bunun yanında Artemision birçok bakımdan Heraion’a benzemektedir. Bununla beraber çok daha güzel ve olgun bir sanat eseri yaratılmıştır. Giritli mimarların esinlendikleri Mısır, Assur ve Hitit mimarlığı ve heykeltraşlığı konusunda çok bilgili oldukları anlaşılmaktadır. Artemision’un stylobat ölçüleri 55,10x115,14 m.dir. Dipteros planı uygulanmıştır. Bu sayede iki sutun sırası ile çevrilmesi, tapınağı uzun bir yapı olmaktan kurtarıyor, yani ona genişlik kazandırıyordu.

Bunun yanı sıra İoniali mimarların Mısır ve Urartu’da moda olan sütunlu tapınaklardan esinlenmeleri de olasıdır. Plinius, bu tapınağın 220x425 ayak ölçülerinde ve 127 sütunlu olduğundan bahsetmektedir. Bu bilgiye göre tapınağın rekonstrüksiyonu için birçok öneriler ileri sürülmüştür. İlk olumlu öneriyi H.Drerup ortaya koymuş, sonradan G. Gruben ile W. Alzinger aynı plan üzerinde küçük değişiklikler yaparak yeni birer öneri getirmişlerdir. Drerup arkada üç önde dört sütun sırası, Gruben önde üç arkada iki, Alzinger ise her iki yönde de üçer sütun sırası olduğunu ileri sürmektedir.

Hellenistik yapı, Plinius’un da belirttiği gibi eski plana kesin olarak uyduğundan, opisthodomoslu öneriler söz konusu olamaz; çünkü İon Sanatı’nda opisthodomos mimar Pytheos’dan önce yoktur. Drerup’un önerisi, Plinius’un 127 sütun sayısına uygun olduğu kabul edilebilir gibi görünüyorsa da iki yönden yeterli değildir. Plinius, tapınağın önünde 36 adet kabartmalı sutunun bulunduğunu söyler. Drerup’un planı buna uymamaktadır. Ayrıca, aynı planda öne bir dördüncü sıranın eklenmesi ile naos ince uzunluğunu yani, Arkaik özelliğini kaybetmektedir Alzinger kendi planında cella içinde Artemis heykelinin üzerinde dört sutunla desteklene bir naiskosun bulunduğunu düşünmekte ve böylece hem 127 sutun elde etmekte hem de önde 36 adet kabartmalı sutun için yer kazanmaktadır.

Plinius, yeni Artemision’u herhalde görmüştü. Bununla beraber Hellenistik yapı Arkaik tapınağın temelleri üzerine inşa edildiği için onun bu gözlemleri aynı zamanda Arkaik yapı içinde geçerlidir. İki tapınak arasındaki tek ayrım Arkaik yapının alçak basamaklı bir krepis üzerine inşaa edilmişken yeni Artemision’un 13 basamklı bir podium üzerine yapılmış olması ve önünde (batı kısmında) merdivenli bir girişin bulunmasıdır. Bu düşünceler kesin bir şekilde Plinius’un verdiği bilgilere dayanmaktadır. Eğer biz Plinius’un verdiği sutun sayısının doğru olmadığını düşünürsek yeni Artemision’un bir takım değişiklikler gösterdiğini kabul etmeliyiz.

Arkaik Artemision’un yapımı sırasında naiskos ve onu çeviren temenos yeni yapının içinde kaldı ve böylece Artemis heykeli önceki kült heykelinin yerine dikildi. Cellanın arkası yani adyton kapalıdır. Opistodomosu bulunmaz. Pronaos uzun tutulmuştur.

Plan olarak Samos örneğinin büyük etkisi altında kalan Artemision birçok bakımdan yenilikler ve gelişim görtermektedir. Örneğin sutun kaideleri en altta bir plinthos ile başlar, bunu üç torus ve iki trochilosdan oluşan bir spira izler ve geniş bir torusla sona erer. Bu kaide III. ve IV. Heraion’daki örneklerle karşılaştırıldığında, çok daha tektonik ve kullanışlı olduğundan İon sanatının standart bir mimarlık öğesi haline gelmiş ve iki yüzyıl süre ile kullanılmıştır. Sutunların yüksekliğinin 19 m. olduğu kabul edilmektedir. Oluklar değişik sayıdadır ve 40, 44 ve 48 yivi olan sütun gövdeleri vardır. Plinius’a göre tapınakta 36 columnae caelatae yani, kabartmalı sutun bulunmaktadır. Bunlardan bazıları parçalar halinde ele geçmiş olup, bir tanesinde görülen “Kral Kroisos sunmuştur” yazıtı, Herodotos’un bu konuda bahsettiklerini doğrulamıştır. Kabartmalı sutunların Asur ve Hitit sanatı etkisinde yapıldığı düşünülmektedir.

Arkaik Artemision’da sutun başlığı volütleri kanonik bir şekil almıştır. Arkaik tapınağın üst yapısının üç fascialı (bölümlü) bir arşitrav, altı ve üstü birer İon kymationu ile bezenmiş bir diş sırası ve bunun üzerinde yer alan bir korniş ile simadan oluştuğu kabul edilmektedir. Diş sırası parçası bulunmamış, buna karşılık 28 cm. yüksekliğindeki İon kymationunun varlığı saptanmıştır. Simanın ele geçmiş olan parçaları da 28 cm. yüksekliğindedir ve aslan başlı çörtenlerin yanında savaşçılar ve savaş arabaları sahneleri ile bezenmiştir. Sikkeler üzerindeki tasvirlerden, ikinci Artemision’un çatısının semerdam şeklinde alınlı olduğunu görmekteyiz. Ancak Arkaik Artemision’un ne şekilde örtülü olduğu konusunda bizi aydınlatacak hiçbir parça bulunmamıştır. Muhtemelen çatı ahşap malzeme ile yapılmıştır.

Son yıllarda yapılan kazılar, tapınağın tarihlendirilmesi ve burada kültün başlama zamanı bakımından önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Tapınağın temelleri arasından Miken Dönemi’ne ait bronz çifte balta ve pişmiş toprak kadın başının bulunması burada en azından Miken Dönemi’nden beri bir yerleşimin varlığını ortaya koymuştur. Yine tapınağın temel taşları arasından, M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen bronz hayvan figürleri ile M.Ö. 7. yüzyıla tarihlenen altın tanrıça heykelciği, plastik kadın başlı iğne, M.Ö. 7. veya 6. yüzyıla tarihlenen altın takılar, fayans figürinler, fildişi insan ve hayvan figürinleri ve M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen alabastronar Artemision’da Miken Dönemi’nden itibaren kesintisiz süregelen bir tapınımın varlığını ortaya koymaktadır.
__________________




Besiktas JK






.
OnuR Ofline   Alıntı ile Cevapla