Konu: Efes
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-11-2006, 21:11   #6
OnuR
 
OnuR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

EPHESOS YÖRESİNDEKİ MAĞARALAR
1970 yılında keşfedilen Kuşini Mağarası, Selçuk’tan İzmir’e giden asfalt yolun 7. kilometresinden sağ tarafta çok uzaklardan görülebilmektedir. Ephesoslular tarafından Romalılar zamanında mermer ocağı olarak kullanılmış Kuşini Mağarası’nın önünde, mermer artıkları üç ayrı yığın oluşturmaktadır. Mağara, içerisinden tonlarca mermerin alınması sonucunda insan emeği ile meydana getirilmiştir. Girişte bulunan görkemli bloklar, mağara önünü kısmen kapatmaktadır. Mağaranın içinin genişliği 100 m., derinliği 40 m., yüksekliği girişte 40 m. kadardır.

Tavanın çökmemesi için, mağara girişinde sütun görevi yapan çok büyük bloklar oluşturulmuştur. Kuşini Mağarası’nın tarihlemesi, yarı kesilmiş bloklara, tahta çivilerin çakılması için açılan yarıklara, duvarlardaki çalışma izlerine dayanılarak yapılmaktadır. Büyük bir olasılıkla Romalılar zamanında, Ephesos kentinin en yüksek düzeye eriştiği M.S. 2. yüzyılda buradan mermer alındığı anlaşılmaktadır.

Kuşini Mağarası ile Selçuk Kenti arasındaki bölgede yer alan Kurudağ’ın güney yamacında doğal bir oluşum gösteren Damlataş Mağarası bulunmaktadır. Mağaranın girişi oldukça küçük olduğu için içerisi karanlıktır. Uzun yıllardan beri damlayan su taneciklerinin oluşturduğu sarkıt ve dikitler çoktur. Mağaranın genişliği 60 m., derinliği 40 m., kadardır. Tabanda yapılan yüzey araştırmasında bol sayıda keramik ile Hellenistik ve Roma yağ kandilleri ele geçmiştir.

Kurudağ Damlataş Mağarası, elde edilen buluntulardan anlaşıldığına göre Grek ve Romalılar zamanında M.Ö. 400 yıllarından M.S. 400 yıllarına kadar kült yeri olarak kullanılmıştır.

1977 yılında yapılan bir yüzey araştırmasında ise, Selçuk- Şirince Köy yolu kenarında bir mağaranın varlığı anlaşılmıştır. Sütini veya Sütkaya adıyla tanınan bu mağara Selçuk merkezinden itibaren Şirince Köyü yolunda 2 km. kadar ilerleyince yolun sol tarafındaki Ahmet Ak’a ait bağ evinin arkasındaki tepenin üzerinde yer almaktadır. Evden mağara ağzına kadar olan uzaklık yaklaşık olarak 700 m. kadar olup, kayalık olan bu bölge uzaklardan görülebilmektedir.

Sütini’nin girişi yanyana iki delikten meydana gelmektedir. Mağaranın içine bilimsel anlamda araştırma yapabilmek için 1982 yılında girilmiştir. Mağara girişinin hemen 5 m. üzerinde bir kaya mezarlığının olduğu tespit edilmiştir. Mezar daha önceden soyulmuş olup, 2 m. yüksekliğinde 1,9 m. genişliğinde ve 3,3 m. uzunluğundadır.

Sütini Mağarası’na girebilmek için girişte gittikçe daralan bir deliğe doğru 2 - 3 m. ilerledikten sonra birkaç metre sürünmek, daha sonrada büyük taş bloklara tırmanmak gerekmektedir. Bu engeller aşıldıktan sonra birden genişleyen bir bölme ile karşılaşılmaktadır. Bu holün duvarlarında kayalar üzerine yazılmış yazıtlar bulunmaktadır. Arkaya doğru bir set şeklinde yükselen bu holün sonunda bulunan dar bir delikten 15 - 20 m. aşağıya doğru inildiğinde küçük bir bölmeye ve buradan daha aşağıya doğru inildiğinde de tekrar yine genişleyen bir hol ile karşılaşılmaktadır. Burada da yine yazıtlar bulunmaktadır. Bu holün devamında yine kısmen genişleyen yazıtları bulunan diğer bir bölme daha bulunmaktadır. Bu bölmeden itibaren mağara derinlere doğru devam etmektedir.

Mağaranın girişinde renkli fresk kalıntıları bulunmaktadır. Tahrip olmuş figürlerin başlarına ait kalıntılardan anlaşıldığına göre, bunlar Hıristiyanlık Dini ile ilgili olup azizleri temsil ettikleri düşünülmektedir. İlk belirlemelere göre Bizans yazıtlarının çoğu graffiti biçimindedir. Ayrıca, haç işaretleri ve monogramlar görülmektedir. Yazıtlar, alt alta yazılmış adlar (Sotirikhos, Nikolaos, Mikhael Sergios, Theodosios gibi) ve tanrıya yakarış olarak belirlenmiştir. Bir yazıtta “Tanrının kölesi Sotirikhos” okunmaktadır. Bir başka yazıtta ise, “Ey İsa! yardım et” ifadesi kullanılmıştır. Bir yerde de “amen” kelimesi yazılmıştır.


