Konu: Efes
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-11-2006, 21:10   #5
OnuR
 
OnuR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

EVLER
Ephesos’da “Yamaç Saray” olarak adlandırılan yapı gruplarının oluşumu, Lysimakhos’un şehirde ızgara planını uyguladığı zamana kadar uzanmaktadır. Fakat, arazinin topografyasından dolayı Kuretler Caddesi’nin izlediği kıvrımlardan ve Bülbül Dağı’nın yamaçlarındaki eğimden dolayı ızgara planı kentin bu kısmında az da olsa değişikliğe uğramış ve arazinin şartlarına göre düzenlenmiştir. Bülbül Dağı’nın eteklerindeki eğimden dolayı trapez biçiminde değişik parseller oluşmaktadır. Adalar arasında ise dar ve dik merdivenler bulunmaktadır.

Kuretler Caddesi’ndeki yapıların inşaası (burada yer alan anıtlar, çeşmeler, heroon lar, v.b.) büyük bir tahminle M.Ö. 2. yüzyıl, daha kesin olaraksa M.Ö. 1. yüzyılda başlamıştır. Yapıların temelleri genellikle kayalık alanda kurulduğu ve burada yapılaşma devamlılık gösterdiği için, ilk dönemlere ait yapıların izleri fazla korunamamıştır. Bundan dolayı erken dönemlere ait yapıların tam bir planını çıkartmak mümkün değildir. Hellenistik Dönem’den itibaren 700 yıl süren yapılaşmada yapıların planları çok değişmiştir. Bununla birlikte Hellenistik Dönem’e ait yapılaşma izlerine bazı adalarda rastlanmaktadır.

Roma’nın en parlak çağını yaşadığı dönemlerde domus olarak adlandırılan birimin yanında başka oturma birimleri de oluşmuştur. Bu oturma birimleri küçük, alttan ısıtılabilir odalardan oluşmaktadır. Evlerin duvarları zengin işçilik gösteren fresklerle süslenmiştir. Bu durumda bu evlerin zenginlere ait olduğu anlaşılmaktadır. M.S. 262’de yaşanan bir deprem ile bu kısımdaki evler yıkılmış ve bu olaydan sonra buradaki yerleşim şekli eski refah düzeyine ulaşamamıştır. Daha sonra, bu kısımlar düşük gelirli insanların oturduğuyerler olmuş ve evler daha küçük birimlere dönüştürülmüştür. Bu yapı birimleri, taverna, elişi atölyeleri, dükkanlar olarak da kullanılmıştır. Atrium’larda yer alan kuyuların kazılarından ele geçen kemik buluntularına göre bu yapı birimlerinde refah döneminde beslenen ev hayvanlarının yerine, son dönemlerde yaralanmaya dönük küçük baş hayvanlar bile yetiştirilmiştir.

Adaların Kuretler Caddesi’ne bakan kısımları stoa şeklinde yapılmıştır. Stoanın gerisinde tek sıra dükkanlar bulunmaktadır. Bütün evlerin doğrudan doğruya caddeye açılan kapıları vardır. Dükkanların bulunduğu kısımda yer alan döşeme M.S. 5. yüzyılın başına tarihlenen geometrik desenlerden oluşan mozaik ile kaplıdır. Burada yer alan iki dükkanda bulunan merdivenler zemin katın üzerinde ikincibir katın varlığına da işaret etmektedir. Evlerin çoğu peristillidir ve merkezde bir atrium bulunmaktadır. Evlerin hepsinde akarsu bulunmaktadır ve buna bağlı olarak da bazı evlerde özel banyolar vardır.


TRAJAN ÇEŞMESİ
Kuretler Caddesi’nin kuzeyinde Skolastikia hamamlarının sonundaki yan sokaktan 40 m. sonra yer alan bu yapı, 5,20x11,90 m. ölçüsündeki büyük havuzu üç yanından çeviren iki katlı bir çeşmedir. Alt katta kompozit, üst katta ise Korinth düzenindeki sütun başlıkları kullanılmıştır. Yapının ortadaki bölümünde, suyun havuza aktığı yerde, imparator Trajan’ın çeşmenin iki katı boyunca yükselen büyük heykeli durmaktadır.

Trajan Çeşmesi’ni geçtikten sonra Herakles kabartmaları ile bezeli kaide kalıntıları, M.S. 4. veya 5. yüzyılda inşa edilmiş bir giriş kapısına aittir. Kuretler Caddesi’nin kuzeyinde Sulla’nın torunlarından biri olan Memmius adına, Geç Hellenistik Dönem’de dikilmiş bir anıt bulunmaktadır. Memmius Anıtı’nın kuzeybatısındaki bitişik yapı, bir yazıta göre hydreon yani çeşmedir.

Çeşme, Domitian Tapınağı’nın sokağında Marnas su kemerini inşa etmiş olan C. Sextilius Pollio onuruna dikilmiştir. Yazıtına göre anıt, C. Ofillius Proculos adlı biri tarafından Augustus Dönemi’nde diktirilmiş ve M.S. 93 yılında da apsisli bir çeşme ve heykeller ile zenginleştirilmiştir. Çeşmenin alınlığında Polyphemos Grubu’na ait heykeller yer almaktadır.


