Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-12-2006, 14:11   #13
Adelaar
 
Adelaar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Konu ile ilgili Haberturkten Aciklama

Melih Meriç'in açıklamasıDün gece yayınına devam etmeyen
Şeref Tribünü programı için Melih Meriç'in açıklaması

05.12.2006 14:00
Click the image to open in full size.Dün gece ilk reklam arasından sonra yayınına devam etmeyen Şeref Tribünü programıyla ilgili olarak spor medyasından çok değerli dostlarımız, olayın neden meydana geldiği yönünde bana sorular yöneltmişlerdir. Esas itibariyle “programı kesmek veya yayından kaldırmak” yönünde bir talimatım olmadığı için bu soruların doğru muhatabının ben olmadığımı düşünüyorum. Benim yaptığım şey, yapımcıları tarafından yarıda bırakılan programın yerine yayının devamlılığını sağlamak açısından yeni programlar koymaktır. Ancak,bu konuda bana gelen yoğun sorular ve kamuoyunun merakı üzerine zorunlu olarak bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissettim.
Tuğrul Yenidoğan, başarılı haberlere imza atmış, çok değerli bir yayıncıdır. Kimi rahatsız ederse etsin, kime dokunursa dokunsun, belgelere ve güvenilir bilgilere dayanan haberleri ile HABERTÜRK’e her zaman güç vermiş, Türkiye kamuoyunun aydınlanmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Başarılı yayıncılığının yanısıra iyi de bir dostumdur.

Habertürk'ün bağımsızlık ve özgürlük konusundaki kararlığını en iyi bilen kişilerin başında da bizzat o gelmektedir.

Habertürk, bağımsızlığını ve özgürlüğünü elbette bu mesleğin disiplinine ve usüllerine sıkı sıkıya sadakatle bağlı olmasına da borçludur. Bunun içindir ki, bugüne kadar yayınladığı ve kamuoyunu şok eden dosyaların hiç birinde bir dava kaybetmemiş, haberleri yalanlanamamıştır.

Diğer saygın medyalarda olduğu gibi, Habertürk de bir genel yayın müdürü yönetiminde yayıncılık yapar. Hiçbir yerde olamayacağı gibi, Habertürk'te de Genel Yayın Müdürü olarak, benden gizlenen bir yayının yapılmasına izin veremem, vermedim, vermeyeceğim.

Dün akşam, bütün programlar için her zaman yaptığım gibi, programdan saatler önce Tuğrul Yenidoğan’ı aradım. “Bu akşam programında neler var?” diye sordum. Bana, önemli bir sey bulunmadığını, maçları konuşacaklarını, Kadıköy’de Fenerbahçe-Galatasaray maçında yaşanan tatsız olayların üzerinde duracaklarını söyledi. Yaklaşık 5 dakika süren bu telefon görüşmemiz her zamanki gibi gayet samimi ve dostane bir konuşma oldu.

Saat 23:30’da program başladığında, altyazılar ve sözlü olarak canlı yayında, Cihan Oskay’la ilgili bir bandın yayınlanacağı duyuruldu. Elbette, buna çok şaşırdım, çünkü Tuğrul Yenidoğan bana böyle bir dosya veya banttan sözetmemişti.
Reklam arası verilince kendisini telefonla aradım. “Ben seninle konuştum, neden bana bu olaydan sözetmedin?” diye sordum. Bandın içeriğini değil, neden bana söylemediğini sordum. Bu konuyu bana söylememesinin hata olduğunu, ancak bu bantta önemli bir sey bulunmadığını, bandı yayınlamak zorunda olduğunu, buna izin vermemi söyledi. Ben kendisine “Bantta ne olduğu beni ilgilendirmiyor, önemli veya önemsiz. Ona veya buna, dokunur veya dokunmaz. Ben orasıyla ilgilenmiyorum. Ben Genel Yayın Müdürüyüm. Benden gizleyerek yayıncılık yapamazsın. Bu konuyu benden gizlemeni kabul edemem. Ayrıca şahsen de beni by-pass etmene çok kırıldım. Bu nedenle bu bandı yayınlamana izin vermiyorum. Yayına çık, benim bunu yayınlamana izin vermediğimi söyle. Sorumluluğu alıyorum. Yarın gelirsin, konuyu benimle konuşursun, önümüzdeki hafta programında yayınlarsın.” dedim. Tuğrul Yenidoğan ise, “ben bunu yayınlamak zorundayım, eğer izin vermiyorsanız, ben de veda ederim” dedi. Ben kendisine cevaben “ Bugüne kadar senin arkanda nasıl durduğumu, en iyi sen bilirsin. Bu akşam konuyu benden gizlemen hataydı, programı yarıda bırakman ikinci hata olur. Çıkıp veda etmene izin vermiyorum. Programına devam edeceksin. “ dedim. Kendisi, programa devam etmeme kararı aldı ve stüdyodan ayrıldı.
Olay bundan ibarettir.
Genel yayın müdürü olarak, bana verilen görev ve yetkilerin sınırını çok iyi biliyorum. Bu yetkimin aşındırılmasına izin veremem. İzleyicilerin hiç bir sansüre uğramadan haber alma hakkına ne kadar değer veriyorsam, benim de şahsen "sansürlenmemem gerektiğine" de o kadar önem veririm.
Meselem, konunun özüyle değil, usülü ile ilgilidir. Mesleğimin usüllerine bağlı kalmak, izleyicilerin haber alma özgürlüklerinin de garantisidir.
Somut olayda, Tuğrul Yenidoğan ile aramızdaki görüş ayrılığı esas itibariyle bu usül tartışmasına dayanmaktadır. Şu ana kadar sözkonusu bandı ne izledim, ne de içeriğini tam olarak biliyorum. Eminim izlesem, bunun yayınlanmasına izin verirdim.
Tuğrul Yenidoğan'ın kamuoyunu şok eden haberlerinin büyük bölümü benim Genel Yayın Müdürlüğüm döneminde yayınlanmıştır. Üsuller dışında, yayınların esasına ilişkin tek bir müdahalem, uyarım olmamıştır. Cesaretimizi kanıtlamaya ihtiyacımın olmadığını düşünüyorum. Yayınlarımız ortadadır.

Bütün kişisel duygularımın, dostluğumun üstünde, iş prensiplerim gelir.

Habertürk, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, kime dokunursa dokunsun, kimi rahatsız ederse etsin bağımsız ve özgür haberciliğin kalesi olacaktır. Bunun en büyük garantisi, mesleğimizin usüllerine olan sadakatimizdir. Gazeteci kalırsak, gazetecilik yapmaya hakkımız olur.

Kamuoyuna saygılarımla bildiririm.

Melih MERİÇ
HABERTÜRK Genel Yayın Yönetmeni


Bakalim Kim dogrulari soyluyor ilerleyen gunlerde gorulecek
Adelaar Ofline   Alıntı ile Cevapla