DİĞER YAPILAR
Hellenistik Çeşme

Tiyatronun teras duvarının kuzeybatı bölümünde inşa edilmiştir. Cephede yer alan İon düzenindeki iki sütunla batıya bakmaktadır. Çeşme yapısı mimari düzenleri bakımından Hellenistik Dönem’e tarihlendirilmektedir.


Tiyatro Gymnasiumu

Roma İmparatorluğu Dönemi’nde, olasılıkla M.S. 2. yüzyılın başında inşa edilen bu yapının ancak palaestra kısmı ortaya çıkarılmıştır. 30x70 m. ölçüsündeki palaestranın kuzeyinde baştan başa uzanan basamaklar şeklinde oturma yerleri görülmektedir. Böylece burası, palaestranın yanı sıra küçük bir stadium olarak işlev görüyordu.


Bizans Çeşmesi

Vedius Gymnasiumu ile stadiumun önünden geçen tören yolunun batısında bulunmaktadır.


Mermer Yol

Ephesos Artemis Tapınağı’ndan başlayan önce Vedius Gymnasionu’nu ve stadiumu geçerek tiyatronun batısı ile agoranın doğusundan ilerleyen ve kütüphanenin önünden doğuya kıvrılarak Devlet Agora’sına çıkan, arkasından da Magnesia Kapısı’ndan itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis Tapınağı’na varan kutsal bir yol bulunuyordu.

Bu yol, aynı zamanda kentin ana caddesidir. Yol çeşitli dönemlerde birçok bölümlerinde onarım ve değişiklik geçirmiştir. Caddenin doğusunda, Geç Roma Dönemi’ne ait bir stoanın kalıntıları, batıda ise Neron Dönemi’nde inşa edilen ve agoranın Dor düzeninde ve rustika tarzındaki stoası ile 1,70 m. yüksekliğinde kaide duvarı uzanmaktadır.


Domitian Tapınağı

Devlet Agorası’nın hemen karşısında, Bülbül Dağı’nın kuzey eteklerinde 50x100 m. ölçülerinde, tonozlu alt yapılar üstünde yükselen bir teras üzerinde inşa edilmiştir. Önde dört sütunu bulunan küçük bir prostylos ile 8x13 sütunlu peristasis görünümündedir. Cella ölçüleri 9x17 m. olan tapınağın stylobat ölçüleri 24x34 m.dir. Tapınak 8 basamaklı bir krepis üzerinde yükselmektedir. Tapınağın içinde bügün Efes Müzesi’nde sergilenen kolosal ölçülerdeki Domitianus Heykeli’ne ait parçalar bulunmuştur.


Devlet Agorası

Devlet Agorası’nın kuzey ve doğu stoaları gün ışığına çıkarılmıştır. Bulunan bir arşitrav parçasında kuzey stoa, bazilika olarak tanımlanmaktadır. Bu stoa, iki sütun sırası ile bir orta ve iki yan nefe ayrılmıştır. Orta nef, iki yan nefden 2/3 oranında daha yüksek yapılmıştır. Güneyde yan nefin agoraya bakan yüzünde de bir sıra sütun bulunmaktadır. Bazilika, Augustus Dönemi sonlarında İon düzeninde inşa edilmiş olup, iki yanlarında boğa başları ile süslenmiştir. Roma İmparatorlu’nun geç bir döneminde, taşıma gücünü artırmak amacı ile orta nefteki boğa başlı sütunların arasına Korinth başlıklı sütunlar yerleştirilmiştir. Kazılar sırasında bazilikanın 1,30 m. altında tek bölümlü bir Hellenistik stoanın varlığı saptanmıştır. Agoranın bazilika yapısında bazı kent işlerinin, muhtemelen mahkeme toplantılarının yapıldığı olasıdır.


Prytaneion

Augustus Dönemi’nde inşa edilmiştir. Muhtemelen aynı yerde Lysimakhos Dönemi’ne ait prytaneion bulunmaktadır. Yapının avlusu mozaik taban döşemesi ile süslenmiştir. Büyük salonda bulunan kompozit başlıklı sütunlar yapının M.S. 3. yüzyılda değişikliğe uğradığını göstermektedir. M.S. 400 yıllarında Skolastikia adlı Hıristiyan bir kadının yaptırdığı hamam için, özellikle prytaneionu yıktırarak taş ve mermerlerini yapı malzemesi olarak kullanmıştır. Bununla birlikte Skolastikia, burada duran iki Artemis Ephesia heykeline dokunmamış ve bu heykeller kazı sırasında ele geçirilmiştir. Bu heykeller Domitianus Dönemi’nde (M.S. 81-96) yapılmış ve o dönemde muhtemelen yapının büyük salonu önündeki avlunun önünde durmakta idi.


Odeion

Yapının yanında prytaneion ve önünde ise, Devlet Agorası bulunmaktadır. Yapının üzeri muhtemelen örtülüdür. Salonun 1400 kişilik kapasitesi bulunmaktadır. Yazıt parçalarına göre Publius Vedius Antoninus’un M.S. 150 yılından hemen sonra inşa ettirdiği bu yapıyı bir bouleuterion olarak tanımlamak uygun olacaktır.
__________________




Besiktas JK






.
OnuR Ofline   Alıntı ile Cevapla