ST.JOHN KİLİSESİ
Aziz Ioannes Kilisesi ilk olarak M.S. 4. yüzyılda, Ioannes’in mezarı üzerine ahşap çatılı bir bazilika olarak inşa edilmiştir. Semavi Eyice, Aziz Ioannes’in mezarı üzerine yapılmış olan kilisenin kiborium planlı olduğunu belirterek, bunun daha sonra serbest haç şeklindeki büyük bir bazilikanın içine alındığını ileri sürmektedir. Söz konusu bu son yapı, İmparator I. Iustinianus (527-565) döneminde üzeri kubbelerle örtülü altı bölmeden oluşan “serbest Latin haçı” şeklindedir. Bu kilise dıştan bir çevre duvarı ile korunaklı hale getirilmiştir. Çevre duvarlarında değişik planlarda 20 kule ve üç kapı bulunmaktadır. Kapıların içinde bugün en görkemlisi olan ve kilise önündeki otoparka açılan “Takip Kapısı” olarak da adlandırılan kapıdır. Doğuda ve batıda iki kapı daha mevcuttur.

Serbest Latin haçı planlı olan yapı, 110x40 m. boyutlarındadır ve üç neflidir. Bu kilisenin altı büyük kulesi vardır. Yan nefler ise tonozlarla örtülüdür. Kubbeler mermer ve tuğladan yapılmış kalın ayaklar tarafından taşınmaktaydı.

Orta nef sonunda, apsis önündeki mezar mekanının zemini naos zemininden yükseltilerek önemi vurgulanmıştır.

Kilisenin batı ucunda 34x47 m. ölçülerinde atrium vardır. Atrium eğimli bir arazi üzerindedir. Bu yüzden eğim, bu kısımda zeminin yükseltilmesi ile giderilmiştir. Sütunların taşıdığı revaklı atriumun dış taraflarında korkuluklu gezinme yerleri bulunmaktadır.

Atrium ve naos arasında yer alan narteks ince uzun bir plan göstermektedir. Kilise ile atrium alan bağlantısı mermer bloklarla yapılmış olan lentolu üçer kapı ile kurulmuştur. Geç dönemde atrium ile narteks arasına duvar ve kapıların eklenmesi ile eksonarteks oluşturulmuştur. Narteksin üzeri ise beş küçük kubbe ile örtülüdür.

Kuzey transept nefi tarafında şapel yer almaktadır. Üzeri geçici olarak ahşap çatı ile örtülmüştür. Önceleri arkadaki hazine dairesinin bir parçası iken, 10. yüzyılda şapele dönüştürülmüştür.

Vaftizhaneye Hazine Dairesi’nin önündeki dar holden ulaşılmaktadır. Kuzey nef ve kilise arasında uzanan dar bir koridor vardır. Vaftizhanede ortada sekizgen planlı vaftiz salonu, çevresinde bir koridor ve iki yanında apsisli iki salon vardır. Vaftizhane salonunun tam ortasında iki yönden merdiven ile inilen yuvarlak vaftiz havuzu bulunmaktadır. Vaftizhanenin sekizgen planı nişlerle genişletilmiştir.


MERYEM ANA KİLİSESİ EVİ
Ephesos’daki en önemli Hıristiyanlık eseri olan Meryem Ana Kilisesi, bir Roma yapısının içinde yer almaktadır. Roma yapısı, M.S. 2 yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olup, 30 m. genişliğinde, 260 m. uzunluğunda, iki sütun sırası ve bir orta nef ile iki yan nefe ayrılmış, dar yönlerinde apsis biçimli birer eksedrası bulunan ve Roma agoralarının bazilika adı verilen yapı tipine girmektedir. Yan nefler sonradan, ancak yine M.S. 2. yüzyılın birinci yarısında birçok küçük bölümlere ayrılmıştır.

M.S. 2. yüzyılın ortalarında yaşayan hatip Aristeides’in Ephesos’u Asia’nın bankası ve devrinin en önemli ticaret merkezi olarak tanımladığı göz önüne alınırsa, bu büyük Roma yapısının bir tahıl ve para borsası olduğu düşüncesi akla gelmektedir. M.S. 3. yüzyılda, o zamanki dünyanın geçirdiği bunalımlardan sonra bu borsa olasılıkla çalışmasını durdurmuştur. Bu sıralarda yöredeki Hıristiyan topluluğu, M.S. 4. yüzyılın hemen başlarında, söz konusu yapının batı ucunda ilk kiliselerini yapmışlardır.

Roma bazilikasının apsisli batı eksedrasını biraz genişleterek onun doğusuna dörtgen bir atrium ile mozaik tabanlı bir narteks inşa ettiler. Daha sonraki dönemlerde de arka arkaya iki tane daha kilise ekleyerek bazilikanın yarıdan çoğunu kiliseye dönüştürdüler. Doğuda kalan bölüm, piskoposun ve diğer dinle ilgili büyüklerin oturma yerlerine ayrılmıştır. Atriumun kuzeyine yapılan baptisterium M.S. 4. yüzyıla aittir.

M.S. 431 yılında toplanan üçüncü “Eukumenik Meclis”, Meryem Ana’nın oğlu İsa’yı, tanrının oğlu olarak doğurduğu doktrinini onaylamıştır. İlk Meryem kilisesinin Efes’de inşa edilmesi ve söz konusu meclis kararının bu kilisede alınması büyük bir olasılıkla M.S. 1. yüzyılın ikinci dörtlüğünde, Meryem Ana’nın gerçekten bu kentte oturmuş olmasından gelmektedir. Muhtemelen ölümünden sonrada buraya gömülmüştür.

Meryem Ana’nın yaşadığı yer olarak, Bülbül Dağı’nın zirvesinde, koruluklar içindeki bir yapı kalıntısı kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar yapının M.S. 4. yüzyıldan daha sonraya ait olduğunu göstermektedir. Bu yapı daha sonra kiliseye dönüştürülmüştür.
__________________




Besiktas JK






.
OnuR Ofline   Alıntı ile Cevapla