Meğer ben Kızılderili'ymişim
14-09-2004
Avuçları çatlatırcasına alkışlamak bize özgüdür. Ses telleri koparcasına bağırmak bize özeldir. Ve Beşiktaş, bu şanlı taraftarıyla güzeldir.
Anadolu'nun dört bir yanından koşup gelenler vardır sizin peşinize. Deplasmanda yalnız kalmayasınız, diye işini gücünü bırakanlar vardır. Bir Beşiktaş flamasını tribüne asmak için ayakkabısının bağını çıkarıp verenler vardır.
Bir yığınak halindedir taraftar, bir yiğitler yığınağıdır. Senin bir gözyaşını görmeye, ya da alnındaki o helal teri silmeye gelenler vardır. Amaçları sadece size dokunmaktır belki.
Ve futbolcular vardır alkışlayana, emekçiye ve taraftarlara koşacağına mikrofonlara koşan. Bilmem hangi televizyonun önceden planlanmış kameralarına. Siz yenildiğinizde o mikrofonlardan, o kameralardan sizi yerden yere vururlar.
Kamçı izleri kan olup fışkırır sırtınızdan. Ama o şanlı taraftar siz yenilseniz bile sizi bağrına basar. Gül açar öptüğü yerden.
Ne olur sanki önce taraftara koşsanız maç bittiğinde. Tel örgülere doğru yüklenseniz. Kucaklaşsanız taraftarla. Sizsiniz deseniz, "Bizi var eden" ve öpücük seline boğsanız bizi.
O zaman nasıl mutlu olur insanlar bilir misiniz? Nedir o uzaktan çıkış tüneline girerken "alkışlıyorum sizi" numarası yapmak.
Önce sizi alkışlayana sizi bağrına basana koşacaksınız. Ondan sonra duşa mı gidiyorsunuz, mikrofona mı gidiyorsunuz, nereye gidiyorsanız gidin... Yolunuz açık olsun.
Ve çiçekleri gördüm dönerken uykumda. Papatya tarlaları hazıroldaydı. Bütün başaklar yol almıştı, karanfiller gülücük dağıtıyordu etrafına.
Ve dikenleri gördüm gülü kıskanan.
Ve bir gemi belirdi birden. Hani o şampiyonluk gemisi vardı ya... İşte o... Bir garip çıkıyordu dumanı. Sanki bir şey anlatmaya çalışıyordu.
Ve sanki dumanı okuyordum: "İnönü'ye geliyormuş, düğün halayı hazırlansın" diyordu. "Özlem bitti kucaklaşacağız, siyah-beyaz bayraklara dolanacağız" diye devam ediyordu. Ve yeneceğiz önümüze geleni.
Ve soruyordu arkadaşlar.
Nereden anlıyorsun bu duman işini. Rüya bu ya! Meğer ben Kızılderili'ymişim... |